Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/575 E. 2023/1372 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/575 – 2023/1372

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/575 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/1372
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2021
ESAS-KARAR NO : 2021/717 E 2021/805 K
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Tefrik edilen karşı dava dilekçesinde davacı … A.Ş. vekili dava dilekçesinde özetle; Suudi Arabistan Krallığında bulunan konut projesinin yapımının müteahhit sıfatıyla müvekkili tarafından üstlenildiğini, konut projesindeki seramik tedariği için yerli firma olması nedeniyle davalı şirketin seçildiğini, asıl iş sahibinin onayından sonra seramik tedariğinin davalı firma tarafından Suudi Arabistan’da kurulu yerel acente olan … firması üzerinden sağlanacağının bildirildiğini, taraflarca kararlaştırılan kalınlık, renk, boyut ve modelleri belirlenen ürünlerin örnek dairede kullanılması için 21/04/2016 tarihli satın alma emri ile davalıya sipariş verildiğini, belirtilen acente tarafından temin edilen karoların renk, boyut, kalınlıklarının kararlaştırılan ürünlerden farklı olması nedeniyle durumun Haziran 2016 tarihinde davalıya bildirildiğini, seramiklerin yenileri ile değiştirilerek örnek dairenin inşa edildiğini, ilk siparişte sorun yaşanması üzerine davalının … şirketini yerel acente olarak tayin ettiğini, bu şirket üzerinden ilk seramik siparişinin 14/12/2016 tarihli satın alma emri ile 100.620,00 m² olarak yapıldığını, yine 13/03/2017 tarihinde ikinci siparişin verildiğini, bu siparişler sonucu teslim edilen karoların %25’inde renk, boyut, kalınlık yönünden kararlaştırılan ürünlerin standartlarına uygun olmadığının tespit edilmesi üzerine durumun 22/03/2017 tarihli mail ile davalıya bildirilerek 1.486.201,00 SAR (390.320,27 USD) zararın talep edildiğini, davalının kabulü ile 26.000,00 m² seramiğin iade edilerek iade faturası düzenlendiğini, davalı şirkete 250.000,00 USD ceza kesildiğini, dolayısıyla davalının ürünlerin ayıplı olduğunu kabul ettiğini, müvekkilinin seramik tedarikçisini değiştirmek için girişimlerde bulunduğunu, davalının bundan sonraki siparişlerde bu tarz ayıpların olmayacağını, talep edilen ürünlerin farklı fabrikalardan toplama ürün olarak gönderilmeyeceğini, tüm siparişlerin Çanakkale Çan’da bulunan fabrikadan tek bant üzerinde imal edilerek renk, kalınlık ve ölçü farklılıklarının olmayacağını taahhüt etmesi ve yerel firmalar nedeniyle bir takım sorunlar yaşandığından siparişlerin doğrudan yapılmasını ifade etmesi üzerine ticari ilişkinin devam ettirildiğini, sonraki siparişlerin doğrudan davalı şirketten talep edildiğini, 19/07/2017 tarihinde 231.812,00 m² ve 16/11/2017 tarihli satın alma emri ile 239.104,00 m² seramik sipariş verildiğini, bu siparişlerin teslim programına uygun olarak teslim edilmediği gibi daha önce yaşanan soruların aynen devam ettiğini, bunun üzerine 01/01/2018 tarihli maille ayıp ihbarınında bulunularak davalının malzemelerdeki ayıpları görmeleri için şantiye sahasına davet edildiğini, 2018 Şubat ayında davalının şantiyeyi ziyaret ettiğini ancak ayıplı ürün miktarı konusunda anlaşmaya varılamadığını, sonrasında davalının 46.212 m² seramik malzemesini göndermeyerek müvekkilini asıl iş sahibi karşısında zor durumda bıraktığını, seramik imalatlarının gecikmesi nedeniyle diğer imalatların ve işin teslim süresinin geciktiğini, söz konusu siparişlerin gönderilmemesi üzerine müvekkilinin kalan malzemeleri Suudi Arabistan’daki yerel tedarikçiden temin ederek inşaatları tamamlayabildiğini, buna rağmen şantiye depolarında atıl durumda bekleyen 15.000,00 m² kaleseramik ürünleri bulunduğu gibi 15.625,00 m² ürünün ayıpları nedeniyle projede kullanılamadığını, bu süreçte davalının alacaklarını talep ettiğini, müvekkilinin ise siparişten kalan ürünlerin gönderilmemesi nedeniyle kullanılamayan depolarda bekleyen ürün bedelleri, ayıplı ürün bedelleri, siparişte yaşanan gecikmeler nedeniyle satım sözleşmesinin 8.maddesinde yer alan gecikme cezaları, geç ve ayıplı teslim nedeniyle uğranılan zararın talep edildiğini, taraflar arasında anlaşmaya varılamadığını, öncelikle açıklandığı üzere örnek daire inşası için verilen siparişlerin ayıplı olması nedeniyle davalı tarafından ayıpsız ürünlerle değiştirildiğini, yine ilk 2 siparişte ayıplı ürünler nedeniyle 26.000,00 m² ayıplı ürünün davalı tarafından iade alındığını ve 250.000,00 USD ceza ödemesini kabul ettiğini, son iki siparişte aynı sorunlar devam etmesine rağmen ayıplı ve son siparişte gönderilmeyen 46.212 m² ürün nedeniyle kullanılamayan malzemelerin bedelinin talep edilmekte olduğunu, son iki sipariş nedeniyle müvekkilinin 01/01/2018 tarihli maille ayıp ihbarında bulunduğunu, 16/04/2018 tarihli maille de 46.212,00 m² ürünün ivediklikle gönderilmesinin talep edildiğini, ancak davalının hiçbir işlem yapmadığını, satım sözleşmesinin 5/2 maddesinde “inceleme üzerine herhangi bir malın malzeme veya işçiliğinde kusur tespit edildiğinde alıcı tedarikçi tarafından sağlanan mal veya hizmetlerin değiştirilmesini veya düzeltilmesini isteme ve bunları reddetme hakkına sahiptir. Bu durumda alıcıya tedarikçi tarafından tam veya kısmi fatura bedeli artı nakliye masrafları geri ödenecektir.” şeklinde hüküm bulunduğunu, son siparişte yer alan 46.212,00m² seramik malzemesinin gönderilmemesi nedeniyle davalı tarafından sevk edilen 75.0000,00 m² malzemenin 1 yıla yakın sürede atıl durumda kaldığını, yerel tedarikçilerden temin edilen ürünlerle bu malzemelerin 60.0000,00 m² lik kısmının kullanıldığını, ancak halen 15.000,00 m² lik kısmının şantiyede atıl durumda olduğunu, bu malzemelerin 90.0000,00 USD değerinde olup müvekkili tarafından sözleşmenin 5.maddesi uyarınca reddedildiğini, son iki siparişte yer alan ürünlerden 15.625,00 m² lik kısmının ayıplı olduğunu, değerinin 100.000,00 USD olduğunu, bazı ayıplı imalatların asıl iş sahibi tarafından kabul edilmemesi nedeniyle 2.243,00 m² seramik malzemesinin söküldüğünü, bu işlem nedeniyle işçilik dahil 99.178,00 USD harcama yapıldığını, satım sözleşmesinin 8.maddesinde “talep edilen/kararlaştırılan teslimat takvimi dahilindeki herhangi bir sevkiyatta 1 haftadan fazla gecikme olursa kısmi sevkiyatın faturalanmış miktarında %10’luk bir gecikme cezası uygulanacaktır. Ayrıca ürün kalitesinde herhangi bir hasar veya kusur olursa finansal ve/veya işletme maliyetleri hesaplanacak ve ayrıca tahsil edilecektir. “şeklinde hüküm bulunduğunu, 19/07/2017 tarihli 231.812,00 m² siparişten kaynaklanan gecikmeler nedeniyle 166.595,00 USD ve 16/11/2017 tarihli 239.104,00 m² siparişten kaynaklanan gecikmeler nedeniyle 301.012,00 USD gecikme cezası uygulandığını, ayıplı ve geç teslimler nedeniyle projenin 1 yıl süre geciktiğini, ilk iki siparişte teslime dilen karoların %25 inde renk, boyut, kalınlık kararlaştırılan ürünlerin standartlarına uygun olmadığının tespiti edilmesi üzerine 22/03/2017 tarihli maille davalıya bildirildiğini, ürünlerin değiştirilmesi ve 396.320,27 USD zararın karşılanmasının istendiğini, davalının zararın 250.000,00 USD’lik kısmının kabul edildiğini, bu iki sipariş nedeniyle bakiye 146.320,26 USD zararın bulunduğunu, son iki sipariş nedeniyle ise seramik paketlerinde ton ve ölçü farklılığı bulunması nedeniyle seramiklerin ayrıştırılması için 10 ustanın 56 gün uğraştığını, bu işlem için 39.200,00 USD maliyet oluştuğunu, ayıplı teslim nedeniyle çalışan işçilerin verimliliklerinin düştüğünü, işçilerin imalat miktarının azaldığını, 5 aylık dönem için yapılan hesaplamada 679.635,00 USD zararın ortaya çıktığını, bu 5 aylık dönemde aynı personelin günlük giderinin de aynı oranda arttığını, uğranılan zararın 230.936,00 USD olduğunu, davalı tarafça seramiklerin ayıplı ve geç teslimi nedeniyle Vietnam’dan getirilecek seramik ustalarıyla imalat yapılacakken bu kişilerin vize işlemlerinin iptali ve teslim süreçlerine göre Türkiyeden getirilen Türk seramik ustalarıyla imalat yapılabildiğini, 5 aylık dönem için Türk ustaları ile Vietnamlı ustalar arasındaki maliyet farkının 685.067,00 USD olduğunu, sevkiyatlarda gecikme, düzensizlik, seramiklerde ton, ölçü, farklılıkları ve kamburluklar nedeniyle seramik imalatlarının 18 ay boyunca geciktiğini, bu gecikme nedeniyle diğer imalatların da gecikmesi nedeniyle asıl iş sahibinden alınması gereken bedelin 18 aylık faizinin 1.542.575,00 USD olduğunu, geç ve ayıplı teslim nedeniyle Mayıs 2018 ile Mayıs 2019 tarihleri arasında seramik imalatının ve devam eden imalatların yapılamadığını, bu nedenle sahada 160 personelin seramik tedariğinin tamamlanmasını beklediğini, bu personeller nedeniyle uğranılan kayıbın 4.032.000,00 USD olduğunu belirterek şimdilik 10.000,00 USD nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalı yazılı sözleşme bulunmadığını, davacının “…” olarak isimlendirilmiş matbu olarak düzenlenmiş ne olduğu belli olmayan müvekkili yetkilisinin imzasını taşımayan sadece davacının siparişlerini içeren tek taraflı düzenlenmiş belgenin sözleşme niteliğini taşımadığını, müvekkilini bağlamayacağını, hatta belgede, bu sipariş emri imzalanarak şirket kaşesi ile kaşelenerek …’ya geri gönderilmesi halinde geçerli olacaktır şeklinde meşruhat bulunduğunu, talep edilen 10.000,00 USD nin hangi malzemeye ilişkin olduğunun açıklanması gerektiğini, sunulmayan belgelere dayanan iddiaların dikkate alınmaması gerektiğini, ayıp iddialarının hak düşürücü süre içinde ileri sürülmediğini, siparişlerin ne zaman teslim edileceğinin taraflar arasında net bir şekilde kararlaştırılmadığını, müvekkilinin üretim kapasitesi çerçevesinde teslimi yapabildijğini, geç teslim yapıldığını kabul etmemekle birlikte olsaydı bile tarafların açıkça kararlaştırdıkları müeyyideler olmadan tek taraflı belgelere dayalı olarak cezai şartın istenemeyeceğini, davacının ödemede temerrüde düştükten sonra müvekkilinin edimini ifa etmediğini ileri sürerek müspet zarar iddiasında bulunamayacağını, ödemelerde faturalardaki vadelerin aşıldığını, ürünlerin ayıplı olduğu ve asıl işverenin müşavir şirketi tarafından red edildiğinin ileri sürüldüğünü, red tutanaklarında uygulama ve uygulayıcı hatalarına dayalı tespitlerin bulunduğunu, tasarım değişikliği iddiasında bulunulduğunu, bu iddilaarın gerçeği yansıtmadığını, seramik üretim teknolojisi ve üretim şekilleri açısından üretilen mamüllerin tasarım, renk ve renk tonu olarak üretim partileri arasında görsel farklılıkların oluşmasının inşaat sektöründe bilinen bir durum olduğunu, bu konunun güncel olan İSO …. seramik karolar, tarifler, sınıflandırma, özellikle ve işaretlemeler uluslararası standardlarda belirtilmekte olduğunu, bunun yanı sıra üretilen ürünlerin kutu ambalajı üzerinde de renk ton farklılılarına istinaden gerekli uyarıların yapıldığını, bu hususun müvekkili teknik ekibi tarafından davalı şantiyeye yapılan ziyaret sırasında dile getirildiğini ve davalı tarafa destek sağlandığını, boyut problemlerine ilişkin kalite şikayetlerinin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket yetkilileri tarafından Şubat 2017 tarihinde şantiye ziyaretinde aynı daire ve aynı döşeme mekanı için farklı ebat kalibre kodlarında ürünlerin döşenmesinden bu durumun ortaya çıktığının tespit edildiğini, yani sorunun ürün kalitesinden değil davacının uygulama sırasında gözardı edilmiş kalibre kodu detayından kaynaklandığını, ürünlerin döşenecek mekana şantiye ana depodan getirilirken ebat kalibre kodu bakımından karışık kodlarda sevk edilmesi ve mekan bazında ayrıştırılmamasından kaynaklandığını, bu nedenle ebat farklılıkları ve derzlerin karşılamaması sorununun tamamen uygulama ve uygulama süreci yöntemi hatalarından kaynaklandığını, zira şikayet edilen ürünlerin standartlara uygun olduğunun aynı partiye ait ürünlerin Seramik Araştırma Merkezi Labaratuvarında test edilmesi sonucu test raporu ile sabit olduğunu, davacının ürünlerin renk/ton farklılıkları olduğunu iddia ettiğini, uygulanan alanlardaki renk ton farklılıklarının ürün yada ürün kalitesi ile ilgili bir durum olmadığını, temelde yaşanan sorununun farklı renk kodlu ürünlerin aynı mekanda kullanılması neticesinde oluşmuş uygulama hataları olduğunu, şantiye ziyaretinde kutu üzerinde renk ve tonalite kodlarının belirtildiğini, aynı mekanda karışık renk ton kodlu ürünlerin döşenmemesi gerektiğinin davacıya anlatıldığını, seramik üretiminin doğal hammaddenin yüksek dereceli fırınlarda pişirilmesi ile yapıldığını, üretim partileri arasında tonalite farklılıklarının oluşabildiğini, uygulama ve karo döşenecek mekanlara ürünlerin depodan getirilmesi sırasında bu renk kod ayrımlarına dikkate edilmesi gerektiğini, döşemenin aynı mekan için aynı renk ton kodunda ürünlerle yapılması gerektiğini, bu durumun ürün kalitesi ile ilgisinin olmadığını, aksine uygulamada göz ardı edilmiş renk kodu detayına bakılmadan uygulanması sonucundan kaynaklandığını, davacının düzlemde saptamadan kaynaklı iddialarının da doğru olmadığını, seviye farklılıklarının uygulama alanlarında yeterli miktarda yapıştırıcı kullanılmaması sonucu oluşan çökmeler, uygulamada boşlukların bırakılması, seviye ayarı ve sıkıştırmanın homojen olmaması gibi uygulama hatalarından oluştuğunu, problemin ürün kaynaklı olduğu iddiasının gerçek dışı olup ürünlerin kusursuz olduğunun ilgili test raporları ile sabit olduğunu, pulkoetre cihazı ile yapılmayan ilkel aletlerle yapılan ölçümlerin bilimsel değer ve hukuki delil niteliğinin bulunmadığını, davacı tarafından ürünlerle ilgili test raporlarının sunulduğunu, inceleme yapan kuruluşun geçerliliğini yitirmiş kriterlere göre yaptığı değerlendirmelerin hatalı olduğunu, müvekkilin teknik ekipleri tarafından hazırlanan 29 sayfalık raporun ekte sunulduğunu, bilirkişiler tarafından değerlendirilmesini talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 1.talebinin ayıplı ve davalı tarafça gönderilmeyen malzemeler nedeniyle sözleşmenin 5.maddesi doğrultusunda red edilen ürün bedeli olarak 2.000,00 USD; 2.talebinin imalata giren 2.243 m² ayıplı malzemenin asıl iş sahibi idare tarafından onaylanmaması üzerine yerinden sökülmesinden dolayı oluşan zarara karşılık 2.000,00 USD, 3.talebinin gecikme cezası olarak 2.000,00 USD, 4.talebinin ilk iki siparişte teslim edilen karoların %25’inde renk, boyut ve kalıplarının taraflarca kararlaştırılan ürünlerin standartlarına uygun olmadığının tespit edilmesi üzerine oluşan zarardan karşılanmayan kısmına ilişkin 2.000,00 USD; 5.talebinin son siparişteki malzemelerin ayıplı olması nedeniyle ortaya çıkan müspet zararlar için 2.000,00 USD olmak üzere toplam 5 talepten dolayı 10.000,00 USD talep edildiği, kesin süreye rağmen davacının taraflar arasında yazılı sözleşmeyi dosyaya sunmadığı, bu nedenle taraflar arasında mal satışına ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığı kanaati oluştuğundan davacının sözleşme uyarınca talep ettiği 1. ve 3. taleplerinin reddine, davacının satışa konu malların renk, boyut ve kalınlıklarının birbirini tutmaması nedeniyle ayıplı olduğunu iddia ettiği, davacının iddia ettiği ayıpların tamamının basit bir kontrol ile anlaşılabilecek nitelikte ayıplar olup TTK 23/1-c maddesinde belirtilen açık ayıp niteliğinde olduğu, aynı madde uyarınca teslimden itibaren 2 gün içinde davalıya ihbar edilmesi gerektiği, ayıba yönelik tek ihbarın davacı şirket adına …’ın mailinden davalı şirket çalışanı … mailine 01/01/2018 tarihinde yapıldığı, ilgili mailde dava dilekçesinde belirtilen ayıpların aksine üretim hatasından bahsedildiği, üretim hatasının neye ilişkin olduğunun açıklamadığı, davalı şirket teknik ekibinin sahada çalışma yapmasının istendiği, bu mail dışında davacının ayıp ihbarına yönelik bildiriminin bulunmadığı, ilgili mailde ayıp ihbarının hangi mallara ilişkin olduğunun bilinememesi, hangi tarihte teslim edilen mallara ilişkin olduğunun bilinememesi, satışa konu malların teslim tarihine ilişkin belge taraflarca dosyaya sunulmadığı gibi yapılan araştırmalara rağmen tespit edilemediği, sadece gemiye yüklendiği tarihin tespit edilmesi ve gemiye yükleme tarihine göre 2 günlük ayıp ihbar süresinin geçtiği, davacının süresinde ayıp ihbarını yaptığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, davalı tarafça ayıplı mal teslim edildiğinin kabul edildiğini, taraflarca kararlaştırılan kalınlık, renk, boyut ve modelleri belirlenen ürünlerin örnek dairede inşa edilmesi amacıyla 21/04/2016 tarihli satın alma emri ile sipariş verildiğini, temin edilen ürünlerin kararlaştırılan ürünlerden farklı olması nedeniyle durumun ilk olarak Haziran 2016 tarihinde davalıya bildirildiğini, seramiklerin davalı tarafından değiştirilerek örnek dairenin inşa edildiğini, 14/12/2016 tarihli satın alma emri ile 100.620,00 m² seramik sipariş edildiğini, teslim edilen seramiklerin %25’inde yine renk, boyut ve kalınlık bakımından kararlaşıtırılan ürünlerin standartlarında olmaması üzerine bu kez 2.kez 22/03/2017 tarihinde mail yoluyla durumun davalıya bildirilerek 1.486.201,00 SAR(390.320,27 UBD) zararın karşılanmasının talep edildiğini, bu bildirim üzerine davalı yetkililerinin 1-2 Nisan 2017 tarihinde şantiye ziyareti gerçekleştirerek ayıplı mal teslim edildiğini kabul ettiğini ve 26.000,00 m² seramiğin iade faturası ile iade edilerek 250.000,00 USD davalı şirkete ceza kesildiğini, 19/07/2017 ve 16/11/2017 tarihli satın alma emirleri ile sipariş edilen seramiklerin teslim programına uygun olarak teslim edilmediğini, malzemelerdeki renk, boyut ve kalınlık problemlerinin aynen devam ettiğini, bunun üzerine sozkonusu iki siparişe ilişkin 3.kez 01/01/2018 tarihli maille ayıp ihbarında bulunarak davalı şirket yetkililerinin şantiyeye davet edildiğini, davalı yetkililerinin 2018 Şubat ayında şantiyeye ziyaret geldiklerini, ayıplı ürün konusunda anlaşma sağlanamadığını, sonrasında davalının siparişten kalan 46.212,00 m² seramik malzemesinin gönderilmediğini, malzemelerin başka tedarikçiden temin edilerek inşaatların bitirilebildiğini, müvekkili şirket şantiyesinde atıl durumda bekleyen 15.000,00 m² kaleseramik ürünleri bulduğu gibi 15.625,00 m² ürünün renk, ölçü, kalınlıktan kaynaklanan ayıpları nedeniyle projede kullanılamadığını, 01/01/2018 tarihli ayıp ihbarının 19/07/2017 ve 16/11/2017 tarihli sipariş nedeniyle teslim edilen ürünlere ilişkin olduğunu, bu iki siparişte teslim edilen ürünlerin teslimine ilişkin belgelerin iki klasör halinde dosyaya ibraz edildiğini, mahkemece teslim belgelerine ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadığını, taraflar arasında yazılı teslim programının bulunduğunu, teslimatların bu programa uygun olarak yapılmadığını, bu nedenle gecikme cezasının reddi kararının yerinde olmadığını, 16/11/2017 tarihli satın alma emrinin müvekkili tarafından kaşelenip imzalanarak aynı tarihte mail olarak davalıya gönderildiğini, davalı tarafça kabul edildiği gibi davalı yetkilisi … tarafından 17/11/2017 tarihli mali yoluyla onaylandığını, ilgili mailde “Siparişiniz için teşekkür ederim. Fabrikaya gün içerisinde siparişinizi iletiyor olacağım” şeklinde cevap verildiğini, sonrasında sipariş sevkiyatına ilişkin karşılıklı mail yoluyla yazışmaların yapıldığını, en son 13/12/2017 tarihli … maili ve ekinde sevk programı ve gecikme cezasının aylık %3 olarak davalı tarafından kabul edildiğine dair yazının müvekkiline bildirildiğini, aylık %3 gecikme cezasının müvekkili tarafından kabul edilmemesi üzerine karşılıklı yazışmaların yapıldığını, 15/12/2017 tarihli mail ile davalının sevkiyat programına göre iki haftalık gecikme cezasının %2, aylık gecikme cezasının ise %4 olarak kabul edildiğini, sözleşme ilişkisi kurulmadı ise neden davalının … da yer alan gecikme cezasına itiraz ettiğini ve sonrasında tarafların aylık gecikme cezasının %4 olduğu konusunda anlaştığını, bu anlaşma doğrultusunda sevkiyatlara başlandığını, dava dosyasında yer alan mail yazışmalarının satım sözleşmesinin gecikme cezası aylık %4 olmak üzere diğer tüm hükümlerinin davalı tarafından kabul edildiğini açıkça ortaya koyduğunu, dava dosyasına sunulan tüm bu mail yazışmalarının geçerli delil ve gerçek hukuki ilişkiyi ispatlamakta olduğunu, davalının aylık %4 gecikme cezasını kabul ettiğini, davalıya verilen 3.siparişin sevkiyat programının 13/12/2017 tarihli mail ekinde bulunduğunu, davalının bu sipariş programına uygun olarak teslimatları gerçekleştirmediğini, dolayısıyla gecikme cezası ve reddedilen ürün bedeli talebinin reddi kararının yerinde olmadığını, tüm deliller toplanmadan ve tanıklar dinlenmeden karar verildiğini, iş sahibi, temsilicisi ve müşavirlik şirketine Dışışleri Bakanlığı vasıtasıyla yazı yazılarak davalı şirket tarafından tedarik edilen malzemelerin ne kadarlık kısmının proje kapsamında kullanılmayarak atıl kaldığı, ne kadarlık kısmının ayıplı olması nedeniyle projede kullanılamadığı, malzemelerin imalata girdiği halde ne kadarlık kısmının kabul edilmeyerek kırılarak yeni seramik malzemelerin imalatının yapıldığı hususlarının sorulmadığını, sunulan belgeler ve resimlerde şantiyede atıl durumda bekleyen 15.000,00 m² ürün bulunduğu gibi 15.625,00 m² ürün renk, ölçü, kalınlıktan kaynaklanan ayıpları nedeniyle projede kullanılamadığı, yine 2.243,00 m² ürünün asıl iş sahibi idare tarafından söktürülüp yenisi ile değiştirildiği hususunun sabit olduğunu, tedarik sürecinin tamamını bilen ayıplı ve geç teslime ilişkin tanıklar … tanıklığına başvurulmadan verilen kararın eksik inceleme ile kurulduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki teslime ilişkin değerlendirmelerin yerinde olmadığını, raporda tablo 2 de gemi kalkış tarihlerinin davalının dosyaya sunduğu sevkiyat programı tablosu esas alınarak tespit edildiğini, raporda bu veriye nasıl ulaşıldığı yönünde hiçbir somut bilgi ve belge bulunmadığını, ayıplı ve geç teslime ilişkin bilirkişi heyet raporu alınmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını, 16/11/2017 tarihli purchase ordera konu siparişlerde sevkiyat programına aykırı davranılması halinde aylık %4 gecikme cezası ödeneceğini davalının açıkça kabul ettiğini, davalı tarafça kabul edilen sevkiyat programı, gecikme süreleri ve gecikme cezası hesap tablosunun dosyaya sunulduğunu, gecikme süreleri, gecikme cezasının tespiti, ayıplı mal teslimine yönelik mimar, inşaat mühendisi ve hesap uzmanı bilirkişiden rapor alınmadan karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, davacının ayıplı ve geç teslim iddiasına dayalı tazminat isteminin yerinde olup oladığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım ilişkisine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı ayıplı ürünler nedeniyle tazminat, eksik teslim nedeniyle elde kalan ve kullanılamayan ürünlerin bedeli, ayıplı ürünlerin iş sahibi tarafından kabul edilmemesi nedeniyle sökülmesi için yapılan işçilik maliyetleri, geç teslimden kaynaklı gecikme cezası ve zararların tahsilini talep etmiştir.

Davacının Suudi Arabistan’da yapımını üstlendiği konut projesinde kullanılmak üzere davalıdan seramik temin ettiği, taraflar arasında imzalı bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenen sipariş emirlerine dayalı satım ilişkisinin bulunduğu, sipariş emirlerinin ve faturaların düzenlendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında satım ilişkisi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalı sözleşme bulunmaması nedeniyle davacı … şirketi tarafından düzenlenen sipariş emirlerinde belirtilen koşullar altında sözleşme ilişkisinin kurulup kurulmadığı, geç ifa olup olmadığı, gecikme cezası talep edilip edilemeyeceği, teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, teslim tarihlerine göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının zararının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Her nekadar mahkemece taraflar arasında imzalanmış yazılı sözleşme bulunmadığı gerekçesiyle davacının sözleşmeye dayalı istemlerinin reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasında uzun süreye yayılan mail yazışmalarının bulunduğu, mahkemece mail yazışmaları üzerinde yeterince durulmadığı, karşılıklı mailler incelenerek sipariş emrinde belirtilen şartlarda tarafların iradesinin birleşip birleşmediği, sözleşmenin sipariş emirlerinde belirtilen şartlarda kurulup kurulmadığı, sipariş emirlerinde belirtilen gecikme cezasının davalı tarafından kabul edilip edilmediği hususlarının değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece gerekçeli kararda teslim belgelerinin sunulmadığı belirtilmiş ise de davacı … şirketinin iki klasör halinde bir kısmı yabancı dilde düzenlenmiş fatura ve teslim belgelerini dosyaya sunduğu görülmüştür. Bu durumda yabancı dilde olan belgelerin tercümesi yaptırılarak taraflar arasında sipariş emirleri doğrultusunda hukuki ilişkinin kurulup kurulmadığı, malların ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, geç teslim nedeniyle gecikme cezasının talep edilip edilemeyeceği, davacının alacak talebinde haklı olup olmadığı konularında davacı … şirketinin yurt dışı şubesinin ticari defterleri de incelenmek suretiyle konusunda uzman bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2021/717 Esas, 2021/805 Karar ve 21/12/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 19/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”