Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/230 E. 2023/938 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/230 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/938

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2022
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 19/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 17/07/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı karşı davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı/karşı davalı vekili, taraflar arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi akdedildiğini, teminat olarak toplam 700.000,00 TL tutarında teminat mektubunu davalı dağıtıcı şirkete verdiklerini, bu teminat mektuplarından 500.000,00 TL tutarlı olanının davalı yanca kısmen paraya çevrildiğini, davalı yanca sözleşmede süre taahhüdü bulunmamasına karşın sözleşmenin 6.5.1.4.2 maddesinin ihlal edildiği iddiası ile feshi ihbarında bulunulduğunu ancak müvekkil tarafından verilen siparişlerin davalı yanca yerine getirilmediğini, feshin haksız olduğunu, cezai şart talep edilemeyeceğini, cari borcun ödenmediği, satış taahhüdünün yerine getirilmediği ve faaliyetin durmuş olduğu gerekçeleri ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği ancak davalının keşide etmiş olduğu ihtarnameden de anlaşılacağı üzere mal alımından kaynaklanan bir borcun bulunmadığını, dostane çözüm önerilerinin ise davalı yanca kabul edilmediğini, teminat mektuplarının paraya çevrilmesi yolu ile alacağın tahsili mümkün iken ihtilaf çıkartarak cezai şart elde etmeye çalışıldığını, sözleşme ile kararlaştırılan taahhüdün yerine getirilip getirilmediğinin ancak sözleşmenin bitimi ile belirleneceğini, mahkemece feshin haklı olduğunun kabulü halinde ise fahiş cezai şartın tenkisini talep ettiklerini beyanla feshin haksız olduğunun tespiti ile satış taahhüdü ve cezai şartlar nedeni ile borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı/karşı davacı vekili, davacının menfi tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığını, zira ileri sürdüğü hususları savunma olarak getirebileceğini, davacının alım yükümlülüğünü, sözleşme hükümlerine aykırı hareket etmesi, …’den akaryakıt almayarak faaliyetlerini tatil etmesi ve kredi ve ürün bedeli borçlarını da ödememesi nedeni ile ihtarname keşide edildiğini, ancak buna karşın ihtarın neticesiz kalması üzerine 08.12.2014 tarihli ihtarname ile sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davalının ise feshi ihbar bildirimine karşı keşide etmiş olduğu ihtarnamede esasen feshin haklı olduğunun anlaşıldığını, alım taahhüdünü yerine getirmediğini, bu nedenle cezai şart borcu oluştuğunu, cezai şartın tenkisi talebinin de kabul edilemeyeceğini, yine … tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde uygulanmak üzere kararlaştırılan cezai şartın da makul düzeyde olduğunu ileri sürerek davanın reddi isteminde bulunmuş, karşı davasında ise davacı/karşı davalının açıklanan nedenlerle sözleşmeye aykırı davrandığını, feshin haklı nedene dayandığını, bayiinin asgari alım taahhüdüne uymaması nedeni ile 207.318,00 USD cezai şart alacağının doğduğunu, bu ceza borcunun karşılığı olarak fatura düzenlendiğini, fatura tutarının kısmen davacı/karşı davalı bayiinin müvekkile vermiş olduğu teminat mektubundan karşılandığını, ancak bakiye alacaklarının bulunduğunu beyanla bakiye 231.097,98 TL alacağın 08/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece 13/09/2018 Tarih, 20215/868 Esas, 2018/559 Sayılı Kararı ile asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 16/11/2021 Tarih, 2018/3035 Esas, 2021/1869 Sayılı kararında belirtilen sebeplerle hüküm eksik araştırma nedeniyle kaldırılmış, kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davalı karşı davacı tarafından davalı karşı davacıya keşide edilen 31/10/2014 tarihli ihtarname kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin davalı karşı davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği, yanlar arasında imzalanan protokolün 6.1.5.4.2 ve 6.1.5.4.3 maddeleri kapsamında asgari alım taahhüdünü ihlal nedeniyle davalı karşı davacının davacı karşı davalıdan 207.291,84 USD cezai şart alacağı ile protokolün 6.1.5.2 maddesi ve 9.1 maddesi kapsamında bayinin sözleşme ve protokolü ihlal etmesi nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması karşısında davalı karşı davacının davacı karşı davalıdan protokolde öngörülen 64.250 USD cezai şart alacağının bulunduğu, asıl davada davalı karşı davacı yönünden alım taahhüdünü ihlalden kaynaklanan cezai şart alacağı için düzenlenen fatura kapsamında 26,16 USD cezai şart tutarının istenebilir olmadığı, yapılan bilirkişi incelemesinde davalı karşı davacının cezai şart alacak tutarının davacı karşı davalı şirketin ekonomik olarak mahvına sebep olmayacağı kanaatine itibar edilerek asıl davada davacının 26,16 USD üzerinden kanıtlanan menfi tespit talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı karşı davacı karşı davada asgari alım taahhüdünü ihlal nedeniyle 207.318 USD cezai şart alacakları için 333.276,86 TL tutarında fatura düzenlendiğini bu fatura bedelinin 102.178,88 TL’sinin teminat mektubu nakde çevrilerek tahsil edildiğini belirterek bakiye 231.097,98 TL cezai şart alacaklarının tahsili talebinde bulunmuş olup yapılan bilirkişi incelemesinde davalı karşı davacının alım taahhüdünü ihlalden kaynaklanan cezai şart alacağının 207.294,84 USD olarak tespit edildiği ve bu cezai şart tutarının davacı karşı davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağı gerekçesiyle 26,16 USD karşılığı 48,43 TL’nin mahsubu ile bakiye 231.049,55 TL cezai şart alacağının istenebilir olduğu sonuç ve kanaatine varılarak bu tutar üzerinden kanıtlanan karşı davanın kısmen kabulüne, karşı davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı/karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bayilik sözleşmesinin davalı tarafından haksız yere feshedildiğini, feshe gerekçe olarak gösterilen hususların dayanaktan yoksun olduğunu, davalı lehine hükmedilen cezai şart alacağının yerinde olmadığını, cezai şartın müvekkilin mahvına neden olup olmayacağı noktasında eksik inceleme ve hatalı değerlendirme yapıldığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin haklı olarak feshedilip edilmediği; buna bağlı olarak cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı ile davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususlarındadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, akaryakıt bayilik sözleşmesi nedeni ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, karşı dava ise aynı sözleşme gereğince cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dairemizin 16/11/2021 Tarih, 2018/3035 Esas, 2021/1869 Sayılı kaldırma kararında;
“Taraflar arasında 05.09.2011 tarihli “…” ve aynı tarihli “…” imzalandığı hususu uyuşmazlık konusu değildir.
Davalı/karşı davacı … şirketince 08/12/2014 tarihli noter ihtarnamesi ile taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği, feshe dayanak olarak ise asgari alım taahhüdüne uyulmaması, ikazların dikkate alınmaması, sözleşmenin 23.maddesi uyarınca kesintisiz biçimde akaryakıt ve türevlerinin satışının sürdürecek biçimde stokta bulundurulmaması, ayrıca kredi olarak verilen tutarın ödenmemesi olarak gösterilmiştir.
Sözkonusu fesih ihbarında davalı/karşı davacı dağıtıcı şirket cari borç yanında, asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeni ile 207.318,00.-USD ve sözleşmenin 24, protokolün ise 6.1.5.2 hükmü uyarınca 64.250,00.-USD cezai şartın ödenmesi talep edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı/karşı davalı asıl davada dağıtıcı şirket tarafından fesih ihbarında asgari alım taahhüdünden ötürü ve haklı fesih nedeni ile talep edilen cezai şart nedeni ile borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş, karşı davada ise asgari alım taahhüdüne uyulmaması nedeni ödemesi gereken cezai şart tutarı 122.438,22 USD’nin karşılığı TL’den, bayi tarafından verilen teminat mektubunun paraya çevrilmesi neticesinde bakiye alacak tutarı olan 231.097,98 TL cezai şart alacağının tahsili talep edilmiştir.
Öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin haklı nedenle feshedilip edilmediği hususu değerlendirildiğinde, özellikle davacı/karşı davalı bayiinin davalı/karşı davacı dağıtıcı şirketin fesih ihbarına cevabi ihtarnamesi içeriğinde “şirketin müzayaka içerisinde olduğu, sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getiremediği ve yaklaşık sekiz aydan beri şirket kayıtlarında ekonomik hareket gözükmediği, bu durumun şirketin envanterine kayıtlı tankerin sicil kaydına bakılması halinde görüleceği” belirtildiği, bunun yanında mahkemece alınan 18.04.2017 tarihli bilirkişi görüşünde tarafların defterlerinin incelenmesinden sözleşme süresi içerisinde uzun süre akaryakıt alımı yapılmadığı ve sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği değerlendirilmiştir.
Buna göre hem davacı/karşı davalının 12/12/2014 tarihli noter ihtarnamesi içeriği, hem bilirkişi raporu hem de dosya kapsamında yer alan defter ve kayıtlardan davacı/karşı davalının sözleşmenin 23.maddesine aykırı davrandığı, mahkemece davalı/karşı davacı dağıtıcı şirket tarafından sözleşmenin fesihinin haklı nedene dayandığının kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sözleşmenin haklı nedenle feshi sonucu öngörülen cezai şart konusunda davalı/karşı davacının talep etmiş olduğu asgari alım taahhüdüne uyulmaması halinde taraflar arasında akdedilen “… Protokolü’nün 6.1.5.4.2 maddesi “Bayi; Protokol süresince Perakende Satış olmak üzere 2.375 (ikibinüçyüzyetmişbeş) m3 beyaz ürünü …’den satın almayı kabul ve taahhüt eder”, 6.1.5.4.3. maddesi ise “Bayi, her ne sebeple olursa olsun, Sözleşme süresinin sonunda veya fesih tarihinde işbu satış taahhüdünü yerine getirmediği takdirde, taahhüt ettiği halde, Perakende Satış fiyatından …’den satın almadığı beher m3 beyaz ürün için 109 USD (yüzdokuzamerikandoları) tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü gibi yukarıda değinilen asgari alım taahhüdüne ilişkin cezai şart hükümlerinin yorumlanması gerekmekte olup özellikle 6.1.5.4.3. maddesi uyarınca sözleşme için öngörülen sürenin bitiminden önce sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde fesih tarihinde 6.1.5.4.2 maddesinde öngörülen asgari alım taahhüdünün yerine getirilmemiş olması halinde bakiye alım taahhüdünün her m3 tutarı için 109 USD cezai şart sorumluluğu doğacaktır. Anılan sözleşme hükümlerinin açıklanan biçimde yorumlanması gerekirken ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda sözleşmenin yürürlükte kaldığı süreye oranlama yapılarak belirlenen cezai şarta hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Bunun yanında Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı/karşı davalının cezai şart nedeni ile şirketin mahfına neden olacağı yönündeki talebi değerlendirilmiş ise de, mahkeme gerekçesinde bu hususta olumlu ya da olumsuz her hangi bir değerlendirme yapılmamış ve sonuca varılmamıştır.
Az yukarıda cezai şarta yönelik davalı/karşı davacının istinaf isteminin kabulü yönündeki Dairemiz kararı nazara alındığında mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınarak belirlenecek yeni cezai şart tutarlarına göre davacı/karşı davalının cezai şartın şirketin mahvına neden olacağı yönündeki istemi hususunda gerekli araştırma da yapılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar dikkate alındığında davacı/karşı davalının asgari alım taahhüdüne yönelik menfi tespit davasının yeniden değerlendirilmesi de gerekmektedir. ” gerekçesine yer verilmiştir.
Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece kaldırma kararında belirtilen hususlarda bilirkişi ek rapor alınarak asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle davacı karşı davalının sözleşme süresi içinde uzun süre akaryakıt alımım yapmaması ve sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getiremediğini ihtarnamesi ile kabul etmesi dikkate alındığında davalı karşı davacının sözleşmeyi feshetmesinin haklı nedene dayanması, bilirkişi raporu ile talep edilebilecek cezai şart miktarının sözleşmedeki hükme uygun olarak tespit edilmesine ve davacı karşı davalının ticari defter ve kayıtları, bilonçoları, gelir tabloları incelenmek suretiyle cezai şartın davacı karşı davalının ekonomik olarak mahvına neden olmayacağının tespit edilmiş olmasına göre asıl davada davacı karşı davada davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı/karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dava yönünden, Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Karşı dava yönünden, Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.786,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.946,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.839,73 TL harcın istinaf eden davacı/karşı davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 19/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”