Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/730 E. 2022/697 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

…. HAKKINDA HÜKÜM KURULMASI)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2017
ESAS-KARAR NO…
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 17/05/2022
YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili, tarafından istenmiş, Dairemizce verilen kararın temyiz incelemesi sonucu bozulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373.maddesi uyarınca, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalılardan …….arasında imzalanan 01.08.2014 tarihli sözleşmeden doğmuş ve doğacak alacakların 15.06.2016 tarihli “Temlik Sözleşmesi” ile müvekkili şirkete devredildiğini, davalı şirketler arasında imzalanan 01.08.2014 tarihli sözleşme uyarınca, 09.10.2014 tarihli proforma fatura ile 06.04.2015 tarihli faturada belirtilen malzemelerin müvekkiline teslim edilmediğini,10.07.2014 tarihli proforma faturada belirtilen silahlar için İsviçre menşeli el kundağı yerine İsrail menşeli el kundağı gönderildiğini, aradaki farktan kaynaklanan 110.000,00 USD’nin iadesi talep edilmesine rağmen davalılar tarafından bu farkın ödenmediğini, müvekkili şirket tarafından alacağın temliki ile birlikte davalı şirkete Ankara 54. Noterliğinin 11.07.2016 tarih ve …. yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek temlik alınan alacakların 3 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin davalı….Ltd Şti’ye 12.07.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı gerçek kişilerin diğer davalı….Ltd Şti’nin ortağı olduklarını, davalı …’un aynı zamanda davalı … Ltd Şti’nin sahibi olduğunu, davalı …’in kuruluş amacının davalı… ……Ltd Şti’nin yapmış olduğu satışlarda “…” sıfatıyla sözleşme bedellerinin tahsilini gerçekleştirmek olduğunu, her iki şirketin herhangi bir mal varlığının bulunmadığını belirterek “… Şirketlerde Perdenin Aralanması Kuramı” gereği davalılardan … ve …’nın yargılama süresince mal kaçırmasını önlemek amacı ile şahsi menkul ve gayrimenkullerine ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 160.000,00USD tutarındaki alacağın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7.maddesinde yer alan “Tahkim Şartı” nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın temlik aldığı sözleşme gereği dava dışı şirketlerin teslim edilemeyen ürünlere karşılık, Uluslararası Silah Ticareti kapsamında ürünlerin üreticisi olan şirketlerin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar gereği alıcının yasaklı olduğu ülkelerden olması ya da ürünlerin özel sektöre satılamaması nedeniyle farklı ürünler istediğini, istenilen ürünlerin tamamının sözleşmeyi temlik eden şirketlere teslim edildiğini, teslim edilen ürünlerin toplam bedelinin 449.277,46 USD olup, sözleşmeyi temlik eden şirketlerin müvekkili … Ltd hesabına… ……Ltd Şti’ye ödenmek üzere toplam 396.489,00 USD ödeme yaptıklarını, müvekkilinin 52.788,46USD daha alacaklı durumda bulunduğunu, gönderilen malzemelerin alıcı tarafından teslim alındığını ve kabulünün gerçekleştirildiğini, sözleşmeyi temlik eden dava dışı şirketlerin sözleşmelerde yer alan ürünlerden, aynı markayı alamamış olmalarının nedeninin ürünlerin imalatçısı olan şirketlerin bulunduğu Devletlerin, taraf oldukları sözleşmeler gereği alıcının yasaklı olan ülkelerden olması ya da ürünlerin özel sektörü satılamaması olduğunu, buna karşılık sözleşmeyi temlik eden şirketlere muadili olan ürünlerin onayları alındıktan sonra teslim edildiklerini, ayıp ihbarını taraflarına 11.07.2016 tarihli ihtarname ile malın tesliminden yaklaşık 2 sene sonra bildirildiğini, TTK’nın 23. maddesi uyarınca, süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, sözleşmenin 5/2. maddesinde, teslim edilen mallar ile ilgili olarak satıcının verdiği garanti süresinin 1 sene olduğunu, müvekkilleri … ve …’nın sözleşmede taraf olmadıklarını, yalnızca diğer iki davalı şirketin ortakları olmalarından ötürü kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacının, 01.08.2014 tarihli sözleşmede alıcı olarak yer alan … Ltd Şti adına ödeme yapacak … Ltd’ den alacağı temlik alması nedeniyle davalının tedarikçi/satıcı olduğu davamızda, sözleşmenin “Anlaşmazlığın Hakem Yoluyla Çözülmesi” başlıklı 7. maddesinde yer alan, uyuşmazlığın … Cumhuriyeti … ve … … Uluslararası … Hakem Heyeti Mahkemesinde çözüleceği şartına göre yapılan değerlendirmede, davacı tarafından … … ve … … Uluslararası … Mahkemesi adına düzenlenmiş 19.04.2017 tarihli yazıda … … ve … …’nda herhangi bir arabuluculuk merkezinin veya anlaşmazlık çözme uluslararası tahkim heyetinin bulunmadığı belirtilmiş ise de aynı kurum tarafından düzenlenen 22.08.2017 tarihli yazıda sözleşmelerin uygulanması esnasında meydana gelen anlaşmazlıkların incelenmesi ve çözülmesi amacıyla … bağlı Uluslararası Tahkim Mahkemesinin kurulduğunun belirtilmesi ve az yukarıda açıklandığı üzere dava dilekçesine ekli olarak sunulan 01.08.2014 tarihli sözleşmenin 7. maddesinde de, “… Hakem Heyeti Mahkemesi” ifadesinin bulunması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın anılan … bağlı uluslararası tahkim mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmakla davacı tarafından davalı şirketler hakkında açılan davanın tahkim şartı nedeniyle usulden reddine, davalılar … ile … … hakkında dava dilekçesinde, perdenin aralanması kuramı gereği alacağın tahsilini sağlamak için mal kaçırmalarını önlemek amacıyla ihtiyati tedbir talep edilmiş olduğu gibi ayrıca sözleşme tarafı olan şirketlerden alacağın tahsil edilememesi halinde perdenin aralanması talep edilebileceğinden bu aşamada hukuki yarar yokluğu nedeniyle bu davalılar yönünden açılan davanın da usulden reddine karar vermek gerektiği belirtilerek;
-Davalı… … İç ve Dış … … … ile … hakkında açılan davanın tahkim şartı nedeniyle usulden reddine,
-Davalılar … ile … … hakkında açılan davaların hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna davacı vekili; …’ta … ve … … Tahkim Heyeti olmadığı resmi delille sabit olduğu halde ilk derece mahkemesince tahkim mahkemesinin varlığı gerekçe gösterilerek davalı şirketler yönünden tahkim şartı nedeniyle usulden red kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu, Dairenizce de takdir edileceği üzere alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olarak sözleşmelerde taraflarca tahkim heyetince uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması kararlaştırıldığı dikkate alındığında tahkim heyetinin çözüm mercii olduğunun esas alınması gerektiği, ilk derece mahkemesinin kararında belirtilen yine … … ve … Odasının (…) 23.08.2017 tarihli yazısında …’ya bağlı Uluslararası Tahkim Mahkemesi olduğunun belirtildiği,
Diğer davalılar … ve … hakkında açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, şirketler açısından ortakların koydukları sermayeyle sınırlı sorumlulukları bulunduğu, ancak tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kavramı ile tüzel kişinin kendi mal varlığı ile ‘sınırsız sorumluluğunu’ daha doğru bir ifade ile şirket ortaklarının şirket borçlarından sınırlı sorumlu olmalarına istisna getirilerek tüzel kişiliğin amaç ve fonksiyon dışı ve kötü niyetli kullanılmasının önlenmesi amacıyla “Tüzel Kişilik Perdenin Kaldırılması” suretiyle şirket tüzel kişiliğinin ayrı bir kişi olduğu görmezden gelinerek, ortağın sınırlı sorumluğuna bir istisna getirilerek şirket borcundan tamamen sorumlu tutulmasının önünün açıldığı, alacaklıların da korunması amacıyla hukukumuzda tüzel kişilik kavramının ardına gizlenerek kanuna karşı hile yapılması veya sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün ihlal edilmesi hallerinde Türk Medeni Kanunu 2 ve 3/II maddeleri uyarınca hakkın kötüye kullanılması ve dürüstlük kuralına aykırılık söz konusu olacağından tüzel kişilik perdesinin aralanması ile pay sahiplerinin sorumluğuna da gidilebilmesine imkan tanındığı, pay sahipleri ile şirketin malvarlığı birbiriyle karışmış durumda olduğu, ne var ki davalılardan … davalı şirketlerin ortağı ve yetkilisi, … ise davalı… … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve aynı zamanda diğer davalı … …’nın eşi olduğu, davalı konumundaki gerçek kişiler diğer davalı konumundaki şirketleri kurarak esasında şirketlerin tüzel kişiliklerinden kötü niyetli olarak yararlanmak niyetinde oldukları, şöyle ki, başka kişilerin de davalılarca aynı yöntemlerle zarara uğratıldıkları tespit edilmiş ve sonrasında KKTC’de kurulu olan … … Ltd. Şirketinin bir tabela … olduğu, davalı şirketler yüklü miktarda ticari faaliyet gösterdikleri halde her nedense davalı şirketlerin tüm malvarlığı davalılardan yabancı uyruklu … üzerine yapıldığı, bu malvarlığının kaynağı araştırıldığında dahi tüzel kişilik perdesinin kaldırılması gerektiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Tahkim şartının değerlendirilmesi noktasındadır.
İSTİNAF KARARI
Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesi 17/05/2022 T, E: 2022/730; K: 2022/697 sayılı kararı ile;
“… … ve … … Uluslararası … Mahkemesi Başkanı tarafından 24.04.2017 tarihli yazısında; … … ve … Odasında herhangi bir arabuluculuk merkezinin veya anlaşmazlık çözme tahkim heyetinin bulunmadığının bildirildiği;
Aynı kurum tarafından 08.09.2017 tarihli yazıda da; Faaliyet gösteren ticari kuruluşların, sözleşmelerin uygulanması sırasında meydana gelen anlaşmazlıkların incelenmesi ve çözülmesi amacıyla … bağlı Ulaslararası Tahkim Mahkemesi kurulduğu BelSTO UTM’nin statü bakımından sürekli faaliyet gösteren kamu olmayan ve ticari olmayan bir kuruluş olup faaliyetlerini “Uluslararası Tahkim(Arbitraj) Mahkemesi hakkındaki” … Cumhuriyetinin 09.07.1999 tarih ve 279-Z nolu yasasına göre gerçekleştirdiğinin bildirildiği;
Davalı tedarikçi ve müdür Barhudarov … tarafından temsil edilen… … İç ve Dış … … … ve … … ile müdür … … tarafından temsil edilen ödeme yapan dava dışı … Ltd ve mal alıcısı Standart Trade Ltd Şti arasında imzalanan 01.08.2014 tarihli sözleşmenin “Anlaşmazlığın Hakem Yolu ile Çözülmesi” başlıklı 7. maddesinde, meydana gelen bütün anlaşmazlıkların davalı alıcı ise hakem heyeti mahkemesi usul kurallarına uygun olarak …… Hakem Heyeti Mahkemesi’nde, davalı satıcı ile hakem heyeti mahkemesi usul kurallarına uygun olarak … Cumhuriyeti … ve … … Uluslararası … Hakem Heyeti Mahkemesi’nde çözüleceğinin kararlaştırıldığı;
Davacı …(yeni kreditör) ile kreditör … arasında imzalanan 15.06.2016 tarihli “Alacağın Temliki Sözleşmesi” ile 01.08.2014 tarihli sözleşmeye konu alacağın temlik edilmesi hususunun kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 4. maddesinde “Tahkim anlaşması, tarafların, sözleşmeden kaynaklansın veya kaynaklanmasın aralarında mevcut bir hukukî ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tümünün veya bazılarının tahkim yoluyla çözülmesi konusunda yaptıkları anlaşmadır. Tahkim anlaşması, asıl sözleşmeye konan tahkim şartı veya ayrı bir sözleşme ile yapılabilir…Tahkim anlaşması, tarafların tahkim anlaşmasına uygulanmak üzere seçtiği hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna uygun olduğu takdirde geçerlidir. Tahkim anlaşmasına karşı, asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim anlaşmasının henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun 5.maddesinde tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa; karşı taraf, tahkim itirazında bulunabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tâbidir. Tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder.
Somut olayda; taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin 7. maddesinde, anlaşmazlıkların 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu hükümlerine göre çözümleneceğinin belirtildiği, tahkim sözleşmesinin, sözleşmede yer alan diğer hükümlerden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği, tahkim sözleşmesinin tarafları bağlayıcı nitelikte bulunduğu, … … ve … … Uluslararası … Mahkemesi Başkanlığı tarafından gönderilen 08.09.2017 tarihli ikinci yazıda; faaliyet gösteren ticari kuruluşların, sözleşmelerin uygulanması sırasında meydana gelen anlaşmazlıkların incelenmesi ve çözülmesi amacıyla … bağlı Ulaslararası Tahkim Mahkemesi kurulduğu belirtildiğine ve davalının da HMK’ nun 116-1-b ve 117. maddeleri gereğince süresinde ve usulüne uygun olarak tahkim itirazında bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ve diğer davalıların sorumluluklarının da şirketlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğine göre mahkemece verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu…” gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun …nun 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
BOZMA İLAMI
Davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11.HD 23.02.2022 Tarih, 2020/5216 E, 2022/1197 K sayılı ilamı ile; “…1-) Dava, satış sözleşmesi gereği teslim edilmeyen malzeme nedeniyle yapılan fazla ödemenin ve ayıplı teslim nedeniyle fark bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Dava, sözleşmede satıcı ve … sıfatıyla yer alan şirketlere ve bu şirketlerin ortağı ve yetkilisi olan davalı gerçek kişilere yöneltilmiştir. Davalılar vekilince, tahkim ilk itirazı ileri sürülmüş ve İlk Derece Mahkemesince davalılar … ile … hakkında açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmişken, Bölge Adliye Mahkemesince, “…diğer davalıların sorumluluklarının da şirketlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği…” gerekçesiyle mahkemece verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunmuş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 3531-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
(…)İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince, dava gerçek kişilerin sorumluluklarının da şirketlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği şeklinde yeni ve farklı bir gerekçe ile reddedilmesi gerektiği sonucuna varılması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine şeklinde hüküm kurulması doğru olmamış Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
2) Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.” denilerek karar bozulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dosya kapsamının incelenmesinde ilk derece mahkemesi gerekçesinde; “davacı tarafından davalı şirketler hakkında açılan davanın tahkim şartı nedeniyle usulden reddine, davalılar … ile … … hakkında dava dilekçesinde, perdenin aralanması kuramı gereği alacağın tahsilini sağlamak için mal kaçırmalarını önlemek amacıyla ihtiyati tedbir talep edilmiş olduğu gibi ayrıca sözleşme tarafı olan şirketlerden alacağın tahsil edilememesi halinde perdenin aralanması talep edilebileceğinden bu aşamada hukuki yarar yokluğu nedeniyle bu davalılar yönünden açılan davanın da usulden reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK Madde 355- (1) İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.”;
HMK 359.maddede istinaf kararında nelerin yazılacağı belirtilmiş olup buna göre;
“…d) İleri sürülen istinaf sebepleri.
e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep(…)
(3) (Ek:22/7/2020-7251/38 md.) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde istinaf sebebi olarak hem davacı şirket yönünden; hem de davacılar … ve … yönünden ayrı ayrı istinaf sebeplerini belirterek başvurulmuş olup, mahkemece gerekçede belirtilen davacı şirket yönünden tahkim şartı olması nedeniyle davanın reddi gerektiği ve diğer şahısların durumunun da davacı şirketlerle ilgili “… sözleşme tarafı olan şirketlerden alacağın tahsil edilememesi halinde perdenin aralanması talep edilebileceğinden bu aşamada hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiği…” gerekçesini desteklemek ve istinaf sebeplerini karşılamak amacıyla Dairemizce kurulan hükümde davacı şirket yönünden “… davalının da HMK’ nun 116-1-b ve 117. maddeleri gereğince süresinde ve usulüne uygun olarak tahkim itirazında bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi…” “ve diğer davalıların sorumluluklarının da şirketlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğine göre mahkemece verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu…” denilmek suretiyle diğer davalı şahıslar yönünden getirilen istinaf sebebinin karşılanması amaçlanarak farklı bir gerekçe getirilmeksizin davalı şirket hakkında yapılacak tahkim yargılamasında varılacak sonuçla birlikte davalı şahısların durumunun değerlendirilmesi gerektiği hususunu belirten mahkeme kararı doğru görülmüş olduğundan böyle bir ifade kullanılmış, mahkeme gerekçesinden farklı yeni bir gerekçe getirilmediğinden esastan reddedilmişse de Dairemiz gerekçesinin anlam kargaşasına sebep olduğu değerlendirilerek Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılamada Dairemizce yazılan gerekçe ilk derece mahkemesi gerekçesi gibi düşünülerek karar verilmişse de bozma ilamına uyulduğundan gerekçe yönünden ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.b.2.maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğinden HMK’nin 356/2. maddesi uyarınca yerel mahkemece verilen karar kaldırılarak, aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 14.Asliye … Mahkemesinin 2016/599E. 2017/889K.sayılı 14/12/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
“1-Davalı… … İç ve Dış … … … ile … hakkında açılan davanın tahkim şartı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalılar … ile … … hakkında açılan davaların hukuki yarar yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 31,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 8.093,92 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.062,52 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davalılar… … İç ve Dış … … … ile … yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 1.980,00 TL, davalılar … ile … … için 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,”

İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin takdiren üzerinde bırakılmasına,
6-Bozma üzerine resen duruşma açıldığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Tarafların yokluğunda, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 17/05/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.


NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”