Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO : 2023/1080 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/1137
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2019
ESAS-KARAR NO : 2015/503 E 2019/1062 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
YAZILDIĞI TARİH : 17/10/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 05/07/2011 tarihinde 5 yıllık bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 11. maddesine göre, davalının yıllık 626 ton beyaz ürün (benzin ve motorin) satın alma taahhüdünde bulunduğunu, bu miktarda ürünün satın alınmaması durumunda da mahrum kalınan kâra karşılık eksik alınan ton başına 75 USD cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini, davalının müvekkiline vermiş olduğu satış taahhüdünü yerine getirmediğini, sözleşmeyi Samsun 2. Noterliği’nin 08/06/2015 tarih ve 15899 yevmiye sayılı fesih ihtarnamesiyle süresinden önce fesih ettiğini, sözleşmenin 13/b maddesine göre de “sözleşmenin süresinden önce bayi tarafından feshedilmesi veya sözleşmenin bayinin kusurundan dolayı şirket tarafından feshedilmesi halinde, şirketin diğer talep hakları saklı kalmak kaydıyla bayinin, 50.000,00 USD cezai şart bedeli ödeyeceği” nin kararlaştırıldığını, davalının sözleşmeyi fesih etmesi nedeni ile satış taahhüdünü yerine getirme imkânı kalmadığını, Ankara 18. Noterliği’nin 18/06/2015 tarih ve 19682 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile satış taahhüdünden ve sözleşmenin süresinden önce feshinden kaynaklı cezai şart alacağının ödenmesi için bayinin ihtar edildiğini, davalının taahhüde uymamasından kaynaklı cezai şart olarak şimdilik 10.000,00 USD cezai şartın, sözleşmenin feshi tarihinden itibaren işleyecek Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile ödemesi, davalının sözleşmeyi süresinden önce fesih etmesinden dolayı 50.000,00 USD cezai şartın sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren işleyecek Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı tarafın davasına temel yaptığı “bayilik sözleşmesinin haksız ve süresinden önce feshedildiği” iddiasının gerçek dışı olduğunu, zira bahse konu bayilik sözleşmesinin müvekkili tarafından davacı tarafın üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi gerekçesine bağlı olarak haklı nedenle ve tüm usul kurallarına uyularak fesih edildiğini, fehin davacı tarafa Bafra 3. Noterliği’nin 24/07/2015 tarihli ihtarnamesi ile bildirildiğini, davacının hibe, kurumsal kimlik iskonto, kar marjı konularını kapsayan 05/07/2011 tarihli protokol ile yine aynı tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi hükümlerini açıkça ihlal ettiğini, müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davacının kusurlu davranışları ile sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini ileri sürmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, sözleşme ile taahhüt ettiği hibeyi de iskontoyu da kar marjını da müvekkiline vermediğini, dolayısı ile sözleşmeyi haklı nedenle feshetmekten başka bir çare kalmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 05/07/2011 tarihinde akaryakıt bayilik sözleşmesi ve ek protokolün imzalandığı, sözleşmenin 11. maddesinde davalının 2114,59 ton alım yapması gerekirken toplam 475,81 ton ürün alımı yapabildiği, davalının mal alım taahhüdünün sözleşmenin feshedildiği tarih olan 08/06/2015 tarihine kadar sözleşme boyunca gerçekleştirilemediği, bu husus tespit edildikten sonra davacının bu eksik taahhüdün devam ettiği yıllar boyunca herhangi bir itirazının bulunmadığı, sözleşmenin 13-b maddesi gereğince, davacının ek protokolde ve sözleşmede taahhüt ettiği bazı edimleri yerine getirmediği, protokolde belirtilen 105.000,00 TL’lik hibenin ödenmediği, kart uygulaması, ilişkin otomasyon ve kurumsal kimlik otomasyonunun kurulup kurulmadığının davacının sunduğu faturadan anlaşılamadığı, bu durumda davacının protokol gereği edimlerini yerine getirmediği, davalının Samsun 2. Noterliği’nin 08/06/2015 tarih, 15899 yevmiye nolu ihtarnamesi ile 05/07/2011 tarihli protokol ve aynı tarihli akaryakıt sözleşmesi hükümlerinin davacı tarafından ihlal edildiği, davalının sözleşmeyi feshetmesinin yerinde olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Mahkemece süresinden sonra dosya kapsamına delil olarak sunulan ve delil vasfı bulunmayan protokolün hükme esas alınmasının hatalı olduğu, söz konusu protokolün aslının dosya kapsamına ibrazının sağlanmadığı, söz konusu protokolün müvekkilinin kayıtlarında yer almadığı ve kabul edilmediği halde mahkemece bu protokolün esas alınmasının doğru olmadığı, ayrıca müvekkili ile sözleşmenin feshedilmesinden çok kısa bir süre içerisinde davalının başka bir firma ile sözleşme imzaladığı, protokolün yerine getirilmediğine dair iddiaların sözleşme süresinde ileri sürülmemesinin çelişkili davranış yasağına aykırı olduğu, protokolün delil olarak kabul edilmesine karar verilmesi halinde ise söz konusu protokolün hükümlerin mahkemece yerine getirilip getirilmediği hususunun etraflıca araştırılmadığı, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirdiği, mahkemece asgari alım taahhüdüne dair değerlendirmelerin de hatalı olduğu,
Katılma yoluyla kararı istinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece davanın reddi kararı yerinde olmakla birlikte müvekkili lehine belirlenen vekalet ücretinin hatalı olduğu bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshinde davalı yanın haksız olup olmadığı, davacının cezai şart ve asgari alım taahhüdü nedeniyle alacaklı olup olmadığı ve var ise alacağının kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle cezai şart ve asgari alım taahhüdünün ihlalinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında 05/07/2011 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin imzalandığı, davalı tarafından Samsun 2. Noterliği’nin 08/06/2015 tarih, 15899 yevmiye nolu ihtarnamesi ile 05/07/2011 tarihli protokol ve aynı tarihli akaryakıt sözleşmesi hükümlerinin davacı tarafından ihlal edildiği, ihlalin mağduriyete sebebiyet verildiği gerekçesiyle prokotol ve sözleşmenin tek taraflı fesh edildiğinin bildirildiği, davacı tarafından keşide edilen Ankara 18. Noterliği’nin 18/06/2015 tarih ve 19682 yevmiye nolu ihtarnamesi ile akaryakıt bayilik sözlemesinin 11. maddesi gereğince, her yıl 626 ton beyaz ürün satılmadığı takdirde, ton başına 75 USD cezai şart ödeneceği, toplamda bu taaahhütten kaynaklı 119.050 USD cezai şartın borcun bulunduğu, yine sözleşmenin 13-b maddesi gereğince sözleşmenin süresinden önce bayi tarafından fesh edilmesi veya sözleşmenin bayinin kusurundan dolayı şirket tarafından fesh edilmesi halinde 50.000 USD cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 12-b maddesi gereğince sözleşmenin herhangi bir şekilde sona ermesi halinde tüm borçların muaccel olacağı, düzenlendiğinden 75.225,48 TL cari borcunun bulunduğu belirtilerek bu borcun akdin feshi tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte ödenmesinin ihtar edildiği görülmüştür. Davacı tarafından sözleşmenin 11. maddesi gereğince cezai şart nedeniyle 10.000 USD, sözleşmenin 13-b maddesi gereğince fesih nedeniyle 50.000 USD toplam 60.000 USD iş bu davada talep edilmiştir.
Davalı tarafından iş bu davada sözleşme ile aynı tarihli protokolün bulunduğu ve fesih ihbarnamesinde de belirtildiği üzere protokol ile sözleşme kapsamındaki edimlerin davacı yanca yerine getirilmediği gerekçe gösterilerek sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiği bildirilerek davanın reddi talep edilmiştir.
Davacı yanca söz konusu protokolün varlığı inkar edilmiş, davalı vekilinin 10/05/2017 tarihli dilekçesi ekinde mail çıktısı ile birlikte bir adet protokol örneğinin dosya kapsamına ibraz edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece davalı tarafından dosya kapsamına anılan protokolün aslının ibrazı için taraflara imkan tanınmamış olup, söz konusu protokolün taraflar arasında geçerli olup olmadığı üzerinde yeterince durulmamıştır. Söz konusu protokolün taraflar arasında geçerli olduğu kanaatine varılması halinde ise protokol hükümleri kapsamında davacı yanın edimlerini yerine getirip getirmediği hususları ise araştırılmamıştır. Mahkemece gerekli araştırmalar ve yazışmalar yapılmaksızın dosya kapsamında kök ve ek raporlar alınmış ise de anılan kök ve ek raporların bu yazışma ve araştırmalar yapılmaksızın alınmış olması nedeniyle hüküm kurmaya elverişli olduğundan bahsedilemeyecektir.
Mahkemece söz konusu protokolün aslının temini hususunda taraflara imkan tanınıp, taraflar arasındaki geçerliliği tartışılıp, geçerli olduğu kanısına varılması halinde protokolün tüm maddeleri üzerinde gerektiğinde yazışmalar yapılarak davacının edimleri hususu üzerinde durulup gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmedi gerekmektedir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/503 Esas, 2019/1062 Karar ve 16/12/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 21/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”