Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/163 E. 2022/1063 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/163 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1063

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2021
ESAS-KARAR NO : 2020/437 E 2021/143 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352.maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; davacının davalıdan olan kambiyo senedine dayalı alacağının tahsili için yapılan icra takibinin kesinleşmesine rağmen borcun ödenmediğini, alacağın tahsili gayesi ile davacının eski vekili tarafından borçlu kooperatif adına tapuda tescili gereken taşınmazlarla ilgili kooperatifin muhatabı olan arsa sahiplerine karşı tapu iptali ve tescil davası açıldığını, davanın kabulüne dair verilen kararın kesinleştiğini, dava sürecinde icra dosyasının takipsiz bırakıldığı iddiası ile davalı tarafça takibin taliki/iptali istemi ile dava açıldığını, davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay’ca bozulduğunu, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verildiğini, icra dosyasının 2011/17, sonrasında 2015/13347 ve 2019/28903 esasını aldığını, icra mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediği hususunda yazı yazıldığını, zorunlu arabuluculuk müracaatı yapıldığını, ancak olumsuz sonuçlandığını, davalı kooperatifin son yöneticilerinin yetkilerinin genel kurul yapılmadığı için sona erdiğini, 6100 s. HMK 52. m göre tüzel kişilerin yetkili organları tarafından temsil edileceğini, HMK 53.m hükmü uyarınca dava takip yetkisinin, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisi olduğunu, tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları, kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve ayrıca dava yetkisine sahip olunması ve bunun yanında vekil aracılığı ile takip edilen davalarda vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunmasının HMK’nın 114.maddesi hükmü gereğince “dava şartı” olduğunu ve yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesinin zorunlu olduğunu, davalının usulüne uygun yönetim yetkisi devam eden kişilerce düzenlenmiş avukat vekaleti bulunmadığından arabuluculuk görüşmesine hukuki anlamda geçerli olarak katılmadığını, icra mahkemesi kararının kesinleştiğinin taraflarına 28/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğden itibaren 7 gün içinde zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, her ne kadar Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/165 E. sayılı dosyası ile yapılan yargılamada icra takibinin zamanaşımına uğradığı kabul edilmişse de gerçekte takibin zamanaşımına uğramadığını, çünkü takip alacaklısı olan davacının eski vekili tarafından icra dosyasından 25/02/2005 tarihinde enkaz satış talebinde bulunulduğunu, daha sonra «inşaat sözleşmesine göre borçluya intikal edecek hissenin borçluya tescili için dava açmak üzere» 21/03/2005 tarihinde yetki belgesi istenildiğini ve icra müdürlüğünce de İİK madde 94’e göre «tescil için yetki belgesi» verildiğini, davacı tarafından işbu yetki belgesine dayanılarak alacağın tahsili gayesi ile Sincan 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/188 E. sayılı dosyasından 17/05/2005 tarihinde bir tapu iptal ve tescil davası açıldığını, dava konusu taşınmazların üçüncü kişilere devrini önlemek için mahkemece tapuya şerh verildiğini, yapılan yargılama sonucunda da davanın olumlu sonuçlandığını, kararın 09/12/2010 tarihinde kesinleştiğini ve hatta davada verilen karara konu taşınmazın icra dosyasından ihalesinin dahi gerçekleştiğini, alacaklı vekilinin kambiyo takibine ilişkin icra dosyasında “İnşaat sözleşmesine göre borçluya intikal edecek hissenin borçluya tescili için dava açmak üzere” yetki belgesi istemesinin neticede bir icra talebi olduğunu ve bu talep üzerine aldığı yetki belgesine dayanarak genel mahkeme olan Sincan 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/188 E. sayılı dosyası ile dava açıp davalıya ait taşınmazların tapu kaydına ihtiyati tedbir işletmesinin alacağın tahsilini sağlamaya yarayan ve alacaklının “takibin devamına yönelik iradesini” gösteren bir işlem olduğunu ve bu işlemin zamanaşımını keseceğini, zira davacı alacaklı tarafından Sincan 2.AHM’nin 2005/188 E. sayılı dosyası ile açılan davanın, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin alacağını tahsil etme gayesinde olan alacaklının, haczi kabil başkaca bir malı bulunmayan borçludan başka türlü alacağını tahsil etme imkanı kalmadığından kambiyo hukuku kapsamındaki alacağını tahsile yönelik zamanaşımını kesen takibin devamına ve alacağın tespitine yönelik bir eda davası olduğunu ve zamanaşımını keseceğini, zamanaşımını kesecek işlemlerin alacaklı tarafından icra takibinin devamını sağlamaya yönelik olarak yapılan işlemler olduğunu, Sincan 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/188 E. sayılı dosyası ile açılan davanın sebebinin, Sincan l.İcra Müdürlüğünün 2004/2427 E. sayılı dosyası olduğunu, Sincan 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/188 E. sayılı dosyasına konu davayı açılabilmek için takip alacaklısının Sincan l.İcra Müdürlüğünün 2004/2427 E. sayılı icra dosyasından yetki belgesi aldığını ve davayı da sonuna kadar devam ettirdiğini, davada verilen kararı kesinleştirerek kesinleşen ilam doğrultusunda icra dosyasından satış talebinde bulunup satışı da gerçekleştirdiğini, tüm bu akış karşısında takip alacaklısının alacağını tahsile yönelik iradesinin devam ettiğinin açıkça sabit olduğunu, davacı-alacaklı müvekkilinin Sincan 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/188 E. sayılı dosyası ile verilen karar üzerine bu kararın icrasını icra dosyasında devam ettirdiği de dikkate alındığında “dar yetkili” icra mahkemesinin verdiği karar ile takibin zamanaşımına uğradığına dair kararının doğru olmadığını, icra mahkemesi kararının kesinleştiğinin taraflarına 28/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve taraflarınca 7 gün içinde zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde işbu davayı açtıklarını, işbu davayı açmakta hukuki yararları bulunduğunu, zira davalı-borçlu, zamanaşımına uğradığı (kabul etmemekle beraber) halde icra dosyasından usulsüz gerçekleşen ihale üzerine borçluya ait 5 nolu bağımsız bölümü alacağına mahsuben satın alan müvekkiline karşı Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/64 E. sayılı dosyası ile dava açtığı gibi müvekkilinin halen dahi alacağını tam olarak tahsil edemediğini, davacı müvekkilinin alacağının zamanaşımına uğramadığını, Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/165 E. sayılı ilamının kesinleştiğinin taraflarına tebliğinden 7 gün geçene kadarki süreçte takibin askıda olduğunu, taraflarınca da işte bu 7 günlük süre içinde işbu davanın açıldığını beyan ederek, Sincan l.İcra Müdürlüğünün eski 2004/2427, yeni 2019/28903 E. sayılı dosyasında takip zamanaşımının vaki olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacının açtığı haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini, kesin hüküm dokunulmazlığının ihlal edildiğini, davacının davaya konu ettiği icra takibi hakkında daha öncesinden verilen ve aşamalardan geçerek kesinleşen bir mahkeme kararı olduğunu, zira davacı alacaklının müvekkili kooperatif aleyhine Sincan 1. İcra Müdürlüğünün 2004/2427 Es. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını, daha sonra son bir yıl işlem yapılmadığı için dosyanın işlemden kaldırıldığını, alacaklının dosyayı yenilediğini ve yenileme muhtırasının taraflarına tebliğ edildiğini, icra müdürlüğüne süresinde yaptıkları zamanaşımı itirazının reddedildiğini, bunun üzerine Ankara Batı (Sincan) İcra Hukuk Mahkemesi’ne açtıkları zamanaşımı nedeniyle kambiyo takibinin iptali davasında takibe konu kambiyo senedinin 28.01.2004 vadeli, 9.500 TL bedelli olduğu, icra takibine 22.07.2004 tarihinde konu edildiği, takip tarihi itibariyle 5 yıl 24 gün geçtiği, icra dosyasında en son 21.03.2005 günü işlem yapıldığı; bunun üzerine 22.03.2006 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığı, zamanaşımı süresinin geri kalan kısmı olan 2 yıl 6 ay 6 günlük sürenin işlemeye başladığı, 28.06.2008 tarihinde kambiyo senedinin zamanaşımına uğradığı, bu tarihten sonra kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi yapılamayacağı, oysa alacaklının 2011 yılında icra takibini yenilediği, bu nedenle kambiyo takibinin iptal edilmesi gerektiği iddiasıyla dava açıldığını, Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/28 E. sayılı dosyası üzerinden açılan bu davada her ne kadar ilk derece mahkemesi davanın reddine karar vermişse de verilen bu kararın taraflarınca temyiz edildiğini ve Yargıtay 12. H.D. nin 26.01.2012 tarih 2011/15518 E. 2012/1765 K. sayılı kararı ile zamanaşımı iddiasının kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının bozulduğunu, bozmaya uyan ilk derece mahkemesince 19.06.2012 tarih 2012/165 E. 2012/111 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiğini, karar duruşmasında davalı vekilinin duruşmada hazır bulunduğunu ve tefhimden itibaren işleyen 10 gün içinde karar temyiz edilmediğinden kesinleştiğini, bütün bunlar ortada iken davacının huzurdaki davasının kesin hüküm dokunulmazlığını ihlal olduğunu, zira ilk derece mahkemesince verilen ikinci kararın taraflarca temyiz edilmediğinden kesinleşmesi karşısında bu hususun bir daha dava konusu yapılmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu; öte yandan Sincan İcra Hukuk Mahkemesi’nin verdiği karar ile Ankara Batı icra Müdürlüğünün (eski 1. İcra Müdürlüğü 2011/17 Es.) dosyasında takip iptal edildiğinden bu takibin yenilenmesinin de mümkün olmadığını, davaya konu edilen icra müdürlüğü dosyasının dayanağının kambiyo senedi olduğunu, kambiyo senetlerinin vade tarihinden itibaren 3 yıl işlem görmezse kambiyo senedi vasfını yitireceğini, Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin bu konuda çok açık olduğunu ve “istisna”sı, “yahut”u olmadığını, bu kadar açık bir hükme rağmen huzurdaki davanın hiçbir hukuki değeri olmadığını, kaldı ki Sincan İcra hukuk Mahkemesi’nin kararı olmasa bile 2011 yılında yenilenen icra müdürlüğü dosyasının 2012 yılında takipsiz bırakıldığını ve 2019 yılında yenilendiğini beyan ederek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; 7 günlük sürenin icra hukuk mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten değil, ilamın kesinleştiğinin kendilerine tebliğinden itibaren başladığını, bu süreyi asla kaçırmadıklarını, ancak yerel mahkemenin, açık yasa hükmünü dikkatten kaçırdığını; İİK 33. maddesi metninden de açıkça anlaşılacağı üzere bu düzenlemenin ilamın zamanaşımına uğraması veya zamanaşımının kesilmesi veya tatile uğraması nedenine dayalı olarak verilen icranın geri bırakılması kararıyla ilgili olduğunu, dolayısıyla somut olayda uygulanma imkanı bulunmadığını ve 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-h ve 115/2. madde ve fıkraları uyarınca dava şartı noksanlığının bulunmadığını, oysa Sincan İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/28 E. sayılı dosyası ile takibin taliki veya iptali istemi ile açılan dava sonucunda Yargıtay 12.H.D.nin 2011/15518 E. – 2012/1765 K. sayılı bozma kararına uyulmakla müvekkili lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan, icra mahkemesi kararının İİK.nun 71. ve 33-a maddeleri kapsamında verilmiş bir karar olduğunun artık kesin olduğunu, ancak yerel mahkemenin bu hususu dikkatten kaçırdığını, işbu davayı açmakta hukuki yararın mevcut olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, takip zamanaşımının vaki olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine dayalı takip zamanaşımının vaki olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına göre ve özellikle Sincan Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2005/188 Esas, 2010/460 karar sayılı tescil davasının TTK’nın 662. maddesinde öngörülen davalardan olmamasına ve zamanaşımının kesilmemesine (Y12HD., 26.01.2012 tarih, 2011/15518 Esas, 2012/1765 Karar) göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.-TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 118,70.-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 38,00.-TL harcın istinaf eden davacıya karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, 07/07/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”