Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/553 E. 2022/955 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2021
ESAS NO ….

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; taraflar arasında yazılı olmayan sözleşme ile bayiilik ilişkisi kurulduğunu, sözleşmenin davacı tarafından 22/07/2020 tarihli ihtarname ile tek taraflı olarak fesih edildiğini, davalı şirkete emanet olarak teslim edilen cihazların bir kısmının süresinde kendilerine iade edilmediğini, davalının iade etmediği her bir ürün için cihaz başına 3.000,00 USD+ ödemesi gerektiğini belirtip, şimdilik 60.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davalının merkez adresi itibarı ile Ankara Mahkemeleri yetkisiz olup, İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduklarını, cihazların davacıya iadesi konusunda davalının yeterli girişimlerde bulunduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; taraflar arasındaki bayiilik sözleşmesi nedeni ile davacının davalıya teslim ettiği cihazlar için bir bedel tahsil ettiği ve sözleşme ilişkisinin fesih nedeni ile sona erdirildiği her iki tarafında kabulünde olduğu, davadaki talep sözleşme nedeni ile davalıya teslim edilen cihazların kullanım bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olsa idi, bu ilişkide davacı para alacaklısı olacağı için HMK.10 ve BK. nun 89. maddesi uyarınca bu davayı kendi yerleşim yeri olan Ankara Mahkemelerinde açması mümkün olacağı, davadaki talebin, yazılı olmayan bayilik ilişkisi nedeni ile davalıya teslim edilen cihazların kullanım bedellerinin ödenmemesinden kaynaklanmayıp, sözleşmenin feshi sonrası davalının süresinde iade etmediği ürünler için talep edilen bedele ilişkin olup, bu durumda fesih edilen sözleşmeye dayanılarak davacının para alacaklısı olduğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle BK. nun 89. maddesinin olayda uygulanmasının mümkün olmadığı, genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi olup, davalı şirketin merkez adresi İstanbul’da olduğu için İstanbul Anadolu Adliyesi Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunun kabulüyle 6100 sayılı Yasa’nın 6/1, 116/1-a maddesi uyarınca mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduklarının kabulüne, karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olduğunda dava dosyasının yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, karar verilmiş, hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; akdi ilişki çekişmesiz olup Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesi gereği sözleşmeden doğan davalarda, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olacağı hüküm altına alındığını, somut olayda taraflar arasında imzalanan cihaz teslim tutanakları ve sözleşmeler incelendiğinde, cihazların Ankara ilinde teslim edileceği kararlaştırıldığını, para borcu bulunduğunu, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle alacağın tahsili istemli açılan davada yetkili yer mahkemesinin tayini hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; sözleşmenin tek taraflı olarak fesihi nedeniyle davalıya teslim edildiği halde iade edilmeyen cihazlar için ödenmesi gereken bedelin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında yazılı olmayan bayiilik ilişkisi bulunduğu, bu ilişki nedeni ile davacının bir kısım cihazları davalıya teslim ettiği, davalının bu cihazların kullanımı ya da kiraya verilmesi nedeni ile davacıya ödemeler yaptığı, bu ilişkinin davacı tarafından tek taraflı olarak fesih edildiği, davalıya teslim edilmen bir kısım cihazların dava tarihi itibarı ile davacıya iade edilmediği tartışmasızdır.
Dava dilekçesi 15/11/2021 tarihinde tebliğ edilen davalı taraf 29/11/2021 tarihli ve süresinde verdikleri dilekçe ile yetkisizlik itirazında bulunmuştur.
Davalı tarafın cevap dilekçesi incelendiğinde, davalının davaya konu ticari ve akdi ilişkiyi inkar etmediği, sadece cihazın mülkiyetinin başka bir şirkete ait olduğunu, bu durumun sözleşme ile kararlaştırıldığının belirttiği görülmektedir. Dolayısıyla taraflar arasında ticari ilişki olduğu hususu çekişmesizdir.
Bilindiği üzere yetkiye ilişkin hükümleri 6100 sayılı HMK m. 5-19 “Yetki” başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiş olup, çok genel bir açıklamayla bunlar; davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi, sözleşmenin ifa olunacağı yer mahkemesi, gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi ve diğer yetki belirlemeleridir.
Davalının yerleşim yeri mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Öğretide ve uygulamada özel yetki kuralları olarak adlandırılan ve bazı dava çeşitleri için kabul edilen bu istisnai nitelikteki yetki kuralları, ilke olarak kamu düzenine ilişkin değildir.
Böylece, kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralları, genel mahkemenin (HMK.m.5) yetkisini kaldırmadığından, eş söyleyişle onunla birlikte uygulandığından, davacı davasını genel veya özel yetkili mahkemede açmak hususunda bir seçim hakkına sahiptir. Zira özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmaz. Onun yanında varlığını sürdürür; dolayısıyla dava veya icra takibi, davacının/alacaklının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili icra dairesinde veya mahkemede açılabilir.
Bu noktada, somut uyuşmazlığın çözümü için alacaklının kendi ikamet yerinde dava açma yetkisinin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri ile ilgili düzenlemeyi içeren ve kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralı niteliğinde bulunan 6100 sayılı HMK’nın 10. maddesinde; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Sözleşmenin ifa edileceği yerin taraflarca açık veya zımni olarak belirlenmediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise, sözleşmenin ifa edileceği yer 6098 Sayılı TBK.89 maddesine göre belirlenecektir.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun (TBK) 89.maddesinde; “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1.Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2.Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3.Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir .” şeklinde düzenlemeyi içermektedir.
Bu durumda, TBK m.89 ve 6100 sayılı HMK’nın 10. maddesi uyarınca bir para borcunun alacaklısının, kendi yerleşim adresinde dava açmasında (veya İİK’nun 50.maddesi belirlemesiyle icra takibi başlatmasında) bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın talebinin ticari ilişki kapsamında davalıya verilen kapora bedelinin iadesine ilişkin girişilen icra takibine yönelik itirazın iptaline karar verilmesi istemini içermek olup, davanın konusunun para alacağı olduğu anlaşılmaktadır.
Dava bir miktar para alacağına ilişkin olduğuna göre davalı borçlu tarafından süresinde, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş ise de, akdi ilişki inkar edilmeyerek, davacı ile aralarında alım satım akdinden kaynaklanan ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında alacaklı olduğu, taraflar arasındaki akdi ilişkinin doğrulandığı kabul edilerek, bu halde taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı çekişmesiz olup mahkemece TBK’nin 89/1. ve HMK’nın 10.maddeleri uyarınca davacı alacaklının şirket merkezinin dosya içerisindeki bilgilere göre Ankara olduğu, dolayısıyla Ankara Mahkemelerinin de yetkili olduğu gözetilerek mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun yetkili icra dairesinde takip yapılmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığından, kararın kaldırılmasına, davanın esası ile ilgili delillerin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle davacı vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile mahkemenin yetkisizlik kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/573 Esas 2021/810 Karar sayılı 27/12/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.nın 353/1.a.3.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/(1).a. Maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”