Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1624 E. 2022/1521 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1624 – 2022/1521

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1624 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1521

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2021
ESAS-KARAR NO : 2021/284 E 2021/845 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin satım sözleşmesi kapsamında bedelini ödemesine karşın mal teslim edilmemesi ve taahhüt edilen işin yerine getirilebilmesi için 3. kişiden mal temin edilmesi nedeniyle uğradığı zarardan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2021/2158 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, yetkili mahkemenin Konya Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı ile davalı arasında herhangi bir satış ya da benzeri sözleşme bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan satış sözleşmesinde alıcı taraf olarak çizgi mimarlık pvc doğrama mühendislik malzeme limited şirketi yazdığını, müvekkilinin işle ilgili olarak malzemeleri inşaat sahasına götürdüğünü, pompa için elektrik malzemelerini de hazır ettiğini ve montajını yaptığını, müvekkilinin dava dışı şirketin gösterdiği yerde sözleşmeye konu işi yaptığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davalının bilanço esasına göre defter tuttuğu ve tacir olduğu, dava dilekçesi ekinde davacı tarafça sunulan kayıtlar incelendiğinde; arabulucu tarafından 30.03.2021 tarihinde düzenlenen tutanakta davalı…’ın esnaf işletmesi olduğu, bu itibarla başvuru konusu uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan olmadığı, dolayısıyla aynı Kanunun 5-a maddesi uyarınca dava şartı arabuluculuk kapsamında olmadığının değerlendirildiği, bunun üzerine sürece ihtiyari arabuluculuk kapsamında devam edilebileceğinin hatırlatıldığı, başvurucu vekilinin sürece ihtiyari arabulucuk ile devam etme yönünde bir talebi olmaması üzerine dosyanın “sehven kayıt” olarak kapatıldığına ilişkin tutanağın düzenlendiği, arabulucu tarafından düzenlenen tutanak değerlendirildiğinde arabulucunun düzenlemiş olduğu söz konusu tutanağın son tutanak olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu haliyle iş bu dava bakımından dava şartı olan arabulucuya başvurma şartının yerine gelmediği belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden- davacı vekili tarafından;
Davalının esnaf mı tacir mi olduğu hususunun belirgin olmadığı, davalının esnaf olarak kabul edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, ayrıca müvekkili tarafından usulünce arabulucuğa başvurulmasına karşın arabulucu tarafından son tutanağın düzenlenmeyerek kaydın kapatıldığı, müvekkiline atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı, aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık görevli mahkeme, arabulucuk dava şartı ve vekalet ücretine noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesi kapsamında mal teslim edilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi ile birlikte 3. kişiden mal temin edilmesi nedeniyle oluşan zararın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Tüccar sınıfları” başlıklı 176.maddesinde; “Tüccarlar, defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılır: I inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre; II nci sınıf tüccarlar, işletme hesabı esasına göre; defter tutarlar.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, Selçuk Vergi Dairesinden alınan 27.09.2021 tarihli yazı cevabında davalı…’ın 6.8.2009 tarihi itibariyle bilanço esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği anlaşılmakla, VUK’un 176.maddesine göre davalının birinci sınıf tacir olduğu, dolayısıyla davanın nispi ticari dava olduğuna ilişkin mahkemenin belirlemesi yerindedir.
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi gereğince davacının, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Davacının da dava açılırken dava dilekçesine anlaşmazlık tutanağını ekleyerek davayı açması gerekir ise de, başvuru yapılıp bu tutanağın eklenmemesi halinde izlenecek usul de yukarıda belirtildiği üzere 18/A maddesinde düzenlenmiştir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; davacı taraf, arabulucuya başvurmakla birlikte arabulucu tarafından davalının esnaf olduğu ve uyuşmazlığın ticari olarak nitelendirilemeyeceğinden bahisle ihtiyari arabuluculuk olarak devam edilmediği gerekçesiyle sehven kayıt olarak başvuruyu nihayetlendirdiği, anılan tutanağın 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi kapsamında son tutanak olarak yorumlanmayacağı kanaatine varılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harca gerek olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 07/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”