Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2023/1082 E. 2023/1138 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2023/1082 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/1138

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/907 E 2020/250 K

DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
YAZILDIĞI TARİH : 17/10/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı şirketin tümünün sahibi olan … ile davacı şirket arasında 18/03/2017 tarihli ticari tüketici ödüncü sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşmeye göre davacının kendi adına ve hesabına 250.000,00 TL kredi çekerek bankadan aldığı bu parayı kredi çekim giderlerini mahsup ederek 246.500,00 TL olarak davalı şirkete ödünç olarak verdiğini, davalının 23/04/2018 ayından itibaren ödeme yapmadığını, bunun üzerine Ankara 59. Noterliği’nin 05/11/2018 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek toplam 85.056,30 TL’nin ödenmesinin istendiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediği gibi ödeme de yapmadığını, alacağın tahsili amacıyla Ankara 1. İcra Müdürlüğü’nün 2018/13790 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davalı şirket hisselerinin tamamının … tarafından 20.12.2017 tarihinde devir alınmış olduğunu, ancak bazı olumsuzluklar nedeniyle ticaret sicil ilanının Ocak 2018’deyapıldığını, şirketin şu an ki müdüründen önceki imza yetkilisinin … olduğunu, davacı şirketin hem sözleşme tarihinde hem de hisse devir tarihinde ortağı ve imzaya yetkilisi … olduğunu, bu bakımdan sözleşme tarihi itibariyle davacı şirket ile müvekkil şirket ortakları ve yetkilisinin aynı kişi olduğunu ve şirketlerin kardeş şirketler konumunda olduğunu, somut olayda da Mart 2017 ayında davacının o tarihte kardeş şirket olan davalı şirket için kredi çekilerek davalı şirket hesabına aktarılmış olduğunu, 20.12.2017 tarihinde …’ın hisselerini …’a devrettiğini ve devir işlemi ile ilgili Ocak 2018 gerçekleştirildiğini, evrak üzerinde imzaya yetkili görülen davacı şirket temsilcisi ise 22.12.2017 tarihinde şirket adına 300.000,00 TL kredi çektiğini ve bu kredinin 173.000,00 TL’sini ise güveni kötüye kullanarak şirket kasasından nakit olarak çektiğini, buna ilişkin banka hesap özetini sunduklarını, davacı şirket yetkilisinin güveni kötüye kullanarak çektiği bu paranın müvekkilince çok sonradan fark edildiğini ve davacının kullandığı krediden doğan borca mahsup edildiğini, davacının buna rağmen kötüniyetli olarak her iki şirketin imza yetkilisinin aynı olmasından faydalanarak geçmiş tarihli olarak dosyadaki sözleşmeyi hazırlamış olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, tarafların ticari defterleri, banka kayıtları, ticari ödünç alma sözleşmesi, icra dosyası, bilirkişi raporu ve dosyadaki diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında imzalanan 18/03/2017 tarihli ticari tüketim ödünç sözleşmesi kapsamında davacının … A.Ş. … Şubesinden çektiği 250.000,00 TL’lik kredinin masrafları düştükten sonra 246.500,00 TL’sini 23/03/2017 tarihinde davalı şirketin … A.Ş de bulunan hesabına yatırdığı, davalının hesabına aktarılan kredinin 2018 yıllının Mart ayına kadar olan taksitlerini davacıya ödediği, bu tarihten sonraki taksitlerin ise davacıya ödenmemesi nedeniyle bankaya olan kredi taksitlerinin bu tarihten sonra davacı tarafça yatırıldığı, davacının ödediği tutarları tahsil amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilamsız icra takibinde haklı olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Davalı şirket hisselerinin tamamının … tarafından 20.12.2017 tarihinde devir alınmış olduğunu, ancak bazı olumsuzluklar nedeniyle ticaret sicil ilanının Ocak 2018’de yapıldığını, şirketin şu an ki müdüründen önceki imza yetkilisinin … olduğunu, davacı şirketin hem sözleşme tarihinde hem de hisse devir tarihinde ortağı ve imzaya yetkilisi … olduğunu, bu bakımdan sözleşme tarihi itibariyle davacı şirket ile müvekkil şirket ortakları ve yetkilisinin aynı kişi olduğunu ve şirketlerin kardeş şirketler konumunda olduğunu, somut olayda da Mart 2017 ayında davacı şirketin o tarihte kardeş şirket olan davalı şirket için kredi çekilerek davalı şirket hesabına aktarıldığını, 20.12.2017 tarihinde …’ın hisselerini …’a devrettiğini ve devir işlemi ile ilgili Ocak 2018 gerçekleştirildiğini, evrak üzerinde imzaya yetkili görülen davacı şirket temsilcisi ise 22.12.2017 tarihinde şirket adına 300.000,00 TL kredi çektiğini ve bu kredinin 173.000,00 TL’sini ise güveni kötüye kullanarak şirket kasasından nakit olarak çektiğini, cevaba cevap dilekçesinde bu paranın çekildiğinin açıkça ifade edildiğini, mahkemece süresi içerisinde ileri sürülen bu iddialar üzerinde durulmadığını, müvekkiline ihtarname keşide edildiğinden temerrüt tarihinin hatalı hesap edildiğini, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle likit olmadığını bildirerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık 18.03.2017 tarihli ticari tüketim ödüncü sözleşmesi kapsamında davacının alacaklı olup olmadığı ve kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ticari tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında 18.03.2017 tarihinde imzalanmış olan ticari tüketim ödünç sözleşmesi kapsamında davacı yanca … A.Ş. … Şubesinden kullanılan 250.000,00 TL kredinin 246.500,00 TL’sinin 23.03.2017 tarihinde davalının … A.Ş. nezdinde bulunan … IBAN nolu hesabına aktarıldığı, bu işlem nedeniyle davalının davacıya borçlu olduğu, davalının hesabına aktarılan kredinin Mart 2018 ayında kadar olan aylık geri ödeme tutarlarını (anapara+faiz) davacı yana ödediği, bu tarihten sonraki taksitlerin ise davacı yanca ödendiği, davacının ödediği tutarların bir kısmını (Nisan 2018-Kasım 2018) tahsil edebilmek amacıyla takibe konu ettiği anlaşılmıştır.
Tüketim ödüncü sözleşmesinin eki niteliğinde ödeme tarihleri açık olmakla birlikte dosya kapsamında bulunan Ankara 59. Noterliği’nin 05.11.2018 tarih 13790 yevmiye nolu ihtarnamesi ile Nisan 2018-Kasım 2018 taksitleri ile ilgili olarak ayrıca bir temerrüt ihtarı keşide edildiğinden temerrüt tarihi olarak bu tarih nazara alınarak faiz hesaplaması yapılması gerekirken taksit tarihleri esas alınarak yapılan hesaplamaya dair bilirkişi raporunun hükme esas alınması yerinde değildir.
Davacı ile davalı şirket arasında 18/03/2017 tarihli ticari tüketici ödüncü sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmeye göre davacının kendi adına ve hesabına 250.000,00 TL kredi çekerek bankadan aldığı bu parayı kredi çekim giderlerini mahsup ederek 246.500,00 TL olarak davalı şirkete gönderdiği, 20.12.2017 tarihinde …’ın hisselerini …’a devrettiği ve devir işlemi ile ilgili Ocak 2018 gerçekleştirildiği, davalı şirket hesabından devir protokol tarihinden sonra 22.12.2017 tarihinde 173.000,00 TL nakit çekildiği, davalı şirketin bu parayı davacı şirketin alacağından mahsup hakkı üzerinde yeterince durulmadığı, cevap dilekçesinin süresinde verildiği ve bu mahsup iddiası üzerinde durulmaksızın mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin de doğru olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/907Esas, 2020/250Karar ve 22/06/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 21/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”