Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/756 E. 2022/1694 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/756 – 2022/1694

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/756 (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO : 2022/1694 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2022
ESAS NO : 2021/182 E 2022/182 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkilinden 17.02.2012 tarihli sipariş formu sözleşmesi ile hazır beton satın aldığını ve sözleşme tarihinden itibaren hazır çimento alan davalının muhtelif aralıklarla almış olduğu hazır beton bedellerini muhtelif vade tarihli çekler ile kısmi olarak ödediğini, sözleşme hükümlerine göre vadesinde yapılmayan ödemeler için aylık % 2 vade farkı uygulanacağının kabul edildiğini, davalı tarafça satın alınan hazır beton bedellerinin vadelerinde ödenmemesi nedeni ile oluşan 37.489,15 TL alacağın tahsili için Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12926 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek 37.489,15 TL alacağın doğduğu tarihten itibaren aylık % 2 oranında akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 13.05.2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde müvekkilinin davalının hazır beton alımı sonrasında ödemediği 18.01.2014 tarihli 15.062,11 TL faturanın 5.994,36 TL’ lik kısmı, 05.02.2014 tarihli 2.731,11 TL’ lik fatura bedeli, 17.02.2014 tarihli 24.500,34 TL’ lik fatura bedeli ve 27.02.2014 tarihli 4.263,34 TL fatura bedelinden dolayı davalıdan alacaklı olduğunu, vade farkı faturası nedeniyle alacağının bu davanın konusu olmadığını beyan etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında 8.000 m3′ lük beton alımına ilişkin 17.02.2012 tarihli sözleşme yapıldığını ve müvekkili şirketin alacağı betonların bedeli olarak 29.02.2012 tarihli alındı belgesi ile daha beton alımından ve sözleşme başlangıcında toplam 13 adet 700.000,00 TL bedelli çekler ile ödeme yaptığını, sözleşmeye ek yapılan sözleşmenin özel hükümler başlıklı 12. maddesinde ödemelerin verilen çekler ile yapılacağının da kararlaştırıldığını, davacının bu çekleri hiç yok kabul edip vade farkı talep etmesinin uygun olmadığını, davacı taraf ile 8.000 m3’lük beton alımı dışında başkaca bir sözleşme olmadığını, sadece bu sözleşmede tarafların vade farkı kararlaştırdıklarını, bunun dışındaki alım satımlara ilişkin kararlaştırılmış bir vade farkı olmadığını, bu nedenle vade farkı istenmesinin mümkün olmadığını, sözleşmede ayrıca temerrüt faizine ilişkin hiçbir belirleme olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili 04.06.2015 havale tarihli ikinci cevap dilekçesinde, davacının dava dilekçesindeki iddiasını değiştirerek dava dilekçesinde alacağının vade farkına dayandığını bildirmesine rağmen cevaba cevap dilekçesinde vade farkı talebinden vazgeçerek bir kısım beton alımına ilişkin faturaları göstererek ve bu fatura bedellerinin ödenmediğini beyan ederek bedellerini talep ettiğini, ancak bu faturalardan her birinin davacıya ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 162546 numaralı faturadan dolayı 75,15 TL alacaklı olduğu, bu faturaya ilişkin temerrüdün 28.05.2014 tarihi olduğu, bu tarih itibariyle işlemiş vade farkı alacağının 36.996,95 TL olduğu, davacının alacaklı olduğu tutara ilişkin faizin temerüt tarihine kadar hesaplanması nedeniyle asıl alacağa temerrüt tarihinden itibaren şartnamedeki hüküm dikkate alınarak aylık %2 oranında faiz uygulanması gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece dosya kapsamında alınan raporlardan da anlaşılacağı üzere müvekkili tarafından alınan beton bedelinin ödendiği, sözleşmenin karşılıklı ifa ile sona erdiği, davacı kayıtlarında yer alan faturanın müvekkili ticari defterlerinde yer almadığı, 17.02.2012 tarihli sözleşmenin ifasından sonra yapılan karşılıklı alım satımlarda vade farkı kararlaştırılmadığı, davacı yanca da dosya kapsamına bu yönde bir delil sunulmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davacının alacaklı olup olmadığı ve alacağının kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesini konu alan faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12926 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, … Ltd. Şti aleyhine 18.04.2014 tarihli 37.489,15 TL bedelli fatura dayanak yapılarak 37.489,15 TL asıl alacak 2.637,59 TL işlemiş faiz toplam 40.126,74 TL alacağın tahsili istemi ile ilamsız takip başlatıldığı, davalı şirket temsilcisinin borca faiz ve ferilerine itirazda bulunduğu anlaşılmıştır.
Dairemizin 26.01.2021 tarih 2018/1161 Esas 2021/37 K. sayılı kararında “Davacı vekili tarafından 13.05.2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde müvekkilinin davalının hazır beton alımı sonrasında ödemediği 18.01.2014 tarihli 15.062,11 TL faturanın 5.994,36 TL’ lik kısmı, 05.02.2014 tarihli 2.731,11 TL’ lik fatura bedeli, 17.02.2014 tarihli 24.500,34 TL’ lik fatura bedeli ve 27.02.2014 tarihli 4.263,34 TL fatura bedelinden dolayı davalıdan alacaklı olduğu belirtilmiştir. Davalı tarafından belirtilen ödemeler anılan fatura tarihlerinden sonradır. Ancak söz konusu ödemelerin TBK.nun 101 ve 102. maddelerine göre faturalara ilişkin ödemeler olduğunun kabul edilebilmesi için taraflar arasındaki süregelen cari hesap ilişkisi içerisinde başka bir borcun olmaması gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi taraf defterleri karşılıklı olarak incelenmeksizin ve davanın itirazın iptali davası olduğu kabul edilerek hazırlanmış, mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemece kaldırma kararı sonrasında dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde davacı defterlerinde yer alan ancak davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 31.07.2013 tarihli 37.414,00 TL bedelli faturanın yer aldığı, bu fatura yönünden ispat yükünün davacı yanda olduğu, davacı tarafından düzenlenen diğer faturaların tarafların ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, davacı yan ticari defterlerinde davacı tarafın alacak talep edilen faturalarla birlikte davalıya toplam 1.766,403,15 TL tutarında fatura düzenlendiği, bu faturalardan 31.07.2013 tarihli 37.414,00 TL bedelli fatura hariç diğerlerinin tamamının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ispatlanan faturaları toplamı 1.766.403,15 TL – 37.414,00 TL = 1.728.989,15 TL olacağı, davacının 31.07.2013 tarihli 37.414,00 TL bedelli faturaya dayalı satışı ispatlaması gerektiği, davacının ticari defterlerinde davalıdan toplam 1.728.914,00 TL tutarında çek ve banka havaleleri ile tahsilat yapıldığına ilişkin kayıt bulunduğu, davacının ticari defterleri aleyhine delil olduğu gibi bu tahsilatların yapılmadığına yönelik bir iddiası bulunmadığı, davalının yaptığı ödemeler toplamının 1.728.914,00 TL olduğunun anlaşıldığı, davacının davalıya düzenlediği faturalardan yapılan ödemeler mahsup edildiğinde davacının davalıdan (1.728.989,15 TL – 1.728.914,00 TL = 75,15 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın davalıya düzenlediği en son faturalardan talepte bulunması sebebiyle (TBK Md. 101-102) davacının bu alacağının 27.02.2014 en son tarihli 162546 numaralı 4.263,34 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, diğer tüm faturaların söndürülmüş durumda olduğu bildirilmiştir.
Davacı yanca 4 adet fatura bakiyesinden kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmiş olup, dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda bu faturalardan bakiye davacı alacağının 75,15 TL olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar mahkemece bu faturanın temerrüt tarihi 28.05.2014 olduğu kabul edilerek bu tarih itibariyle işlemiş vade farkı alacağının 36.996,95 TL olduğu, davacının alacaklı olduğu tutara ilişkin faizin temerüd tarihine kadar hesaplanması nedeniyle asıl alacağa temerrüt tarihinden itibaren şartnamedeki hüküm dikkate alınarak aylık %2 oranında faiz uygulanması gerektiği gerekçesiyle davanın asıl alacak 75,15 TL, işlemiş faiz 36.996,95 TL olmak üzere toplam 37.072,10 TL’nin asıl alacak 75,15 TL’ye 28/05/2014 tarihinden itibaren aylık %2 oranında akdi faiz uygulanmak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ise de somut olayda davacının talebinin 4 adet fatura ile sınırlamış olduğu, taraflar arasındaki ilişki dosya kapsamına sunulan 17.02.2012 tarihli sözleşme ile başlamış ve devam etmiş olup, mahkemece dava tarihinden önce davacı yanca usulüne uygun şekilde davalı yanın temerrüde düşürülmediği gözetilmeksizin işlemiş faiz hesabı doğru değildir.
Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,
2-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 02/03/2022 tarihli 2021/182 Esas 2022/182 Karar sayılı kararın HMK 353/1-b-2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a)Davanın KISMEN KABULÜ ile,
75,15 TL’nin dava tarihinden itibaren aylık %2 oranında akdi faiz uygulanmak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70TL harcın peşin alınan 640,23TL harçtan mahsubu ile bakiye 559,23TL harcın davacıya iadesine,
c)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 75,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e)Davacı tarafından yapılan 27,70TL başvuru harcı ile mahsup edilen 80,70TL peşin harç olmak üzere toplamda 108,40TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f)Davacı tarafından yapılan bilirkişi, tebligat, müzekkere ve posta giderinden oluşan 1.721,20TL yargılama giderinden davanın kabul ve red orana göre hesaplanan 3,44TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
g)HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 73,60TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1.maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere 05/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”