Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/373 E. 2022/964 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/373 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/964

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2021
ESAS-KARAR NO : 2019/369 E 2021/34 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili ile emlakçı – davalı arasında 17.01.2017 tarihinde taşınmaz satış sözleşmesi düzenlenmiş gibi gözükse de ve buna dayanarak icra takibi başlatılmışsa da bu sözleşmenin bir geçerliliği ve borç doğurucu bir etkisi olmadığını, sözleşmenin önceden hazırlandığını, elle doldurulan boşlukların altlarının taraflarca imzalanması, paraflanması gerektiğini, dava konusu sözleşmenin kira sözleşmesi olması halinde Yargıtay uygulamasına göre yalnızca sayfa altlarının imzalanması yeterli olacağını, sözleşme incelendiğinde sözleşmenin borç doğurduğu iddia edilen 2/E, F ve G maddelerinin elle doldurulmuş olan alt kısımlarında müvekkilire ait imza ya da paraf bulunmadığını, madde 2/E’de komisyon bedeli parantez içinde önce rakamla ”25.000” yazıldığını, ardından üç sıfırın üzerinin karalandığını, karalanan kısımdan sonra ”bin TL” yazıldığını, yeni bir parantez içinde yine rakamla ”25.000” yazıldığını, diğer imzasız kısımların sonradan doldurulduğunu belirterek davanın kabulüne, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, davalı aleyhine dava değerinin %20sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ancak davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, dava konusu olayda davalının simsar olarak sözleşme ile kararlaştırılan simsarlık ücreti alacağının tahsili istemiyle simsarlık hizmetinden yararlanan diğer taraf davacı hakkında icra takibi başlattığı, tarafların her ikisinin gerçek kişi olduğu tacir olmadığı, tarafların ticari işletmelerinin olduğu veya ortaklıklarının bulunduğu, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gerektiği, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli olmadığı, davalı ve davacı tacir olmadığı gibi hali hazırda ticari işletmesinin de bulunmadığı, davacının tarla vasfındaki taşınmazı bireysel tasarrufu olarak satışa çıkardığı, simsarlık sözleşmesine de bu maksatla taraf olduğu, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle HMK 114/1-c, 115/2. maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, davanın simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik menfi tespit istemine ilişkin olduğunu, ticari davaların üç gruba ayrıldığını, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğunu ve re’sen dikkate alınacağını, simsarlık sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 520 ila 525. maddelerinde düzenlenmiş olduğunu, her iki tarafın tacir olup ticari işletmesini ilgilendirmesi halinde simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan davaların ticari dava niteliğinde olacağını ve uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olacağını, TTK m.4’e göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesinin hem de iki tarafın tacir olmasının gerekeceğini, bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılmasının davanın ticari dava olması için yeterli olmadığını, ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK m. 19/2 uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılmasının, davanın niteliğini ticari hale getirmeyeceğini, tüm dosya kapsamına göre; dava konusu somut olayda davalının simsar olarak sözleşme ile kararlaştırılan simsarlık ücreti alacağının tahsili istemiyle simsarlık hizmetinden yararlanan diğer taraf davacı hakkında icra takibi başlattığını, davacının ise borçlu olmadığının tespiti için huzurdaki bu davayı açtığını, somut uyuşmazlıkta, tarafların her ikisi de gerçek kişi olup tacir olmadığını, ticaret sicil ve vergi dairelerinden gelen müzekkere cevaplarında, geçmişte tarafların ticari işletmelerinin olduğu veya ortaklıklarının bulunduğu bildirilmiş ise de davalı ve davacı tacir olmadığı gibi hali hazırda ticari işletmesinin de bulunmadığını, davacının tarla vasfındaki taşınmazı bireysel tasarrufu olarak satışa çıkardığını, simsarlık sözleşmesine de bu maksatla taraf olduğunu, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, dava konusu işin ticari iş olduğunu, mahkemenin kendisiyle çeliştiğini, her iki tarafında tacir olduğunu, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davaya bakmaya görevli mahkeme noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına ve özellikle mutlak ya da nispi nitelikte bir ticari dava olmamasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.-TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 01/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”