Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/397 E. 2022/757 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2021 (Ara Karar)
ESAS-KARAR NO :…
DAVANIN KONUSU : Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ : 03/06/2022
YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili şirketin … yasalarına göre kurulmuş ve merkezi …’da olan tüzel kişi olduğunu, 29/11/2019 tarihinde 2911201901 nolu sözleşmeyle davalı taraf’ın 250.000,00 EURO karşılığında müvekkili şirkete ağır araçları satıp tedarik etmeyi taahhüt ettiğini, müvekkili tarafın sözleşmeye uygun olarak 0,3/12/2019 tarihinde sözleşme ile vermeyi taahhüt ettiği 250.000,00 EURO’yu …. nolu havale talimatı ile gönderildiğini, müvekkili şirketin yapılan sözleşme ile üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiş olmasına rağmen davalı tarafın sözleşmenin 7.3 maddesinde düzenlenen ödemenin yapılmasından itibaren 31 takvim günü içerisinde malın sevkiyatını yapma sorumluluğunu yerine getirmediğini, bunun üzerine taraflar arasında 10/01/2020 tarihli ek sözleşme imzalandığını, kesin teslimat tarihinin 05/02/2020 tarihi olarak kabul ettiklerini, kesin teslimat tarihi tarihi içerisinde teslimatın yapılamaması durumunda davalının aldığı 250.000.00 EURO’yu iade etmeyi ve 10.000,00 ADB Dolarının ceza olarak ödemeyi kabul ettiğini, davalının taraf teslimatı yine yapamadığını ve müvekkili şirketçe davalı tarafa 23/10/2020 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalı tarafın bu ihtarnameye cevap vermediğini, bunun üzerine mahkemeye başvurulduğunu, … … ili … Mahkemesi’nde görülen davada davalı tarafın karara karşı itirazda bulunmadığını, temyiz yoluna başvurmadığını ve bu sebeple 13/07/2021 tarihinde verilen kararın 10/08/2021 tarihinde kesinleştiğini, bu nedenlerle … … ili … Mahkemesi’nin ….. Esas nolu dosyasında verilen kararın Türkiye Cumhuriyet makamları tarafından geçerli kabul edilebilmesi için işbu tanıma ve tenfiz davasını açma zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek davanın kabulü ile … … ili … Mahkemesince verilen kararın tanınması ve tenfizine karar verilmesini belirterek borçlunun borcuna yeter miktarda taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, öncelikle uluslararası sözleşmelerin geçerliliği için sözleşmenin yapıldığı yer olan Türkçe dilinde yapılması gerektiğini, aksi takdirde iş bu sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemeyeceğini, somut olayda davacı ile müvekkili şirket arasında yapılan sözleşmenin bu açıdan değerlendirildiğinde hukuken geçerli bir sözleşme olmadığını, sözleşme geçerli olmadığından sözleşme içerisinde yapılmış olan yetki hükmünün de geçerli olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile … Devleti arasında akdedilen Türkiye Cumhuriyeti ile … arasında hukuki konularda adli yardımlaşma ve işbirliği anlaşmasının uygun bulunduğuna dair kanunun 27.maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında yaşanılan uyuşmazlıkta bir an olsun … Devleti mahkemelerinin yetkili ve görevli olduğu düşünülse dahi … … … Mahkemesinde iş bu konuda yapılan yargılamanın ne denli hukuka uygun ve adil olduğunun tartışmalı olduğunu, zira müvekkili şirketin yargılamanın hiçbir aşamasından, dava dilekçesi hariç, haberdar edilmemiş, adil bir yargılanma süreci yürütülmemiş ve müvekkilinin en temel hakkı olan savunma hakkı kullandırılmamış olduğunu, ayrıca … … Mahkemesinin vermiş olduğu kararın müvekkiline tebliğ edilmediğini ve müvekkilinin kanun yollarına başvuru hakkı elinden alındığını, müvekkili şirket yetkilileri aleyhlerinde bir karar olduğuna ve bu kararın kesinleştiğine ancak iş bu tenfiz davası ile muttali olduklarını, davacının dava dilekçesindeki iddialarının yersiz olduğunu, MÖHUK 24. maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere somut olayda yetkili olması gereken mahkemenin, … Mahkemeleri değil Türk Mahkemeleri olduğunu, 30.12.2019 tarihinde müvekkili şirket, davacı şirket ve 3. taraf olarak … … T….. arasında dava konusu araçların satış ve teslimine ilişkin bir protokol imzalandığını, bu protokolde teslim edilecek araçların 3. taraf olan … ……..’ye ait olduğu ve gümrük işlemlerinin yapılarak, davacı şirkete teslim edileceğinin belirlendiğini, ancak 3. kişi olan … … … Ltd. Şti.’nin konkordato sürecinde olması ve konkordato sürecinin takibinin yapıldığı Ankara 1. Asliye … Mahkemesi 2018/682 Esas numaralı dosyasında iş bu sözleşme konusu araçların satış izninde müvekkil şirketin kontrolü ve sorumluluğu dışında sorunlar ortaya çıkmasından dolayı, sözleşme konusu araçların davacı şirkete teslim edilemediğini, Ankara 1.Asliye … Mahkemesi 2018/682 Esas numaralı dosyasında sözleşme konusu araçların satışına izin verilmesini müteakip, araçların satış ve tesliminin gerçekleştirileceğini, davacı şirketin, araçların alınacağı 3. kişi olan … …… Ltd. Şti.’nin konkordato sürecinde olduğunu ve araç devirleri için mahkeme kararı gerektiğini bilmesine rağmen davayı açmalarının iyi niyetli olmadığını, zaten imzalanmış olan üçlü protokol bizzat davacı şirketin isteği üzerine gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davacının dayandığı yabancı mahkeme ilamı hakkında Türk Mahkemeleri tarafından henüz verilmiş bir tenfiz kararı bulunmadığından, dayanılan yabancı mahkeme kararının Türkiyede icra kabiliyetinin olmaması nedeniyle davacının ihtiyati haciz talebi yönünden İİK’nun 257.maddesi koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği, bununla birlikte borçlunun kaçtığı, mal kaçırdığı ya da mal varlığını gizlediği ve bu yönde hileli işlemlerde bulunduğu yönünde de bir delil bulunmadığı gerekçesi ile İ.İ.K 257/1 maddesinde belirtilen ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığından ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, tanıma ve tenfizi talep edilen mahkeme kararının hüküm kısmında “….nin davasının tam kapsam kabulüne ,… … ….. … lehine 250.000,00 Euro (ana tutar) ve 124.678,14 … (…. harcı) tahsil edilmesi”ne karar verildiğini, tanınması ve tenfizi talep edilen mahkeme kararındaki meblağın 250.000,00 Euro (… tutar) ve 124.678,14 … (dava harcı) tahsili olması nedeni ile borçlu davalı tarafın üzerine kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile bankalarda bulunan tüm mevduatlarını elden çıkarma çabasına girmesi kuvvetle muhtemel olup yapmış olduğumuz araştırmalardan da anlaşılacağı üzere davalı taraf üzerine kayıtlı iş makinelerini de satışa koyduğu ve şu an mallarını da kaçırdığını, mahkemece tanıma ve tenfize ilişkin karar verilmesine kadar davalının üzerindeki tüm mal varlıklarını kaçırması ve kararın infazının mümkün olmaması söz konusu olacağından bu aşamada öncelikle alacağın kaynağının bir mahkeme kararı olması nedeni ile teminatsız mahkemenizce aksi kanaat hasıl olur ise gösterilecek olan düşük bir teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, yerel mahkemece mevcut ihtiyati hacize konu kararın bir yurtdışı mahkemesince verilmiş bir karar olması ve henüz tanıması ve tenfizinin gerçekleştirilmemiş olması nedeni ile ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği ve aynı zamanda davalı tarafın mal kaçırmaya yönelik bir eyleminin anlaşılamadığı belirtilmekle talebimiz reddedildiğini, yabancı mahkeme kararlarına binaen ihtiyati haciz kararı verilmesi yönünde herhangi bir engel de bulunmadığını, Ankara 3. Asliye … Mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebimizin reddine dair kararın kaldırılarak öncelikle teminatsız olarak aksi taktirde takdir edilecek düşük miktarlı bir teminat ile ihtiyati haciz kararı verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, ihtiyati haciz koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257 ila 268. maddesinde yer almaktadır.
Bilindiği gibi İhtiyati Haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacak rehinle temin edilmemiş olmalıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında her hangi bir koşul öngörülmemiştir.
İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır.
İhtiyati haciz kararına karşı itiraz ise İİK’nın 265. maddesinde düzenlenmiş olup itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin, “dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı” itiraz edebilir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farlı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasanın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukuki himaye sağlanmaktır. İhtiyati haciz yargılamasında, etkin hukuki himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce gelir. Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğu, İcra ve İflas Kanunu’nun 264. maddesi çerçevesinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası kapsamında ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında incelenerek sonuçlandırılacaktır (Y19HD., 29.01.2009 tarih, 2008/11835 Esas, 2009/516 Karar, Deynekli Adnan / Saldırım Mustafa, Öğretide ve Uygulamada İhtiyati Haciz, 3. B., Ankara 2011, s. 101, dn. 128).
Somut olayda yabancı mahkeme kararına dayalı olarak ihtiyati haciz talep edilmiş, ilk derece mahkemesince sözkonusu karara ilişkin olarak verilmiş bir tenfiz kararı bulunmaması nedeni ile koşulları bulunmadığından istemin reddine karar verilmiş ise de, yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmiş olmasının İİK m. 257 anlamında koşul olarak aranmasının Yargıtay kararları da nazara alındığında doğru olmadığı anlaşılmaktadır (Y11HD., 11.01.2016 tarih, 2015/14304 Esas, 2016/49 Karar).
Bu bakımdan yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında ihtiyati haciz isteminin değerlendirilmesi gerektiğinden istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a-4 hükmü uyarınca aşağıdaki biçimde kaldırılması gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 3. Asliye … Mahkemesi 2021/654 Esas 2022/293 Karar sayılı 14/04/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-4.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/(1).g. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

….
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”