Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1635 E. 2022/1945 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1635 (KABUL-DÜZELTİLEREK YENİDEN
KARAR NO : 2022/1945 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2022
ESAS NO : 2022/97 E

İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 27/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı… ile evlendiğini, evliliği süresince dava dışı eşin, müvekkilinin iradesi dışında birçok mal varlığını aldığını, müvekkiline silah zoru ile davaya konu 23/03/2020 düzenleme tarihli ve 100.000,00 TL bedelli senedi imzalattığını, takibe konu edilen senedin kambiyo vasfına haiz olmadığını, düzenleme adresinin yer almadığını, taraflar arasında geçerli bir borç ilişkisinin olmadığını, Yargıtay’ın güncel içtihadı çerçevesinde senedin bedelsiz olması ve davalının sebepsiz zenginleşeceği nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitinin gerekeceğini belirterek menfi tespit talebinde bulunmuş, bununla birlikte davacı adına kayıtlı İstanbul Kartal Atalar Mah. 11095/1 ada parselde bulunan arsaya ve… meskenli kargir üzerine birlikte ihtiyati tedbir konulması talebinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davalının talebe konu taşınmazlara ilişkin bir davası bulunmadığı, usule uygun açılmış bir karşı davanın da bulunmadığı, ancak dava konusu hakkında tedbir kararı vermenin mümkün olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesindeki yasal şartların dosya kapsamı itibariyle gerçekleşmediği gerekçesi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, müvekkilinin davacı ve dava dışı…’ı önceden tanıdığını, davacı ve dava dışı eşin paraya sıkıştığını, müvekkilinden borç para istediklerini, borç para karşılığında davaya konu senedi teslim aldığını, senet bedelinin ödenmemesi üzerine icra takibine başlanıldığını, davacının adına kayıtlı 2 adet taşınmaz bulunduğunu, miras malı olduğu için müşterek mülkiyet olduğunu, davacının bu sayede müvekkilinden mal kaçıramadığını, müvekkilinin hakkının korunmasının elzem olduğunu bildirerek ihiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN OLAYLAR
Uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesine yer verilip, 390/1 maddesinde, “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.” düzenlemesi öngörülmüştür.
HMK 390/1 maddesinin gerekçesinde, “Maddenin birinci fıkrasında, hiç ilgisi olmayan mahkemelerden ihtiyatî tedbir istenmesinin önüne geçmek için ve geçici hukukî korumaların da niteliğine uygun olarak, ihtiyatî tedbirin dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise asıl davanın görüldüğü mahkemeden istenebileceği hususu düzenlenmiştir. Böylece, ihtiyatî tedbirde yetki ve görevle ilgili belirsiz ve kötüye kullanıma açık olan durum, belirli ve tereddüdü ortadan kaldıracak hâle getirilmiştir.” açıklaması bulunmaktadır.
Yasa koyucu HMK’nın 390/1 maddesindeki düzenleme ile ihtiyati tedbir talebinin asıl uyuşmazlığı çözümleyecek ve bununla ilgili karar verecek olan hakim tarafından değerlendirilmesini amaçlamıştır. Yargı yolu bakımından görevli olmayan veya adli yargının görevine girmekle birlikte görevsiz mahkemeden ya da gene adli yargı konusu olmakla birlikte kesin yetki kurallarına göre yetkisiz bir mahkemede davanın esası ile ilgili bir karar verilmesi mümkün değildir. Zira görev ve kesin yetki halleri HMK’nın 114. maddesi kapsamında dava şartı olup sonradan tamamlanmaları mümkün değildir. Dava şartları davanın esası hakkında inceleme yapabilmek için gerekli olan şartlardır. Dava şartlarından biri olmadan açılan dava derdesttir ancak mahkeme dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince kural olarak davanın esası hakkında inceleme yapamaz. Davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Davanın görevsiz mahkemede açıldığı durumlarda, davanın esası ile ilgili karar vermesi yasal olarak mümkün bulunmayan görevsiz mahkemenin, HMK’nun 390/1 maddesi kapsamında asıl davanın görüldüğü mahkeme olarak kabul edilerek ihtiyati tedbir talebi hakkında bir karar vermesi mümkün değildir. Aksinin kabulü halinde HMK’nun 390/1 maddesindeki, “İhtiyati tedbirin, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden” istenebileceğine ilişkin düzenlemenin de bir anlamı kalmaz. Bu durumda görevsiz veya yetkisiz bile olsa her mahkemeden dava dilekçesi verilmek suretiyle tedbir talep edilmesinin ve tedbir kararı verilebilmesinin yolu açılır. Yasanın amacının bu olmadığı açıktır.
Somut olayda, davanın düzenleme yeri içermediği için kambiyo vasfını taşımayan 100.000,00 TL bedelli bonoya ilişkin menfi tespit istemine ilişkin olması, tarafların dosyadaki anlatımlarından tacir olmadıklarının anlaşılması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, davacının tedbir talebinin mahkemenin görevli olmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/1-b-2.maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından mahkemenin gerekçesi yönünden hata edildiğinden “gerekçe düzeltilerek ve değiştirilerek yeniden esas hakkında” karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf isteminin mahkemenin gerekçesine yönelik olarak kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince, ilk derece mahkemesinin gerekçesi düzeltilerek Dairemiz gerekçesinde yer alan nedenlerle yeniden hüküm tesisine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/97 Esas, 05/04/2022 Tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince gerekçesi düzeltilerek DÜZELTİLEREK YENİDEN KARAR VERİLMESİNE,
2-a-Davacının ihtiyati tedbir isteminin görevsizlik nedeniyle reddine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
3- Davacının istinaf isteminin kabulüne karar verildiğinden davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan istinaf harcının davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.f maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 30/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye… e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”