Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/907 E. 2022/1772 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/907 ( KABUL DÜZELTEREK YENİDEN ESAS
KARAR NO : 2022/1772 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2022
ESAS NO : 2021/510 E 2022/100 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 16/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalılardan …’ın müvekkilinin milletvekili olduğu dönemde 2003 yılında bir süre gayri resmi danışmanlığını yaptığını, davalı …’ın bazı yakışıksız davranışları nedeniyle müvekkili tarafından uzaklaştırıldığını, daha sonra davalı …… tarafından davacı aleyhine Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5151 E sayılı dosyasından kambiyo senediyle icra takibi başlatıldığını, maaşına ve sair menkul malları üzerine haciz konulduğunu, takibe dayanak 10/01/2005 tanzim ve 20/08/2005 vade tarihli 85.000 USD bedelli bono sahte olduğu için davalı hakkında savcılığa şikayette bulunduğunu, ceza soruşturması sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde imzanın müvekkiline ait olduğu tespit edilmiş ise de senedin başka işler için altı imzalı olarak verilen boş bir kağıdın kambiyo senedine dönüştürülmek suretiyle sahtecilik yoluyla elde edildiğini, ceza yargılaması devam ederken derdest icra takibinden yapılan maaş haczi nedeniyle toplamda 59.792,54 USD tahsilat yapıldığını, Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5151 Esas sayılı dosyasından ödenen tutarların mahsubundan sonra kalan dosya bakiyesinin 37.517,15 USD olduğunu, ödenen kısımlara ilişkin olarak istirdat taleplerinin bulunduğunu, kalan dosya bakiyesi olan 37.517,15 USD yönünden borç olunmadığının tespiti talep ettiklerini, icra dosyasında takip konusu alacağın davalı …’e temlik edildiğini, dosyaya yatan paranın taraflarına ödenmesinin talep edildiğini, müvekkilinin yaşanan olaylarda ruh dünyasında ağır ve onarılmaz hasara uğradığını, müvekkilinin yaşamış olduğu elem ve ızdırabı bir nebze karşılanmak üzere manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu belirterek Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5151 Esas sayılı icra takip dosyasında dosya bakiyesi 37.517,15 USD üzerinden borçlu olmadığının tespitine, Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5151 Esas sayılı icra takip dosyasından bu güne kadar haksız yere tahsil edilen toplam 59.792,54 USD ‘nin tahsil tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine, takip sahte senede dayalı olarak yapıldığından ve davalılar haksız ve kötüniyetli olduğundan takip tutarının %40’ı oranında kötüniyetli tazminatına hükmedilmesine takip dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … … vekili, davacı iddialarını kabul etmediklerini müvekkilinin davacının arkaşı olduğunu, davacının milletvekili olmak için çaba sarfettiği dönemde ihtiyacı olan ekenomik desteği kendi gücü çerçevesinde sağladığını ve takip konusu senedin kendisine bu nedenle verildiğini, icra dosyası ve senet aslı incelendiğinde görüleceği üzere takip konusu senedin geçerli bir kambiyo senedi olduğunu, davacı yanın imza dışındaki kayıtların sonradan doldurulduğu savının da gerçek dışı olduğunu, itirazların yazılı belgeye dayanması gerektiğini, davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin yersiz olduğunu, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu bildirerek davanın reddine, %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin alacağı temlik alan kişi olduğunu, takibe konu geçerli bir kambiyo senedi olduğunu, dava konusu kıymetli evrakın davacının iddia ettiği gibi “düzmece ve kötü niyetle elde edilmiş” bir senet olmadığını, senetteki imzanın davacı …’a ait olduğunu, müvekkili davalının kendi alacağı nedeni ile dosyayı 09.09.2011 tarihli temlikname ile devraldığını, davacı ile fiili bağı ve teması olmayan müvekkilinden manevi tazminat talep edemeyeceğini, diğer isnat ve iddiaları gibi talebinde hukuksal dayanağının olmadığını belirterek davanın reddine, %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından önceden imzalanmış antetli kağıdın, davalı … tarafından boş olarak ele geçirilerek kendisi alacaklı gösterilmek suretiyle bono olarak tanzim ettirildiği ve icra takibine konulduğuna ilişkin ceza mahkemesince yapılan tespitlerin tarafları bağlayıcı, kesinleşmiş maddi olgu olduğu, takip dayanağı senedin gerçek bir borç karşılığı düzenlenmediği, aksine hile yoluyla elde edilen sahte bir senet olduğu açık olduğundan davacının menfi tespit ve istirdat isteminde haklı olduğu, takip dosyasında toplam 76.638,11 USD tahsilat yapıldığı, bu tutarın 61.226,94 USD’sinin davalılardan … tarafından, 15.411,17 USD’sinin ise davalılardan … tarafından tahsil edildiği, davalı … tarafından yapılan tahsilat tutarı olan 15.411,17 USD’nin tahsil tarihlerindeki TL karşılığının 28.276,53 TL’ye isabet ettiği ve temlikname tutarını aşmadığı, davalı … temlik aldığı miktar kadar menfi tespit ve tahsil ettiği tutar kadar istirdat yönünden diğer davalı … ile birlikte davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davalılardan …’in temlik aldığı alacak TL cinsinden olduğu, sorumluluğundan ancak tahsil edilen USD’nin, TL cinsinden tekabül edecek karşılığı olduğu, bu karşılık bilirkişi raporu ile belirlenen 28.276,53 TL olduğu, takip dayanağı senedin davalı … tarafından hileli bir şekilde ele geçirilerek davacı aleyhine unsurları tamamlanarak bono haline getirildiği ve takibe konu yapıldığı anlaşıldığı, olayın meydana geldiği yer ve zaman, tarafların konumları, ekonomik sosyal durumları, eylemin niteliği, zararın ağırlığı gibi unsurlar bir arada değerlendirilerek 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, takip dayanağı senedin elde edilmesinde ve bono olarak oluşturularak takibe konulmasında davalı …’in bir dahli bulunmadığından bu davalı aleyhine açılan manevi tazminat davasının ise reddi gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalılar vekili tarafından;
Müvekkili …’e alacağın temlik edildiği tarih 09.09.2011 tarihi itibariyle açılmış bir ceza davası, ya da menfi tespit davası olmadığından bu davalı yanından muvazaa iddiasının kabulünün hatalı olduğu, ayrıca temlikin de karşılık içerdiği, ayrıca bu müvekkili aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğu, diğer müvekkili … yönünden ise hükmün ek karar ile tamamlanarak asıl kararda hükme bağlanmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı, Mahkemece ceza davası ve sonucunda verilen kararın hatalı değerlendirildiği, ceza dosyası kapsamında alınan 4 ATK raporunda da müvekkilinin haklılığının tespit edildiği, ayrıca HAGB kararının kesinleşmiş bir karar olarak değerlendirilemeyeceği, senede karşı senetle ispat kuralının ihlal edildiği;
Katılma yoluyla istinaf eden davacı vekili tarafından;
Mahkemece her iki davalının müşterek sorumluluğuna ilişkin hüküm tesis edilmesi gerekirken her biri hakkında ayrı ayrı hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı, USD para birimi üzerinden icra takibine başlanıldığı ve tahsil tarihindeki efektif satış kuru üzerinden tahsilinin talep edildiği halde mahkemece istirdat hükmünün davalı … yönünden de USD cinsinden kurulmamasının da doğru olmadığı, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının az olduğu gibi davalı … yönünden de manevi tazminat davasının reddi kararının hatalı olduğu bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık davacının davalılara borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; hile ve sahtecilikle elde edilen senet nedeniyle başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, ödenen bedelin istirdatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5151 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … vekili tarafından …aleyhine 10/01/2005 tanzim, 20/08/2005 vaed tarihli 85.000 USD bedelli bonoya dayalı olarak 133.501,00 TL asıl alacak, 2.308,78 TL faiz olmak üzere toplam 135.807,78 TL ‘nin tahsili için takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan Yenimahalle 3. Noterliği’nin 09.09.2011 tarih … yevmiye nolu temliknamesinin incelenmesinden davalı … tarafından davalı …’e dava konusu Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2006/5151 E. sayılı dosyası kapsamında 84.000,00 TL’lik alacağın temlik edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın, Dairemizin 14/07/2021 gün ve 2020/54 Esas 2021/1314 Karar sayılı kararı ile Mahkemece, dava konusu senet ile ilgili olarak Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/388 Esas sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama sonucunda maddi olgunun kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durulup, takipte talep edilen alacağın bir kısmının temlik edildiği de gözetilerek menfi tespit, istirdat ve manevi tazminat talepleri hakkında her bir davalı hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edildiği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/388 Esas 2014/14 Karar sayılı doyasının uyap sistemi üzerinden bulunan evraklarının incelenmesinden; Katılanın …, sanığın … olduğu, dava konusu senet ile ilgili olarak, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davada mahkemece 13/02/2014 tarihinde beraat kararı verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 13.10.2016 tarih 2014/15239 E. 2016/7672 K. sayılı kararı ile “Suça konu belgenin düzenlenmesinde kullanılan logonun ve milletvekili adının üst sol tarafta yer aldığı antetli kağıdın, Nisan 2004 tarihinden itibaren kullanımdan kaldırıldığı, suça konu bononun ise 10/01/2005 tarihinde düzenlendiği, bonoda metin ile katılanın imzası arasında bulunan boşluğun çok fazla olduğu, bu boşluğun kapatılması adına olağan olarak sol alt köşeye yazılması gereken adresin katılan imzasının üstüne yazılması, sanık savunmasında katılana dört yıllık dönem içerisinde borç verdiğini belirttiği, bu nedenle ani doğan bir borç olmamasına rağmen matbu bir bononun neden kullanılmadığının açıklanamaması karşısında, sanığın imzalanmış ve boş olarak ele geçirdiği kağıdı kendisini alacaklı göstererek bono tanzim ettiği ve icra takibine başladığından sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d ve 204/1 maddelerinde belirtilen resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA,” karar verildiği, bozma kararına uyan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16/02/2018 gün ve 2016/502 Esas 2018/84 Karar sayılı kararı ile sanığın mahkumiyet kararı verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 30/03/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce sanık hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, burada artık şekli anlamda kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararından değil, aksine, yüksek mahkeme denetiminden geçerek kesinleşmiş ve taraflar arasında kesin delil niteliği taşıyan maddi olguların gerekçe yapıldığı bir ceza mahkemesi kararından bahsetmek mümkündür. Ceza mahkemesince tespit edilen ve esasen yüksek mahkeme bozma ilamı ile tespit edilen maddi olguların taraflar arasında kesin delil niteliği taşıdığına dair mahkemenin değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kaldırma kararı sonrasında Mahkemece dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, alınan 05/01/2022 tarihli raporun sonuç kısmında özetle; maddi ödence – istirdat miktarının toplamda 76.638,11 USD olarak hesap ve tespit edildiği, hesap ve tespit edilen 76.638,11 USD maddi ödence-istirdat tutarının; 61.226,94 USD’sinin davalılardan … tarafından, 15.411,17 USD’sinin ise davalılardan … tarafından tahsil edildiğini, davalılar arasında imzalanan Yenimahalle 3. Noterliğinin 09 Eylül 2011 tarih ve … yevmiye nolu “Temlikname” tutarı 84.000,00 TL olup, davalı … tarafından yapılan tahsilat tutarı olan 15.411,17 USD”’nin tahsil tarihlerindeki TL karşılığının 28.276,53 TL’ye isabet ettiği ve temlikname tutarını aşmadığı, maddi ödence – istirdata esas tutar mahsup edildiğinde menfi tespit istemine konu tutarın 9.831,89 USD olarak hesap ve tespit edildiği, takip tarihinden sonra işleyecek faiz, icra harç masraf ve giderleri ile icra avukatlık ücretleri takibin feri niteliğinde olduğundan ayrıca hesaplanmadığı görüşü bildirilmiştir.
Davalı …’in temlik aldığı miktar kadar menfi tespit ve tahsil ettiği tutar kadar istirdat yönünden diğer davalı … ile birlikte davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna ve davalılardan …’in temlik aldığı alacak TL cinsinden olup, sorumluluğundan ancak tahsil edilen USD’nin, TL cinsinden tekabül edecek karşılığından hüküm tesis edilmesine ilişkin Mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına, özellikle temlik edene karşı ileri sürülen defilerin temlik alana karşı da ileri sürülebilmesine, hükmedilen manevi tazminat miktarının yeterli olmasına, davalı …’e karşı açılan manevi tazminatın şartlarının oluşmamasına, kötüniyet tazminatının HMK’nın 305/A maddesi kapsamında tamamlanmasına ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalılar vekilinin davalı … yönünden Mahkemece maddi tazminata ilişkin hükmedilen vekalet ücretine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince mahkemece anılan davalının sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi sırasında fazla vekalet ücreti hükmedildiği anlaşılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle davalı … vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;
3-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/510 2022/100 14/02/2022 kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
4-a)Menfi tespit ve istirdat istemi yönünden,
1.Davacının istirdat isteminin, menfi tespit istemini de içerdiği düşünce ve kabulü ile; davacının, Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2006/5151 esas sayılı icra takip dosyasında davalılara 86.470,00 USD( davalı … yönünden 84.000,00 TL kadar) borçlu olmadığının tespitine, takip dosyasında davalı yanlarca tahsil edilen edilen toplam 76.638,11 USD’nin istirdadına, toplam 76.638,11 USD’nin (davalı … 28.276,53 TL’den sorumlu olmak üzere) tahsil tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil tahsili ile davacıya ödenmesine,
2.Davacının kötü niyet tazminat isteminin davalı … yönünden kabulüne; takipte kesinleşen 86.470,00 USD’nin takip tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığının % 40’ı (davanın 6352 sayılı yasa değişikliğinden önce açıldığı gözetilerek) oranında kötüniyet tazminatının takip alacaklısı davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3.Davalı … yönünden koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
b)Manevi tazminat yönünden,
1.Davalı … aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 40.000,00 TL manevi tazminatın, taleple bağlı kalınarak, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2.Davalı … aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine
3.Maddi tazminat yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ekttirdiğinden AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 18.900,19TL (davalı …’in sorumluluğu 11.720,00TL ile sınırlı olmak üzere) vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4.Manevi tazminat talepleri yönünden davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 6.000,00 TL vekalet ücretinin, davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5.Manevi tazminat yönünden reddedilen kısım üzerinden hesaplanan takdiren 6.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a ödenmesine,
6.Manevi tazminat yönünden reddedilen kısım üzerinden hesaplanan takdiren 6.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e ödenmesine,
7.Davacı tarafından kaldırma kararından önce ve sonra yapılan 1.879,55 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.441,38 TL’nin (davalı …’in sorumluğu 1.116,47 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8.Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
9.Maddi tazminat yönünden; alınması gereken 10.749,97 TL harcın, peşin alınan 2.635,34 TL harcın düşümü ile arta kalan 8.114,63 TL (davalı … 2.829,25 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) harcın davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10.Maddi tazminat yönünden peşin alınan 2.635,34 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
11.Manevi tazminat yönünden; alınması gerekli 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 1.485,00 TL harcın düşümü ile arta kalan 1.247,40 TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
12.Manevi tazminat yönünden peşin alınan 1.485,00 TL harcın davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,
13.Davacı tarafından fazladan yatırılan 1.681,47 TL harcın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraf yönünden
5-Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli harç davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
6-a)Harçlar kanunu gereğince maddi tazminat yönünden alınması gerekli 10.749,97 harçtan peşin alınan 2687,50TL harcın mahsubu ile bakiye 8.062,47TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
b)Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat yönünden alınması gerekli 2.732,40TL harçtan peşin alınan 683,10TL harcın mahsubu ile bakiye 2049,30TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
c)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … tarafından tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 68,40TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
10-HMK’nin 333.maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
11-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 16/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”