Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1879 E. 2023/180 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1879 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/180
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2022
ESAS-KARAR NO : 2017/362 E 2022/646 K

DAVACI : … (T.C….)
VEKİLİ :
DAVALI : … (T.C….)
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 20/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 20/03/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili aleyhine senede dayalı icra takibi başlattığını, takip dayanağı 03/12/2014 tanzim ve 16/05/2016 vade tarihli 1.000.000 USD bedelli senette müvekkilinin kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, eş rızası bulunmadığından senedin geçersiz olduğunu, ayrıca senedin kamu düzenine, ahlaka ve kişilik haklarına aykırı amaçlarla düzenlendiğinden kesin olarak hükümsüz olduğunu, asıl borçlu …’un sahibi olduğu şirketin yaptığı bir takım sözleşmelerdeki yükümlülükleri yerine getirmek için davalıdan 500.000 USD borç para aldığını, bu borç ilişkisini düzenleyen 14/11/2014 tarihli sözleşmede davalının asıl borçluya 750.000 USD borç para vermesi, bu para karşılığında asıl borçlunun davalıya 1.200.000 USD+l5.000.000 USD tutarında senet, maddi teminat ve bu senedin de ödenmemesi durumda ise senet teminatı olarak 30.000.000 USD + 2.400.000 USD bedelli başkaca bir senet vermesinin kararlaştırıldığını, dava konusu icra takibi ve takip dayanağı senedin asıl borçlusu ile davalı arasında kurulan sözleşmenin tefeciliğin delili niteliğinde olduğunu, asıl borçlu ile davalı arasında yapılan anlaşmanın asıl borçlunun ticari faaliyetlerindeki aksilik nedeniyle yerine getirilemediğini, davalı tarafın verdiği 500.000 USD karşılığında asıl borçluya 1.000.000 USD bedelli başkaca bir senet imzalattığını, davalının bu senedi asıl borçluyu tehdit ederek, korkutarak zorla imzalattığını, senet miktarının asıl borçlunun davalıdan aldığı meblağın iki katı olduğunu, bu hususta asıl borçlunun davalı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, asıl borçlu ile müvekkilinin turizm, enerji, finans ve ulaşım sektörlerinde danışmanlık başta olmak üzere ticari faaliyette bulunmak üzere 16/07/2014 tarihli sözleşme ile adi ortaklık kurduğunu, bu ortaklıktan haberdar olan davalının müvekkilinin üzerinde de baskı kurarak, tehdit etmek suretiyle korkutarak müvekkilini dava konusu takip dayanağı senede kefil olmaya zorladığını, asıl borçlunun davalıdan aldığı borcun müvekkili ile asıl borçlu arasındaki ortaklık ile ilgisinin bulunmadığını, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, tefecilik suçu ve senet yağmasına ilişkin soruşturmaların devam ettiğini, takip konusu senedin gerek tefecilik amacıyla düzenlenmiş olması, gerekse müvekkilinin tehdit edilmek suretiyle korkutularak kefil olması nedeniyle hükümsüz olduğunu belirterek müvekkilinin takip ve senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kambiyo senedi tanzim etmek ticari iş niteliğinde olduğundan davacının kefilliği için eşinin rızasının alınmasına gerek olmadığını, müvekkili …’ın, davacı …’un ortağı olan dava dışı …’a birlikte yapacakları ticari bir iş amacıyla farklı tarihlerde, bir kısmı elden ve büyük kısmı banka aracılığıyla olmak üzere yüksek meblağlarda para gönderdiğini, …’un aldığı paralara karşılık müvekkili lehine 1.000.000 USD bedelli senet keşide ettiğini, senede davacının bilerek ve isteyerek aval olduğunu, davacının hiçbir baskı altında kalmadan senede kefil olduğunu, dava dışı … ile müvekkili arasında gerçekleşmesi planlanan ticari işin müvekkilinin hiçbir dahli ve kusuru olmaksızın başarısız olduğunu, müvekkilinin hem davacı ile hem de ortağı ile defalarca iletişime geçtiğini ve ödediği paraların iadesini talep ettiğini, davacı ve ortağının borcu ödeyeceklerini söyleyerek bir yıl boyunca müvekkilini oyaladıklarını, ödeme olmayınca takip başlatıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, senedin ön yüzünde davacının kefil olarak imzasının bulunduğu, bono ön yüzünde konulan “kefil” ibaresinin aval niteliğinde olduğu, aval verenin bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen senet borcundan senet hamiline karşı sorumlu olduğu, Türk Ticaret Kanununda özel hükümler olması nedeniyle kambiyo senetlerinde Türk Borçlar Kanununun 584. ve 603. maddelerinin uygulanamayacağı, davacı tarafın eşinin izni alınmadığı için kefaletinin geçersiz olduğuna dair iddiasının yerinde olmadığı, senedin tefecilik işlemleri nedeniyle düzenlendiğine, senedin senet borçlusuna zorla imzalatıldığına, senede zorla kefil olarak imzasının alındığına, senedin kamu düzenine, ahlaka ve kişilik haklarına aykırı amaçlarla düzenlenmiş olduğuna ilişkin iddialarını davacı tarafın sunmuş olduğu delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine ve uygulanan ihtiyati tedbir nedeniyle davalı lehine tazminata karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; senette eş rızası bulunmadığı için kefaletin geçersiz olduğunu, tefecilik suçundan verilen takipsizlik kararının kanun yararına bozulduğunu, sonucunun beklenmediğini, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararının Yargıtay aşamasında olduğunu, kesinleşmediğini, tanıkların dinlenmediğini, davalının ceza dosyasında farklı farklı beyanlarının bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen %20 tazminatın müvekkilinin uğradığı hak kayıpları karşısında az olduğunu, %100 tazminat verilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, senet ve takip nedeniyle davacının borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, senet ve takibe dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler re’sen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava konusu senedin yapılan incelemesine göre, senedin 03/12/2014 keşide tarihli, 16/05/2016 vade tarihli, 1.000.000 USD bedelli, keşidecisinin dava dışı …, avalistinin davacı …, lehtarının davalı … olduğu, senedin kambiyo vasfına haiz olduğu anlaşılmıştır.
Dayanak Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2016/12550 sayılı dosyasının yapılan incelemesine göre, 14/06/2016 tarihinde alacaklı … tarafından borçlular … ve … aleyhine dava konusu bonoya dayalı olarak 2.919.900,00 TL asıl alacak, 23.519,19 TL işlenmiş faiz, 367,19 TL protesto masrafı olmak üzere toplam 2.943.786,38 TL alacağın tahsili için kambiyo takibi başlatıldığı görülmüştür.
Ceza soruşturma dosyalarının yapılan incelemesine göre, müştekiler … ve …’un şikayeti üzerine şüpheli … hakkındaki mağdurun bir senedi vermeğe mecbur edilmesi suretiyle yağma suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 01/11/2017 Tarih, 2017/77166 Soruşturma sayılı dosyasında uyuşmazlığın hukuki anlaşmazlık olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararına itiraz edilmesi üzerine Ankara 6.Sulh Ceza Mahkemesinin 24/05/2018 Tarih, 2018/3464 D.İş sayılı kararı ile itirazın kabul edildiği, bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 08/10/2018 Tarih 2018/106868 Soruşturma ve 2018/105865 Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan soruşturma soncunda tekrar takipsizlik kararı verildiği, karara itiraz edilmesi üzerine Ankara 8.Sulh Ceza Hakimliğinin 08/03/2019 tarih 2019/1600 D.İş sayılı dosyasında itirazın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 6.Ceza Dairesinin 22/10/2020 Tarih 2020/466 Esas, 2020/3620 Sayılı Kararı ile kanun yararına bozulduğu, bunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yağma suçundan İstanbul Cumhuriyet Savcılığına yetkisizlik kararı verildiği, İstanbul 38.Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/167 Esas sayılı dosyası üzerinden müşteki …’a karşı mağduru bir senedi vermeğe mecbur edilmesi sebebiyle yağma suçundan sanık … hakkında ceza davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 16/02/2022 Tarih, 2021/167 Esas, 2022/61 Karar sayılı karar ile sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair şüpheden uzak kesin ve inandırıcı deliller elde edilmediği gerekçesiyle CMK.223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6.Ceza Dairesinin 13/06/2022 Tarih, 2022/1361 Esas, 2022/1519 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddedildiği, dosyanın Yargıtay’da temyiz incelemesi aşamasında olduğu, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Davacı …’un şikayeti üzerine davalı … hakkında tefecilik suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 26/10/2017 Tarih, 2017/86875 Soruşturma, 2017/83005 Sayılı Kararı ile takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararına itiraz edilmesi üzerine Ankara 3.Sulh Ceza Mahkemesinin 11/01/2018 Tarih, 2017/9931 D.İş sayılı kararı ile itirazın reddedildiği, Yargıtay 5.Ceza Dairesinin 30/06/2022 Tarih, 2022/3881 Esas, 2022/8160 Sayılı kararı ile kararın kanun yararına bozulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacının, senet ve takip nedeniyle borçlu olmadığını iddia ettiği, taraflar arasında dava konusu senedin yağma suretiyle alındığı iddiasına dayalı olarak açılan ceza dosyasında verilen beraat kararının henüz kesinleşmediği, Yargıtay’da temyiz aşamasında olduğu, 6098 sayılı BK’nın 74. maddesi uyarınca ceza yargılamasında sübuta eren maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı, bir başka deyişle ceza davasında sübuta eren maddi vakıaların hukuk davasında nazara alınması gerekeceği dikkate alındığında ceza davasının sonucunun beklenmesi ve yine tefecilik suçundan verilen takipsizlik kararının kanun yararına bozulduğu anlaşıldığından sonucu araştırılarak değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmaması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre davalı tarafın istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/362 Esas, 2022/646 Karar ve 22/09/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA, kaldırma sebebine göre davalı tarafın istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 20/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”