Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/578 E. 2022/1471 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/578 – 2022/1471

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/578 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1471

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2021
ESAS NO : 2021/258 E 2021/385 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 01/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 2018-2019 yılları arasında cari hesap alacak-verecek ticari ilişkisi olduğunu, taraflar arasındaki anlaşma gereği davalı tarafın, müvekkiline cephe sistemleri ile ilgili ürünler teslim etmek, müvekkillinin ise kendisine fatura ile teslim edilen ürünler karşılığı ödeme borcu altına girdiğini, müvekkili tarafından davalı tarafa fazladan 263.970,82 TL tutarında çek-senet verildiğini, davalı tarafın, alacaklı olmadığı halde elinde bulunan bedelsiz kalan çek ya da senetleri takip konusu yaptığını, müvekkili aleyhine Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2019/608 E.- 2019/2783 E. – 2019/6038 E. – 2019/7150 E. – 2019/7390 E. ve 2019/8841 E. sayılı takip dosyaları, Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/572 E. sayılı takip dosyaları ile müvekkili aleyhine toplam 470.000,00 TL tutarında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından müvekkiline yapılan satış ve teslim belgeleri incelendiğinde müvekkillinin belirtilen miktarlarda borçlu olmadığını belirterek müvekkili aleyhine açılan Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2019/2783, 2019/6038,2019/7150, 2019/7390, 2019/8841 E. sayılı icra takip dosyaları ve takiplere konu çek-senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, müvekkili aleyhine Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2019/608 E. sayı ile yapılan takip ile … plakalı aracın icra ve ihale ile satışı, Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/572 E. sayı ile müvekkiline ait bir kısım menkul malların satışı yapıldığından yapılan satışlar ve icra dosyaları ile davalı tarafa ödenen miktarların cari hesap ilişkisi içinde borçlarına mahsubuna, müvekkili tarafından fazladan ödeme olması halinde, yapılan fazladan ödemenin istirdadı konusunda dava açmak üzere haklarımızın saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davacının, davacının davadan önce dava şartı olan arabuluculuğa başvurması ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, ancak bu zorunluluğa uymadan davayı ikame ettiği, gerekçesiyle H.M.K.’nun 114/2 delaletiyle T.T.K.’nun 5/A, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 ve H.M.K.’nun115/2. maddeleri gereğince arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davacı vekili;
Menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebini içermediğini, arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığını, mahkemenin verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık menfi tespit davasında; zorunlu arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olup olmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Bilindiği üzere 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır….” denilmiştir.
Maddede belirtildiği üzere ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını yasa dava şartı haline getirmiştir.
Öncelikle yasayla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak bir özel dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir.
Dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu şartlardır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Dava şartı tamamlanmıyor ya da tamamlanamıyor ise mahkemece davanın usulden reddine karar verilir (HMK m.115).
Bu bakımdan dava şartlarının yanlış uygulanması bir dava engeli ve mahkemeye erişim hakkı ile bu kapsamda adil yargılanma hakkına saldırı sayılır (AİHS m.6).
Özel dava şartlarının bu niteliği gereği dar biçimde yorumlanmaları gerektiği değerlendirilerek ve menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı hususunda Yargıtay ilgili daireleri arasındaki içtihat farklılığı giderilerek sonuçta Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından verilen 21.09.2021 tarih, 2020/4551 Esas, 2021/5618 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazıldığı, TTK’ya bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun’un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçenin de bu açık anlamı desteklediği, bu nedenle menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nın 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı da anlaşılmaktadır.
Dairemizce de Yargıtay daireleri arasındaki içtihat farklılığının giderilmiş olması dikkate alınarak ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2021/258 Esas, 2021/385 Karar ve 01/06/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 01/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”