Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/910 E. 2022/1867 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/910 (GERİ ÇEVİRME)
KARAR NO : 2022/1867

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2022
ESAS NO : 2022/99 E

İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ EDEN
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVACI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili: müvekkili aleyhine davalı tarafından Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2021/9526 sayılı dosyası ile 25.06.2021 vadeli, 60.000.000,00 TL bedelli senede dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi kapsamında 06.08.2021 tarihli ödeme emri gönderildiğini, müvekkili tarafından icra takibine konu senede imza atmaması sebebiyle Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1111 E, sayılı dosyası ile imzaya itiraz edildiğini, ayrıca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/185539 soruşturma dosyası ile davalılar aleyhine şikayette bulunduğunu ve soruşturma başlatıldığını, soruşturma dosyasında düzenlenen iddianame sonucunda Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2022/11 E, sayılı dosyası ile “Kamu Kurum ve Kuruluşları vb. Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık, Resmi Belgede Sahtecilik” suçlarından kamu davası açıldığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/185539 soruşturma dosyası kapsamında 27.09.2021 tarihinde tanzim edilen imza tetkiki raporunda “senet altında bulunan imzanın, mukayese imzaları tevdi edilen … tarafından atılmadığı” kanaatine varıldığını, Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1111 E, sayılı dosyasında imzaya itiraz neticesinde tanzim edilen 12.01.2022 tarihli imza tetkiki bilirkişi raporunda ise “60.000.000,00 TL bedelli senetteki imzanın müvekkili elinden çıktığını ancak borçlu imzasının başka amaç için düzenlenmiş bir belgeden irade dışı taşınarak elde edildiği” kanaatine varıldığını, müvekkili ile davalılar arasında her hangi bir ticari ilişki bulunmadığını belirterek HMK 209 maddesi kapsamında teminatsız olarak tedbiren icra takibinin durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; bonoda sahtelik iddiası, yazı ve imza inkarı söz konusu olduğunda, ihtiyati tedbir koşullarının daha özel nitelikteki HMK 209 maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerektiği, yargısal uygulamaların bu yönde olduğu (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/2197 E-5476K, 2012/4155E-9081K, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. HD 2018/753E-805K) dosya kapsamı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen 2021/185529 sayılı iddianamesi ve imza inceleme raporu ile Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1111 E, sayılı dosyasında düzenlenen imza inceleme raporu içeriği dikkate alındığında, ihtiyati tedbir talep eden yönünden yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiği, daha özel nitelikteki HMK 209 maddesi uyarınca icra takibinin teminatsız durdurulması gerektiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, ek karara karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalı vekili; mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin kabulü kararının hatalı olduğunu, senede karşı ileri sürülen iddiaların senetle ispatı gerektiğini bildirerek ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için şartların oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Geçici Hukuki Koruma türlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 sayılı HMK’nın 389 – 399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir.
İhtiyati tedbire itiraza ilişkin HMK’nın 394. maddesinde uygulanacak usul kısaca şu şekilde açıklanmıştır: Aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen karşı taraf dinlenilmeden verilen ihtiyati tedbir kararına karşı tedbirin uygulanması sırasında hazır olunması halinde tedbirin uygulanmasından itibaren, hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz edilebilir. İtiraz üzerine mahkeme duruşma açarak tarafları davet eder ve itiraza ilişkin bir karar verir.
Buna göre HMK’nın 394/4. maddesinde, tedbir kararına itiraz üzerine mahkemenin ilgilileri dinlemek üzere davet edeceği, gelmedikleri takdirde dosya üzerinde inceleme yaparak kararını vereceği belirtilmiş olup, itiraz üzerine incelemenin duruşmalı yapılması zorunlu olduğundan, mahkemece öncelikle, duruşma günü verilerek ilgililer dinlenmek üzere usulen davet edildikten sonra gelmeseler dahi itiraz sebepleri incelenerek sonucuna göre gerekçeli karar yazılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
İstinaf yoluna başvurulabilecek kararlar ise HMK’nın 341. maddesinde düzenlenmiş olup 1. fıkrası “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir” hükmünü içermektedir.
Geçici hukuki koruma tedbiri olan ihtiyati tedbire yönelik kararlardan, HMK 391/III. maddesi gereğince “tedbir talebinin reddi halinde” ve yine 394/V. maddesi gereğince “karşı taraf dinlenilmeden verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itiraz üzerine verilen kararlara” karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
Mahkemece istinafa konu edilen ara kararında, karara karşı HMK’nın 394. maddesi uyarınca itiraz yoluna gidilebileceği gösterilmesi gerekirken istinaf kanun yolu gösterilmiş, aleyhine tedbir talep edilen yan tarafından da karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ancak yukarıda da açıklandığı üzere, esasen ihtiyati tedbir talebinin kabulü kararına karşı HMK’nın 394. maddesi gereğince tedbir kararı veren mahkemede itiraz yolu gidilebileceği öngörülmüş olup davalı yan tarafından yanılgılı değerlendirme ile karara karşı istinaf yoluna gidilmesi mümkün değildir. Ayrıca tedbir talebinin kabulü kararına karşı itiraz usulü yerine kanun yolu olan istinaf yoluna başvurulmuş olması söz konusu talebe istinaf niteliğini kazandırmayacaktır. Kanun yolundaki yanılgı ilgili tarafa tanınan bu imkandan yararlanmasını önlemez. Kaldı ki somut olayda bu yanılgının nedeni ilk derece mahkemesidir.
HMK’nın 394. maddesi uyarınca itiraz incelemesinin mahkeme tarafından yapılması gerektiğinden dilekçesinin reddiyle gereğinin yapılmak üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK’nın 394. maddesi uyarınca gereği yapılmak üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf karar ve ilam harcı harcının isteği halinde istinaf eden davalıya İADESİNE,
3-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK’nın 352.maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda 27/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”