Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/863 E. 2022/1430 K. 24.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/863 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1430

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2022
ESAS-KARAR NO : 2021/295 E- 2022/99 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 24/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirket ile borçlu arasında ticari bir iş söz konusu olduğunu, taraflar arasında 8 Ocak 2020 tarihinde sözleşme akdedildiğini, sözleşme konusunun KDV dahil 49.560,00 TL bedelli bir adet … Otomatik Kabinli Jeneratör Seti ile KDV dahil 55.460,00 TL bedelli bir adet … Otomatik Kabinli Jeneratör Seti olup toplam bedelinin 105.020,00TL’nin alıcı müvekkili tarafından satıcı davalıya ödenmesi ve karşılığında jeneratör setlerinin alıcı müvekkiline teslimi ile ilgili olduğunu, siparişin kesinleşmesinin, alıcı müvekkili tarafından 40.020,00 TL’nin 09.01.2020 tarihinde satıcıya ulaşması ile olacağının sözleşmede taraflarca kararlaştırıldığını, … Bank aracılığı ile 09.01.2020 tarihinde borçluya ödeme yapıldığını yine müvekkili tarafından, 67.000,00TL bedelli … bankasına ait 381452 seri numaralı çekin usulüne uygun olarak teslim edilerek 28.01.2020 tarihinde çek ödemesinin yapıldığını, müvekkilinin ödemekle yükümlü olduğu 107.020,00TL’yi ödediğini ancak davalının jeneratör setlerini ve alternatörün teslimini yapmadığını, borçlu hakkında İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2020/8521 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına ve borçluya karşı %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacının, dava dilekçesinde müvekkiline yapılan ödemelerden iade edilmesi gereken meblağın 77.020,00 TL olduğunu iddia ettiğini, dava açılırken dava değeri 30.000,00TL olarak beyan ettiğini, eksik harç yatırılmış olduğunu, eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, müvekkili şirketin faaliyet adresinin Ankara ili olduğunu, dava konusu sözleşmede taraflar arasında ihtilaf yaşanması halinde Ankara Mahkemelerinin yetkili kılınmış olduğunu, yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını beyanla öncelikle mahkemenin yetkisizliğine, mahkeme aksi kanaatte ise itirazın iptali davasının esastan reddi ile davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 08/01/2020 tarihli satış sözleşmesi kapsamında 7.2.maddesinde sözleşmeden doğan anlaşmazlıkların çözümünde Ankara Mahkemeleri ve icra dairelerinin açıkça yetkili olarak taraflarca belirlendiği, tarafların ticaret sicil adreslerinin de Ankara ilinde bulunduğu, öncelikle davalının mahkemeye yönelik yetki itirazının değerlendirilerek İzmir 3. ATM’nin 18/02/2021 tarihli 2020/671 esas, 2021/162 karar sayılı kararı çerçevesinde açılan itirazın iptali davasında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın gönderildiği, mahkemece sürdürülen yargılama kapsamında dosyaya celbedilen İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün 2020/8521 esas sayılı takip dosyası kapsamında davalı borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine de itirazda bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında taraflarca Ankara İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun belirlendiği, bu durumda mahkemece özel dava şartı olan icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın öncelikle değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, bu nedenle İzmir İcra Müdürlüğü taraflar arasındaki sözleşme kapsamına göre yetkisiz olduğundan davanın öncelikle bu nedenle dava şartları bakımından reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek; Davanın dayanağı İzmir 10. İcra Müd.’nün 2020/8521 esas sayılı takip dosyasında borçlu şirketin süresinde icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunduğu anlaşılmakla ve icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu tespit edilmekle; davanın DAVA ŞARTLARI YÖNÜNDEN REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; Yetki itirazı geçerli bir yetki itirazı olmayıp, yetkili icra müdürlüğünün davalı tarafından gösterilmediği bildirilmiştir.
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili tarafından; Davacı yanın yetki itirazına rağmen İzmir Arabuluculuk bürosuna başvurduğu, arabuluculuk davetinin müvekkili şirket yetkilisi tarafından alınmadığı, tutanakta kendisinin arandığı belirtilen … şirket yetkilisi olmadığı ve arabuluculuk görüşmelerine katılmasının mümkün olmadığı, yetkisiz icra dairesi ve yetkisiz arabuluculukta yapılmış olan işlemlere muvafakati olmamakla beraber müvekkilinin haberdar edilmediği arabuluculuk görüşmesine katılmamış olması nedeniyle yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücreti takdir edilmediği, yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
İcra Dairesi ve Mahkemenin yetkisinin değerlendirilmesi öncelikle uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
İzmir 10. İcra Müdürlüğü’nün 2020/8521 esas sayılı takip dosyasında; davacı … Şirketi tarafından davalı … Şirketine 13.10.2020 tarihinde ” 08.01.2020 tarihli alış-satış sözleşmesi uyarınca satıcıya ödemesi yapılan 107.020,01 (67.020,00 TL bedelli 17.01.2020 tarihli fatura ve 09.01.2020 tarihinde … Bankası aracılığı ile ödenen 40.020,00 TL) bedele karşılık satış konusu makinanın teslim edilmemesi sebebiyle satıcının iade etmediği 77.020,00 TL bedelin iadesi talebi 77.020,00 TL” açıklamalı ilamsız takip yapılmış olup, davalı borca itirazında; “…Müvekkil şirketin alacaklı tarafa herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Yetkiye borcun tamamına, faize, talep edilen faiz oranına ve tüm fer’ilerine itiraz ediyoruz.” şeklinde yetki itirazında bulunmuştur.
Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223).
Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır.
Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır ( Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102 ).
Öte yandan, itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde, bu itiraz usulünce incelenerek sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır.
İcra takiplerinde yetki belirlemesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 50. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerine göre yapılmaktadır.
Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı HMK)’nın 447.maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca; mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı HUMK’na yapılan yollamalar, 6100 Sayılı HMK’nın bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.
İİK’nun 50.maddesi aynen “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur” düzenlemesini içermektedir.
Bu açık atıf nedeniyle yetki itirazının, itirazın yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan HUMK hükümlerine uygun bir şekilde yapılmasının gerektiği açıktır. Yetki itirazının ileri sürülme zamanını ve şeklini düzenleyen anılan yasanın 23.maddesi aynen;
“Salahiyettar olmayan bir mahkemede aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o mahkemenin salahiyetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki tarafın arzularına tabi olmıyan mesail bundan müstesnadır. Mahkeme bu nevi davalarda hitamı mahkemeye kadar re’sen veya iki taraftan birinin talebi üzerine ademi salahiyet kararı verir. Mahkemenin salahiyattar olmadığını iddia eden taraf salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur” şeklinde olup, 6100 sayılı HMK 19.maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemenin (icra dairesinin) hangi yer mahkemesi (icra dairesi) olduğunu açıklamak zorundadır.
Somut olayda borca itirazda yetkili icra dairesi ve mahkemesi gösterilmediğinden usulüne uygun bir yetki itirazı bulunmamaktadır. Borçlu bu dilekçesiyle icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, ancak hangi yer icra dairesinin yetkili olduğunu açıklamamıştır.
O halde, usulüne uygun olarak icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmediğinden eldeki itirazın iptali davasının, icra dairesinin yetkisizliğinden bahisle reddedilmesi yerinde olmayıp, yerel mahkemece davanın esasına girilerek taraf delillerinin tartışılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir.
Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile HMK’nin 353/1.a.6.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/295Esas, 2022/99Karar ve 17/02/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 24/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”