Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/2002 E. 2022/2007 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/2002 (USULDEN RET )
KARAR NO : 2022/2007

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2022 (Ara Karar)
ESAS-KARAR NO : 2022/552 E

İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili 23/11/2022 tarihli dilekçesi ile davaya konu 05/10/2022 vade tarihli, 1.701.000,00 TL bedelli bono ile ilgili davalı şirket tarafından Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/164 D.iş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alınmak suretiyle Ankara 14. İcra Dairesi’nin 2022/18193 esas sayılı dosyası ile takip talebinde bulunduklarını, takip talebi ve mevcut davaya konu 1.701.000,00 TL bedelli bononun icraya ibraz edilmediğinin şifahen görüldüğünü belirterek, 04/10/2022 tarihli cevaba cevap dilekçelerindeki ihtiyati tedbir talepleri de yeniden değerlendirilmek suretiyle tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; 06/10/2022 tarihli ara kararda da da belirtildiği gibi menfi tespit davasına konu 05/10/2022 ödeme tarihli, 1.701.000,00 TL bedelli bononun kıymetli evrak olma özelliği dikkate alındığında protesto işleminin önlenmesine yönelik tedbir kararı verilmesi koşulları dosya kapsamı bütün olarak değerlendirildiğinde bulunmadığı, söz konusu bononun davalı şirketten satın alınan emtia nedeniyle ödeme aracı olarak verildiği, satın alınan ürünün ayıplı olduğu ve bu nedenle bononun karşılıksız kaldığı iddiası ancak yargılama aşamasında ve gerektiğinde teknik bilirkişiyi de kapsayacak şekilde oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla tespit edilebileceği gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili; mahkemece İİK.72. maddesi gereği gerekli teminat karşılığı İhtiyati Tedbir kararı verilmesi usul ve kanuna uygun olacağı hususu benimsenmeden İhtiyati Tedbir talebinin reddine dair karar verildiğini, davacı şirket tarafından üreticiye satılması sonrasında tohumdan kaynaklı olarak ürün alınamaması nedeni ile üreticiler tarafından İlçe Tarım Müdürlüğü ve Pınarbdaşı Sulh Hukuk Mahkemesinde Delil Tespiti taleplerinde bulunulduğunu, Pınarbaşı Sulh Hukuk mahkemesinin 2022/27 D.İş sayılı delil tespiti dosyasına Ziraat Bilirkişisi tarafından verilen 26/08/2022 tarihli raporun “tohumların çimlenmesi sonrası sapa kalkmasının geç veya yavaş olması ancak tohumdan kaynaklı bir durum olabileceği kanaatini oluşturmaktadır.” görüşünü içerdiğini, dava konusu tohumların ayıplı olduğunu bildirerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davacının tedbir talebinin red edilmiş olması nedeni ile durum ve şartların değiştiği gerekçesine dayanılarak aynı tedbir taleplerinin tekrarlanması ve bu konuda verilen23/11/2022 tarihli ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulup vurulamayacağı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen 396.maddesinde; “Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.
İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır” düzenlemesi bulunmakta, maddede kanun yoluna başvuru imkanını düzenleyen 394. maddenin beşinci fıkrasına atıf yapılmadığı görülmektedir.
HMK 396 maddenin gerekçesinde ise; “İhtiyatî tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen bu maddede de, yukarıda belirtilen iki maddedeki ortak yönler dikkate alınarak itiraza ilişkin benzer hükümlere ayrıca atıf yapılmıştır. Ancak, itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması hakkındaki fıkraya atıf yapılmamıştır. Zira, hâl ve şartların değişmesi, hukukî bir değerlendirmeden daha çok, maddî şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, bir çok kez hâl ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyatî tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır. Kanun yolunun açılmış olmasının amacı, ihtiyatî tedbirlerle ilgili temel hukukî ve prensip hatalarının önüne geçmektir. Bu sebeple, ihtiyatî tedbirin reddi ve ihtiyatî tedbire itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânı getirilmiştir.” şeklinde açıklanan gerekçede belirtildiği gibi; hal ve şartların değişmesi nedeni ile verilen kararlar hukukî bir değerlendirmeden daha çok, maddî şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı kararlar olduğundan ve her değişiklikten sonra verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması halinde, kanun yolundan beklenilen amaçtan uzaklaşılması sonucunu doğuracağından, bu kararlara karşı kanun yolunun kapalı olması öngörülmüştür.
Durum ve koşulların değişmesi sebebi ile verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulamaması daha sonra işin esasıyla ilgili kanun yoluna başvurulması durumunda, bu hususun da değerlendirilerek bir karar verebilme imkânının kapalı olduğu anlamına gelmez, esas hükümle birlikte bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilmesi mümkündür. (Bkz Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 01.06.2012 tarihli Hukuki Mütalaa). Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 07/05/2013 tarihli 2013/2845 E -8286 K sayılı , Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/7850 E-12177 Karar sayılı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04/06/2012 tarihli 2012/6529 Esas, 2012/9660 Karar sayılı,Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 05.03.2013 tarihli 2013/1088 Esas, 2013/4111Karar nolu, içtihadları da aynı doğrultudadır.
Dolayısıyla yasanın gerekçesinde açıklandığı ve Yargıtay uygulamalarında da benimsendiği üzere, HMK’nun 396.maddesinde ve HMK’nun 394.maddesinin 3 ve 4.fıkrasına atıf yapılırken kanun yoluna başvuruya ilişkin 5.maddeye atıf yapılmamıştır. Gerek Yargıtay gerekse doktrin tarafından benimsendiği üzere kanun koyucunun bu tercihinin bilinçli bir tercih olduğu, yinelenen tedbir taleplerine karşı durum ve koşulların değişip değişmediği, yargılama aşamasındaki delil durumunu en iyi davaya bakan hakimin değerlendireceği gözetilerek tedbir talebinin reddinin kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi veya kanun yoluna başvuru üzerine bu talebin reddi halinde yenilenen tedbir taleplerine karşı kanun yoluna başvurmanın mümkün olmadığı, madde gerekçesinde bu hususun açıklandığı gözetilerek, dava konusu uyuşmazlık bakımından da HMK’nun 396 ve 346.maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün olmadığından istinaf isteminin usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde yatırana İADESİNE,
3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın tebliğinin ilk derece mahkmesince yapılmasına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1.(f)maddesi gereğince kesin olmak üzere 30/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”