Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/252 E. 2022/265 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
…..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2020
ESAS-KARAR NO ……
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 04/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, taraflar arasında 30/05/2015 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, buna göre göre davacı tüm edimlerini yerine getirdiğini bayinin açılması için birtakım iş ve işlemler ve bu doğrultuda masraf yapıldığını ancak davalının sözleşme ve protokol hükümlerine göre almayı taahhüt ettiği miktarda mal almadığını, gelişen süreçte daha sonra hiç mal almadığını bayinin de kebapçı dükkanına dönüştüğünü, bu sebeple davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinis onradan yapılan görüşmelerde sağlanan mutabakata da davalı tarafça uyulmadığını, mutabakata göre tanzim edilen fatura bedelini de ödemediğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL lik kısmın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 11/11/2020 tarihli dilekçesiyle talebini 114.056,00-TL olarak ıslah etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, taraflar arasındaki bayilik sözleşmenin feshi nedeniyle cezai şart bedelinin tahsili talebi ile davanın açıldığı, davalının sözleşmenin 14. maddesi uyarınca davalının bölgesinde belirtilen yıllık satış hacmine ulaşamadığı, bu hacme ancak 4 yılın sonunda ulaştığı, aynı sözleşmenin 6. maddesi uyarınca reklam panolarının gayesine uygun şekilde kullanılmasına dair yükümlülüklerini yerine getirmediği, bayi olarak kullanılan işyerini de tahliye ettiği, davacının bayilik sözleşmesini feshetme hususunda haklı olduğu, sözleşmede kararlaştırılan 40.000 USD lik cezai şartı talep edebileceği,davacının TL karşılığı talep edebileceği cezai şart alacağının 214.056,00TL olduğu, 14/10/2014 tarihli, 100.000,00TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrilerek davacı tarafından tazmin edildiği, sözleşmenin davacı tarafça haklı nedenle feshedildiği, verilen teminat senedinin cezai şart olarak davacı tarafça irat kaydedileceği veya senet bedelinin davalının olası borçlarından mahsup edilmeyeceğine dair sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davacının bakiye alacağın 114.056.00TL olacağı anlaşılmış ıslah dilekçesindeki talep doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, davacı aleyhine davalı tarafından Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde menfi tespit davası açıldığını, haksız yere tahsil edilen teminat mektubu bedeli olan 100.000TL’nin iadesi istendiğini, davalının açılan davadan haberdar olmadığını, dosyada TK 35.nm.göre tebligatlar yapıldığını, tebligatların usulsüz ve hukuka aykırı olduğunu, savunma haklarının kısıtlandığını, tarafların uzun yıllardır ticaret yaptığını, taraflar arasında ticari ilişki sebebiyle 30/03/2015 tarihinde sözleşme yapıldığını, sözleşmede şekil şartlarının eksik olduğunu, davacının tacir olduğunu, tacir sıfatıyla hareket etmesi gerektiğini, sözleşmenin geçersiz olduğunu, fatura karşılığı mal alım satımı davacı ile davalı arasında yapıldığını, sözkonusu ilişki nedeniyle şirket ödemelerini banka üzerinden dbs sistemine bağlı fatura ödeme şeklinde yaptığını, hiçbir şekilde ticari ilişki nedeniyle faturaya dayalı ticari bir borcunun bulunmadığını, davacının vadesi gelen tüm fatura bedellerini banka kartı ile havale ile tahsil ettiğini, incelenen ticari defterlerde bile alacak borç ilişkisinin sıfır olduğunu, davalının davacıya borcu bulunmadığını, mahkemece davanın usul ve yasaya aykırı olarak kabul edildiğini, tarafların tüm ticari defter ve kayıtları incelendiğini, tek taraflı incelemenin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davalıya ticari ilişki sebebiyle hiçbir borcu bulunmadığını, aldırılan raporda alacak borç ilişkisinin 0 olmasına rağmen iade faturaları var gibi hesaba katılarak müvekkilinin 214.056TL olduğu teminat mektubunun düşülmesi sonucu 114.056TL müvekkilinin halen borcu kaldığının belirtildiğini ancak iade faturalarının rapora esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin eksik ve tamamlanmamış olduğunu, bayilik sözleşmesi olarak dayanak sözleşmenin eksik ve bu haliyle geçersiz bir sözleşme olduğunu, müvekkil şirketin ticari defterleri ve davacı şirketin defterleri incelendiğinde alacak borç kalmadığının görüleceğini, davacı tarafından hiçbir ihtar keşide edilmediğini ve zarara uğradıklarına dair bildirimde bulunulmadığını, davacının ciro ve ortaklık yapısına dayandığını, açılan davayı şeklen kazandıklarını, müvekkiline gönderilen hiçbir ihtar bulunmadığını, mahkemece yapılan tebligatların usul ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunun tek taraflı ve hukuka aykırı olduğunu, davacının üzerine düşen sorumluluğu ihlal ederek lastikleri hiç ithal edemediğini ve müvekkilini zarara uğrattığını, davacının elinde bulunan teminat mektubunu hiçbir alacağa dayanmaksızın tahsil ettiğini ve müvekkilini ortada bıraktığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istinaf etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasında kurulan bayilik ilişkisi nedeni ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı; alacaklı ise miktarı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davalıya gerekçeli kararın ticaret sicil müdürlüğüne kayıtlı adresine 03/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin ise istinaf kanun yoluna 2 haftalık istinaf süresinde sonra 05/10/2021 tarihinde başvurduğu görülmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 91.md sürelerin başlangıcını “Süreler, taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hâllerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlar.”şeklinde, HMK’nın 92.maddesin de ise sürelerin bitimi;” süreler gün olarak belirlenmiş ise tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaz ve süre son günün tatil saatinde biter. Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler gereğince davalı vekilinin 05/10/2021 tarihinde verdiği istinaf dilekçesinin süresinde olmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nin 346.(1) maddesi uyarınca SÜRE YÖNÜNDEN REDDİNE,
2-Davalı tarafça peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istek halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin istinaf yoluna başvuran üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 360. maddesi yollaması ile 346. maddesi uyarınca ret kararının tebliği tarihinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 04.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
……

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”