Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/23 E. 2022/962 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/23 (KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/962

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2021
ESAS NO : 2020/313 E 2021/570 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin dava konusu Ankara 12.İcra Müdürlüğü’nün 2019/2458 sayılı takibe dayanak kambiyo senedi nedeni ile takip alacaklısı olan davalıya hehangi bir borcunun bulunmadığını, icra takibine konu edilen bonoların asıl muhatabının davalının oğlu … ile oğlu … olduğunu, daha önce Ankara 10.İcra Müdürlüğü’nün 2018/1636 ve 2018/1048 sayılı takip dosyalarında takibe konu edilen bonoların müvekkili tarafından ödenememesi nedeni ile davalı adına dava konusu takibe dayanak senedin tanzim edildiğini, tanzim edilen bonoların bedeline karşılık olarak müvekkili tarafından …’in avukatına … adına 100.000,00-TL ve icra dosya masrafı için de 30.000,00-TL para yatırıldığını, yapılan ödeme sonrasında Ankara 10.İcra Müdürlüğündeki dosyalardan feragat edildiğini ve … adına imzalanan dosyalardaki bonoların müvekkiline iade edildiğini, diğer icra takip dosyalarından ise, borcunun tamamının ödenmesi durumunda feragat edileceğinin bildirilmesi üzerine müvekkilinin 2018 ve 2019 yıllarında kalan borcuna istinaden …’e yaklaşık 30.000,00-TL nakit para …’in eşine … plakalı aracını borçtan mahsup edilmek üzere verdiğini, yaptığı ödemeler de dikkate alındığında müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını beyanla dava konusu Ankara 12.icra Müdürlüğü’nün 2019/2458E. sayılı takip dosyası nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının beyanlarının Mahkemeyi yanıltmatya yönelik beyanlar olduğunu, 2016 yılında müvekkili …’in torunu …’in sahibi olduğu … Süt ürünleri Şirketi adına Yozgat ilinde 120 büyükbaşlık bir besi çiftliği yaptırdığını, besi çiftliğinin yapım işi ile ilgili olarak davacının da ortağı olduğu … limited Şirketi ile anlaşıldığını, işin yapımı nedeni ile 650.000,00TL işin yapım bedelinin davacı Şirkete borçlanıldığını, borcun ödenmemesi üzerine davacı ile anlaşıldığını, besi çiftliğinin kendisine 1.050.000,00-TL’ye devrine karar verildiğini, 650.000,00-TL alacağının davacı tarafından mahsubundan sonra davacının davalıya dilekçesinde belirttiği 4 adet senedi verdiğini ve 5.000,00-TL nakit ödeme yaptığını, davacı tarafından toplam 185.000,00-TL bedelli 2 adet senedin bedelinin ise müvekkiline ödenmediğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davanın tarafları yönünden tacir araştırması yapıldığı, davalının esnaf ve sanatkarlar sicilinde kayıtlı olduğu, bu durumda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre somut uyuşmazlıkta Mahkememiz görev alanında olan nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava mevcut olmadığından, davada görevli mahkeme, Asliye Ticaret Mahkemesi değil, genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, davaya bakmaya Mahkemenin görevli olmadığı, Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmakla; göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c.m. delaleti ile 115/2.m. gereğince davanın Mahkememizin karşı görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, davalının esnaf sayılması için birden fazla koşulun gerçekleşmesi gerektiğini, müvekkili ile davalı arasında ticari bir işten kaynaklanan ortaklık ilişkisi olduğunu, dava dışı … adına kayıtlı borçlanmaya neden olan …’daki … Ltd. Şti.’ne kayıtlı olup müvekkilin şirketi devralması neticesinde yaklaşık 700.000TL alacağından feragat edildiğini, … tarafından vadedilen 125.000TL’lik KDV iadesi … ve …in hatası sebebi ile alınamadığını, aksine … tarafından ahıra el konulduğunu, … tarafından 130.000TL avukatlık ücreti istendiğini, müvekkiline devredilen ahırın içi … tarafından boşaltılması nedeniyle yeniden … tarafından istenen malzemeler alınarak içine hayvan konulduğunu, … tarafından haciz yoluyla bunlara da el konulduğunu, ek olarak yaklaşık 1.000.000TL’nin müvekkili tarafından yapıldığını, …, oğlu … adına şirket kurarak …’den süt inekçiliği yapmak üzere 120 başlık ahır vaadiye hibe aldığını, … ile yaptığı sözleşmeye uygun ahır yaptırdığını, ahırın bir kısmını … Şirketi’ne bir kısmını da … Şirketi’ne yaptırdığını, her iki şirkete de ödeme yapmadığını, ahır için gerekli ekipmanları emanet aldığını, hiç para ödemeden ahır sahibi olduğunu, bu ahırı da müvekkiline sattığını, … şirketi devralınan … Ltd. Şti.’ne karşı alacak davası açtığını, müvekkilin ödediği senetler söz verildiği halde iade edilmediğini, icra takibine konu edildiğini, iş ilişkisinden kaynaklanan ve müvekkili tarafından ödemesi yapıldığı halde kendisine iade edilmeyen karşılıksız senetlere karşı açılan menfi tespit davası olduğunu, tarafların tacir sıfatı ile hareket ettiğini, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak yerel mahkemenin görevli olduğuna karar verilmesini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, görevli mahkeme noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine dayalı icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği 01.11.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 5. maddesinde 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmış ve Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114.maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen dikkate alınması gerekir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4.maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5.maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1.bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Somut olayda davanın konusunun davalı tarafça icra takibine konu edilen 2 adet bono olduğu, bonoların kambiyo senedi vasfı niteliğinde olduğu dikkate alındığında TTK’nın 4. maddesi gereğince eldeki dava mutlak ticari davadır. Dolayısıyla yukarıda belirtilen düzenlemeler dikkate alındığında, görevli mahkemeninde asliye ticaret mahkemesi olması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın, mutlak ticari dava niteliğinde olduğundan uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği dikkate alınarak mahkemece davanın esasına yönelik inceleme yapılması gerekirken yazılı olduğu biçimde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu gerekçelerle davacı yanın istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/313 Esas 2021/570 Karar sayılı 09/09/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-…nın 353/1.a.3.maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/(1).a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01/07/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”