Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/65 E. 2022/357 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

…. ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2018
ESAS NO …..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; takibe konu çekte lehtar sıfatıyla yer alan müvekkili tarafından davalı- keşideci tarafından keşide edilen 27/08/2016 keşide tarihli 35.083,27 TL bedelli çeke karşılık ciro yoluyla hamile ödenen 17.549,00 TL alacağın ve 959,36 TL işlemiş faizden oluşan toplam 18.508,36 TL rücu alacağının tahsili için ilamsız icra yoluyla takip yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı taraf yargılamaya katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi sonucunda: Davalı şirketin davacıya olan borcuna karşılık…. Şubesine ait 27/08/2016 keşide tarihli 35,083,27 TL’lik çeki hesabından keşide edip davacı lehtara verdiği, davacı lehtarın bu çeki dava dışı şirkete ciro ettiği, dava dışı ciro edilen şirketlerin çekin karşılıksız çıkması üzerine, bu çeki takibe koymalarına müteakip çeke mahsuben davacının dava dışı cirantaya 11.000,00 TL’si EFT yoluyla, 6.549,00 TL’si ise çek olmak üzere toplam 17.549,00 TL ödemede bulunduğu, bu ödeme nedeniyle davacının davalıdan rücu alacağının doğduğu ancak takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğünün kanıtlanamadığı takipteki faiz alacağının ise doğmadığı, davalı rücu borçlusunun takipteki asıl alacağa yaptığı itirazın yersiz ve hukuka aykırı olduğu, davacı alacağının temelde çeke dayanması nedeniyle likit bulunduğu, bu kapsamda takipteki asıl alacağa yapılan itirazında haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve %20 oranındaki icra inkar tazminatının da davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı veklince; davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkil şirketin, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra el konulup TMSFye devredilen şirketlerden olduğunu, nitekim davacı vekilinin de icra dosyasına sunulmuş bulunan ticari ve iktisadi bütünlük kararı ile bu durumdan haberdar olduğunu, 670 sayılı KHK’nın 5. Maddesi gereğince KHK ile kapatılan ve resen terkin edilen şirketlere karşı dava açılamayacağını, ayrıca davaya konu alacağın likit olmadığı icra inkar tazminatına karar verilemeyeceğini, davanın kısmen reddedildiğini müvekkili lehine vekalet ücretine karar verilmediğini bildirerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın usulen ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; KHK ile terkin edilen davalı şirket hakkında dava açılıp açılamayacağı burada varılacak sonuca göre icra inkar tazminatı ve kısmen ret kararı nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdir edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalının keşide ettiği çeke karşılık davacı tarafından yapılan ödemenin lehtar sıfatıyla rücu’en alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Öncelikli olarak çözümlenmesi gereken ön mesele; davalı şirketin 674 sayılı KHK,670 sayılı KHK’ nın 5. maddesi delaleti ile 675 sayılı KHK’nın 16. maddesi uyarınca kapatılıp kapatılmadığı, mahkemece davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkindir.
Davalı şirkete, Gaziantep 3.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/5555 D.İş sayılı kararı ile Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında 674 sayılı Kanunun Hükmünde Kararname’nin 13. ve 19. maddeleri ile CMK 133/I maddesi kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (“TMSF”) yetkililerinin kayyum olarak tayin edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun gözetiminde, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yetkililerinin/ ilgililerinin de aralarında bulunduğu yönetim kurulu / kayyum heyeti tarafından yönetilmektedir.
674 sayılı KHK’ nın Kayyımlık yetkisinin devri ve tasfiye başlıklı 19. maddesi şöyledir.
MADDE 19- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkileri, hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilir ve devirle birlikte kayyımların görevleri sona erer.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca şirketlere ve bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu atanır.
(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan ve … Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen şirketler hariç olmak üzere; birinci ve ikinci fıkra kapsamındaki şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, diğer sorunları veya piyasa koşulları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından tespit edilmesi durumunda, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu şirketin yahut varlıklarının veya bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesinde belirtilen varlıkların satılmasına veya feshi ile tasfiyesine karar verebilir. Satış ve tasfiye işlemleri Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yerine getirilir.
667 sayılı KHK’ nın 2. maddesinde kapatılmasına karar verilen tüzel kişilikler liste halinde belirtilmiş olup, bunlar:
Özel sağlık kurum ve kuruluşları,
Özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonlar,
Vakıf ve dernekler ile bunların iktisadi işletmeleri,
Vakıf yükseköğretim kurumları,
Sendika, federasyon ve konfederasyonlardır.
Maddenin 2. fıkrasında ise: Kapatılan vakıfların her türlü taşınır ve taşınmazları ile her türlü mal varlığı, alacak ve hakları, belge ve evrakı … Genel Müdürlüğüne bedelsiz olarak devredilmiş sayılır. Kapatılan vakıf yükseköğretim kurumlarının sağlık uygulama ve araştırma merkezleri ve kapatılan diğer kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilir. Birinci fıkrada sayılanların her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz. Devire ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı almak suretiyle ilgisine göre … Bakanlığı veya … Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir. Düzenlemesi bulunmaktadır.
675 sayılı KHK’ nın 16. maddesinde yer alan düzenlemenin, yukarıdaki düzenlemede yer alan … Bakanlığı ve … Genel Müdürlüğü’ne yöneltilen davalarla ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin yönetiminin TMSF’ ye devredildiği, KHK ile kapatılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece işin esasına girişilerek davanın esası hakkında karar vermesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
2-)Davalının diğer istinaf itirazları icra inkar tazminatına karar verilemeyeceği ve davanın işlemiş faiz yönünden reddine rağmen davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesine ilişkindir.
Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67. maddesinde düzenlenmiş olan itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükmedilebilir ( Kuru, B: İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223).
Somut olayda; davacı vekili, davalının taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile müvekkiline çek verdiğini, çekin borca karşılık dava dışı 3. kişiye ciro edildiğini, çeklerin keşideci tarafından ödenmemesi üzerine müvekkil şirketin ödemede bulunmak zorunda kaldığı ve ödemeye ilişkin rücu belgesi belgesi alındığı ve alacağın tahsili için icra takibine konulduğu, davacı tarafça yatırılan tutarın aynen iadesi istenmiştir. Davalı itirazında haksız olup, takibe konu miktarın likit olmasına göre alacağın %20’si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de oluşa ve dosya içerine bir aykırılık görülmemiştir.
Davalının davanın kısmen kabul kısmen reddine rağmen müvekkili lehine vekalet ücreti takdir edilmemesine yönelik itirazının incelenmesine gelince: Mahkemece işlemiş faize yönelik davacının talebi reddedilmiş, ancak reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamış, mahkeme kararının sadece bu yönden kaldırılması gerekmiştir.
Açıklanan nedenle davalı yanın istinaf itirazının kabulü ile HMK m. 353/1-b-2 hükmü uyarınca yeniden esas hakkında aşağıdaki biçimde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/530 Esas 2018/816 Karar sayılı 23/10/2018 Tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
3-a-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİ İLE,
Davanın Eskişehir 5. İcra Müdürlüğünün 2017/5164 E. Sayılı dosyasında 17.549,00 TL’lik asıl alacağa yaptığı itirazın iptali ile, takibin bu bedel üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
b)Devamına karar verilen alacağın %20’si oranındaki 3.509,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
c)Alınması gereken 1.199,00.-TL harçtan peşin alınan 316,08.-TL harcın mahsubu ile bakiye 882,92.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 316,08.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
e)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden, AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 959,36.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f)Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan 31,40.-TL başvuru harcı, 4,60.-TL vekalet harcı,700,00.-TL bilirkişi ücreti, 85,70-TL tebligat gideri, 79,30 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 901,00.-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesaplanan 854,31.-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
g)HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
5-İstinaf eden davalı tarafından yapılan 120,00-TL istinaf posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
8-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-2.maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 15/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”