Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/685 E. 2022/1540 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/685 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1540
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2022
ESAS-KARAR NO : 2017/710 E 2022/66 K

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 29/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin, Hollanda’da faaliyet gösteren davalı firma … ile 06/06/2016 tarihinde 200 kilo ananas ve çarkıfelek meyvesi konsantresi ve 430 kilo mango püresi ithalatına ilişkin 3.600,00 EURO tutarında anlaşma yaptığını, yapılan anlaşma doğrultusunda davalı …tarafından 1 palet organik mango gönderilmesi kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki anlaşmaya ilişkin fatura (…) ve satış emri onayının (sales order confirmation) ekte olduğunu, ürünlerin 22/11/2016 tarihinde Esenboğa Gümrük Müdürlüğü’ne geldiğini, ürünlerin çabuk bozulabilir nitelikte olmaları nedeniyle, gümrükte -18 derece sıcaklıkta antrepoda tutulduğunu, müvekkili şirketin ithalat sürecini tamamlayıp ürünlerin kontrolüne başlanması amacıyla Ankara İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne başvuruda bulunduğunu, ancak getirilen ürünlerin, üzerlerinde bulunan parti numaralarıyla davalı şirketin mücekkile gönderdiği sağlık ve ürün sertifikalarında bulunan parti numaralarının birbiriyle uyuşmadığını, davalı şirket tarafından gönderilen sertifikada menşe ülke olarak Hollanda görünmesine rağmen, ürün etiketlerinin ‘NON-EU’ (AB dışı) ibareli olduğunu, sertifikada yazılan ambalaj şeklinin etikette yazılandan farklı olduğunu, getirilen varillerden birinin kapağının açık olması sebebiyle kullanıma uygun olmaması nedenleriyle incelemeye alınmadığını ve 06/02/2017 tarihine kadar antrepoda tutulduğunu, davalının kusuru sonucunda ürünlerin yaklaşık 3 ay süreyle antrepoda kaldıktan sonra 4458 sayılı Gümrük Kanunu gereği imha edilmek durumunda kaldığını, ürünlerin 22/11/2016 – 06/02/2017 tarihleri arasındaki antrepoda tutulma süresi bedeli olan 40.000,00 TL, ürünlerin Hollanda’dan Türkiye’ye taşınması için gereken 2.390,00 EURO’luk navlun bedeli ve 5.000,00 TL’lik imha bedelini müvekkili şirketin ödemek zorunda kaldığını ve bu nedenle ciddi miktarda zarara ve hak kaybına uğradığını, davalı firmanın müvekkilinin zarara uğramasına sebep olduğunu belirterek, ürünlerin antrepo (soğuk hava ardiye ücreti) bedeli olan 40.000,00 TL ve ürünlerin imha bedeli olan 5.000,00 TL (Toplam 45.000,00 TL)’nin ödeme tarihi olan 14/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ürünlerin Hollanda’dan Türkiye’ye getirilmesi için ödenen navlun bedeli olan 2.390,00 EURO ve ürünlerin alım bedeli olan 3.600,00 EURO (Toplam 5.990,00 EURO)’nun dava tarihinden itibaren EURO’ya işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davada yetkili mahkemenin Hollanda mahkemeleri olduğunu, davaya konu uyuşmazlığa uygulanacak hukukun 5718 Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un “Sözleşmeden Doğan Borç İlişkilerinde Uygulanacak Hukuk” başlıklı 24. maddesi uyarınca Hollanda Hukuku olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin FCA Incoterm’üne tabi olduğunu, bu sebeple müvekkilin kendisine bildirilen kapsamda teslimi sağladığını ve üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, FCA taşıma kuralında satıcının malları bir yerde taşıyıcıya teslim ile yükümlü tutulduğunu, malın taşıyıcıya teslim edilmesi dışındaki bütün masraf ve sorumlulukların alıcıya ait olduğunu, navlun ücretinin ve vergilerin alıcıya ait olduğunu, hasarın malların taşıyıcıya teslim anına kadar satıcının, taşıyıcıya teslim anından sonra ise alıcının hesabında doğduğunu, FCA teslim türünde satıcının yükümlülüğünde olan hususların, kontrol/ambalaj, çıkış için gümrük işlemleri ve resmi izinlerden ibaret olduğunu, yükleme, navlun, boşaltma ve varışta gerçekleştirilecek olan gümrük işlemleri ile alınacak resmi izinlerin ise alıcının yükümlülüğünde olduğunu, müvekkili şirketin taraflarca kararlaştırılan yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğundan davacının iddialarını kabul mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, milletlerarası mal satımından kaynaklı, satış bedelinin iadesi ile maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlığın eldeki davada, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, Türk Mahkemelerinin yabancı unsurlu davalarda ne zaman yetkili, ne zaman yetkisiz olacağı meselesinin 5718 sayılı MÖHUK’ta düzenlendiği, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini düzenleyen bu temel kanunda, konuya ilişkin bir genel kural ve birden çok özel kural öngörüldüğü, milletlerarası yetki konusuna ilişkin genel kural, MÖHUK’un 40. maddesinde yer aldığı, anılan hüküm uyarınca, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin edeceği, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisine ilişkin özel kuralların ise, MÖHUK’un 41 ile 46. maddelerinde yer aldığı, bu maddelerde, yabancılık unsuru taşıyan bazı hukukî işlem ve ilişkiler bakımından Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinin doğrudan düzenlendiği (Şanlı, C./Esen, E./Ataman-Figanmeşe, İ.: Milletlerarası Özel Hukuk, İstanbul 2014, s.353 v.d.), bu düzenlemeler kapsamında yer itibariyle yetkili bir mahkemenin bulunmasının milletlerarası yetkinin doğumu için yeterli olduğu (Nomer, Ergin; Devletler Hususi Hukuku, 10.Bası, 2000, s. 349 vd), dava konusu uyuşmazlık bakımından MÖHUK’un 40. maddesi atfıyla öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi hükmüne bakıldığında, bir davada genel yetkili mahkemenin, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu, aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenleme olduğu, ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca taraflar arasında açık ve zımni aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu, dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabileceği (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı), somut olaya gelince; davalı şirketin, yabancı bir şirket olmakla Hollanda’nın Helmond şehrinde yerleşik olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 6. maddesi kapsamında mahkemenin yetkili olmadığı, o halde konunun HMK’nın 10. maddesi kapsamında değerlendirilmesi, bu doğrultuda da sözleşmenin ifa edileceği yerin tespit edilmesi gerektiği, taraflar arasında varlığına tereddüt bulunmayan, dava dilekçesi ekindeki 06/06/2016 tarihli proforma faturanın ve satış emri onayının “Incoterms 2010: FCA Helmond” şerhini içerdiğinin anlaşıldığı, buna göre davalının davacı şirkete FCA (taşıyıcıya masrafsız) satış yaptığı, FCA şeklinde satımda, satıcı, malları gümrük çıkış işlemleri tamamlanmış olarak alıcı tarafından belirlenen yerde ve yine alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya teslim ile yükümlüdür. Satıcının sorumluluğu da alıcının belirlediği taşıyana teslim ile son bulduğu(Emsal: Yargıtay 11. HD.’nin, 13.02.2018 tarih ve 2016-6653/1023 sayılı ilamı), diğer bir anlatımla bu kloz uyarınca satıcının teslim yükümlülüğü, alıcı tarafından belirlenen taşıyıcıya, belirlenen yer ya da noktada teslimi ile son bulacağı (Bkz. Hüseyin Ülgen / Mehmet Helvacı / Arslan Kaya / N. Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2019, s. 335), taraflar arasındaki satımda geçerli olduğu anlaşılan “FCA Helmond” klozundan, davalının FCA kaydıyla Helmond’da teslimi gerçekleştireceğinin kararlaştırıldığı, dosyaya mübrez 18/11/2016 tarihli taşıma faturası ile 15/11/2016 tarihli CMR formundan da yine “FCA Helmond” kaydı ile davacının taşıyıcısına Helmond-Hollanda’da teslimin gerçekleştirildiği, dolayısıyla tüm dosya kapsamından, tarafların belirlediği ifa yerinin Hollanda’da yer alan Helmond şehri olduğu, bu itibarla HMK’nın 10. maddesi bakımından da mahkemenin yetkili olmadığı, TBK’nın 89. madde hükmü, taraflarca açık veya örtülü olarak ifa yerinin belirlenmemesi halinde uygulama olanağı bulacağından, taraflarca da “FCA Helmond” kaydıyla ifa yerinin belirlendiği anlaşıldığından, TBK’nın 89. maddesi hükmünün somut olayda uygulanma imkanı bulunmadığı(Bkz. Zeki Gözütok / Adem Albayrak, Medeni Usul El Kitabı, Ankara 2021, s. 1074), sonuç olarak, dava konusu olayda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi bulunmadığından (Emsal: Yargıtay 11. HD.’nin, 21.04.2021 tarih ve 2020-3120/3904 sayılı ilamı, İstanbul BAM 14. HD.’nin, 17.02.2020 tarih ve 1495/1405 sayılı ilamı);
-Davalının uluslararası yetki itirazının kabulüne, MÖHUK’un 40. maddesi gereğince mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın HMK 114/1-a ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; Davada yetkili mahkemenin Ankara Ticaret Mahkemeleri olduğu, zira, müvekkili şirket ve davalı firma arasında, açık olarak seçtikleri bir hukuk bulunmadığı, bu sebeple de sözleşmeden doğan bir uyuşmazlık söz konusu olduğundan sözleşmeyle en sıkı ilişkili olan Türk hukukunun uygulama alanı bulması gerektiği, buna göre de HMK m. 10’da düzenlenen; “(1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmü açık olup, müvekkili ile davalı arasında yapılan anlaşmada ifa yerinin Ankara olması ve ürünlerin Ankara Esenboğa Gümrük Müdürlüğüne getirilmiş olması sebebiyle, Ankara Ticaret Mahkemelerinin yetkili bulunduğu, bir an için, Yerel Mahkemece verilen yetkisizlik kararının MÖHUK m.24′ e göre doğru olduğu düşünülse dahi, davalının müvekkili şirkete ihracatını yaptığı hatalı meyveler ve faturaların Ankara Esenboğa Gümrük Müdürlüğü’nde yaklaşık 2 ay süreyle depoda kaldığı ve 2 aylık sürenin sonunda imha edilerek müvekkili şirketin zararının meydana geldiği, tüm bunların yanı sıra, sözleşmenin ifa edileceği yerin de Ankara olduğu bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Mahkemenin yetkisi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dosya kapsamından davalı …Şirketi merkezinin Helmond-Hollanda olduğu, davalı … ile …Şirketi arasındaki anlaşmaya müteakip teslimat FCA ( incoterm) olarak yapıldığı, davalı … … tarafından ….) adına proforma fatura düzenlendiği, CMR kaydında “FCA Helmond” yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı taraf süresinde ve usulüne uygun yetki itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde uygulanacak hukuku düzenleyen 24.madde ve milletlerarası yetki kuralını düzenleyen 40.maddesi uyarınca Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kurallarının tayin edeceği; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair düzenleme yapan 6. ve 10.maddesine göre davalının yerleşim yeri olan Helmond-Hollanda mahkemelerinin yetkili olduğu, TBK 89.maddenin olayda uygulanma olanağının bulunmamasına zira 89.maddede ifa yerinin belirlenmesinde aksine bir anlaşma yoksa ifa yerinin ne şekilde belirleneceği düzenlenmiş olmakla taraflar arasında teslim yerinin Helmond-Hollanda olarak belirlenmiş bulunmasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken istinaf karar ve ilam harcın peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.c maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 09/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”