Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1405 E. 2022/1822 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1405 – 2022/1822

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1405 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1822

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/04/2022
ESAS-KARAR NO : 2021/404 E 2022/359 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 21/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki olmamasına rağmen, davalı tarafından, müvekkili aleyhine dayanak belge olarak bono gösterilerek icra takibi başlatıldığını, ayrıca müvekkili adına atfen bulunan imzaların da müvekkiline ait olmadığını, icra takibi nedeniyle müvekkilinin maaşından kesintiler yapıldığını, belirterek müvekkilinin icra takibine konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, kesilen miktarların istirdadına, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak şartıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalıya usulüne uygun tebligata rağmen yargılamaya katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvarı’ndan alınan 11.10.2021 tarihli raporu ile takip ve dava konusu senette davacıyı sorumlu kılacak bir imzanın kuvvetle muhtemel bulunduğu belirtilmiş ise de, davalı şirket müdürü olan …’ün şüpheli olarak emniyet müdürlüğüne verdiği ifadesinin 37.sayfasında davacıdan telefon satışı nedeniyle alacaklı olduğu, bu alacaklarının davacı … adına düzenlenen senet ile ödenmesi suretiyle tahsil edildiğinin davacıdan bir alacağının kalmadığını, davacının borcunun bittiğini bildirip ikrar ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının , Bozüyük icra müdürlüğünün 2019/1604 esas sayılı dosyaya konu 50.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından icra dosyasına ödenen 11.668,15 TL’nin davalıdan istirdadı ile davacıya ödenmesine, davalının icra takibine geçmekte kötü niyetli olduğu alacağın %20’sine tekabül eden 10.000 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş hükme karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili; yargılama sırasında müvekkili şirket adına yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, yargılamada usulüne uygun temsil edilmediğini, icra takibi üzerine davacının maşından kesinti yapılması için muvafakat verdiğini, imzaya itirazı olmadığını, bilirkişi incelemesiyle davaya ve takibe konu senetteki imzanın davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin yetkilisi olan …’ün Şüpheli olarak verdiği ifadesinin 37. Sayfasında davacıdan bir alacağının kalmadığı yönündeki beyanının ikrar niteliği taşıdığını gerekçe göstererek davayı kabul ettiğini, …’ün beyanı sadece kendi şahsi alacakları için yapılmış bir beyan olduğunu, müvekkili şirketi bağlamadığı gibi müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına da karar verilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; imza inkarına ve bedelsizlik iddiasına dayalı davada mahkemece yapılan inceleme araştırmanın hüküm kurmak için yeterli olup olmadığı hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava imza inkarına ve bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Öncelikli irdelenmesi gereken husus; davacının sahtecilik (imza inkârı) iddiası bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre mahkemece alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı ve yeniden rapor alınıp sonucuna göre bu istem hakkında bir karar verilmesi gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir.
Eldeki dava da davacı sahtelik (imza inkarı) nedenine dayalı olarak açılmıştır. Bu durumda mahkemece öncelikte sahtecilik iddiasının incelenmesi dava konusu senedeki imzaların davacı borçluya ait olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Uyuşmazlık; sahtecilik iddiası bakımından yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı noktasındadır.
Hemen belirtilmelidir ki, herhangi bir belgedeki imza veya yazının olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve gerekli donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özellikleri tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakların denetime elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduğunun fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.
Mahkemece sahtecilik iddiası bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 09/12/2018 tanzim tarihli senetteki imza uzmanı tarafından düzenlenen raporda; davaya konu senedin, davacıya atfedilen imzaların davacının kuvvetle muhtemel elinden çıktığı tespit edilmiş, davacı tarafından mahkemece alınan bu rapora itiraz edilmiştir.
Hükme esas alınan raporda; davaya konu senetdeki imzanın davacıya ait olup olmadığını tespitte kesin kanaat belirtir nitelikte değildir. 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesinde mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yapabileceği öngörüldüğünden, davacı yanın imza inkârı yönünden mahkemece kesin kanaat içeren Güzel Sanatlar Fakültesinden ya da Adli Tıp Kurumundan konusunda uzman olan ve önceki bilirkişi raporlarında imzası bulunmayan yeni bir bilirkişi kurulundan yukarıda açıklanan usule göre düzenlenmiş, denetime elverişli olacak şekilde bilirkişi raporu alınması gerektiği gibi davacının aleyhine girişilen Bozüyük İcra Müdürlüğü’nün 2019/1064 E. sayılı dosyasında emekli maşına haciz uygulaması için muvafakat verdiğinin de gözetilmemesi doğru olmamıştır.
Mahkemenin davayı kabul gerekçesinde davalı şirketin yetkili temsilcisi olduğu iddia edilen kişinin senette herhangi bir sıfatının bulunmadığı hazırlık soruşturması aşamasında alınan beyanın da davaya konu senede yönelik herhangi bir beyanın bulunmadığı senedin nakden ihdas edildiği hususu üzerinde de durulmaması davacının delil olarak dayandığı Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2021/762 Esas sayılı dava dosyasının da eldeki dava ve senet ile olan ilgisi üzerinde durulmaması da önemli bir eksikliktir.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller söz edilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi tarafların dayanmış olduğu tüm delillerin toplanarak değerlendirilmesi zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi, 2021/404 Esas, 2022/359 Karar ve 26/04/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacılara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 21/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”