Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1978 E. 2023/273 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1978 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/273

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2022
ESAS-KARAR NO : 2022/65 E 2022/573 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI : .
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 27/03/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacılar vekili, Ankara 23. İcra Dairesinin 2010/8527 Esas sayılı icra dosyası ile müvekkilleri aleyhinde icra takibinde bulunulduğunu, takip dayanağı belge kısmen boş iken doldurularak bono vasfına sokulduğunu, senet borçlusu müvekkillerinin babalarının imzası bulunan bononun kendi eli ürünü olmadığını belirterek icra dosyasında takip konusu bononun iptalini, müvekkillerinin ödemek zorunda kaldığı 168.770,43 TL’nin ödeme tarihleri ayrı ayrı baz alınarak en yüksek faiz oranı ile istirdatını talep ve dava etmiştir
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacıların istirdat talebi yönünden ikame edilen davasının hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddi gerektiğini, menfi tespit talebi yönünden ikame edilen davanın usulden reddi gerektiğini, bononun sonradan doldurulduğu yönündeki iddianın doğru olmadığını, keşideci …’ın imzasına ilişkin sahtecilik iddasının soruşturma dosyası ile gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, ciranta …’ın imzasına sahtecilik iddiasının hukuki yararı olmadığını, taraf ehliyetinin olmadığını, davacı borçlunun bu davayı icra takibinden yaklaşık 12 yıl sonra tahsilatı geciktirmek üzereaçtığını belirterek davanın reddini, davacıların %20’den aşağı olmamak üzere ica inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, Mahkemece davacıların ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile İİK’nin 72/3. maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine dair tedbir kararının verildiği ve kararın uygulandığı, davacılar vekilinin imza incelemesi ve tanık dinlenmesi talepleri, soruşturma dosyasında bildirilen tanığın beyanı tespit edilmiş olmakla, yine imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu alınmış olmakla yerinde görülmediği, tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, davacıların murisi tarafından davaya konu edilen bononun düzenlenerek dava dışı yapılan işlemi inkar etmeyen savcılık dosyasında tanık olarak beyanı tespit edilen …’a verildiği, …’ın cirosu ile davalıya teslim edildiği, ciro silsilesinin düzgün olduğu, dayanak bononun yasal unsurları taşıdığı, davacıların murisi tarafından düzenlendiğinin savcılık aşamasında yapılan imza incelemesiyle sabit olduğu, davacı tarafın soruşturma dosyasında alınan tanık beyanı ve bilirkişi raporu dikkate alınmakla takibe dayanak bononun sahteliği hususunu ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; İddiaları tekrarla yerel mahkemece reddedilen davamızın hangi somut ve yasal gerekçelerle reddildiğinin anlaşılamadığı, davanın reddine karar verilerek, davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, red edilen miktar üzerinen hesap ve takdir edilen 52.110,48 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine ilişkin hüküm kurulmasının da hatalı olduğu, zira menfi tespit davasında vekalet ücretinin nispi olarak belirlenmesinin hukuka ve yasalara aykırı olduğu, aksi kanaatte ise taraflarınca menfi tespit davası açılmadan önce 350.000TL. lık dosya borcunun 168.770,43TL.sı dosyaya yatırılarak ödendiği ve kayıtlara düştüğü, dava reddedilecek ve vekalet ücretine hükmedilecekse dosyaya tarafından yatırılan’ 168.770.43TL. tutar dikkate alınarak bu hesabın yapılması gerektiği bildirilmiştir.
2-İstinaf Kanun yoluna başvuran davalı vekili: kambiyo senedine ilişkin açılan menfi tespit davasında yerel mahkeme tarafından davanın reddi yönünde isabetli karar verilmesi karşın; talepleri olan icra inkar tazminatı hakkında herhangi bir hüküm kurulmamış olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Mahkemece eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulup kurulmadığı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu senedin incelenmesinde; 30.03.2007 keşide tarihli, keşidecisi … ve … olan, 06.06.2007 vadeli, lehdarı …, 90.000,0YTL tutarlı, malen ihdas nedenli olduğu anlaşılmıştır.Arkasında … cirosu bulunmaktadır.
Ankara 23. İcra Dairesinin 2010/ 8527 esas sayılı dosyasında; alacaklı …, …, … (… mirasçısı),… ( … mirasçısı), … mirasçısı …’a velayeten … ve … aleyhine 90.000,0TL asıl alacak 64.340,0 TL işlemiş faiz 270,0 TL komisyon olmak üzere toplam 154.610,0 TL alacak için 30.03.2007 tanzim tarihli 06.06.2007 vadeli 90.000,0TL tutarlı bonoya dayalı 01.04.2010 tarihinde kambiyo takibi başlattığı anlaşılmıştır.
… tarafından … ve … hakkında 29.06.2012 tarihli dilekçe ile şikayette bulunularak davaya konu senedin borçlularının amcası … ve babası … olduğu …’ın annesi …’a borcunun varlığından bilgi sahibi olmadığı senet borçlularından gözüken babası …’ın 28/3-2008 tarihinde vefat ettiği senet alacaklısı konumunda gözüken … tarafından senedin tarihsiz olarak ciro edildiği babaannesi olan …’ın 65 yaş civarında olduğu ve okur yazar olmadığı … ile herhangi bir hukuki ilişkisi borç alışverişi bulunmadığı, babasının ölümünden sonra babasından kalan … ile hisseli olan dükkanlardaki haklarını vermemek için … ile … arasında gizli anlaşma yapıldığı kanaatinde olduğu kendisine ve diğer mirasçıları babasının mallarından mahrum etmek için …’a senedin kandırılarak ciro ettirildiği ve takibin başlatıldığı düşüncesinde olduğunu belirterek …’ın senet ciro etme ayırt etme gücüne sahip olmadığının tespiti ile senedi gerçek duruma uygun olmayan şekilde ciro ettirmek suretiyle haksız kazanç elde etmek suçlamasıyla şikayette bulunduğu;
…’ın şikayetinde benzer iddiada bulunduğu sahtecilik ve dolandırıcılık Bürosu tarafından işlemlerin yürütüldüğü Savcılık tarafından dava konusu senetle ilgili grafoloji ve sahtecilik uzmanından 19.03.2003 tarihinde rapor alındığı mukayese belgelerde Nisan 2007 tarihli bankacılık hizmet sözleşmesi bireysel müşteri sözleşmesi bilgi formu vesaire bulunduğu sonuç olarak borçlusunun … ve … alacaklısı … olarak düzenlenen 30.03.2007 tanzim 06.06.2007 ödeme tarihli 90.000,0 TL’lik senet aslı üzerinde … adına atılı bulunan imzaların … elinden çıktığının bildirildiği görülmüştür.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/ 83374 esas 2013/ 24722 karar sayılı ilamı ile şüpheli …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlaması nedeniyle suça konu senedin sahte olduğu ifade edilerek şikayette bulunulmuşsa da imzanın …’a ait olduğu belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair 18.04.2013 tarihinde karar verilmiştir itiraz üzerine 22.07.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
Ceza dosyasında … tanık olarak vermiş olduğu beyanında; … ve …’ın oğulları olduğunu …’ın ise …’ten olan torunu olduğunu …’ı tanımadığını eşi …’ın vefatından sonra oğulları … ve …’in kendisine gelerek şirketin çok borcu olduğunu nakit para gerektiğini belirterek …’de bulunan tapusu adına kayıtlı olan bir adet dairesinin satılması ve parasının şirket borcu için kullanılmasına karar verdiklerini, kızı …’nin uyarısıyla dairenin satılması karşılığında aldığı parayı senet karşılığında oğulları … ve …’e verdiğini, yine karşılığında da 90.000 TL’lik olan ve üçünün imzalamış olduğu senedi kendisine verdiklerini, daha sonra da oğullarının yeni borçları olduğunu söyleyerek kendisinden senedi istediklerini mağdur olmamaları için senedi onlara teslim ettiğini bildirmiştir.
Dosya kapsamından; davacı yanın sahtecilik iddiasında bulunduğu, miras bırakanları …’ın imzasının taklit edildiğini iddia ettikleri, mahkemece savcılık aşamasında alınan raporla yetinilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Belirtilmelidir ki bir senette yer alan yazının veya imzanın inkâr edilmesi durumunda, 6100 sayılı HMK’nın 208. maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası anlamında bir “sahtelik iddiası” söz konusu olur. Öte yandan, bir senetteki imzanın inkâr edilmesi hâlinde, mahkemenin imzanın sahte olup olmadığı konusunda kendiliğinden araştırma yapması gerekir. Bu araştırma ve incelemenin sırası ise 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde düzenlenmiştir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T., s. 1794).
Kambiyo senedindeki imzanın keşideciye ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir.
Buna göre, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
İncelemenin de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Yapılan açıklamalar neticesinde istinaf incelemesine konu somut uyuşmazlık ele alındığında, davacı yanca kambiyo senedi dava konusu edilmiş, mahkemece sahtecilik iddiası bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmadan ceza soruşturmasında alınan rapor esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
İmza incelemesinin sonucuna göre de davacı yanın senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası ile ilgili olarak da davacı yanın delillerinin değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre sair istinaf itirazları bu aşamada incelenmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2022/65Esas, 2022/573Karar ve 23/09/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 27/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”