Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/22 E. 2023/422 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/22 – 2023/422

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/22 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/422

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2022
ESAS-KARAR NO : 2022/693E- 2022/783 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, Müvekkili şirketin dava konusu çekler yönünden tüm davacıların fazlaya dair her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmı bakımından davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, davalı şirket tarafından başlatılan Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/18761 Esas sayılı icra takibinin iptalline, takip konusu edilen … Şubesine ait … numaralı 1.000.000,00 TL bedelli 07.05.2021 ödeme tarihli çek ile takibe konu edilmeyen … Şubesine ait … numaralı 750.000,00 TL bedelli 31.03.2021 ödeme tarihli çekin son ciranta müvekkili … Ltd. Şirketine iadesine, dava sırasında menfi tespit davasına konu çekler bakımından ödeme yapılmak durumunda kalınması halinde ödenen bedellerin ödeme tarihinden itibaren mevduata işleyecek en yüksek faiz ile müvekkillerine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, 6100 Sayılı HMK’nun 109/1 maddesinde;”(1)Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.” hükmü bulunduğu, davacılar vekili Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2021/18761 Esas sayılı dosyasında takip konusu edilen … Şubesine ait … numaralı 1.000.000,00 TL bedelli çek ile takibe konu edilmeyen … Şubesine ait … numaralı 750.000,00 TL bedelli 31.03.2021 ödeme tarihli çekler bakımından tüm davacıların fazlaya dair her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’lik kısmı bakımından davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, çeklerin son müvekkili … Ltd. Şirketine iadesine karar verilmesini talebiyle kısmi menfi tespit davası açmış olup talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olmadığı, iş bu menfi tespit davasının kısmi olarak açılması mümkün olmadığından davacıların davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davacıların davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından HMK.nun 109,114/h ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili tarafından; Menfi tespit davalarının da kısmi olarak açılmasında herhangi bir engel bulunmadığı, ancak bir an için menfi tespit davasının kısmi olarak açılamayacağı varsayıldığında dahi ilk derece mahkemesi tarafından yapılması gereken harcın tamamlattırılması için süre verilmesi gerektiği, HMK m.120 ve Harçlar Kanunu m. 16 ve m. 30 uyarınca süre verileceğinin belirtildiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddinin isabetli olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu çekin incelenmesinde; … Şirketi keşideci, … AŞ’ye keşide ettiğini, … firması tarafından çeklerin … firması yetkilisi …’a, … tarafından … yetkilisi … AŞ ‘ye ciro edildiği, keşide tarihi çizilip parafla 07.05.2021 yazıldığı, 1.000.000TL tutarlı olduğu, 02.06.2021 tarihinde kısmen karşılıksız olduğu yazılmıştır.
… numaralı 750.000,00 TL bedelli 31.03.2021 ödeme tarihli(parafla değiştirilen) çekin ve … Şubesine ait … numaralı 1.000.000,00 TL bedelli 07.05.2021 ödeme tarihli(keşide tarihi değiştirilen) çekin … AŞ’ye keşide ettiğini, … firması tarafından çeklerin … firması yetkilisi …’a, … tarafından … yetkilisi … AŞ ye ciro edildiği, 02.06.2021 tarihinde kısmen karşılıksız olduğu yazılmıştır.
Mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tespit Davası” başlıklı 106’ncı maddesiyle;
“(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü getirilmiştir. Söz konusu hüküm uyarınca tespit davası açmak isteyen davacı yönünden eda davasından farklı olarak korunmaya değer hukuki yarar bulunduğunun ispatı şartı korunmuştur.
Belirtilmelidir ki; hukuki ilişkinin henüz şartlarının tam olarak oluşmaması nedeniyle eda davasının açılamaması ya da davalının varlığını iddia ettiği hukuki ilişki nedeniyle tehdit ve tehlike altında olması gibi durumlarda açılacak tespit davası ile hukuki korunma sağlanabiliyorsa hukuki yararın varlığı kabul edilebilir.
“Kısmi dava” başlıklı 109’uncu madde de; (1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
(2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.
(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.”
hükümleri nazara alınarak baştan tespit edilmesi yine objektif olarak tespiti mümkün hallerde bu yola başvurulamayacak, yani belirsiz alacak ya da tespit davası açılamayacağı belirtilmişti.
Ancak 01/04/2015 tarihinde yayımlanan 6644 sayılı kanunun 4 md.ile 109.maddede değişiklik yapılmış ve madde; “(1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. (2) (Mülga: 1/4/2015-6644/4 md.) (3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” hükmü getirilerek, maddenin önceki halinde yer alan “(2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” bendi iptal edilmiştir.
Somut olayda davacı taraf yedi adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre talep konusu bölünebilir değildir. Davacı davasını çek tutarlarının bir kısmını dava değeri göstererek açmıştır. Bu nedenle menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılması mümkün değildir.
Ne var ki 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince nispi harca tabi davalarda dava değerinin dava dilekçesinde gösterilmesi ve gösterilen değer üzerinden hesaplanacak karar ve ilam harcının 1/4’ünün dava açılırken peşin ödenmesi zorunludur. Dava dilekçesinde değer gösterilmemiş ve harç ödenmemiş ise aynı Kanunun 30. maddesi hükmü kıyasen uygulanarak yalnız o celse için yargılamaya devam olunur. Değer açıklanarak peşin harç yatırılmadıkça davaya devam olunmaksızın dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Öyle ise mahkemece davacı tarafa menfi tespit talebine konu tüm çek bedelleri üzerinden harcın tamamlanması için süre verilip sonucuna göre hüküm kurulması gereklidir.
Açıklanan nedenle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.a.4. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan hususlar nazara alınarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/693 Esas 2022/783 Karar ve 31/10/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-4. maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacılara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/(1).g. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21/03/2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”