Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/965 E. 2022/1395 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/965 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1395

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2022
ESAS-KARAR NO : 2022/477 E 2022/556 K
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında müvekkili tarafından çekler verildiğini, çekler karşılığında müvekkiline mal teslim edilmediği gibi davalı tarafından müvekkilin tek satıcılık hakkının ihlal edildiğini, müvekkili tarafından sözleşmeden dönülerek çeklerin iadesinin istenmesine karşın çeklerin iade edilmediğini belirterek … 10/05/2022 tarih ve 250.000 TL tutarlı … seri nolu çek nedeniyle İİK M.72 uyarınca ödeme yasağı konulması ve ilgili bankalara müzekkere yazılması ayrıca icra takibi başlatılmasının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; HMK 389 maddesi koşullarının somut olayda bulunmadığı, 3. kişilerin haklarını etkileyecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğinden ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; tedbir için aranan koşulların oluştuğunu, en azından davalı yönünden kabul kararı verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı yanın esasa yönelik farklı istinaf istemleri bulunmakla birlikte, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olup olmadığı ve hüküm ile gerekçeli karar çelişkisi bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Adil Yargılanma Hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3.maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK’nun 297. maddesine göre, kararda tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK’nun 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Yine HMK 297/2.maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü getirilmiş olup, mahkeme hüküm fıkrasında “taleplerden her biri hakkında” açık bir şekilde karar vermekle yükümlüdür.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında:
Mahkemece hüküm kısmında “Davacı vekilinin davaya konu çeklerle ilgili tedbiren ödeme yasağı konulması talebinin reddine” karar verildiği halde gerekçede “…çekle ilgili takip başlatılmasının önlenmesi yönünden İİK’nın 72. Maddesi kapsamında tedbir istemi kabul edilmiştir….üçüncü kişilerin haklarının korunması amacıyla ödeme yasağı isteminin ise reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde gerekçe oluşturulduğu, gerekçe ile hüküm arasında çelişki olduğu gibi hükmün infaz edilebilir nitelikte olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemenin gerekçesine uygun, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir hüküm verildiği söylenemeyecektir. Mahkemece gerekçe ile hüküm arasındaki bu çelişki giderilerek açık ve anlaşılabilir yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Bu nedenle davacı vekilinin işin esasına yönelik istinaf itirazları incelenmeksizin yeniden karar verilmesi için HMK.’nın 355 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/477 Esas 2022/556 Karar sayılı 13/06/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.’nin 355 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma nedenine göre istinafa başvuranın istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Peşin olarak alınan istinaf harçlarının istek halinde yatıranlara iadesine,
5-Taraflara karar tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 24/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”