Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/1583 E. 2023/1549 K. 27.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/1583 – 2023/1549

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/1583 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/1549

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2023
ESAS-KARAR NO : 2020/70 E – 2023/426 K

TEMLİK EDEN :
VEKİLİ :
TEMLİK ALAN
DAVACILAR :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/11/2023
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi temlik eden ….. Ltd. Şti. Temlik alan davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirketler arasında 11/03/2011 tarihinde Balık Tedarik Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince davalıların müvekkili şirkete 11/03/2011 ile 30/09/2011 tarihleri arasında toplam 2.200 tonluk balık tedarik ve teslim etmeyi taahhüt ettiklerini, yine sözleşmenin 2. maddesinin 6l. fıkrasında teslim taahhüdü altına girdikleri miktarda alabalık sağlayamamaları halinde eksik kısmın üçüncü kişilerden temin edilip müvekkili şirkete teslim edileceğinin hüküm altına alınmış olduğunu, Davalıların tedarik sözleşmesinde teslimini taahhüt ettikleri miktarın çok altında kalmaları üzerine müvekkili şirket tarafından, 24/10/2011 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, bu ihtarnamede davalıların sözleşmeyi ihlal ederek temerrüde düştükleri teslim etmedikleri miktarı en kısa zamanda müvekkili şirkete teslim etmelerini aksi halde, cezai şartın talep edileceğini ihtar ettikleri, ihtarnameye davalılar tarafından verilen cevaplarda mücbir sebep nedeniyle eksik teslimat olduğunu, müvekkili şirket tarafından teslimatın kabul edilmediğini, üçüncü şahıslardan mal temin edilmediğini, tedarik sözleşmesi ile taahhüt edilen eksik miktarın Kasım, Aralık 2011 ve Ocak 2012 aylarında teslim edileceğinin bildirildiğini, burada da görüldüğü üzere davalıların eksik mal teslim ettiğini, ikrar etmiş olduklarını, bunun üzerine müvekkili şirketin 17/01/2012 tarihli ihtarnamesi ile teslim edilmeyen balık miktarı olan 1.15,459-kg ‘nın sözleşme bedelinin % 30’u tutarındaki cezai şartın ödenmesini ihtar ettiklerini, bu ihtarnamede 05/01/2012 tarihi itibariyle davalıların doğmuş alacaklarının mahsup edildiğini belirtilmiş ise de burada mahsup edildiği belirtilen alacakları bunlar için davalılara önceden çekler verilmiş olduğundan ödendiğini, müvekkili şirketin yalnızca 19/01/2012 tarih 15.077,66 Euro bedeli ve 20/01/2012 tarih 26.633,12-Euro bedelli ve toplam 41.710,78-Euro bedelli iki fatura hakkında takas mahsup hakkını kullandığını, teslimat yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalıların bu yönde yaptıkları itirazların haksız ve dinlenmemesi gerektiğini, davalıların sözleşmeyi ihlalde öne sürdükleri iddialar arasında yer alan hava şartları nedeniyle mücbir sebep olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, teslim edilen balık miktarının taahhüt edilen miktarın çok altında olduğunu, ayrıca söz konusu iadelerin yapıldığı tarihlerde davalılar tarafından bir itirazın olmadığını, davalılar tarafından eksik teslimatın gerekçesi olarak ileri sürülen iş bırakma eyleminin üç gün sürdüğünü, üç gün içinde iddia edildiği gibi 500 ton balık stokunun oluştuğu iddiasının ne gerçekle ne de hayatın olağan akışıyla örtüşmediğini, davalılar tarafından da müvekkili şirkete bu nedenle büyük zararlara uğradıkları yönünde bir bildirim yapılmadığını, sonuç olarak davalılar tarafından ihlal edilen sözleşmeden kaynaklanan cezai şartın tüm yazılı ve şifahi ihtarlara rağmen ödenmediğini belirterek müvekkili şirketin cezai şart ile ilgili fazlaya dair dava ve talep hakları ve yine sözleşmenin ihlalinden doğan zarar ve ziyanına dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere davalı şirketlerin tedarik sözleşmesini ihlal etmiş olmaları nedeniyle ve % 30 ‘u oranında cezai şartın şimdilik 100.000-Euro ‘sunun davalılara gönderilen 17/01/2012 tarihli ihtarnamenin tebliğinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacı vekili 29/09/2014 tarihinde talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır. Toplam 702.739,17-Euro talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili; müvekkili şirketlerin Türkiye ‘de ürettiği alabalığı davacı şirketin Almanya’da pazarladığını, taraflar arasındaki ticari ilişkilerin bu temel üzerine kurulu olduğunu, müvekkili şirketlerin 11/03/2011 tarihli Balık Tedarik Sözleşmesine aykırı davranmadıklarını, sözleşmeye aykırı davrananın davacı olup, cezai şart talep hakkının müvekkillerinde olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirketlerin balıkları teslim ettiğini dilekçesinde kabul ettiğini, balıkların sözleşmede belirtilen vasıf ve mahiyette olmadığını yani ayıplı olduğunu iddia ettiğini, fakat bu ayıbın neden kaynaklandığına dair bir açıklamada bulunmadığını, ayıplı olduklarını iddia ettikleri balıklarla ilgili iddialarını destekler bir inceleme raporu, tespit gibi yasal bir delil sunmadıklarını, müvekkili şirketler tarafından sözleşmeye uygun olarak teslim edilen balıkların sözleşmede belirtilen vasıf ve mahiyette olup ayıplı olmadığını, davacı tarafın 2008 yılından beri Bahçelik Barajında üreniten balıklardan aldığını, 2011 yılı Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında Bahçelik Barajında üretilen balıkların rengi bahane edilerek teslim alınmadığını, balıkların rengi ile ilgili hiç bir tespit yaptırılmaksızın şirket çalışanları Almanya’da bulunan şirket yetkilisinin balıkların renginin kırmızı olması nedeniyle teslim alınmaması yönünde talimat verdiğini söyleyerek balıkları teslim almadıklarını, davacı tarafın keyfi olarak balıkların ayıplı olduğunun iddia edildiğini, ancak aynı barajda üretilen aynı nitelik ve kalitedeki balıkların Nisan Mayıs Haziran aylarında renk uyumu gerekçesiyle teslim alınmayıp Temmuz ayında teslim alınmaya başlanmasının davacı tarafın muvazaasını ortaya koyduğunu, 2008 yılından beri üretilen balıkların rengi, niteliği, kalitesinin aynı olduğunu, teslim alınmayan balıklardan örnek numuneler alınarak fotoğraflarının çekildiğini ve şirketin Almanya’da bulunan firma sahibine e-mail ile fotoğrafları gönderilerek balıkların sözleşmeye uygun olduğu ve teslim alınması gerektiği bildirilmiş ise de davacının kötü niyetli olarak balıkları teslim almayarak hem sözleşmeye aykırı davrandığını hem de müvekkili şirketlerin büyük zarara uğramasına sebep olduğunu, 14/05/2011 tarihli müvekkili şirket yetkilisi ile davacı şirket yetkilisinin imzalarını taşıyan belgede 312 ton balığın renginin kırmızı olduğunu iddia edilerek teslim alınmadığı için Mayıs teslimatında aksama olacağının yazı altına alındığını, bu belge de davacı tarafın teslim edilen balıkların rengi kırmızı diye teslim almadığını ispatladığını, ayrıca davacı şirket ve müvekkili şirketin ortak kayıtlarında görüleceği üzere teslimatı yapılan bir kısım balıkların da sözleşmede belirtilen standartlara uymadığı gerekçesi ile büyük-küçük denilerek iade edildiğini, davacıya teslim edilen balığın 201.026 kg’ı küçük diye 149.926 kg ‘ı da büyük diye toplam 350.952-kg balığı sözleşmeye uyulmadığı iddiasıyla iade ettiğini, daha sonra iade ettikleri balığın 134.384-kg’ını tekrar iade alarak iade ettikleri büyük-küçük iddiasının da doğru olmadığını kendi çelişki ve iyi niyetten uzak davranışlarıyla ortaya koymuş olduklarını, balıkları teslim almama olayının yanı sıra bir kısım balıkların da davacı şirket çalışanlarının 2011 yılı Ağustos ayından tam olarak 11 gün iş bırakmaları nedeni ile şirketin iddia ettiği 3 günlük bırakma eyleminin Nisan 2011 ayında gerçekleştiğini, Ağustos ayında ise tam olarak 9 iş günü 2 günü hafta sonu olmak üzere toplam 11 gün işin bırakıldığını, davacı şirketin müvekkili şirketlerin tesis ve arazileriyle birlikte ele geçirmek düşüncesi ile ilk olarak 2008 yılında eyleme dönüştürdüğünü, o dönem müvekkillerinden … Şirketini şu anki gibi hiç bir haklılığı olmayan çeşitli gerekçelerle almayıp şirketi 2008 yılında 10 trilyon zarara uğratmış olduğunu, müvekkili şirketi içine düşürdüğü darboğazdan kurtarmak adına 2009 yılında 2 milyon Euro değerindeki balık işletme tesisini 700 bin Euro’ya elinden almış olduğunu (22/02/2009 tarihli gayrimenkul satım sözleşmesi), taşınmazı satarken 11.000m2 ‘lik üzerinde balık işleme binasının bulunduğu kısmı davacı şirkette kalacağı arazinin geri kalan kısmının ifraz işlemi gerçekleştikten sonra kendisine geri satacağını vaad ettiklerini, müvekkili şirketin davacının kendisine verdiği 125.000 Euro borcu ödediğinde bir kısım tesis ve arazisini geri satın alacağı inancı taşıyarak müvekkili şirket yetkilileri 22/02/2009 tarihli borç sözleşmesindeki 125.000-TL Euro borcu ödemesine rağmen kendisine geri taahhüt edilen yeri geri alamadığını, bu taşınmazı geri alabilmek için Pınarbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/29 esas sayılı dosyası ile Tapu İptal ve Tescil talepli davayı açmak zorunda kaldıklarını, davacı tarafın 2008 yılından beri Bahçelik Barajında üretilen balıklardan almakta olduğunu, planlı ve kötü niyetli davranışının sonucu olarak sözleşme taahhütlerine uyulmadığı iddiasıyla davayı açmak için zemin hazırlandığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda; davalı şirketlerin ortaklık yapılarının birbirine benzer ve aile şirketi görünümünde olduğu, mali yapıları ve ödeme güçlerinin irdelenmesi amacıyla talep edilen bilanço rakamları üzerinde yapılan hesaplamalarda, davalı şirketlerin sözleşmenin yapıldığı 2011 yılında sermayelerinin ve satışlarının yeterli, ödeme performanslarının ise beklenen seviyenin altında olduğu, 2012 yılında ise cari oran (çalışma sermayesi) ve asist test (cari aktif yapısı) oranı bakımından beklenen seviyede, nakit oran borç ödeme bakımından ise bir şirket (…. Ve Tic. A.Ş.) hariç diğerlerinin beklenen seviyenin altında sonuçlara ulaştıkları, davalıların tedarik sözleşmesine göre, özenli bir üretim planlaması yapmadıkları, sözleşmeye göre taahhüt edilen satış hedefine ulaşamadıkları ve bu nedenle cezai şart koşuluna kaldıkları, ancak 2011 yılının son dört ayında yapılan teslimatlarla %10 noksanı ile sözleşme koşullarına ulaşıldığının da tespit edildiği, buna göre tedarik sözleşmesindeki noksan teslim sonucu davalılar hakkında 702.739,17-Euro cezai şart tutarının hesaplandığı, davacı şirketin 100.000,00-Euro üzerinden huzurdaki davayı açmış, 29/09/2014 tarihinde hesaplanan 702.739,19-Euro olarak davasını ıslah ettiği, davalı şirketlerin sermayelerini korumalarına karşılık borçluluk durumlarının artması, satışlarının ve karlılıklarının düşmesi, giderlerinin artması ve benzeri hususlar dikkate alındığında tespit edilen cezai şart tutarından tenkis yapılması gerektiği, dolayısıyla belirlenen cezai şart tutarının tamamının kabulü halinde bu durumun sunulan mali kayıtlara göre davalıların ortaklık yapısı da gözetildiğinde davacıların ekonomik mahvına neden olabileceği, cezai şart tutarından %60 oranında indirimin uygun olacağı, toplam cezai şart miktarı üzerinden takdiren %60 oranında tenkis yapıldığında 702.739,17 x %60 = 281.095,67-Euro miktarındaki cezai şartın kabulüne ve sözleşme gereği davalıların cezai şarttan birlikte sorumlu olmaları nedeniyle temerrüt tarihi olan 07/02/2012’den itibaren faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Temlik eden …… Ltd. Şti ile temlik alacaklıları davacılar vekilleri; talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini, cezai şart koşullarının oluştuğunu, tenkise karar verilemeyeceğini, davalı şirketlerin cezai şart alacağının ekonomik olarak mahvına yol açmayacağını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalılardan …. ve Tic. A.ş vekili; tedarik sözleşmesine uygun olarak mal tesliminin yapıldığını cezai şart alacağının koşullarının oluşmadığını bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki tedarik sözleşmesi kapsamında sözleşmenin ihlal edildiği iddiasına dayalı ceza-i şart alacağına ve cezai şartın indirimi konusunda mahkemece yapılan araştırmanın ve değerlendirmenin yeterli olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, tedarik sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dairemizin 6/12/2019 tarihli, 2017/2582 Esas ve 2019/2071 Karar sayılı karar ilamı ile ”…Cezai şart tacir borçlunun ekonomik olarak mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise bu husus genel adap ve ahlâka aykırı sayılacağından, mahkemece cezai şartın tamamen veya kısmen iptaline karar verilmesi mümkün ise de; bir akdin, taraflardan biri için iktisadi yıkım teşkil ettiği ve bu sebeple ahlâk ve adaba aykırı olduğu, taraflar veya hâkimin bu husustaki subjektif görüşüne değil, doğru ve makul kimselerin vasati görüşlerine göre tayin ve takdir edilmelidir. Zira, mücerret tacirin hayatını başka yolda düzenlemek, özellikle masraflarını azaltmak ve bazı ihtiyaçlarından vazgeçmek mecburiyetinde kalması, ahlâk ve adaba aykırılığın kabulü için yeterli değildir. Mahkeme, ahlâk ve adaba aykırılığı tayin ve takdir edebilmek için taahhüt olunan işin değerini, tarafların ve özellikle borçlunun cezaî şartın kabul edildiği tarihteki iktisadî durumu konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile tespit etmeli, ahlâk ve adaba aykırılığı takdir ederken, tarafları ahlâka aykırı muamelelerden sakınmaya sevketmek ve aynı zamanda fena misal ve numunelerin ahlakı bozmasına engel olmak amacını dikkate almalıdır. Nitekim, adap ve ahlâka aykırılığın tayini bir hukuk sorunudur. Hukuk sorununun çözülmesi, mahkemeye ait bir görevdir. Bu görev yerine getirilirken, cezai şartın taahhüt edildiği tarihte yukarıda açıklanan araştırmaların hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde yapılması ve hangi dayanakla karar verildiğinin ise denetime elverişli olacak şekilde gerekçeli kararda tartışılması gerekmektedir. Eksik inceleme, denetime elverişli olmayan gerekçe, subjektif ifade ve soyut beyanlar ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece, cezai şart hususunda bir karar verilmeden önce yukarıda anlatıldığı gibi gerekli bilgi ve belgeler getirilmeli, sözleşmenin düzenlendiği tarihte tarafların iktisadi durumu, davalı borçlunun ödeme gücü ve kabiliyeti, sözleşmenin ihlalindeki kusur durumu ve davalı şirketlerin ekonomik durumu yönünden konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bir heyet marifetiyle davalıların ticari defter ve kayıtları, bilançoları, verilen vergi beyannameleri, icra takibine konu edilen dosyaları, şirket sicil dosyası vs. gibi kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılarak yukarıda belirtilen indirim koşullarının bulunup bulunmadığı konusunda ayrıntılı, denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi amacıyla eksik incelemeye dayalı kararın davacı yararına kaldırılması gerekmiştir…” gerekçesiyle kaldırma kararı verilmiştir.
Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece kaldırma kararında belirtilen hususlarda bilirkişi ek rapor alınarak hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporları doğrultusunda ; davalı tedarikçi şirketlerin önemli bir üretim sorunu yaşadıkları, teslim edilen alabalığın renginin istenilen vasıfları taşımadığı gerekçesi ile alınmaması,iş bırakma eylemi sırasında balık teslimatının yapılamaması ve üretim periyodu içinde su sıcaklığı ile ilgili yaşanan sorunlar nedeniyle üretim ve pazarlama planlamasında sorunlar yaşandığı, iki tarafında sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesinde birleşik kusurlu oldukları, davalı şirketlerin, Ocak ayı sonunda taahhüt edilen miktarı tamamlamakla birlikte, tedarik sözleşmesinde öngörülen planlama dahilinde teslimatı yapamadıkları, davacı şirketin de balık alımı sırasında tereddüte mahal verecek şekilde balık alımı yaparak (balık alımı sırasında teslim alınmayan balıklar ile ilgili eksik ve şaibeli işlem tesis ederek) davalı şirketin üretim ve pazar planlamasını konusunda iş akışını bozduğu, davalılar ile davacı arasında imzalanan tedarik sözleşmesine aykırı olarak, davalılarca davacıya sözleşmede taahhüt ettikleri miktardan az teslimat yaptıkları, davalı tarafın bunun sebebi olarak hava koşullarını, işçilerin bir kaç gün süre ile işi bırakmasını ve alabalıkların pembe ve büyük oldukları iddiasıyla davacının teslim almadığını dolayısıyla sevkiyatın eksik kaldığını göstermişse de, bilirkişi raporunda uzman teknik bilirkişinin bu konudaki görüş ve tespitlerine göre hava koşullarına dair iddianın yerinde olmadığı, zira hava koşullarının iddia edildiği gibi balık üretimine etkisinin olmadığı, davalının çalışanlarının bir kaç gün işi bırakmasının da iddia edilen sonucu doğuracak nitelikte bir mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceği, davalı tarafın sözleşmeye konu balıkların gerçekten ayıplı olup olmadıklarının tespitine dair dosyaya sunulmuş herhangi bir bilimsel rapor, delil ve belge olmadığı, kaldı ki dosyaya sunulan taraflar arasındaki yazışmaların ve ihtarnamelerin içeriklerine göre davalı tarafın iddia ettiği ve pembe ve büyük oldukları için davacı tarafça teslim alınmadığı ileri sürülen alabalıkların bizzat davalı tarafça itirazsız olarak geri alındıklarından bu konudaki davalı iddialarının da yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 2.7 maddesine göre, teslim etmedikleri mal miktarı üzerinden hesaplanacak bedelin % 30’u oranındaki cezai şartın talep edilmesine dair koşulların gerçekleştiği, diğer bir anlatımla davalı tarafın eksik ifaya bağlı olarak sözleşmede kararlaştırdıkları cezai şartı davacıya ödemeleri gerektiği, sözleşmeye göre istenebilecek cezai şart miktarı toplam 702.739,17-Euro olup davacı taraf davalı tarafa işbu cezai şart alacağının ödenmesi için Noterlik kanalıyla 17/01/2012 tarihinde ihtar gönderdiği, İhtarın tebliğ tarihi ile ödeme için verilen süre nazara alındığında davalıların 07/02/2012 tarihinde temerrüde düştüğü, davacı taraf ıslah ile 702.739,17-Euro cezai şart alacağının davalılar taraftan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, dava konusunun tacirler arası sözleşmeden kaynaklı eksik ifaya bağlı cezai şarta ilişkin olması nedeniyle 6762 sayılı TTK’nun 24. maddesi ve 818 sayılı BK’nun 161. maddesi gereğince, davalıların ticaret sicil kayıtları, vergi kayıt ve beyannameleri, ticari defter, kayıt ve belgelerine, ortaklık yapısına, işlem hacimlerine, sermaye miktarlarına, bilanço, gelir ve gider tablolarına, davalıların ticari defter, kayıt ve belgelerine, bilanço, gelir ve gider tablolarına ve mali kayıtlarına, davalıların cezaî şartın kabul edildiği tarihteki iktisadî durumuna ve benimsenen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen rapor içeriğine göre bilirkişilerce hesaplanan toplam cezai şart miktarı olan 702.739,17-Euro’nun 6762 sayılı TTK’nun 24. maddesi ve 818 sayılı BK’nun 161. maddesi uyarınca davalıların ekonomikman mahvolmalarına veya oldukça zora girmelerine yol açacak miktarda yani fahiş olduğu, dolayısıyla uygun bir oranda tenkis yapılmasının gerekli ve hakkaniyete uygun olacağı ve bu oranın da takdiren %60 olmasının uygun olduğu görüş ve kanaatiyle cezai şart miktarı üzerinden takdiren %60 oranında tenkis yapıldığında 702.739,17 x %60 = 281.095,67-Euro miktarındaki cezai şartın kabulüne ve sözleşme gereği davalıların işbu cezai şarttan birlikte sorumlu olmaları nedeniyle, temerrüt tarihi olan 07/02/2012’den itibaren faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle davacı karşı davalının sözleşme süresi içinde sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getiremediği dikkate alındığında davacının sözleşmeyi feshetmesinin haklı nedene dayanması, bilirkişi raporu ile talep edilebilecek cezai şart miktarının sözleşmedeki hükme uygun olarak tespit edilmesine ve davalıların ticari defter ve kayıtları, bilonçoları, gelir tabloları incelenmek suretiyle cezai şartın davalının ekonomik olarak mahvına neden olacağının tespit edilmiş olmasına göre tarafların istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar ve ilam harcı davacılardan ve temlik edenden peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 45.344,68-TL harçtan peşin alınan 11.336,17TL harcın mahsubu ile bakiye 34.008,51TL harcın istinaf eden davalı …. ve Tic. A.ş. den alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 27/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 27/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”