Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/525 E. 2022/887 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/525 (KABUL YENİDEN ESAS HAKKINDA
KARAR NO : 2022/887 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2016
ESAS NO : 2014/1080 E 2016/608 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili, tarafından istenmiş, Dairemizce verilen kararın temyiz incelemesi sonucu bozulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373.maddesi uyarınca, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili ;müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıdan doğrama malzemeleri alıp nakit ve senet verdiklerini, senetlerin teminatı için adlarına kayıtlı taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, borçları olmadığı halde ipoteğe dayalı olarak davalı tarafından girişilen takibe konu borç miktarı kadar müvekkillerinin borçlu olmadığını, tarafların bakiye borç alacak miktarını belirleyerek mutabakat belgesi düzenlendiğini, müvekkillerinin takip miktarı kadar borçlu olmadığını belirterek, icra takibine konu alacak nedeniyle müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı vekili; davacının taraflar arasındaki ticari ilişki sonucunda ortaya çıkan cari hesap borcunu ödemediğini, bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davacı tarafın ödeme iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hükme karşı davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili; dava dilekçesinde ekinde yer alan 24 adet ödeme belgesinin dikkate alınmadığını, mutabakattan önce verilen ve ödenmeyen bono ve çeklerin de cari hesaba dahil edildiğini, oysa ödenmeyen bono ve çeklerin iade alındığını, yenisinin verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
BOZMA İLAMI
Dairemizce verilmiş olan karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/4573 Esas, 2022/125Karar Sayılı 11/01/2022 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle;
6100 sayılı HMK’nın karar tarihinde yürürlükte olan 353/1-b-1 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmadığının ve kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediğinin anlaşılması halinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması halinde ve bu hale münhasır olarak başvurunun esastan reddine karar verilmesi gereklidir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda da açıklandığı üzere yargılamada eksiklik görülerek dava konusu uyuşmazlık üzerinde yeni bir bilirkişi raporu aldırılarak inceleme (tahkikat) yapılması durumunda HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince esastan yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, bir yandan kararın gerekçesinde ilk derece mahkemesi yargılama eksikliğine ve bunun Bölge Adliye Mahkemesince giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki oluşacağı açık olup bu gibi bir durum ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil eder niteliktedir.
Öte yandan hükümden sonra 02.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun ile HMK’nın 356. maddesine eklenen ve yayım tarihinde yürürlüğe giren 2. fıkrası ile 353/1-b-3 fıkrasına eklenen “başvurunun esastan reddine” ibaresi de yukarıdaki yorumdan farklı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir nitelikte değildir. Nitekim, bilindiği ve HMK’nın 354. maddesinde ve özellikle bu maddenin gerekçesinde değinildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemelerince yapılacak incelemenin biri denetim açısından, diğeri ise dava konusu uyuşmazlık bakımından olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Ayrıntıya girilmeden ifade edilecek olursa, Bölge Adliye Mahkemesince yargılamada yeni delil niteliğine sahip tespitler yapılacak şekilde bilirkişi raporu alınmak sureti ile dava konusu uyuşmazlık üzerinde bir inceleme (tahkikat) yapılması halinde verilmesi gerekli karar, “yeniden esas hakkında bir karar” olmak durumundadır. Tüm bu nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir… denilmiştir.
Dairemizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; takip tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, icra takibine konu edilen alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce davacı vekilinin istinaf talepleri doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmış, alınan ek raporda: Davacı tarafın bahsettiği ödemeler dikkate alınmış ve daha önceki raporda da belirtildiği gibi davacının davalıya borçlu olmadığı konusunda görüş bildirilmiştir.
Dairemizce alınmış olan ek raporda ve kök raporda davacı tarafın, davalı tarafça kendisine iade edildiğini iddia ettiği bonoların kime iade edildiği, bu konuda tutanak tutulup tutulmadığı ve ödenip ödenmediği konusunda herhangi bir yazılı belge davacı yanca dosyaya sunulmamıştır. Bununla birlikte davacı istinaf dilekçesinde de bu ödemelerin gayri resmi kayıtlarda yer aldığını, yani resimi olarak tutulan defterlerde yer almadığını dolaylı yoldan kabul etmektedir. Dolayısıyla dava dilekçesinde bahsedilen ödeme iddiası usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır.
Açıklanan bu nedenlerle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle bozma ilamı kapsamında ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 11/11/2016 tarih 2014/1080 esas, 2016/608 karar sayılı kararının HMK 356 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
2-a)Davacıların davasının REDDİNE,
b)Peşin alınan 1.195,45-TL harçtan red harcı olan 29,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.166,25-TL’nin davacılara iadesine,
c)Davacıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
d)Davacıların yatırdığı gider avansından sarfedilmeyen kısmın kararın kesinleşmesini müteakip davacılara iadesine,
e)Karar tarihine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 8.050-TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak kendini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından, 2.725,00TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince taraflarca istinaf aşamasında yatırılan gider avansından varsa, artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nin 356 maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 21/06/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”