Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1466 E. 2023/692 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1466 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/692

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2019
ESAS-KARAR NO : 2016/427 E 2019/434 K

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 08/05/2023
YAZILDIĞI TARİH : 08/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 04.10.2012 tarihli bayilik sözleşmesi bağıtlandığını, bayilik ilişkisi devam ederken, davalının, ürün alımı sebebi ile düzenlediği çekleri ödemediğini, asgari mal alım taahhüdüne uygun davranmayarak sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğini, davalının, satış taahhüdünden kaynaklı cezai şart borcunu ödemesinin ihtar edildiğini, taraflar arasındaki 04.10.2012 tarihli bayilik protokolünün “Cezai şart” başlıklı 6.1.6.2. maddesinde “Protokol, sözleşme ve bunlara uygun olarak akdedilecek olan sözleşme hükümlerinin bayi tarafından ihlal edilmesi halinde bayi, …’ye 62.150-USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder” hükmü yer aldığını, re’sen taahhütnamede de 62.150 USD cezai şartı ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme hükmü gereği davalının 1.367.000,00-TL tutarındaki teminat mektubunu nakde çevrildiğini, 48.153,51-USD cezai şart alacağı faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, bayilik protokolünün 6.1.6.4.2. maddesi “Bayi, protokol süresince perakende satış olmak üzere toplam 2.025 m3 akaryakıt ve türevlerini …’den satın almayı kabul ve taahhüt eder” şeklinde olduğunu, protokolün 5. Maddesine göre bu taahhüdün süresi, “sözleşme” süresi sonuna kadar olduğu, buna göre davalı 04.10.2012- 04.10.2017 tarihleri arasını kapsayan 5 yıllık sözleşme süresince toplam 2.025 m3 akaryakıt ve türevlerini (benzin ve motorin) satın almayı taahhüt ettiğini, bayilik protokolünün 6.1.6.4.3. maddesinde; bayi, her ne sebeple olursa olsun Sözleşme süresinin sonunda veya fesih tarihinde taahhüdünü yerine getirmediği takdirde beher m3 akaryakıt ve türevleri için 115-USD tutarında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder hükmü yer aldığını, davalının bayilik ilişkisinin devam ettiği 4 yıla yakın süre boyunca (04.10.2012-24.02.2016) tekabül eden kısmı 1.373.67 m3 olup bu tarihler arasında 479,88 m3 beyaz ürün, 217,34 m2 olmak üzere toplam 697,22 m3 satış yaptığını, …’nin davalıdan 676,45m3*115-USD= 77.791,93-USD’lik cezai şart alacağının mevcut olduğunu, ayrıca, protokolün 6.1.7.1. maddesi ile “Bayi yıllık en az 1 ton madeni yağ alımı yapmayı, bu taahhüdünün tamamlanmaması durumunda beher tonda 2000-USD cezai şart bedeli ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının söz konusu satış taahhüdünün, sözleşmenin geçerli kaldığı süreye (04.10.2012- 24.02.2016) tekabül eden kısmı 3.389,459 kğ olduğunu, davalının bu süre zarfında 3.236,01 kğ yağ aldığını, bu halde …’nin davalıdan 153,449*2000-USD/1000=306,90-USD’lik cezai şart alacağı bulunduğunu, buna göre; akartyakıt ve türevlerinden kaynaklı 77.791,93-USD ve madeni yağdan kaynaklı 306,90-USD olmak üzere toplam 78.098,83- USD’lik cezai şart alacaklarının, 11.03.2016 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 21.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; sözleşme ve protokolde müvekkilinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshi durumunda herhangi bir cezai şart ve yaptırım düzenlenmediğini, sözleşmenin müvekkili tarafından fesih edildiğini, müvekkilinin 24.02.2014 tarihinde fesh ettiğini, davacının 11.03.2016 tarihinde fesih edilen sözleşmeyi fesh ettiğini, müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshi nedeniyle cezai şart kabul edilse dahi yalnızca son senenin cezai şartı talep edilebileceğini ve tamamının istenemeyeceğini, sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde teminat verildiğini, davacının teminatı nakde tahvil ettiğini, bildirerek cezai şartın tahsili davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillerden, davalı bayi ile davacı arasında imzalanan bayilik sözleşmesi, protokol ve davalı tarafından imzalanan taahhütname ile davacının bayi olarak faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonunda davacı tarafından verilen akaryakıt ve türevlerinin satışa arz etmeyi taahhüt ettiği, 5 yıl süre boyunca davacının 2025 m3 akaryakıt ve türevlerini satın almayı kabul ve taahhüt ettiği, ayrıca yıllık 1 ton madeni yağ almayı taahhüt ettiği, ancak davalının fatura bedellerini ödeyememesi nedeniyle davacının teminat mektuplarını nakde çevirdiği ve bunun üzerine davacının da sözleşmeyi feshederek akaryakıt ve türevlerini satmayı sonlandırdığı, bu şekilde imzalanan bayilik sözleşmesi ve protokol hükümlerine aykırı davrandığı, sözleşme hükümlerinin ihlal edilmesi nedeniyle protokolün 6.1.6.2 maddesi gereğince davacının 62.150 USD cezai şart talep edebileceği, teminat mektuplarının nakde çevrilmesiyle yapılan mahsup sonrasında davacının talep edebileceği cezai şart miktarının 48.153,51 USD olduğu, ayrıca davacının almayı taahhüt ettiği akaryakıt ve madeni yağ ürün miktarını almamasından dolayı bilirkişi tarafından hesaplanan cezai şart tutarının toplam 78.098,54 USD olduğu, buna göre davacının talep edebileceği cezai şart miktarının 126.252,34 USD olduğu, davalının tacir olması nedeniyle cezai şartın tenkisini talep edemeyecek ise de talep edilen cezai şart davalının ekonomik yıkımına sebep olacaksa indirim yapılabileceğini, davalının ekonomik faaliyetini sona erdirdiği, haczi kabil malının bulunmadığı dikkate alındığında talep edilen cezai şartın davalının ekonomik yıkımına sebep olacağı kanaatine varılmakla belirlenen cezai şarttan %25 oranında indirim yapılarak sonuç olarak 94.689,25 USD cezai şart alacağının davalıdan tahsiline, kısmen kabul verilmiş ise de reddedilen miktar hakkaniyet indirimine dayandığından tüm yargılama giderlerinden davalı sorumlu tutulmasına karar verlmiş hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; cezai şarttan indirim yapılmasının dayanağı bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olduğunu, davalının sübjektif beyanlarına dayalı olarak hazırlanıp davalının gerçek ekonomik durumunu göstermediğini somut verilere dayanmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; cezai şartın indirimi konusunda mahkemece yapılan araştırmanın ve değerlendirmenin yeterli olup olmadığı ve verilen ilk kararda cezai şartın indirimine ilişkin yapılan gerekçenin denetime elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacak talebine ilişkindir.
… parsel sayılı taşınmazdaki akaryakıt istasyonunda bayi olarak faaliyet göstermek üzere taraflar arasında 04/10/2012 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, ayrıca taraflar arasında 04/10/2012 tarihli bayilik protokolü imzalandığı ve davalı tarafından davacıya taahhütname verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalının bayilik sözleşmesini süresinden önce fesih ederek akaryakıt ve türevlerini satışa arz etmeyi sonlandırdığını ve ayrıca protokol gereğince taahhüt ettiği 2025 metre küp akaryakıt ve türevlerini satın almasını tamamlamadığı gerekçesiyle bayilik sözleşmesi ve protokol ihlalden 48.153,51 USD mal alım taahhüdünden dolayı 78.098,83 USD cezai şartın davalıdan tahsili için dava açılmıştır.
Cezaî şartla ilgili BK’nın 182. maddesinin birinci fıkrası hükmü, (Taraflar cezanın miktarını serbestçe tayin belirleyebilirler) prensibini kabul ettikten sonra, üçüncü fıkrası hükmü ile, hâkim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir. Tacir sıfatını haiz olan tarafların (cezaî şart) miktarını serbestçe tayin edebilecekleri ilkesini kabul ettikten sonra, bu tayin edilen cezanın indirilmesini yani tenkisini talep edemeyeceklerini, şart olarak benimsemiş bulunmaktadır (Doğanay, İ.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, İstanbul, 2004, C.I, s:233,234).
Mahkemenin bu hususta karar verirken, borçlu bir şirket ise, bu şirketin ticaret sicilindeki (ana sözleşmesi)’ni celp ederek ne miktar bir sermaye ile ticarî faaliyette bulunduğunu, mal varlığının neye baliğ olduğunu ve kararlaştırılan cezaî şartın tahsili cihetine gidilmesi hâlinde o şirketin eskisi gibi ticarî hayatını devam ettirmesinin mümkün olup olmadığını gerekirse bilirkişiden de mütalâa alarak araştırması icap eder, aynı incelemeyi gerçek kişi olan (tacir) için de yapması icap eder (Doğanay, 237).
6102 sayılı YTTK’nın 22 md uyarınca; “Tacir sıfatını haiz bir borçlu Borçlar Kanunu’nun 121. maddesinin 2. fıkrasıyla 182. maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525. maddesinde yazılı hallerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez.” Ancak, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmektedir. Ne var ki, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı bir inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şart ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı hususunun belirlenmesi gerekmektedir.
Işığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı taraf davalının sözleşme hükümlerine aykırı olaark süresinden önce feshettiği, asgari alım taahhüdünü yerine getirmediğini belirterek cezai şart alacağını talep etmiş, mahkemece davacının taleplerinin yerinde görüldüğü, ancak sözleşmedeki cezai şartın davalının ekonomik yıkımına sebep olduğu da gözetilerek cezai şartın tenkis edildiği belirtilerek cezai şartın 94.689,25 USD olarak tahsiline karar verilmiştir.
Cezai şart tacir borçlunun ekonomik olarak mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise bu husus genel adap ve ahlâka aykırı sayılacağından, mahkemece cezai şartın tamamen veya kısmen iptaline karar verilmesi mümkün ise de bir akdin, taraflardan biri için iktisadi yıkım teşkil ettiğinin tespit edilmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, cezai şart tutarının, ekonomik mahva yol açacak derecede ağır olup olmadığı, davalının ekonomik bütünlük ve büyüklük durumu yönünden, davalının tüm ticari defter ve kayıtları getirtilerek, geçmiş yıllara ait bilanço kayıtları, verilen son beş yıllık vergi beyannameleri, toplam cirosu karşılaştırılarak, mal varlığını oluşturan menkul, gayrimenkulleri, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları bu suretle aktifini oluşturan tüm unsurlar,icra takip dosyaları, davalıya ait şirket sicil dosyası, vs. kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak anlaşılabilir.
Davalının tacir olduğu gözetilerek, tarafların aralarındaki kararlaştırmaya göre belirlenen cezai şartın ödenmesinin, davalının ekonomik açıdan mahvına sebebiyet verdiğinin anlaşılması halinde ise hakkaniyete uygun miktara indirilerek ne miktar cezai şart ödeyebileceklerinin işletmeci, mali müşavirlerin bulunduğu uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan denetime elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, ispat noktasına yaklaşacak delillerin toplanmamış olması hiç toplanmamış sayılmasını gerektirir.
Açıklanan nedenlerle; dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davacı yanın istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2016/427Esas, 2019/434Karar ve 08/05/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatırana İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 08/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
¸e-imza

Üye…
¸e-imza

Üye…
¸e-imza

Katip…
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”