Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/1166 E. 2023/1115 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/1166 ( KABUL KALDIRMA YENİDEN ESAS
KARAR NO : 2023/1115 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2016
ESAS-KARAR NO : 2014/461 E – 2016/560 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 19/09/2023
YAZILDIĞI TARİH : 19/09/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş, Dairece verilen kararın temyiz incelemesi sonucu bozulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373.maddesi uyarınca, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davacı şirketin keşideci, diğer davacının aval sıfatı ile düzenlediği dava dışı … Ltd. Şti’ye 277.000,00TL bedelli bono verdiğini, davalının bu şirketin ortağı olduğunu, bono bedeli ödenmiş olmasına rağmen davacılar aleyhine icra takibi yapıldığını ileri sürerek, Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2012/7918 sayılı dosyasına konu bono sebebiyle müvekkillerinin takip konusu bono yönünden borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı şirket ile yapılan ticari satım nedeniyle bononun verildiğini, yapılan ödemelerin mahsup edildiğini ve borcun 58.818,02 TL kaldığını, takipten sonra 35.350,00 TL daha ödeme yapıldığını bakiye borcun 23.468,02 TL kaldığını, davacı tarafın delil olarak dayandığı … imzalı tediye makbuzlarının müvekkili bilgisi dahilinde verilmediğini ve ödemelerin şirket kayıtlarına geçmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davacı her ne kadar bono bedelinin tamamen ödendiğini ileri sürerek, menfi tespit isteminde bulunmuşsa da; uyuşmazlık konusu tediye makbuzlarının dava dışı şirket ortağı … tarafından düzenlenmekle birlikte, anılan ortağın şirketi temsil yetkisi bulunmadığından ve şirket tarafından ödemelerin benimsendiği ya da daha önce şirket adına yapılan ödemelerin anılan ortak tarafından kabul edildiğine dair kanıt bulunmadığından davacı iddiasının kanıtlanamadığı, takip tarihinde davacının takip konusu alacak kadar borçlu olduğu, kısmi ödemenin dava tarihinden önce yapıldığının tarafların kabulünde olduğu, davalı kayıtlarında da yer verildiği anlaşılmakla davacının dava tarihinde dava açmakta haksız olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairece 08.03.2019 tarihli 2017/1975 E, 2019/415 K sayılı kararında; dosyada bulunan bilirkişi raporu ve diğer belgelerden anlaşıldığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı …’e ödenen 23.470,00TL’nin davalı adına ödenip ödenmediği hususuna ilişkin olduğu, dosyada bulunan ve …’e yapılan ödemelerin 08/10/2010, 27/10/2010 (2 adet) 21/09/2010 ve 10/09/2010 tarihli olduğu, Dairece önce dava dışı …. Şti.’nin defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmasına karar verilmişse de verilen süre içerisinde davacı tarafın delil avansını kendisine yapılan tebligata rağmen yatırmadığı anlaşıldığından, bu hususta inceleme yapılamadığı, Hatay Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta, davaya konu bononun lehtarı olan … …. Şti.’nin yukarıda belirtilen ödeme makbuz tarihlerindeki yetkilisinin davalı … olduğu, dava dışı …’ün ise şirketin hissedarı olduğunun bildirildiği, dolasıyla, davacı tarafça kendisine ödeme yapılan …’ün dava dışı şirketin ödeme almaya yetkili kişisi olmadığı, daha önceden şirket adına ödeme aldığının kanıtlamadığı, bu nedenle tacir olan davacının basiretli bir şekilde hareket ederek, ödemeyi dava dışı şirketin yetkilisi olan davalıya yapması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece bu gerekçe ile verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstinaf kararının davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.HD nin 26.05.2021 T, 2020/3048E, 2021/4424 K sayılı kararı ile HMK’nın 353-1-b/3 maddesinde; “Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikteyse bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir ” hükmüne yer verildiği, bu hüküm uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince ara karar ile dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilerek karar verilmesi nedeniyle istinaf mahkemesince davacılar vekilinin istinaf talebi reddedilmiş olması yetersiz tahkikat yönünden kabul edilmiş olur.Hal böyle olunca istinaf mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığı” belirtilerek karar oyçokluğu ile bozulmuştur.
İSTİNAFIN İKİNCİ KARARI (Esas No: 2021/1293 Karar No : 2021/1855 16/11/2021)Yargıtayın bozma ilamına uyularak;
“Davacı taraf 277.000,00TL bedelli, 01/08/2010 vade tarihli bonodan dolayı borcunun kalmadığını iddia etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyada bulunan bilirkişi raporu ve diğer belgelerden anlaşıldığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık dava dışı …’e ödenen 23.470,00TL’nin davalı adına ödenip ödenmediği hususuna ilişkindir.
Dosyada bulunan ve …’e yapılan ödemelerin 08/10/2010, 27/10/2010 (2 adet) 21/09/2010 ve 10/09/2010 tarihli olduğu anlaşılmaktadır.
Dairemizce önce dava dışı …. Şti.’nin defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmasına karar verilmişse de verilen süre içerisinde davacı tarafın delil avansını kendisine yapılan tebligata rağmen yatırmadığı anlaşıldığından, bu hususta inceleme yapılamamıştır. Hatay Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta, davaya konu bononun lehtarı olan … …. Şti.’nin yukarıda belirtilen ödeme makbuz tarihlerindeki yetkilisinin davalı … olduğu, dava dışı …’ün ise şirketin hissedarı olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Dolayısıyla, davacı tarafça kendisine ödeme yapılan …’ün dava dışı şirketin ödeme almaya yetkili kişisi olmadığı, daha önceden şirket adına ödeme aldığının kanıtlamadığı, bu nedenle tacir olan davacının basiretli bir şekilde hareket ederek, ödemeyi dava dışı şirketin yetkilisi olan davalıya yapması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece bu gerekçe ile verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçeli ile Dairemizce 08/03/2019 tarih, 2017/1975 Esas, 2019/415 Karar sayılı ilamı ile davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından temyiz edilen bu karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/05/2021 Tarih, 2020/3048 Esas, 2021/4424 Karar sayılı ilamında; “…HMK’nın 353-1-b/3 maddesinde; “Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikteyse bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir ” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince ara karar ile dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilerek karar verilmesi nedeniyle istinaf mahkemesince davacılar vekilinin istinaf talebi reddedilmiş olması yetersiz tahkikat yönünden kabul edilmiş olur.
Hal böyle olunca istinaf mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığı…” gerekçesi ile bozulduğu belirilerek yeniden esas hakkında karar verilerek davanın reddine karar verilmiştir.
YARGITAY İKİNCİ BOZMASI (Davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11.HD nin 09.02.2023 T, 2022/747 E, 2023/743 K sayılı kararında); ” …Dairemiz bozma ilamında Bölge Adliye Mahkemesince dava dışı şirketin ticaret sicil kayıtlarının getirtildiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Bölge adliye mahkemesince bozma ilamına uyularak istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan tahkikatın eksik yahut hatalı olduğunun anlaşılması ve uyuşmazlık üzerinde gerekli görülen tahkikatın yapılması halinde, Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararda 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde tarif olunan biçimiyle gerekçenin yer alması gerekmektedir. Ancak somut olayda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuşsa da kararın gerekçesinin açıklanmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili, davalı yanın yetkili olduğu ve icra takibinden sonra yapılan 20.000-USD’lik kısmı kabul etmiş fakat icra takibinden önce şirket ortağı ve TBK’nın ilgili hükümlerince temsilcisi olan …’e yapılan 23.470,00TL’lik ödemeyi kabul etmediği, davalı,icra takibinden sonra 20.000-USDnin yetkili olduğu şirket hesabına yapılmasına rağmen kabul ettiği,, takibe konu senedi kendi adına icra takibi yaparak kötü niyetini belli ettiği, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmediği, dosyada alınan bilirkişi raporunun lehlerine olduğunu, ödemeleri alan …’ün davalı ile aynı şirketin ortağı olduğu belirtilerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu borcun kapsam ve miktarı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2012/ 7918 esas sayılı dosyasında; 27.06.2012 tarihinde … tarafından … Limited Şirketi ve … aleyhine 09.07.2010 keşide 01.08.2010 vade tarihli 277.000,00tl tutarlı bonoya dayalı olarak kambiyo takibi yapıldığı, 58.818,02 TL asıl alacak, 17. 869,0 TL işlemiş faiz olmak üzere 76. 687,02 TL alacak için takip yapılmıştır. 09.07.2010 keşide 01.08.2010 vade tarihli 277.000,00TL tutarlı takibe dayanak bononun … Şirketi tarafından keşide edildiği …’ın aval olarak imza attığı lehtarın … … Şirketi olduğu görülmüştür.
Dosyada bulunan … Şirketi tarafından … Şirketi adına düzenlenen tediye makbuzlarının incelenmesinde 21.09.2010 tarihinde 6500,00 TL tutarın … Şirketi kaşesi altında … tarafından imzalandığı yine 10.09.2010 tarihli 6700 TL tutarlı şirketinin kaşesi üzerinde imza bulunduğu, 27.10.2010 tarihli makbuzu da 4.050,00 TL tutarlı (senet ödemesi açıklamalı)ödemenin yine … Şirketinin kaşesi altında … ve 27.10.2010 tarihli 1.720,0 TL (cari hesaba mahsuben açıklamalı) tutarlı miktarında aynı şekilde … tarafından imza atıldığı; 06.11.2012 tarihli tediye makbuzunda 20.000 dolar ödemenin … tarafından imzalandığı 08.10.2010 tarihli makbuzda 4.500,00TL tutarın senede mahsuben açıklaması ile … tarafından … Şirketi kaşesi üzerine imza atılarak alındığı görülmüştür.
Hatay Ticaret Sicil Müdürlüğünün 23.07.2014 tarihli yazısında;… Şirketinin 15.01.2010 ile 11.11.2010 tarihleri arasında ortaklarından birinin … olduğu bu dönemde şirket yetkilisinin … olduğu belirtilmiştir.
Dosya kapsamından Mahkemece verilen davanın reddine dair verilen ilk karar Dairece yapılan istinaf incelemesi ile; dosyada bulunan bilirkişi raporu ve diğer belgelerden anlaşıldığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık dava dışı …’e ödenen 23.470,00TL’nin davalının yetkilisi olduğu şirket adına ödenip ödenmediği hususuna ilişkin olduğu, dosyada bulunan ve …’e yapılan ödemelerin 08/10/2010, 27/10/2010 (2 adet) 21/09/2010 ve 10/09/2010 tarihli olduğu, Dairece önce dava dışı …. Şti.’nin defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmasına karar verilmişse de verilen süre içerisinde davacı tarafın delil avansını kendisine yapılan tebligata rağmen yatırmadığı anlaşıldığından, bu hususta inceleme yapılamadığı, Hatay Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta, davaya konu bononun lehtarı olan … …. Şti.’nin yukarıda belirtilen ödeme makbuz tarihlerindeki yetkilisinin davalı … olduğu, dava dışı …’ün ise şirketin hissedarı olduğunun bildirildiği, dolasıyla, davacı tarafça kendisine ödeme yapılan …’ün dava dışı şirketin ödeme almaya yetkili kişisi olmadığı, daha önceden şirket adına ödeme aldığının kanıtlanamadığı, bu nedenle tacir olan davacının basiretli bir şekilde hareket ederek ödemeyi dava dışı şirketin yetkilisi olan davalıya yapması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece bu gerekçe ile verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin esastan redde karar verilemeyeceği, ara karar üzerine gerekçe genişletilerek davanın reddine karar verilmesi nedeniyle hükmün HMK’nin 353/1.b.3 maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilerek kurulması gerektiği belirtilmiş, Dairece bozma ilamına uyularak Dairenin ilk kararındaki gerekçede tekrarlanmak suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Her ne kadar son bozma ilamında kararın gerekçesinin bulunmadığı belirtilmişse de Dairemizin bozma ilamına konu 16/11/2021 Tarih, 2021/1293 Esas, 2021/1855 Karar sayılı kararında; “…Dosyada bulunan bilirkişi raporu ve diğer belgelerden anlaşıldığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık dava dışı …’e ödenen 23.470,00TL’nin davalı adına ödenip ödenmediği hususuna ilişkindir.
Dosyada bulunan ve …’e yapılan ödemelerin 08/10/2010, 27/10/2010 (2 adet) 21/09/2010 ve 10/09/2010 tarihli olduğu anlaşılmaktadır.
Dairemizce önce dava dışı …. Şti.’nin defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmasına karar verilmişse de verilen süre içerisinde davacı tarafın delil avansını kendisine yapılan tebligata rağmen yatırmadığı anlaşıldığından, bu hususta inceleme yapılamamıştır. Hatay Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen cevapta, davaya konu bononun lehtarı olan … …. Şti.’nin yukarıda belirtilen ödeme makbuz tarihlerindeki yetkilisinin davalı … olduğu, dava dışı …’ün ise şirketin hissedarı olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Dolayısıyla, davacı tarafça kendisine ödeme yapılan …’ün dava dışı şirketin ödeme almaya yetkili kişisi olmadığı, daha önceden şirket adına ödeme aldığının kanıtlamadığı, bu nedenle tacir olan davacının basiretli bir şekilde hareket ederek, ödemeyi dava dışı şirketin yetkilisi olan davalıya yapması gerektiği anlaşıldığından, mahkemece bu gerekçe ile verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile Dairemizce 08/03/2019 tarih, 2017/1975 Esas, 2019/415 Karar sayılı ilamı ile davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir….” denilmek suretiyle ilk karardaki gerekçe tekrarlanmıştır.
Ne var ki bozma ilamına taraflarca uyulması istenildiğinden karara direnilmemiş ve Dairemizce Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 09/02/2023 Tarih, 2022/747 Esas 2023/743 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzere dosya içeriği, alınan bilirkişi raporlarından taraflar arasında uyuşmazlık konusu davalının yetkilisi olduğu … şirketinin uyuşmazlık konusu dönemde dava dışı …’e ödenen 23.470,00TL’nin davalı adına ödenip ödenmediği hususuna ilişkindir.Dosyada bulunan ve …’e yapılan ödemelerin 08/10/2010, 27/10/2010 (2adet), 21/09/2010 ve 10/09/2010 tarihli olduğu anlaşılmaktadır.Hatay Ticaret Sicil Müdürlüğünce davaya konu bononun lehtarı olan … …. Şti.’nin yukarıda belirtilen ödeme makbuz tarihlerindeki yetkilisinin davalı … olduğu, dava dışı …’ün ise şirketin hissedarı olduğunun bildirildiği, dolayısıyla, davacı tarafça kendisine ödeme yapılan …’ün dava dışı şirketin ödeme almaya yetkili kişisi olmadığı, daha önceden şirket adına ödeme aldığının kanıtlamadığı, bu nedenle tacir olan davacının basiretli bir şekilde hareket ederek, ödemeyi dava dışı şirketin yetkilisi olan davalıya yapması gerektiği, bu nedenle mahkemece davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun inceleme eksikliği gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 02/12/2016 Tarihli, 2014/461 Esas, 2016/560 Karar sayılı kararının HMK’nun 356/2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
4-a)Davanın REDDİNE,
b)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 29,20 TL harcın peşin alınan 1.366,20 TL harçtan düşümü ile fazla alınan 1.337,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
c)Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
d)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan maktu 9.150,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
5-Harçlar Kanunun gereğince istinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf aşamasında bozma sonrası yasal olarak duruşma açıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nin 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 19/09/2023 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan…
¸e-imza

Üye…
¸e-imza

Üye…
¸e-imza

Katip…
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”