Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/535 E. 2022/974 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2021
ESAS-KARAR NO :…..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 04/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalı tarafından kuaför dükkanının 10.12.2018 tarihinde devredildiğini, bu devir sözleşmesi kapsamında müvekkilinin davalıya 10/12/2018 tanzim ve 01/06/2019 vade tarihli 8.500,00 TL değerinde bono verdiğini, davalının kira borçlarını ödememesi üzerine hakkında icra takibi başlatıldığını, dükkanın tahliye edildiğini, davalının kötü niyetli olarak söz konusu iş yerinin kira borçlarına daha önceden ödemediğini hakkındaki icra takibine ve vermiş olduğu tahliye taahhüdünün işleme konulduğunu bilmesine rağmen müvekkilinin zararına hareket ederek müvekkili ile devir sözleşmesi yaparak devir karşılığında 8500 TL tutarlı senedi aldığını, davalı tarafın devrettiği işyerinin ayıplı olması ve işyerinin tahliye edilmesi nedeniyle davalıya verilen bononun davalının elinde sebepsiz olarak kaldığını ileri sürerek, 01/06/2019 vade tarihli 8.500TL bedelli bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile de her ne kadar dava dilekçesinde davalı tarafından bayan kuaförü dükkanının 10.12.2018 tarihinde devredildiği, devir sözleşmesi kapsamında davalı tarafa 10.12.2018 tanzim ve 01.06.2019 vade tarihli 8.500,00 TL’si meblağlı bono verildiğini ve söz konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuşsalar da müvekkili tarafından davalı tarafa verilen senedin boş olduğunun daha sonradan farkedildiği, davalı tarafın da söz konusu senedin boş olmasından yararlanarak sözleşme kapsamında kendisine verilen boş senedi müvekkilimin rızası hilafına tanzim tarihini sözleşme yapıldıktan sonraki tarih olan 15.01.2019 tarihi vade tarihini de 05.03.2021 miktarını da 12.500,00 TL olarak yazarak müvekkiline … vasıtasıyla Eskişehir 8. Noterliğinin 09.03.2021 tarih ve 5229 yevmiye numaralı ödememe protestosu gönderdiği, Akabinde Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/5086 E sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığı, icra takibinin başlatılması üzerine …. Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve soruşturmanın devam ettiği, gelinen aşamada dava konusu bononun müvekkilinin rızası hilafına doldurulmuş olması ve davalı ile müvekkili arasındaki tek hukuki ilişkinin iş yeri devri sözleşmesine dayanması ve söz konusu devir sözleşmesinin de davalı tarafından yerine getirilmemiş olması nedeniyle 15.01.2019 tanzim ve 05.03.2021 vade tarihli 12.500,00 TL meblağlı bonodan dolayı borçlu olmadığının tespite karar verilmesini talep ettiği, öte yandan iş bu dava açılırken senet aslının yerinin bilinmediği, ancak gelinen aşamada senedin davalının elinde olduğunu öğrendiği, iş bu dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/5086 E sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin durdurulmasını talep ettiği, bu nedenle ıslah dilekçesinin kabulüne karar verilerek dava konusu 15.01.2019 tanzim ve 05.03.2021 vade tarihli 12.500,00 TL meblağlı bonodan dolayısıyla Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/5086 E sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile bononun iptaline ve kötü niyetli davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, “(…)davacı tarafça 04/10/2021 tarihinde ıslah dilekçesi sunulmuşsa da davalı tarafça Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2021/5086 esas sayılı dosyası hakkında borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuş ise de dava sebebinin dava dilekçesinde açık bir şekilde 10/12/2018 tarihi ve 01/06/2019 vade tarihli 8.500 TL’lik bonoya dayandırıldığı ve sözleşmenin açıkça bononun vade tarihinin 01/06/2019 olduğu da görülmekle 15/01/2019 tanzim ve 05/03/2021 vade tarihli 11.500,00 TL bedelli bonodan dolayı yapılan takibin ayrı bir dava konusu olduğu görülmekle, ıslah talebinin yapılmamış sayılmasına” karar verildiği belirtilerek, davacının davasının kabulü ile, davacının davalıya 10/012/2018 tanzim ve 01/06/2019 vade tarihli 8.500,00TL’lik bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; İlk derece mahkemesi her ne kadar dava dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar vermiş ise de ıslah talebinin yapılmamış sayılmasına karar verilmesinin yanlış olup ilk derece mahkemesinin ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar vermesi gerektiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davacının ıslah talebinin değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, senet nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde 10/12/2018 tanzim ve 01/06/2019 vade tarihli 8.500,00 TL değerinde bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemişse de mahkemeye sunduğu ıslah dilekçesinde talebini tamamen değiştirmiştir.
Bilindiği üzere ıslah; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HUMK m. 83, HMK m. 176) (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C: IV, İstanbul 2001, s. 3965). Islah müessesi, dava değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir (Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, Cilt: I-II, 5. Baskı, İstanbul 1992, s. 534).
Islahın konusu tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu için, ıslahla düzeltilecek usul işlemlerinin neler olduğundan da söz etmek gerekir. Gerek öğreti, gerekse Yargıtay uygulaması davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Yine müddeabihin artırılıp artırılmayacağı hususu da bir usul işlemi olup, ıslahın konusudur (Kuru, s. 4035).
Islahın amacı, yargılama sürecinde, şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi elbette ki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri, ıslahla düzeltilemez. Feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından, usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir) maddi hukuk işlemi mahiyetini de taşımaktadır ve bu sebeple, bu işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi imkânsızdır; çünkü ıslah, yargılama hukukunun şekle ve süreye bağlılığından kaynaklanan zımni hak kayıplarının telafisi için öngörülmüş bir müessesedir. Açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar, maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için, ıslahın konusu olamaz.
Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2017 tarihli ve 2017/17-1093 E., 2017/1090 K.; 07.06.2017 tarihli ve 2016/9-1212 E., 2017/1078 K. ile 02.04.2019 tarihli ve 2017/22(7)-2168 E., 2019/395 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Islah işleminin ne şekilde yapılacağı 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre; “Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir.”. Görüldüğü üzere ıslah işleminin gerçekleştirilmesi için 6100 sayılı HMK’da herhangi bir şart öngörülmemiş, ıslahın sözlü veya yazılı olarak yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Islah, 6100 sayılı HMK’nın 177/1. fıkrası uyarınca tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
“Kötüniyetli ıslah” başlıklı 6100 sayılı HMK’nın 182. maddesinde; “(1) Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca hâkim, kötüniyetle ıslaha başvuranı, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarını ödemeye ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder.” şeklinde düzenlenmiştir.
Öncelikle savunmayı genişletme sayılan hâllerde ve davacı tarafın da açıkça muvafakat etmemesi durumunda davalı savunmasını ancak ıslah yolu ile değiştirebilir ya da genişletebilir.
O hâlde mahkemece davacı vekilinin dava dilekçesi ve davanın konusunu tamamen ıslah edebileceği gözetilerek sunulan ıslah dilekçesi gözetilerek deliller toplanıp bir karar verilmesi gereklidir.
Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi, 2021/462Esas, 2021/887Karar ve 25/10/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 04/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

……

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”