Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1404 E. 2022/1961 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1404 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1961

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2022
ESAS-KARAR NO : 2020/797 E 2022/511 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili şirketin Avrupa’da kredili yakıt satışı yapan Avusturya şirketi olduğunu, davalı şirketin muhtelif zamanlarda yurtdışında bulunan TIR’ları için yakıt tedarik ettiğini, tedarik edilen yakıt karşılığında müvekkilince davalı taraf adına düzenlenen 3 adet fatura karşılığı 19.454,63 EURO’un ödenmediğini, davalının bu 3 adet fatura borcunu kapatmak için müvekkiline 12.144,36 EURO tutarlı çek verdiğini, kalan 7.310,27 EURO borcun ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 7.310,27 EURO alacağın ana alacak ve fer’ilerinin TC Devlet Bankalarının dövize uyguladıkları en yüksek banka reeskont faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/12/2014 tarihli ön inceleme oturumuna katılarak, doğru dava değerinin 5.402,56 EURO olduğunu, 20/10/2014 tarihli ıslah dilekçesinde dava değerinin sehven 5.335,54 EURO olarak ifade edildiğini ancak doğru rakamın 01/12/2014 tarihli dilekçesinde ifade edilen 5.402,56 EURO olduğunu bildirmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, öncelikle davacı şirketin Avusturya’da bulunan bir şirket olduğunu, ancak şirketin Avusturya’da iflas ettiğinin öğrenildiğini, hukukumuzda iflasın açılmasından sonra müflisin dava takip yetkisinin sona erdiğini, iflas masası ile birlikte müflisin açacağı davalarda dava takip yetkisinin sadece iflas masasında olduğunu, davacının takip yetkisi bulunmadığından H.M.K.’nın 114/I maddesinin (e) bendi gereğince dava şartı olduğundan öncelikle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini, davacının iflas etmesi nedeniyle teminat yatırmak zorunda olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince yurt dışından satın alınan akaryakıtın bedelinde KDV’nin düşüleceğini, KDV’nin … Şirketi tarafından tahsil edilerek davacıya verileceğini, … Şirketinin bu hizmet için aldığı komisyon miktarının müvekkili şirkete yansıtılacağını, davacı tarafından düzenlenen faturalarda incelendiğinde bir sonraki faturalarda önceki faturadaki KDV’nin düşümünün yapıldığı ve fakat bazı faturalarda ise sözleşmeye aykırı olarak KDV düşümünün yapılmadığının görüldüğünü, davacı şirket tarafından müvekkili şirket yetkililerine gönderilen e-posta ile KDV iadeleri düşüldükten sonra müvekkili şirketin kalan borcunun 12.144,36 EURO olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin de bu miktar borç için 04/08/2012 tarihli … 8118657 nolu çeki düzenleyerek davacıya verdiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, KDV bedellerinin iadesi bakımından dava dışı … şirketinden hizmet satın alındığı ve iade olacak bedellerin … şirketine ödeneceğinin davacı, davalı ve dava dışı … arasındaki sözleşme ile rehin sözleşmesinde düzenlendiği, davalının buna uygun temlikname ve ahzu kabz yetkisi içeren vekaletnameyi davacıya verdiği, buna karşılık davacının davalı şirketin KDV iadeleri yönünden dava dışı … … Şirketi (…) ile arasındaki ilişkiyi gösterir delilleri ibraz etmediği, daha açık deyişle, alınamamış ise KDV iadelerinin neden alınamadığını açıklamadığı gibi delil de ibraz etmediği belirtilerek davanın reddini karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı vekili tarafından;
Müvekkiline ahzu kabz yetkisi tanınmış ise de tek başına bu yetkinin davalının sorumluluğunu sona erdirmeyeceği, Mahkemece dava dışı … firmasına müzekkere yazılarak KDV iadesinin sağlanıp sağlanmadığı hususlarının araştırılmadığı, mail trafiğinda adı geçen …’ın yetkili olup olmadığı hususunun araştırılmadığı, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin benzer bir olayda vermiş olduğu karar ile mahkemece verilen karar arasında çelişki doğduğu, somut olayda müvekkiline kusur yüklenmeyeceği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık akaryakıt satımı nedeniyle KDV’lerden davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, akaryakıt satımından kaynaklanan KDV alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Mahkemece Dairemizin 12.11.2020 tarih 2018/334 E. 2020/1423 K. sayılı kararı uyarınca yabancı dildeki belgelerin çevirisi yaptırılarak dosya kapsamında yeniden bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda taraflar arasında alacağın temlikinin kararlaştırıldığı, TBK’nın yürürlük tarihinden önceki dönemde sözleşmenin yapıldığı, BK’ya göre ivaz karşılığında yapılan alacağın devrinde devreden davalının yalnızca alacağın devir anındaki varlığından sorumlu olacağı, ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinde temlik eden davalının sorumlu olmadığı, bu sebeple taahhüt etmedikçe davacı devralanın üçüncü kişiden alacağı tahsil edememesi sebebiyle alacağı devreden davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği, incelenen davalı yan ticari defterlerinde de davacı lehine alacak kaydı görünmediği, dosya kapsamında alınan 06/01/2015 tarihli raporda incelenen davalı defterlerinin usule uygun tutulup, tasdiklerinin yaptırılması nedeniyle davalı lehine delil niteliğinde bulunduğu, davacının kestiği 152.113,06 TL (66.639,45 EURO) fatura karşılığında 152.113,06 TL (66.639,45 EURO) ödeme kaydı yapıldığı, böylece hesabın 0 olarak görüldüğü, davacının düzenlediği toplam 66.639,45 EURO faturanın KDV (VAT) iadesi toplamının (10.448,07 EURO) olduğunu, davacı şirket tarafından faturalar üzerinde toplam 3.137,80 EURO (Kesinti) indirim düşüldüğünde davacının 7.310,27 EURO KDV iadesi alacağının olacağının belirlendiği, ancak cari hesabın sıfır olduğu, bu alacağın iadeye konu miktar olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harca gerek olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere, 30/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”