Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/674 E. 2023/1339 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/674 – 2023/1339

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/674 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/1339
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2022
ESAS-KARAR NO : 2021/92 E – 2022/82 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 16/10/2023
YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, davacı şirketler ile davalı arasında sağlanan anlaşma gereği, davalı tarafça davacıların işlerinde kullanılmak üzere dış cephe, çevre düzenlemesi ve sundurma niteliğinde yapılacak olan otopark malzemeleri verilmesinin kararlaştırıldığını, bunun karşılığında davacıların davalıya, 5.500,00TL ve 20.000,00TL tutarlarında iki parça halinde ödenmek üzere, toplamda 25.500,00TL ödeneceğinin kararlaştırıldığını, bu durumu teminat altına almak üzere, taraflar arasında sağlanan anlaşmayı onaylar ve doğrular şekilde, 5.500,00TL bedelli, 10/10/2019 düzenleme tarihli ve 30/08/2019 ödeme tarihli senet ile 20.000,00TL bedelli, 08/10/2019 düzenleme tarihli ve 30/08/2019 ödeme tarihli bonolar keşide edildiğini, söz konusu senetlerin davalı tarafından davacılara verilecek mal karşılığı düzenlendiğini, her iki senet metninde yer alan “Bedeli Malen Ahzolunmuştur.” ibareleriyle de kayıt altına alındığını, davalı tarafça, belirlenen ve kendisine tanınan süre içerisinde davacılara karşı üstlenmiş olduğu edimlerin ifa edilmediğini, söz konusu dış cephe, çevre düzenlemesi ve sundurma niteliğinde yapılacak olan otopark malzemelerinin teslim edilmediğini ve neticede davalı tarafça temerrüde düşüldüğünü, davalı tarafından kendisince üstlenilen edimlerin hiçbir şekilde ifa edilmediğini, davacı müvekkillerinin aleyhine Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2020/12103 E. sayılı dosyasında açılan icra takibine dayanak gösterilen iki adet kambiyo senedinde malen olarak belirtilen ve davalı tarafından müvekkili şirketlere teslim edilecek malların teslim edilmemesi sebebiyle bedelsiz kaldıklarını ileri sürüp kambiyo senetlerinin bedelsiz olduklarının tespitine, takibin iptaline ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı, sunulan 2 sözleşmenin … İnşaat şirketinin yükümlülüğünde olup işveren olarak kendilerince imzalandığını, söz konusu işlerin kendisinin müteahhit olarak arsa karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ve taraflarına karşı İskan alınması yükümlülüğünden doğduğunu, mali durumunun yetersizliğini beyan etmesi nedeniyle iyi niyetle faizsiz olarak borç vererek yükümlülüğünü yerine getirmesine yardımcı olmayı kabul ettiğini ve … ada parseldeki binanın izolasyon ve pencere işleri için 20.000 ve 5.500 TL’nin taraflarınca yüklenicilere ödendiğini, bunların karşılığında sözleşme tarihlerinden sonra … ve … şirketlerinden 2 adet çek alındığını, çekleri kendilerinin yazdığını ve malen alındı ifadesini kullandıklarını, sözleşmeler mal ve hizmet teslimini içerdiği için bir sakınca görmediğini, bunlara ilişkin ödeme belgelerinin dosyaya sunulduğunu, icra takibi üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak icranın devamına, inkar tazminatına hükmedilmesini ve davanın reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davalı yanın Ankara 25. İcra Müdürlüğü’nün 2020/12103 E. sayılı dosyasına dayanak göstererek 5.500,00TL bedelli, 10/10/2019 düzenleme tarihli ve 30/08/2020 ödeme tarihli ve 20.000,00TL bedelli, 08/10/2019 düzenleme tarihli ve 30/08/2020 ödeme tarihli iki adet kambiyo senedi bakımından takip başlattığı, senetlerde malen kaydının yer aldığı, davacı şirketlerin malen kaydı bulunan bono karşılığında mal almadığını, bononun bedelsiz olduğunu iddia ettiğinden kural olarak ispat yükü bunu iddia eden davacıda olduğu ancak davalı taraf bonoda yazılı ihdas nedenini değiştirdiği, davalının davacılar adına 3. kişilere nakit verilen para karşılığı olduğunu beyan etmesi nedeniyle ispat yükünü üzerine aldığı, davacı şirketler tarafından davalı yan adına tanzim ve imza edilen toplam 25.500,00 TL bedelli iki adet kambiyo senedinin; dava dışı yüklenici … ile yine dava dışı …. Şti.’ne davalı … tarafından davacı … Yapı İnş. Ltd. Şti., adına yapılan toplam 24.500,00 TL tutarındaki ödemelere karşılık verildiğine ilişkin dosyaya sunulan delillerin ispata yeterli olmadığı, belgelerde bonoya atıf olmadığı gibi davacının da imzasının bulunmadığı, ispat yükünü üzerine alan davalının iddiasını ispatlayamadığı ve cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı görülmekle davanın kabulü ile şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği belirtilerek;
-Davanın kabulü ile Ankara 25. İcra Dairesinin 2020/12103 esas sayılı dosyasındaki icra takibine dayanak 20.000,00TL bedelli 08/10/2019 tanzim tarihli 30/08/2020 vadeli ve 5.500,00 TL bedelli 10/10/2019 tanzim tarihli 30/08/2020 vadeli senetler için davacının davalıya borcu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından; İspat yükünün davacıda olduğu, davanın reddi gerektiği bildirilmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Mahkemece eksik araştırmaya dayalı karar verilip verilmediği hususu uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit isteğine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2020/12103 sayılı dosyasında; takip alacaklısı … tarafından takip borçluları … … Şirketi ve … … Anonim Şirketi aleyhine 20.000,00 TL bedelli 08.10.2019 tanzim 30.08.2020 vade tarihli ve 5.500,00 TL bedelli 10.10.2019 tanzim 30.08.2020 vade tarihli, bedelinin malen alındığına dair kayıt bulunan senede dayanılarak 25.500,00 TL asıl alacağın tahsili için 30/12/2020 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, 10 örnek ödeme emrinin takip borçlularından … … Şirketi’ne 07.01.2021 tarihinde ve … … Anonim Şirketi’ne 07.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Davaya ve takibe konu bonolar incelendiğinde; 20.000,00 TL bedelli 08.10.2019 tanzim 30.08.2020 vade tarihli ve 5.500,00 TL bedelli 10.10.2019 tanzim 30.08.2020 vade tarihli bonolarda “bedeli malen ahzolunmuştur” kaydı bulunduğu görülmüştür.Senedin keşidecisinin … Şirketi kefil kısmında … Anonim Şirketi yazılı olduğu lehtarının … olup 5500,00 TL tutarlı olduğu malen ihdas nedenli olduğu; diğer senedin de aynı şekilde düzenlenmiş olduğu malen ihdas nedenle olduğu görülmüştür.
Davacılar dava dilekçesinde müvekkilleri ile davalı arasında sağlanan anlaşma gereği davalı tarafça müvekkillerine işlerinde kullanılmak üzere dış cephe çevre düzenlemesi ve sundurma niteliğinde yapılacak olan otopark malzemeleri verilmesinin kararlaştırıldığı bunun karşılığında 5500 TL ve 20.000 TL tutarlarında 2 parça halinde ödenmek üzere toplamda 25.500 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığı bu durumu teminat altına almak üzere bu anlaşmayı doğrular şekilde dava konusu bonoların keşide edildiği bu senetlerin davalı tarafından davacı müvekillerine verilecek mal karşılığı düzenlendiği hususunun her iki senet metninde yer alan “bedeli malen ahzolunmuştur” ibareleri ile kayıt altına alındığı davalı tarafça belirlenen ve kendisine tanınan sürede üstlenmiş olan edimlerin yerine getirilmediği otopark malzemelerinin teslim edilmediği ve davalı tarafça temerrüde düşürüldüğü belirtilerek bedelsiz kalan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Yani davacı taraf dava konusu senetlerin mal alımı nedeniyle düzenlendiğini, senette malen yazıldığını, ancak malların teslim edilmediğini bedelsiz kaldığını ileri sürmüş, davalı ise davacı adına üçüncü kişilere yapılan ödemeler nedeniyle dava konusu senetlerin düzenlendiğini ileri sürmüştür.
Bu durumda uyuşmazlık ispat yükünün hangi tarafta olacağına ilişkindir.
Öncelikle alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin ve bu senette yer alan bedel kaydının hukuksal anlamını irdelemekte yarar vardır:
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1).
Bonoda şekil şartları TTK’nın 688. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “Emre Muharrer Senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir (Poroy,R.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. Bası, İstanbul 1989, s. 237 vd.).
Yerleşik Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı YİBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Bonoda yazılı bulunan bedel kaydının hem borçlu hem de alacaklı tarafından talil edilmesi hâlinde ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususu da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi hâlinde ispat yükü borçlu üzerindedir. Diğer bir ifade ile bu durumda ispat yükü yer değiştirmez. HMK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası ve TMK’nın 6. maddeleri uyarınca borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekir.
Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/19-821E, 2019/58K).
Somut olaya gelince; dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olunmadığının saptanması istemine ilişkin olduğuna göre, konunun hem kambiyo hem de ispat hukuku açısından ve yukarıdaki açıklamaların ışığında ele alınması gerekir.
Davaya konu senetlerin incelenmesinde davacıların keşideci ve avalist, davalının ise lehdar olduğu, ihdas nedeni olarak bonolarda “malen” kaydının bulunduğu, her iki yan da bononun mal karşılığı olmadığını ileri sürerek talil etmişlerdir. Bu durumda TMK’nın 6. ve HMK’nın 191. maddesi uyarınca ispat yükünün davacı senet borçlusunda olduğu yolundaki genel kuralın yer değiştirmeyeceği ve davacının senedin bedelsiz olduğunu ispatlaması gerektiği kabul edilmelidir.
O hâlde açıklanan nedenlerle mahkemece, ispat yükü kendisinde olan davacı (senet borçlusuna) tarafa bu iddiasını kanıtlayabilmesi için olanak verilip, tüm delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün davalıda olduğu gerekçesiyle yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Buna göre, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …’ in istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2021/92Esas, 2022/82Karar ve 14/02/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 16/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Katip
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”