Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/530 E. 2023/1568 K. 28.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/530 (KABUL KALDIRMA YENİDEN ESAS
KARAR NO : 2023/1568 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2019
ESAS-KARAR NO : 2017/601 E – 2019/295 K

DAVACI-KARŞI DAVALI
VEKİLİ :
DAVALI-KARŞI DAVACI

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 28/11/2023
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya değişik tarihlerde mal ve hizmet satışları gerçekleştirdiği, bedele mahsuben değişik tarihlerde parçalar halinde çek yazıldığını takip ekinde ve ihtarname ekinde sunulan 4 adet kambiyo senedi vasfı olmayan çek suretlerin de ve cari hesap dökümünden de görüleceği üzere müvekkili şirkete ödemediği bakiye 1.155.095,88 TL bedel bulunduğunu bakiye borç için icra takibi başlatıldığını, mal ve hizmeti eksiksiz olarak teslim alan borçlu şirketin haksız itiraz ettiğini, taraflar arasında mal hizmet satışı bulunduğundan dolar cinsinden fatura düzenlendiği ve bu faturaların ödeme tarihindeki kur karşılığı olan bedellerin müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkili şirkete bakiye 326.519,64 dolar borcu bulunan davalı şirketin takip tarihi olan 01.06.2017 tarihli Merkez Bankası satış döviz kuru üzerinden 1.155.095,88TL borcunun bulunduğunu, takibe davalı itirazının haksız olduğunu, takibe bakiye alacak konu edilecek iken sehven yazdırılmamış senet hükmünde olan çek bedellerinin tamamının takibe konu edildiğini, davalının kısmi itirazda bulunacak iken borcun ve ferilerinin tamamına itiraz ettiğini, kambiyo vasfı olmayan çek suretlerinde ve cari hesap dökümünden de görüleceği üzere davalının bakiye borcu olan 1.155.095,88 TL’ye yapmış olduğu itirazın iptali ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili karşı davaya cevabında; müvekkilinin boruları 22 gün gecikmeli olarak tamamlayabildiğini, projenin işletmeye uygun olarak idareye teslimi ile yükümlü bulunan davalının döşenmiş hattı sözleşme şartlarına uygun şekilde 30/05/2017 tarihinde teslim ettiğini, davalının taahhüdünü zamanında yerine getirmemesi nedeniyle gecikme olduğunu, bundan müvekkilinin sorumlu olmadığını belirterek karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, asıl davada sipariş verilen boruların davacı firma fabrikasında özel sacların kesilmesi ile imal edilen ve üçüncü kişilerce alınmayacak borular olduğunu, davacıya söz konusu alım satımdan dolayı herhangi bir borcunun kalmadığını belirterek asıl davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. Ltd. Şti. vekili karşı dava ile; Müvekkili şirketin yüklenicisi olduğu iş sahibi idare Aski ile yapılan “iletim hattı” yapım işinde kullanılacak olan idarenin teknik şartnamesine uygun boruların davacıdan alınması konusunda anlaşma yapıldığı, teklif metni sunulduğunu, buna göre belirlenen ebatlarda şartnameye uygun boruların taraflarına teslim edilmesi gerektiğini, davacının sipariş edilen boruların sadece %35’ini Ekim ayı sonuna kadar teslim edebildiğini, geç teslimde kusuru olmadığını kanıtlaması gerektiğini, davaya konu alacak miktarının davacı firmanın düzenlediği faturalar karşılığı olan bedellerin o tarihteki kur karşılığı miktarın ödenmemesi iddiasından kaynaklandığının dava dilekçesinde belirtildiği,kur farkı talep ettiğini, normalde düzenlenecek faturaların 2016 Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ait olmasına ve bu tarihteki kur esas alınarak ödeme yapılacak tutar belirlenecek olması gerekirken kendi kusuru ile geç teslim edip bu bedellerin istendiğini, boruların tam teslim edildiği tarihin son sevk irsaliye tarihi olan 22.11.2016 olduğunu, davacı-karşı davalı firmanın 31.10.2016 tarihine kadar teslim etmesi gereken boruları 22.11.2016 tarihine kadar teslim edemediğini,hatta sipariş edilen boruların %35 ini 2016 Ekim ayı sonuna kadar teslim ettiğini kalanı 22.11.2016 tarihinde teslim edebildiğini, yapım işinin iki aşamalı oduğunu, ilk aşamanın boruların döşenmesi ikinci aşamanın ise projenin işletmeye uygun idareye teslim edilmesi olduğunu, davacı idareden kaynaklı geç teslimler olması nedeniyle her ne kadar Teklif metninde ödeme tarihindeki kurun esas alınacağı( fatura tarihinden itibaren 70 gün sonra ödeme yapılacağı) yazılmış olsa da boruların geç teslimi nedeniyle ödemeler geç olunca kur farkının davalı-davacının kendi kusurlarından dolayı oluştuğunu, taleplerinin reddi gerektiğini; karşı dava yönünden geç teslimden kaynaklı zararların doğduğu bunlardan bir kısmının boruların döşenmesi işinin tamamlandığı tarih olan 15.12.2016 tarihinden itibaren 30.05.2017 tarihine kadar şantiyelerinde çalışan işçilere ödenen aylık ve diğer ödemeler, yine geç teslim nedeniyle çalışılamayan döneme denk gelmesi ve bu sebeple zorlu şartlarda çalışılması nedeniyle ek maliyetlerin ortaya çıkmış olması, kur farkı talep etmeleri, yine fazladan açık kalan şantiyelerdeki masraflara taraflarınca katlanılması idare tarafından hakedişlerin ödenmesi ve geçici kabulün yapılmasında gecikmelere sebep olunması gibi birtakım zararların oluştuğu belirtilerek asıl dava yönünden davanın reddi ile kötüniyet tazminatının tahsili ve karşı dava yönünden de şimdilik fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL’nin temerrüd tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte karşı taraftan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, davacı asıl davada takibe konu edilen çek bedellerinden bakiye 1.155.095,88 TL alacağı kaldığını, icra müdürlüğünde fazla talepte bulunulduğunu beyan ederek, bu miktara yapılan itirazın iptali, karşı dava da ise sipariş edilen boruları geç teslim edildiğini, bu nedenle de zarara uğradığını belirterek zararın tazmini talep edilmekle tarafların davaya ilişkin delil ve belgeleri toplandıktan sonra dosya makine mühendisi, mali müşavir ve nitelikli hesap uzmanından oluşturulan bilirkişiden alınan 26/09/2018 tarihli raporda davacının teslim ettiği borularla ilgili düzenlenen faturanın 4.119.264,68TL, davalı kayıtlarına göre yapılan ödemenin ise 4.344.798, 50TL, davacı kayıtlarına göre ise 3.570.374,74TL, tarafların ticari defterleri arasındaki farkın 774.423,56 TL olduğu, iade edilen bu miktardaki çekin davalı ödemesi olarak kabul edilmesi gerektiğinden davacı şirketin davalı şirkete 225.533,82TL borcu olduğu belirtilmiş, rapora itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişi kurulundan 19/02/2019 tarihli ek rapor alınmış, ek raporda 25/11/2016 vadeli 774.423,56TL bedelli çekin davacı şirkete ödenip ödenmediği hususunun tespit edilemediğinin belirtilmesi üzerine davacı vekili söz konusu çekin de içinde olduğu çek iade makbuzunu sunduğu, … Şubesine yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda da söz konusu çekle ilgili ödeme yapılmadığı belirtilmiş, keşideci tarafından da çekin bankaya ibraz edildiğinin belirtildiği, asıl davaya ilişkin olarak davacı 4.119.264,68 TL tutarında fatura düzenlemiş, davacı kayıtlarına göre 3.570.374,74 TL ödeme yapıldığı, davalı kayıtlarında ise 4.344.798,50 TL ödeme görünüyor ise de bu farkın 25/11/2016 keşide tarihli 774.423,56 TL’lik çekten kaynaklanmakta olup, inkar olunmayan 23/12/2016 tarihli çek iade makbuzuna göre bu çek davalıya iade edilmiş olup, davalı tarafından bankaya iade edildiği, bu çek bedelinin ödenmediğinin kabulü gerektiği; buna göre asıl davada davacı alacağının 548.889,74 TL olduğu; davacının asıl davada belirlenen miktardan fazla alacağı olduğunu iddia etmiş ise de bu iddiasını sunulan delil ve belgelere göre ispat edemediği; Karşı davada ise gecikme nedeniyle şirketin zarara uğradığı iddia olunmuş ise de söz konusu gecikmenin alınan bilirkişi raporuna göre makul olduğu belirlenmekle karşı davadaki talebin yerinde olmadığı belirtilerek;
-Asıl davanın Kısmen Kabulüne, davalının 548.889,74 TL’ye yapmış olduğu itirazın iptaline, kabul edilen miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, kabul edilen miktarın %20’si oranında hesaplanan 109.777,95 TL inkar tazminatının davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Karşı davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; Hesap hatasının çözümlenerek düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, gerekçeli kararda, ” Davacı, 4.119.264,68 TL tutarında fatura düzenlemiş, davalı ise 3.570.374,74 TL ödeme yapmıştır, asıl davada davacı alacağı 548.889,74 TL’dir, davacı belirlenen miktardan fazla alacağı olduğunu iddia etmiş ise de bu iddiasını sunulan delil ve belgelere göre ispat edememiştir” demek suretiyle yabancı para ve Türk parasından kaynaklanan değerlendirme hatası yapıldığı, nitekim müvekkilinin, mahkemece belirlenen miktardan daha fazla alacağı olması, başkaca bir delil ve belge ile ispatlanabilecek bir durum olmayıp, kur farkları ile ilgili gerekli incelemenin yapılmamasından kaynaklandığı, yargılama safahatında sunduğu halde müvekkilinin davalıdan alacağı Türk Lirası üzerinden: 548.889,74TL, USD üzerinden:326.519,64 USD gözüktüğü, icra takibi ve eldeki dava ikame edilirken, icra takip tarihi olan 01.06.2017 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Döviz Satış Kuru 3.5376 esas alınmak suretiyle müvekkilin alacaklı olduğu bakiye 326.519,64 USD bedel Türk Lirasına çevrildiği, müvekkilinin USD üzerinden kesmiş olduğu fatura bedellerinin karşılığı Türk Lirası üzerinden ödendiği, bu nedenle müvekkilin alacaklı olduğu bedel Türk Lirası üzerinden ve USD üzerinden eşitlik göstermesi finansal anlamda mümkün olmadığı, bu nedenle tespit edilen 548.889,74 TL miktarın, müvekkilin gerçek alacağı olmadığı, yani, kesilen faturalar USD üzerinden kesilmiş, davalının Türk Lirası üzerinden yapmış olduğu ödemeler, ödeme günündeki döviz satış kuru üzerinden USD’a çevrilmek suretiyle tahsilat olarak kaydedildiği, müvekkilinin bakiye alacağı ile mahkemece tespit edilen farkın buradan kaynaklandığı, toplam 1.308.402,59 USD fatura kesilmiş, davalıdan ise 981.882,95 USD tahsilat alındığı, müvekkilinin bakiye 326.519,64 USD alacağı bulunduğu, Mahkemece Türk Lirası üzerinden hesaplama ve değerlendirme yapılmış olmasının sonuca hatalı gidilmesine yol açtığı, Mahkemece, USD üzerinden müvekkilin alacağının tespitini müteakip, icra takip tarihindeki kur üzerinden Türk Lirasına çevirmek suretiyle davanın kabulüne hükmedilmesi gerekirken, Türk Lirası üzerinden hesaplama ve değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu bildirilmiştir.
2-Davalı-karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna; Davacı – karşı davalı yanın istinaf dilekçesinde belirttiği kur farkına ilişkin hususların yargılamanın hiçbir safhasında ileri sürülmediği, muvafakatin bulunmadığı, davacının kötüniyetli olduğu, mahkeme kararına gerekçe yapılmış olan ek bilirkişi raporunda bilirkişiler tarafından 774.423,56 TL miktarındaki çekin ödendiğine ilişkin müvekkili şirketten belge talep etmiş olsa da bu hususta ödeme yapılmadığının ispat yükü davacıda olup bunu da yazılı delille ispat etmek külfetinde olduğu, kambiyo senedinin iade edilmesi, basiretli tacir olarak ticari kayıtlara da bu şekilde işlenmesi ve ardından bu çekten kaynaklanan alacağın iddia edilmesi durumunda bu hususun yazılı delille ispat edilmesi gerektiği; karşı dava yönünden de yapım işinde yer teslim tarihi ile sipariş tarihi olan 13.07.2016 tarihinin dikkate alınması gerektiği, teklif metnindeki taahhüt edilen teslim tarihi ve miktarlarına uyulmadığının açıkça belli olduğu, bu hususlarda yeterli ve gerekli inceleme yapılmadan karşı dava hakkında red kararı verilmesinin hatalı olduğu, istinafa konu hükümde kötü niyet tazminatı hakkında red kararı verilmiş bir gerekçe gösterilmemiş olduğu, reddedilen kısım hakkında da kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Asıl davaya konu alacağın kapsam ve miktarı ile karşı dava yönünden oluşan zararın talep edilip edilemeyeceği uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, satıma dayalı itirazın iptali; karşı dava geç teslim nedeniyle zararın tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2017/11152 sayılı dosyasının incelenmesinde; asıl davacının 4 adet çeke dayalı işlemiş faiz dahil 2.375.517,89 TL’nin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsili amacıyla 30.05.2017 tarihinde ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin 03.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 05.06.2017 tarihinde süresinde tüm borca ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takip durdurulmuştur.
Takibe dayanak çeklerin incelenmesinde 31.01.2017(625.000,00TL) ;13.02.2017 (500.000,00TL bedelli); 25.02.2017(568.750,00TL); 07.03.2017 (625.000,00TL bedelli) keşide tarihli olan çeklerin davalı … Limited Şirketi tarafından keşide edildiği, lehdarın … Anonim Şirketi olduğu, çeklerin süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle taraflar arasındaki cari alacak gözetilerek takibe konu alacağın belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı … Anonim Şirketi tarafından düzenlenen 22.06.2016 tarihli teklif metninde boru ebatları belirtilerek toplam fiyatın 1.131.795 USD olduğu teslim yerinin şantiye, teslim süresinin kesin siparişle birlikte sipariş avansının alındığı tarihten itibaren 4000 metresinin Ağustos 6965 metresinin Eylül, 7000 metresinin ise Ekim ayı içinde teslim edileceği, kesin sipariş ile birlikte yüzde 15 sipariş avansı alınacağı bakiyenin ise her parti boyu kabulünü müteakip düzenlenecek fatura tarihi itibariyle 70 gün içinde firmalarına ödeneceği, sözleşme aşamasında alıcının KDV dahil toplam tutar üzerinden düzenlenecek teminat çekini firmalarına teslim edeceği, ödemelerin ABD doları cinsinden veya ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden TL olarak yapılacağı, teklifin 24.06. 2016 tarihine kadar geçerli olacağı belirtilmiştir.
Mahkemece alınan 26.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda takibe konu edilen çeklerin 31 Ocak 2017, 13 Şubat 2017, 25 Şubat 2017 ve 7 Mart 2017 tarihli oldukları, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda 25.02.2017 tarihli 568.750,00 TL tutarlı ve 07.03.2017 tarihli 625.000,00 TL tutarlı 2 adet çekin toplam 1.193.750,00 TL davalı defterlerinde iade olarak alındığına dair kaydın yer aldığı buna göre davacı defterlerinde önce ödeme sonra iade olarak yer alan toplam 65.82.426,27 TL tutarındaki ödemelerin davacı ticari defterlerinde yer alan 10.927.254,77 TL ödemeden düşürülmesinden sonra 4.344.798,50 TL kaldığı ayrıca davacı defterlerinde karşılıksız çıkması nedeniyle tekrar davalı adına borç kaydedilen 15.11.2016 vadeli 774.423,56 TL tutarındaki çek tutarının da düşürülmesinden sonra davalı şirketten tahsilat tutarının 3.570.374,70 TL olup fatura tutarı olan 4.119.264,68 TL mahsup edildiğinde 548.889,74 TL kaldığı bildirilmiş, mahkemece bu tutara hükmedilmiştir.
İstinaf incelemesi sırasında; Dairemizce dosyanın duruşmalı incelenmesine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında davalı Şirket hakkında iflas kararı verildiği belirtildiğinden iflas kararının kesinleşmesi beklenilmiş olup neticeten davalı şirket hakkında verilen iflas talebine dair davanın reddedildiği ve iflas kararının temyiz incelenmesi sonucu kaldırıldığı ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davaya konu takip, süresinde bankaya ibraz edilmeyen çeklere dayalı ilamsız takip olup, takibe itiraz üzerine itirazın iptali asıl davada talep edilmiştir.
Bilindiği üzere süresinde bankaya ibraz edilmeyen çekler yazılı delil başlangıcı olup buna dayanan davacı tarafın alacağını her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Taraflar arasında düzenlenen bu çeklerin satım ilişkisinden kaynaklı verildiği ve çek bedellerinin ödenmediği tartışmasızdır.
Bu kapsamda davacı taraf defterleri incelenmiş olup usulüne uygun düzenlendiğini belirleyen bilirkişi tarafından sunulan 26.09.2022 tarihli raporda; davacının ticari defterlerini teyit eden muavin defter çıktısında davalı tarafa düzenlenmiş tüm faturalar ile bu faturalar nedeniyle çek ve EFT ile davalı tarafça yapılan tüm ödemelerin her iki taraf ticari defterlerinde yer aldığı davacı tarafça takibe konu bu çekler nedeniyle toplam 2. 375.517,89 TL’nin tahsilinin talep edildiği, davacı şirket kayıtlarının incelenmesinde anılan çeklerin davalı yana iade edilmiş olması nedeniyle davacı cari hesabına alacak kaydedilmiş olduğu, davacı şirketin düzenlediği faturalar ile bu faturalar nedeniyle fiilen tahsil ettiği tutarları USD’ye çevirmiş olduğu, davacı alacağının takibe konu edilen ve ödenmemiş olması nedeniyle davalı yana iade edildiği için davalı cari hesabına alacak kaydedilmiş çek bedellerinin ödenmemesinden değil cari hesap bakiye alacağının bir kısmı olduğu,davacının 10.04.2017 takip tarihi itibariyle 342.854,64 USD alacaklı gözüktüğü, davacı alacağı ile davacı vekilinin davaya konu ettiği tutar arasındaki farkın 57.796,51TL tutarlı fatura karşılığı 16.335,00USD’nin takibe ve davaya konu edilmemesinden kaynaklandığı, davacının takibe ve davaya konu ettiği 326.519,64 USD’nin 10.04.2017 tarihi itibarıyle T.C Merkez Bankası döviz satış kuruna göre TL tutarının 1.155.095,88TL olacağı belirtilmiştir.
Buna göre bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi taraflar arasında düzenlenmiş sözleşmede birim fiyatın USD olarak belirlenmiş olduğu, davacının düzenlediği faturaların USD bazlı düzenlendiği ve TL karşılıklarının ticari defterlerde davalı-karşı davacı şirket cari hesabına borç kaydedilmiş olduğu, teklif tutanağında ödemenin USD veya ödeme tarihindeki USD karşılığı TL olarak ödeneceğinin kararlaştırılmış olması nedeniyle davacı alacağının USD mahiyetini koruyacağı, taraflar arasındaki ticari defterlerde son işlemin 10.04.2017 tarihindeki işlem olduğu, takip tarihinin de 30.05.2017 olduğu, dolayısıyla takip tarihi itibarıyle alacağının 1.155.095,88 TL olduğu görülmekle bu tutar üzerinden davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesi gerekmiştir.
Karşı dava yönünden ise ilk derece mahkemesi kararında belirtildiği üzere davacının kusurundan kaynaklı Ekim ayı içerisinde teslimi gereken boruların en son 22.11.2016 tarihinde teslim edilerek gecikildiği ve bu geç teslimden dolayı zarar doğduğu belirtilerek bu zararın tazmini davalı tarafça istenilmiş ise de ilk derece mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 22 günlük geç teslim makul karşılanabilir sürede olduğundan karşı davanın reddi usul ve yasaya uygun olmuştur.
Açıklanan nedenle davalının tüm istinaf itirazlarının esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 356.maddesi gereğince kaldırılarak aşağıdaki gibi yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir .
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı-karşı davacı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı – karşı davalı … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE ;
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.04.2019 tarih 2017/ 601 Esas 2019/ 295 Karar sayılı kararının HMK’nun 356.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
4- A-ASIL DAVADA;
a-Davanın KABULÜNE,
b-Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2017/11152 nolu dosyasında yapılan takibe davalının itirazının 1.155.095,88 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, 1.155.095,88 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
c-Kabul edilen miktarın %20’si oranında hesaplanan 231.019,176 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
ç-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 78.904,60TL harçtan peşin alınan 7.848,56TL harcın mahsubu ile bakiye 71.056,04TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
d-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 157.060,55TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e-Davacı tarafından yapılan 31,40TL başvuru harcı, 7.848,56TL peşin harç, 4,60TL vekalet harcı olmak üzere 7884,56TL harç gideri ile bilirkişi tebligat, müzekkere ve posta giderinden oluşan 2.378,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
B.-KARŞI DAVADA;
a-Davanın REDDİNE,
b)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 44,40 TL maktu karar ve ilam harcı için peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile noksan olan 13,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
c)Davalı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile karşı davalıya verilmesine,
ç)Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d)Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
5-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı- karşı davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
6-Asıl dava yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 37.494,66TL Harçtan peşin alınan 9.327,00TL harcın mahsubu ile bakiye 28.167,66TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Karşı dava yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85TL harçtan peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 314,25TL harcın karşı-davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 11.000,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-İstinaf incelemesi aşamasında davacı-karşı davalı tarafından yapılan 1.058,00TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-İstinaf incelemesi aşamasında davalı karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
11-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Davacı karşı davalı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda HMK’nin 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 28/11/2023 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”