Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/865 E. 2022/1592 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/865 (ESASTAN RET)
KARAR NO : 2022/1592

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2019
ESAS NO : 2018/669 E 2019/71 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş, Dairece verilen kararın temyiz incelemesi sonucu bozulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373.maddesi uyarınca, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalılar aleyhine Almanya Nürnberg Eyalet Mahkemesi nezdinde alacak davası açıldığını, bu davanın 14/09/2015 tarihinde kabul edilerek karara çıktığını belirterek söz konusu kararın infazı için tenfiz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş bununla birlikte taraflar arasındaki distirübütörlük sözleşmesinin davacı tarafça haksız olarak fesih edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; söz konusu yabancı mahkeme kararının kesinleştiği, kararda kesinleşme şerhi olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede Almanya Mahkemelerinin yetkili kılındığı, kararda kamu düzenine aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Süresinde istinaf yoluna başvuran davalılar vekili, somut olayda tenfiz şartlarının oluşmadığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu, uyuşmazlıkta Türk Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve nispi harca hükmedilmesinin yanlış olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
BOZMA İLAMI
Davalılar vekilinin temyizi üzerine; Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 2020/5273 Esas, 2022/2001 Karar, 13/03/2022 tarihli kararı ile özetle;”… 1- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın nispi harca tabi olduğu ve davalılarca muhtıraya rağmen eksik harç tamamlanmadığı gerekçesiyle ek karar ile davalıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de aynı gerekçeyle davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, Dairemizin yerleşik kararları gereğince, tenfiz davaları nitelikleri itibariyle eda davası olarak değil, tespit davası mahiyetinde kabul edilmekte olup maktu harca tabidir. (Yargıtay 11. H.D. 2015/2117e-2015/8206k., 2015/6162e.-2016,73018k., 2015/14689e-2017/2412k., 2020/6717e-2020/4927k.)
Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, işin esasına girilerek, davalıların istinaf sebepleri kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçeyle esastan red kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…”
Sayın … karşı oy görüşünde özetle;”… Uyuşmazlık, nispi değere tabi bulunan ve kabulüne karar verilen davada, kararın davalı tarafından istinaf edilmesi durumunda alınması gerekli istinaf peşin harcının maktu mu yoksa nispi mi olacağına ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararlardan, istinafa başvuran davalının en fazla aleyhine sonuç doğuran karar HMK 353/b-1 maddesinde ifade edilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararıdır.
İstinaf başvurusu üzerine alınacak peşin harcın, başvurunun esastan reddi ihtimaline göre alınması gerekir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde “Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı”,
492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı”,
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,
1/e maddesinde “yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” düzenlenmiştir.
Nisbi harca esas Bölge Adliye Mahkemelerince işin esasının hüküm altına alındığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen “istinaf başvurusunun esastan reddi” kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen “esas hakkında” karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir. Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına” ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir.
Kanun koyucunun buradaki “esastan” ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalıca istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, davalının istinaf dilekçesinde nisbi peşin harcı yatırmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince çıkarılan muhtıra ile istinaf peşin harcının nisbi oranda yatırılması gerektiği ihtar edilmiş, ihtarname gereğinin davalı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle 11.06.2019 tarihli ek kararla istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karara yönelik davalının istinaf başvurusu esastan red edilmiştir.
Sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda, tenfiz davalarının maktu karar ve ilam harcına tabi bulunduğu, bu nedenle istinaf peşin harcının da maktu olması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuş olup çoğunluk görüşü sonucu itibariyle doğru olmakla birlikte tenfiz davalarının maktu harca tabi olduğu gerekçesine katılmak mümkün değildir.
Zira 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 4. maddesinde “Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nev’i ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife gereğince harç alınacağı düzenlenmiş olup tenfiz istemine konu yabancı mahkeme ilamının bir alacağın tahsiline ilişkin bulunmasına göre, derdest tenfiz davasının nisbi karar ve ilam harcına tabi olduğu izahtan varestedir.
Sayın çoğunluğun, tenfiz davalarının maktu karar ve ilam harcına tabi olduğuna ilişkin yasal hiçbir dayanağı bulunmayan görüşü T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesi hükümlerine de aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluk görüşü sonucu itibariyle doğru olmakla birlikte 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 4. maddesine açıkça aykırı bozma gerekçesine katılamıyorum…”
Bozma kararı üzerine duruşma açılmış davacı vekilince direnme kararı verilmesi istenmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizine ilişkin davada istinaf başvurusunda alınacak harcın miktarı konusunda toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davalılar vekili istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Mahkemece, davalılar vekili tarafından istinaf harç ve masraflarının belirtilen sürede yatırılmaması nedeniyle 11/06/2019 tarihinde verdiği ek kararla davalıların istinaf talebinin reddine karar verilmiş, bu karar süresinde davalı tarafça somut olayda maktu harç üzerinden istinaf harcı alınması gerektiği belirtilerek istinaf edilmiştir. Dairemiz esasa yönelik istinaf incelemesine geçmeden önce öncelikle bu hususun üzerinde durmuştur.
Mahkeme kararı incelendiğinde tenfiz edilen yabancı mahkeme kararının hüküm altına alınan miktarı üzerinden karar ve ilam harcı hesapladığı anlaşılmaktadır. Tenfiz sonucunda verilen kararlarda nispi oranda karar ve ilam harcı alınması gerektiği hususu Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarındandır.”Yabancı Mahkeme İlamları” başlıklı 4. maddesinde ise;
“Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife gereğince harç alınır” hükmü öngörülmüştür.
Görüleceği üzere 492 sayılı harçlar Kanununda yabancı mahkeme kararlarının tenfizinde nispi harç alınacağı özel olarak düzenlenmiştir. (HGK.2017/19-930 Esas, 2019/812 Karar 27/06/2019T., Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2015/1629 E, 2015/14117 K ve 05/11/2015 T. Sayılı ile 2016/12582 E, 2017/7440K ve 31/10/2017T sayılı ve benzer kararları).
Bu durumda kararı istinaf eden davalılar vekili mahkemece verilen sürede HMK’nin 344. Maddesine göre nispi istinaf başvuru harcını yatırmadığından, istinaf talebinin reddi gerekmektedir. Dolasıyla yerel mahkemece 11/06/2019 tarihinde ek karar ile verilen istinaf isteminin reddi kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; Yargıtay özel dairesi bozma ilamında yer alan bozma gerekçesine Dairemizce iştirak edilmemiş ve Dairemiz kararında ısrar edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/5273 Esas, 2022/2001 Karar ve 16/03/2022 tarihli bozma ilamına karşı Dairemizin 2019/1522 Esas, 2019/1870 Karar ve 25/11/2019 Tarihli kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40TL harcın peşin alınan 88,80TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 44,40TL harcın davalılara iadesine,
4-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Bozma sonrası yasal olarak duruşma açıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nin 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 22/11/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”