Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1995 E. 2023/1364 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1995 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/1364

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2019
ESAS-KARAR NO : 2013/602 E 2019/463 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili asıl ve birleşen davada; davalılardan … A.Ş.’nin ithal ettiği ve araç satıcısı diğer davalı … A.Ş.’den 05/07/2012 tarihinde 132.550,00 TL ödemek sureti ile daha sonra trafiğe … plaka sayılı olarak tescil edilen aracı satın aldıklarını, araçta birkaç ay içerisinde değişik pek çok sorunun ortaya çıktığını, satış nedeni ile araç için 2 yıl garanti verildiğini, aracın farklı tarihlerde 13 kez servise götürülmek zorunda kalındığını, tüm bu arızaların üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olduğunu, aracın bu arızalı hali ile kullanılması halinde kaza tehlikesi ortaya çıkardığını, arızalar nedeni ile yaklaşık bir yıl tamir yapılarak oyalandıklarını, araçta birçok parça değişikliği nedeni ile aracın orijinal halini kaybettiğini, davacıdan aracı bu hali ile kullanmasının ve araca katlanmasının beklenilemeyeceğini, 27/05/2013 tarihinde düzenlenen ihtarname ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin talep edildiğini, aracın yaklaşık 218 gün serviste kaldığını, bu süre içerisinde kullanılamadığı için zararın oluştuğunu belirterek ayıpsız misliyle değiştirilmesine ve davacının aracı kullanamamaktan doğan zararlarına karşılık olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … ….A.Ş. vekili; müvekkilinin İthalatçı olup, satıcı olmadığını, talep edilen zararların kendilerinden istenilemeyeceğini, alacağın zaman aşımına uğradığını, davacı 13 kez servise başvurduğunu söylemekle birlikte bunların bir çoğunun olağan muayene işlemleri için yapıldığını, araçta ortaya çıktığı söylenen sorunların üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olmadığını, bunun belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, aracın 218 gün serviste kaldığı iddiasının abartılı olduğunu, tüm değişimlerin orijinal parçalar kullanılarak gerçekleştirildiği için araçta değer kaybından söz edilemeyeceğini, ileri sürülen arızalar nedeni ile aracın iadesinin kendileri yönünden fahiş zarar oluşturacağını, bu nedenle bedelden indirim ya da diğer seçeneklerin düşünülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Aynı davalı birleşen davada; davalı sıfatları bulunmadığını, alacağın araçtaki sorunların üretimden kaynaklı olmayıp, yol şartları ve kullanımdan kaynaklanması nedeni ile davacıdan tamir nedeni ile bedel talep edilmesinin yerinde olduğunu belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili Mahkememizin 2013/602 Esas numarasına kayıt edilen davası ile ilgili; şirketlerinin yerleşim yeri Beypazarı ilçesinde olduğu için yetkisiz mahkemede dava açıldığını, araçta oluştuğu söylenilen sorunların yasada ön görülen süre içerisinde ihbar edilmediği için hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini, araç nedeni ile oluşan zararlar belirlenebilir nitelikte olduğu için belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacıya ait aracın olağan kullanımlar nedeni ile bir çoğu servis hizmeti alınması amacı ile olmak üzere 13 kez servise başvurmuş olmasının normal olduğunu, araçta varlığından söz edilen sorunların üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olmadığını, aracın serviste kaldığı söylenen 218 günlük sürenin abartılı olduğunu, serviste orijinal parçalar kullanılarak işlem yapıldığı için araçta değer kaybı oluşmadığını, araçta oluştuğu söylenen sorunların daha çok kullanıcı hatasından kaynaklandığını, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yerine bedelden indirim gibi diğer seçeneklerin dikkate alınması gerektiğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Aynı davalı birleşen davada, zaman aşımı ve hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini, servis hizmetleri nedeni ile talep edilen zararların muhatabının kendileri olmadığını, araçtaki sorunların üretimden kaynaklanan gizli ayıp niteliğinde olmayıp kullanıcı hatasından kaynaklandığını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda: Asıl dava, ithalatı davalı … A.Ş. tarafından gerçekleştirilip, diğer davalı … A.Ş. yetkili satıcısından satın alınan araçta üretimden kaynaklanan gizli ayıp bulunduğu ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve aracın serviste kaldığı süre içerisinde kullanılamamasından kaynaklanan gelir yoksunluğu zararının davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğu, araç servis tamir bedeli için dava açılan dava ile eldeki dava arasında arasındaki bağlantı nedeni ile davalar birleştirilerek yargılamaya devam edildiği, aracın davacı şirket ithalatını davalı … A.Ş.’nin yaptığı, yurt içindeki satışını diğer davalı … A.Ş. nin gerçekleştirdiği Ankara’da bulunan şubesinden 05/07/2012 tarihinde satın aldığı, araç için 2 yıl garanti süresi ön görülmüş olup, garanti süresinin 05/07/2014 tarihinde dolduğu, davanın 16/09/2013 tarihinde açıldığı için ana dava ile talep edilen aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, aracı kullanamamaktan kaynaklanan ve ana davada talep edilen miktarla sınırlı olacak şekilde kar yoksunluğu taleplerinin süresi içerisinde davaya konu edildiği,
Asıl davada davacının birinci talebi aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine ilişkin olarak değerlendirildiğinde; Davacının aracı 2012 yılı içerisinde satın aldığı, araç için 2 yıl garanti süresi ön görüldüğü, henüz garanti süresi içerisinde biri olağan servis hizmeti olmak üzere toplam 13 kez çeşitli yakınmalar nedeni ile servis hizmeti alındığı, tüm bilirkişilerin ortak şekilde belirledikleri gibi araçtaki sorunların tamamının üretim kaynaklı gizli ayıp niteliğinde olduğu, sorunların kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, yeni araç alan kişilerin belirli bir süre de olsa bu aracı sorunsuz biçimde kullanmayı amaçladıkları, somut olayda ( 0 ) km olarak alınan aracın henüz teslim alındığı tarihin üzerinden bir aylık süre geçtikten sonra şikayetlerin ortaya çıktığı, bu şikayetler nedeni ile toplam 13 kez servise başvurulmak zorunda kalındığı, tüm bu başvuruların 2 yıllık garanti süresi içerisinde gerçekleştiği, ilk bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi aracın seyir halinde iken direksiyonun sağa çektiği, frenlerin normal şekilde çalışmadığı, fren yapınca direksiyonda titremelerin meydana geldiği gözlenmiş olup, bu hali ile davacının araçtan beklediği faydayı elde edemediği, davacının bu duruma katlanmasının kendisinden beklenemeyeceği, her ne kadar üçüncü bilirkişi kurulu bedel indirimi yapılması gerektiğini yönünde görüş bildirmiş ise de, yukarıda belirtilen gerekçeler göz önüne alındığında aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi gerektiği, araçtan yararlanamamaktan kaynaklanan ve ana dava ile talep edilen 1.000,00 TL’nin her iki davalıdan müteselsilen tahsili gerektiği, araçtan yararlanamamaktan kaynaklanan davacı zararı 50.630,00 TL olarak belirlenmiş ve davacı taraf 28/07/2017 tarihinde ıslah işlemi yapmıştır. Bu ıslah işlemine karşı her iki davalı süresinde zaman aşımı itirazında bulunulduğu, aracın serviste kaldığı süre ve günlük kira miktarı dikkate alındığında davacının aracı kullanamamaktan kaynaklanan zararını belirleyerek davasını açmasının mümkün olduğu, bu talebin davacı tarafından hesaplanması mümkün olduğu için talebin belirsiz alacak davası olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp, talebin kısmi dava niteliğinde olduğu, kısmi davada asıl dava dilekçesinde belirtilmeyip, ıslah işlemine konu yapılan miktar yönünden zaman aşımının dava açılmış olmasına rağmen işlemeye devam edeceği, somut olayda bu talep kısmi dava ile ileri sürülmüş olup, asıl dava dilekçesinde talep edilen 1.000,00 TL aracı kullanamamaktan kaynaklanan zararın 2 yıllık garanti süresi içerisinde ileri sürüldüğü, ıslah işlemine konu 49.630,00 TL’nin ise garanti süresinin tamamlandığı 05/07/2014 tarihinden sonra 28/07/2017 tarihinde ileri sürülmüş ise de bu miktar yönünden zaman aşımı süresinin gerçekleştiği kabul edilip, ıslah işlemine konu talebin her iki davalı yönünden zaman aşımı nedeni ile reddi gerektiği, birleşen dava ile, servis hizmeti alınması sırasında davacıdan tahsil edilen bedelin sorunlar garanti süresi içerisinde çıktığı için davacıdan tahsil edilemeyeceği belirtilerek iadesi talep edildiği, 903,36 TL bedelli işlemlerin bedellerinin garanti kapsamında davalı tarafından karşılanması gerekir iken haksız olarak davacıdan tahsil edildiği, bu nedenle haksız olarak tahsil edildiği kabul edilen 903,36 TL’nin servis hizmetini veren davalı … A.Ş.’den tahsili gerektiği, aynı bedelin talep edildiği diğer davalı … A.Ş.’nin servis hizmeti nedeni ile sorumluluğu bulunmadığı için bu davalıya yönelik talebin davalı sıfatına ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı vekili; müvekkilinin aracı kullanamadığını garanti süresi içinde 51 kez servise girdiğini serviste toplam 913 gün kaldığını, müvekkilinin aracı kullanamamasından kaynaklanan ve araç tamir ve servis bedelinden davalıların sorumlu tutulması gerektiğini, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak asıl ve birleşen davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı …. A.Ş. vekili; ilk derece mahkemesi tarafından, davacının araçtaki ayıba ilişkin ihbar yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini değerlendirilmediğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, müvekkilin sorumluluğunun ise, garanti taahhüdüne dayandığını, müvekkilinin yalnızca garanti şartnamesi sınırları ile sorumlu bulunduğunu, garanti şartnamesi uyarınca aracın garanti süresi içerisinde malzeme,işçilik, montaj hatalarından (fabrikasyon hatalardan) dolayı arızalanması halinde; Isuzu yetkili servislerinde , işçilik masrafı alınmadan onarılmasını ve/veya arızalı parçanın onarımının mümkün olmadığının … tarafından belirlenmesi durumunda parçanın bedelsiz değişimini kapsadığını, garantinin, alıcıya ücretsiz onarım isteme dışında diğer seçimlik haklarını vermeyeceğini,
Davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken esasa dair karar verilmesinin hatalı olduğunu, bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III) Davalı … … A.Ş. vekili ; davanın yasal süresi içinde açılmadığını, talep edilen tüm alacakların zaman aşımına uğradığını, davacının ayıba karşı yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık garanti süresi içinde satıma konu aracın üretim hatasından kaynaklandığı iddia edilen arızaların gizli ayıp niteliğinde olup olmadığının tespit edilip edilmediği, aracın ayıptan ari misline karar verilip verilemeyeceği ile aracın tamir de kaldığı süre içinde kar mahrumiyeti ve tamir bedelin de talep edilip edilemeyeceği hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, satım sözleşmesini konu aracın üretimden kaynaklanan ayıplı olduğu iddiasına dayalı aracın iadesi ile ayıptan ari misli ile değişimi ile kar mahrumiyeti, birleşen davada ise ; tamir bedeli adı altında yapılan ödemenin satıcı ve üretici firmadan ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında 05/07/2012 tarihinde dava konusu … plaka numaralı 2012 Model 0 km. davalılardan … A.Ş. ‘nin ithal ettiği , diğer davalı … …A.Ş. ‘nin satıcısı olduğu davacının da anılan bu şirketten aracı satın aldığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davalılardan ithalatçı firma ısrarla davaya konu aracın ithalatçısı olduğu garanti veren sıfatıyla sorumluluğunun bulunmadığını savunmasına rağmen davalının savunmaları üzerinde durulmamıştır.
Dosya arasına davacı tarafından garanti belgesi sunulmamıştır.Aracın garanti belgesi dosya arasına kazandırılarak üretici ve satıcı firmaların belirlenip davalıların sorumluluğu üzerinde durulması gerekirken ithalatçı davalının savunması üzerinde durulmadan eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi doğru olmamıştır.
Taraflar tacir olup, davalı … A.Ş tarafından ithal edilen aracı diğer davalı … Motorlu …. A.Ş. ‘den satın almıştır.Aracın ayıplı olduğu ve satış sözleşmesinin iptali ile aracın ayıptan ari misli ile değişimi koşullarının oluşup oluşmadığı ve sorumluluğun belirlenmesi yönünden garanti belgesinin incelenerek sorumluluğun belirlenmesi gerekir. Davacı tüketici olmadığı ve Tüketici Kanununun ithalatçıya getirdiği yükümlülükler ticari satışta söz konusu olmadığından davalı ithalatçı firma sadece garanti belgesinde taahhüt ettiği hususlarda sorumludur. Garanti belgesinde taahhüt edilen sorumluluğun belirlenmesi garanti belgesinin bulunmaması halinde ise ithalatçı firmanın sorumluluğuna karar verilmeyeceğinin kabulü gerekir.
Bu nedenle ilk derece mahkemesinin davalı … A.Ş. ’ne yönelik sorumluluğunun tayini garanti belgesini imzalaması halinde söz konusu olacağı yani ancak sorumluluk kapsamı imzaladığı garanti belgesinin içeriği ile sınırlıdır. İçerikte yer almayan hususlarda sorumluluk kapsamı genişletilemez. Bu ithalatçı davalı yönünden hükmün kaldırılarak sair istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davaya konu edilen aracın ithalatçısının sorumluluğunun kapsamı belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalılardan … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, davacının ve diğer davalının istinaf isteminin kabul kaldırma nedenine göre bu aşamada incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan … …. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 20/05/2019 Tarih, 2013/602 Esas, 2019/463 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 19/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”