Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1927 E. 2023/262 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1927 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/262

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : …. (…)
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2022
ESAS-KARAR NO : 2022/237 E 2022/585 K

DAVACI : … – …
VEKİLİ :Av. …
DAVALILAR
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Asıl davada davacı vekili, davalı yanca müvekkili aleyhine faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20734 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, takibe itiraz üzerine icra takibinin durduğunu, müvekkili şirket ile …Genel Müdürlüğü’nün … İhale Numaralı ihalesi kapsamında, “2017-2018 eğitim-öğretim yılında ilkokul ve ortaokullarda öğrenim gören öğrencilere ücretsiz dağıtılacak ders kitaplarının satın alınması” işine ilişkin olarak sözleşme imzalandığını, yine …Genel Müdürlüğü’nün … İhale Numaralı ihalesi kapsamında, “2017-2018 eğitim-öğretim yılında ortaöğretim okullarında öğrenim gören öğrencilere ücretsiz dağıtılacak ders kitaplarının satın alınması” işine ilişkin olarak sözleşme imzalandığını, söz konusu ihalelerin teknik şartnamelerinin 5. maddesinde kitap kapaklarının en az 220 gr/m2 tek yüzü kuş bristol karton alacağının düzenlendiğini, bu doğrultuda müvekkili tarafından davalıya her biri 220 gr/m2 olan kağıt sipariş verildiğini, davalı tarafından teslim edilen paketlerin içerisinde yer alan kağıtların her birinin 220 g/m2 olduğunu belirtilen irsaliye ve faturalar ile siparişlerin teslim edildiğini, ancak … tarafından ihale konusu işe ilişkin olarak yaptığı denetim sırasında, teslim edilen bazı kitap kapaklarının 220 gr/m2 olmadığının tespit edildiğini, davalının basiretli bir tacir olarak hareket etmeyerek, verilen siparişe uygun teslimat yapmadığını, söz konusu malların ayıplı olduğunu, müvekkilinin cezalar ile karşı karşıya kaldığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, müvekkilinin satım sözleşmesini konu alan faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20734 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Asıl davada davalılar vekili, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkilinin teslim ettiği mallarda ayıp olmadığı gibi davacının iddia ettiği hususların da ayıp olarak nitelendirilemeyeceğini, müvekkilinin davacı ile idare arasında imzalanan ihalenin tarafı olmadığı gibi cezai şart taahhüdü altına da girmediğini, ayıptan dolayı müvekkilinin kusuru olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, müvekkilinin ihale ile aldığı işler için davacı ile her biri 220 g/m²olan kâğıt siparişi verildiğini, davalının siparişe uygun teslimat yapmadığını, ürünlerin ayıplı olduğunu, … aleyhine 208.399,22 TL idari para cezası düzenlendiğini ve bu tutarın 125.039,53 TL’sinin davacıya ait olduğunu, … aleyhine 30.777,28 TL idari para cezası düzenlendiğini ve bu tutarın 18.466,37 TL’sinin davacıya ait olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, ayıbın gramaj eksikliğinden kaynaklandığı, toptan alım yapılmasının ayıbın adi bir muayene ile ortaya çıkarılamayacağını göstermeyeceği, zira örnekleme yöntemiyle ölçüm yapılabileceği gibi tümünün de tartılması yoluyla da gramaj eksikliğinin tespitinin mümkün olduğu, dolayısıyla ayıbın olağan/adi bir muayene ile ortaya çıkarılabileceği, bunun kullanım sonucu ortaya çıkacak bir ayıp olmadığı, nitekim … tarafından yapılan basit ölçüm sonucunda ayıbın tespit edildiği anlaşıldığından bilirkişi heyetinin görüşü aksine ayıbın açık ayıp olduğu, davacı tarafından kağıtların tesliminden itibaren TTK’nin 23. maddesi kapsamında 2 ve 8 günlük süreler içerisinde davalı tarafa ihbarda bulunulmamış olması nedeni ile dava dışı idare tarafından kesilen idari para cezasından davalının sorumlu tutulamayacağı belirtilerek asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili tarafından;
Müvekkili tarafından mal teslim edildikten sonra iki türlü ölçüm yapmak suretiyle muayene külfetinin yerine getirildiği, müvekkilinden tüm kağıtlara hassas ölçüm yapmasının beklenemeyeceği, dosya kapsamında kaldırma kararı sonrası alınan bilirkişi raporunda da ayıbın mutad bir inceleme ile tespit edilemeyeceğinin ortaya konulduğu halde mahkemece objektiflikten ve hukuki denetimden uzak değerlendirmede bulunulmasının kabul edilemez olduğu, Mahkemenin sektör hususunda uzmanlığı varmışcasına değerlendirmede bulunmasının doğru olmadığı, karşı yanın ticari defterlerinde mahsup ilişkisine yer verilmemiş olmasının müvekkilinin aleyhine değerlendirilemeyeceği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu emtiaların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise niteliği ve muayene ve ayıp ihbar sürelerine riayet edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, satım sözleşmesini konu alan faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine duran icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemi ile açılan menfi tespit, birleşen dava ise satım sözleşmesini konu alan faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2017/20734 Esas sayılı icra takibi dosyası fotokopisinin incelenmesinden aralarındaki ticari ilişki nedeni ile davalıdan faturalardan kaynaklanan alacaklarının ödenmediği düşüncesinde olan davacı tarafından davalıdan toplam 37.524,75 USD’nin tahsili talep edilmiş, ödeme emri 03/11/2017 tarihinde tebliğ edilen davalının 06/11/2017 tarihli itirazı üzerine icra takibi durdurulmuş, davalı itirazında davacıya borçları olmadığını ileri sürmüş olup, yasal süresi içerisinde takibe itiraz edilerek birleşen davanın yasal süresi içerisinde açıldığı, ayrıca itirazın iptali davasından önce menfi tespit davası açılmakla menfi tespit isteminde de hukuki yararın bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflara ait ticari defterlerin incelenmesinden icra takibine dayanak faturaların her iki yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, asıl davada davalı birleşen davada davacı yan ticari defterlerinde 37.524,75 USD alacak kaydının bulunduğu, asıl davada davacı birleşen davada davalı yan ticari defterlerinde ise iade faturasının kayıtlara işlenmesi ile hesap bakiyesinin sıfırlandığı, taraflar arasındaki ihtilafın satım sözleşmesine konu emtiaların ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliği ve bu yöndeki muayenenin ve ihbarın süresi içerisinde yapılıp yapılmadığına yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Dairemizin 14.03.2022 tarih 2020/399 E. 2022/333 K. sayılı kararı ile dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi raporunda satım sözleşmesine konu malın ayıplı olup olmadığı tespit edildikten sonra ayıbın niteliği ortaya konularak sonucuna uygun bir karar verilmesi için kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararı sonrasında Mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun incelenmesinden bilirkişilerce 4 adet kapak üzerinde yapılan teknik inceleme sonucunda düzenlenen 02.09.2022 tarihli raporda, kitap kapaklarının sırasıyla 206, 207, 211 ve 216 gr olduklarının tespit edildiği, rutubetli ortamda bekletilen kâğıtların 4 gr daha ağırlık kazansa dahi bazı kapakların taahhüt edilenin çok altında gramaja sahip olduğu, bu nedenle ürünlerin ayıplı olarak değerlendirilmelerinin gerektiği, bütün kapakların incelenmesinin mümkün olmaması nedeni ile davalı tarafından davacıya teslim edilen kâğıtlardaki ayıbın adi bir muayene ile ortaya çıkması mümkün olmayan ayıplardan olduğu, TBK’nin 223/2. maddesindeki bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiği mütalaa edilmiştir.
Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili tarafından müvekkilinin ihale ile aldığı işler için davacı ile her biri 220 g/m²olan kâğıt siparişi verildiği, davalının siparişe uygun teslimat yapmadığı, ürünlerin ayıplı olduğu iddia edilmiştir. Asıl davada davalı birleşen davada davacı yan ise ayıbın mevcut olmadığını, süresi içerisinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını savunmuş ve alacaklı olduğunu iddia etmiştir.
Tarafların 220 gr/m2 kağıt teslimi konusunda anlaştıkları konusunda tereddüt hasıl olmadığı gibi teslim edilen paketlerin içerisinde yer alan kağıtların her birinin 220 gr/m2 olduğunu belirten irsaliye ve faturalar ile siparişin teslim edildiği kuşkusuzdur.
Dosya kapsamında kaldırma sonrasında alınan bilirkişi raporunda kağıtlarda bulunan gramaj eksikliğinin ayıp olarak nitelendirilmesi gerektiği, ancak bütün kapakların incelenmesinin mümkün olmaması nedeniyle bu ayıbın adi bir muayene ile anlaşılamayacak ve gizli ayıplı olarak nitelendirilmesi gerektiği görüşü belirtilmiştir. Mahkeme tarafından ise ayıp ve muayenenin bir birinden farklı olduğu, teslim edilen malın miktarının muayene yükümlülüğünü ya da ayıbın niteliğini etkilemeyeceğini, bu hususun hukuki nitelendirme olduğu ve mahkemenin bu görüşü benimseyerek davacı birleşen davalı yanın süresi içerisinde muayene ve ihbar külfetini yerine getirmediğinden bahisle asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tacirler arası ayıp sürelerini düzenleyen TTK’nun 23/1-c maddesinde ayıp ihbar süreleri 2 ve 8 gün olarak belirlenmiştir. TTK’nun 23/1-c maddesine göre “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirilmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Diğer durumlarda 6098 Sayılı TBK’nun 223.maddesinin 2.fıkrası uygulanır.”
6098 Sayılı TBK’nun 223.maddesinde, “alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
6098 Sayılı TBK’nun 219.maddesi hükmüne göre; satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliğini etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının da ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
Örf ve adete göre imkan hasıl olur olmaz, satılandaki ayıbı saptayan alıcı ihbar yükü altındadır. Bu ihbar ise yazılı veya sözlü olabilir. Bu yükümü yerine getiren alıcı dilerse sözleşmeden döner, dilerse bedelin indirilmesini ister, dilerse çeşit satımlarında ayıpsız bir mislinin verilmesini talep edebilir.
Bu genel açıklamalardan sonra her ne kadar davacı birleşen dosya davalı vekili tarafından mahkemece konusu uzmanlık gerektiren bir konuda bilirkişi raporunun aksine bir benimsemeyle ayıbın niteliğinin açık ayıp olarak nitelendirildiği ileri sürülmüş ise de somut olayda ayıbın niteliğini bilirkişiler teslim edilen malın sayıca çok olması nedeniyle gizli ayıplı olması şeklinde bir yorum ile gizli ayıp belirlemesi yaptığından Mahkemece bilirkişilerin bu nitelendirmesinin aksine benimsemesi hukuki nitelendirme kapsamında kaldığından bu yöndeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Doktrinde konuya baktığımızda sayıcı çok olan malın kontrolünün yapılmasının tesadüfi olarak saptanmış numuneler üzerinden yapılacağını, bu mallarda ayıp bulunmamasına rağmen, diğer mallarda daha sonra çıplak gözle görülmeyen aşikar ayıp niteliğinde sayılabilecek yani ambalajı açılsaydı görülebilecek nitelikte bir eksiklik saptanır ise bu ayıbın gizli ayıp olarak nitelenerek ayıp ihbar süresinin bu durumun ortaya çıkma anına göre değerlendirilmesi gerektiği görüşü savunulmaktadır.
Bir an için doktrindeki bu görüşün doğru olduğu kabul edilse dahi alıcının numuneler üzerinde de olsa muayene külfeti bulunmaktadır. Somut olayda davacı birleşen dosya davalı tarafından bu külfetin yerine getirildiği istinaf incelemesi sırasında dile getirilmiş ise de dosya kapsamı ile numuneler üzerinde dahi muayene külfetinin yerine getirildiği hususu davacı birleşen dosya davalısı tarafından ispat edilebilmiş değildir.
Kaldı ki somut olayda olduğu gibi malın sayıca çok olması ayıbın niteliğini değiştirmeyecektir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı birleşen dosya davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken asıl dava yönünden 179,90 TL ile birleşen dava yönünden alınması gereken 2.563,32 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.700,00TL harcın mahsubu ile bakiye 43,22TL harcın istinaf eden asıl davada davacı birleşen davada davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 27/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”