Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1327 E. 2023/1368 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1327 (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO : 2023/1368 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2022
ESAS NO : 2014/436 E 2022/268 K

ASIL DAVADA :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 01/04/2010
KARAR TARİHİ : 19/10/2023
YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ:
Asıl davada davacı- birleşen davada davalı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 14/08/2007 tarihli protokolün düzenlendiğini, protokolün ikinci sayfasında 3.2 … yükümlülükleri başlığı altında düzenlenen 3.2.1. Maddede; “… tarafından bayi’ye bayilik hizmet bedeli olarak 900.000,00 USD + KDV verilecektir.” hükmünün yer aldığını, sonrasında “Bayilik hizmet bedeli olarak ödenecek meblağa ilaveten, istasyona uygulanacak kurumsal kimlik (4×4 amblem dahil) yapım bedeli ile bayiye verilecek ariyet malzemelerinin (3 adet 3×6) akaryakıt pompası, 1 adet LPG pompası, … 1 adet 44kva jeneratör, 1 adet 7,5hp kompresör, 1 adet yağlama makinesi ve 1 hava su saati bedelinin … tarafından ödeneceği, söz konusu bayilik hizmet bedelinin 2 taksit halinde ödenmesi, ilk taksit ödenmesinin intifa tesis edilmesi ve banka teminat mektubu veya ipotek alınması, davalının müvekkilinden istenen evrakları eksiksiz tamamlamasından sonra 500.000,00 USD, ikinci taksitin inşaat tamamlandıktan ve istasyonun faaliyete geçmesi sonrasında 400.000,00 USD’nin bayinin …’ye keseceği hizmet bedeli faturası karşılığı bayiye ödeneceği hükmünün yer aldığını, davalının bugüne kadar süresinde olmamakla birlikte 700.000,00 USD + KDV (826.000,00 USD) ‘yi ödediğini ancak 200.000,00 USD + KVD tutarı 236.000,00 USD’yi 28/01/2010 tarihli faturayı tanzim etmelerine rağmen ödemediğini, bu konuda yapılan uyarılarının da sonuçsuz kalması üzerine, alacağın tahsili amacıyla girişilen takibe davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Asıl davada davalı – birleşen davada davacı vekili; davalı şirketin …adresinde açtığı akaryakıt istasyonunu, müvekkili şirketin bayiliğinde akaryakıt alım satımı için 14/08/2007 tarihinde akaryakıt bayilik sözleşmesi, protokolü ve eki belgelerin imzalandığını, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete protokolün 4.2.1. Maddesi uyarınca toplamda KDV dahil 826.000,00 USD bayilik hizmet bedelinin 06/09/2007, 07/05/2008 ve 09/05/2008 tarihli faturalar karşılığında ödendiğini, 19/02/2009 tarihinde İzmit 1. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan keşif sonucu istasyonun çalışır vaziyette tutulmadığı, elektriğinin kesik olduğu ve istasyon stoklarında akaryakıt bulunmadığının tespit raporu ile belirlendiğini, davacı bayinin sözleşme koşullarını ihlal etmesi nedeniyle haklı nedenlere dayalı olarak sözleşmenin müvekkili tarafından 19/06/2009 tarihinde feshedildiğini, davacı tarafça talep edilen 236.000,00 USD’nin sözleşme edimlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle ödenmediği gibi söz konusu tutar için faturanın sözleşmenin feshinden yaklaşık 7 ay sonra 28/01/2010 düzenleme tarihini içerdiğini ve gönderilen faturaya müvekkilince Ankara 63. Noterliği’nin 03/02/2010 tarih, 2395 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itiraz edildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşme ve protokol gereği bayilik hizmet bedelinin ne zaman ve ne şekilde ödeneceğinin belirlendiğini, davacı tarafından intifa tesis edilmesi, banka teminat mektubu yada ipotek alınması, bayilik evrakları ve belgelerin eksiksiz tamamlanması, istasyonun tamamlanıp faaliyete geçmesi şartlarının gerçekleşmesine müteakip belirlenen bedellerinin ödeneceğinin taraf arasında kabul edildiğini ancak davacı tarafın sözleşme ve protokolde belirtilen teminat mektubu ya da ipotek verilmesi şartlarının yerine getirmediğinden ötürü 200.000,00 USD hizmet bedelinin ödenmediğini şartların yerine getirilmesi halinde ödemenin yapılacağının bildirildiğini, sözleşmenin fesih tarihine kadar bu şartlar yerine getirilmediği için ödemenin yapılmadığını bildirerek davanın reddi ile kötü niyetle yapılan icra takibi nedeniyle müvekkili yararına kötü niyet tazminatına hüküm olunmasını talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA
Birleşen dava davacısı – asıl davada davalı vekili; davalı şirketin … adresinde açtığı akaryakıt istasyonunun müvekkili şirketin bayiliğinde akaryakıt alım satımı için 14/08/2007 tarihinde, akaryakıt bayilik sözleşmesi, protokol ve eki belgelerin imzalandığını, Müvekkili şirket tarafından davalı şirkete, protokolün 4.2.1. Maddesi uyarınca toplamda KDV dahil 826.000,00 USD bayilik hizmet bedelinin 18/04/2008 tarihli fatura karşılığında davalı şirkete ödendiğini, belirtilen bayilik hizmet bedelinin, borçlu bayinin yıllık satmayı taahhüt etmiş olduğu akaryakıt metreküpünün intifa süresi boyunca gerçekleştirilmesi halinde müvekkili şirketin elde edeceği kar oranı dikkate alınarak yatırım maliyeti olarak belirlendiğini, Davalılardan …’in 24/08/2007 tarihinde vermiş olduğu taahhütname ile davalı şirketin müvekkili şirket ile yapmış olduğu bayilik sözleşmesi ve eki niteliğindeki tüm sözleşmelerden kaynaklı cezai şartlarda dahil olmak üzere doğmuş ya da doğacak borçlarının 900.000,00 USD kadar kısmına müşterek, müteselsil kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiğini, yapılan takipte de kefilin hangi miktardan sorumlu olduğunun açıkça belirtildiğini, taraflar arasındaki sözleşme ve protokol maddelerinde, bayilik hizmet bedeli alacağı, cezai şart alacağı, taahhüdü ihlal alacağı, kar mahrumiyeti alacağının hangi koşullarda ve ne miktarda istenebileceğinin açıkça belirtildiğini, davalı şirketin sözleşmenin bayilik mevkii ve işletmeciliği başlıklı ikinci maddesinde belirtilen, “Bayi mahalli piyasa ihtiyaçlarını karşılamak için satış yerinde olağanüstü halleri ve tatil günlerini dikkate alarak 24 saat kesintisiz mal satışını sürdürecek düzeyde mal ve stok bulundurmakla yükümlü olacaktır.” maddesine aykırı olarak uzunca bir süre müvekkilinden mal alımı yapmadığını ve istasyonda müvekkiline ait ürün satışını gerçekleştirmediğini, İzmit 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/18 D.iş numaralı dosyası ile … istasyonunda 19/02/2009 tarihinde yapılan keşifte istasyon yerinde hiç kimsenin bulunmadığı, elektriğinin kesik ve istasyonun çalışır vaziyette olmadığının tespit edildiğini, bayi tarafından satışa başlama tarihinin 14/11/2007 olarak taahhüt edilmesine karşın ilk satışa başlama ve müvekkili şirketten mal alımının 30/04/2008 tarihinde yapılması nedeniyle 5 ay gecikme olduğunu, sözleşme ve protokol gereği davalı tarafından müvekkiline 200.000,00 USD miktarlı süresiz ve koşulsuz banka teminat mektubu ya da 1.000.000,00 TL miktarlı 1. Derece ve 1. Sırada ipotek tesis edilmesi gerekirken bu koşullarında yerine getirilmediğini, yapılan tespit sonrasında davalı şirketin uyarılara karşın mal alımını gerçekleştirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin 19/06/2009 tarihinde sözleşmeyi haklı nedenlerle fesih ederek icra takibinde istenilen miktarda bayilik hizmet bedeli, taahhüdü ihlal cezası, mal alımından kaynaklanan borç, kar mahrumiyeti cezası ve sözleşmenin feshinden kaynaklı cezai şartın ödenmesinin ihtar edildiğini, feshin davalı tarafça 26/10/2009 tarihli ihtarname ile kabul edilerek müvekkilince davalı firmaya bayilik sözleşmesi çerçevesinde verilen kurumsal kimlik ve logolarının alınmasının talep ettiğini ancak ödeme ile ilgili uyarıların sonuçsuz kaldığını, alacağın tahsili amacıyla Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/167 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hüküm olunmasını talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili; müvekkili şirketin dava konusu istasyonda kiracı olup, gayrimenkulün sahibi olan …’un davacı şirkete gayrimenkulün 15 yıl için intifa hakkını vermesi koşuluyla istasyonun yeniden inşasının davacı tarafından üstlenildiğini, müvekkili şirkete verilen hizmet bedelinin bu amaçla kullanılması ve yapılan inşaat nedeniyle zenginleşenin mülk sahibi olmasından ötürü kiracı olan müvekkilinden bu hizmet bedelinin istenemeyeceğini, sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı olarak mülk sahibinden istenebileceğini, ödeme emrinde alacaklı şirketin nevinin limited şeklindeyken mevcut davada davacının anonim şirket olması nedeniyle husumet itirazında bulunduklarını, … parselde kain olan gayrimenkulün dava dışı …’a ait olup sözleşmenin ana konusunun gayrimenkul harabe bir haldeyken davacının vereceği bayilik hizmet bedeliyle istasyonun yeniden inşa edilip işletmeye açılması müvekkili şirketin davacının ürünlerini satarak davacının da bu ürünlerin satışında kar elde etmesi olduğunu, protokol ve sözleşmeler dikkate alındığında edimlerin sıralamaya konulduğunu, buna göre müvekkili şirketin intifa tesisi sonrasında 500.000,00 USD alacağını, müvekkilinin şirket mal sahibinin intifa vermesini sağlayarak 500.000,00 USD’yi aldığını, ikinci edim olarak bayilik evrakları ve gerekli belgelerin tamamlanıp inşaatın da tamamlanarak istasyonun faaliyete geçmesine karşın ödenecek 400.000,00 USD yerine 164.000,00 USD ödenerek 236.000,00 USD eksik ödeme yapıldığını, böylece ilk edimi davacının ifa etmediğini, bayilik hizmet bedeli olarak ödenecek meblağa ilaveten istasyona uygulanacak kurumsal kimlik bedelinin de davacı tarafından ödenmediğini, müvekkilinin davacıdan aldığı 826.000,00 USD bayilik hizmet bedelinin tamamının istasyonun inşasına harcandığını, kendi edimini yerine getirmeyen davacı şirketin haksız olarak Ankara 63. Noterliği’nin 19/06/2009 tarihli ihtarı ile sözleşmeyi fesih ederek müvekkili şirketi büyük zarara uğrattığını, müvekkili şirket yetkilisinin cenazesi olması sebebiyle istasyonun bir gün kapalı olduğu esnada yapılan tespite dayalı olarak sözleşmenin fesih edilmesinin haksız olduğunu, ayrıca talep edilmesine karşın davacı tarafından müvekkili şirkete yakıt verilmediğini, buna rağmen az yakıt satıldığı gerekçesiyle sözleşmenin feshinin de haksız olduğunu, Enerji Piyasa Düzenleme Kurumu’na süresinde başvuru yapılmasına karşın 5 ay sonra lisans verilmesi nedeniyle müvekkili şirketin elinde olmayan sebeple faaliyete geçmesindeki gecikmeden sorumlu tutulamayacağını, 5 yıl için verilen bayilik hizmet bedeli ödemesinde 2 bayilik yapılmasına karşın 2 yıla isabet eden tutar düşülmeden talepte bulunulmasının da haksız olduğunu, davacının cezai şart, kar mahrumiyeti, taahhüdü ihlal alacağının doğmadığını bildirerek şirket yönünden davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMEİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda; esas dava ile ilgili yapılan değerlendirmede, taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesinin 2.maddesinde yer alan “Bayi, mahalli piyasa ihtiyaçlarını karşılamak için satış yerinde, muhtad satışı olağanüstü halleri ve tatil günlerini dikkate alınarak 24 saat kesintisiz bir şekilde mal satışını sürdürecek düzeyde yeterli mal ve stok bulundurmakla yükümlü olacaktır.” düzenlemesi dikkate alındığında, Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/18 D.İş sayılı dosyası kapsamında alınan içeriği yukarıda açıklanan tespit raporu dikkate alındığında davacı … Şirketi’nin istasyonda yeterli akaryakıt mal ve stok bulundurmadığı, satış yerinde 24 saat kesintisiz şekilde mal satışını sürdürmesi gerekirken fiilen bayilik faaliyetini durdurduğu, bu nedenle protokolün 10/a maddesine dayanılarak sözleşme ve protokolün davalı – birleşen davada davacı … AŞ tarafından, haklı nedenlerle fesih edildiği, bu nedenle davacının protokolde yer alan ve tarafına henüz ödenmeyen bakiye bayilik hizmet bedeli tutarı 236.000,00 USD bedeli talep edemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine,
Birleşen dava ile ilgili yapılan değerlendirmede; davacı … AŞ’nin sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 14/08/2007 – 19/06/2009 tarihleri arasında 676 gün süre ile devam etmesine, sözleşme konusu arsa üzerinde 15 yıl süre ile intifa hakkı tesis edilmiş olup bu süre için … … AŞ tarafından 900.000,00 USD + KDV olmak üzere toplam 1.062.000,00 USD ödenmesinin taahhüt edilmesine göre sözleşmenin ayakta kaldığı süre zarfında … Şirketi’nin hizmet bedelinin süresine göre KDV dahil 131.029,75 USD’ye hak kazandığı, davalıya KDV dahil 826.000,00 USD ödenmiş olmasına göre bu tutardan 131.029,75 USD’nin mahsubu sonrasında davacının hizmet bedeli nedeniyle 694.974,24 USD talep edebileceği, taraflar arasında akdedilen protokolün 11.maddesinde sözleşmenin … tarafından 10.madde (a) fıkrası uyarınca feshi halinde bayinin hem bu maddede kararlaştırılan miktardaki cezai şartı, hem de ayrıca …’nin her türlü alacağını ve …’nin uğrayacağı kar mahrumiyeti dahil sair zarar ve ziyanının . . . tazmini talep hakkı bulunmakla, davalı şirketin yıllık 2.500 m3 alım yapmayı taahhüt etmesi, ancak yalnız 178 m3 alım yapmasından ötürü, aradaki 2.322 m3 fark için davalının 2.322 m3 x 30,00 USD = 69.660,00 USD’nin satış taahhütnamesine göre %25 eksiğine kadar cezai şart talep edilebilecek olmakla, davacının 52.335,00 USD taahhüdü ihlal alacağı bulunduğu, davacının akaryakıt satımından kaynaklı 271.721,79 TL alacaklı olduğu,taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 14.maddesinde cezai şart başlığı altında, davacının sözleşmeyi haklı olarak feshetmesi halinde, davalının TC Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden 200.000,00 USD ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği düzenlemesinin yer aldığı, bu nedenle bu cezai şartın da geçerli olduğu anlaşılmakta ise de; talimat mahkemesi aracılığı ile “…. Ş.”nin 2008, 2009 ve 2010 yıllarını kapsayacak şekilde ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, şirketin 2008 yılında 179.536,39 TL dönem net karı, 2009 yılında 25.523,88 TL dönem net zararı, 2010 yılında 173.899,11 TL dönem net karı olduğu tespiti yapılarak kararlaştırılan 200.000,00 USD cezai şartın fahiş olmadığı şeklinde görüş belirtilmiş ise de, şirketin belirlenen öz kaynakları ve özellikle 2009 yılında zarar etmesi, 2010 yılında ise düşük oranda kar etmesi nedeniyle kararlaştırılan cezai şartın bilirkişi görüşüne bağlı kalınmayarak fahiş olduğu kanaatiyle, %75 oranında düşürülerek 50.000,00 USD olarak ödenmesine karar verildiği, söz konusu indirim takdire dayalı olduğu için davacı … AŞ söz konusu indirime gidilen tutar için vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulmadığı, davacı tarafça kar mahrumiyeti alacağına dayanak olarak, taraflar arasındaki protokolün 8.maddesinde fiilen başlama tarihinin 14/11/2007 olarak kararlaştırılmasına karşın, 30/04/2008 tarihi itibariyle satış işlemlerine başlanmasından ötürü, protokolün 3.maddesi uyarınca istasyonun satışa başlamaması nedeniyle gecikilen her gün için kar mahrumiyeti ödeneceği düzenlemesine dayanmakta ise de; bu husus taahhüdü ihlal niteliğinde olup, bayi tarafından işe süresinde başlansa dahi asgari alım taahhüdünde belirtilen miktar kadar alım yapılması zorunluluğu bulunmakla, davacının söz konusu talebinin taahhüdü ihlal alacağı talebi kapsamında bulunup, mükerrer istek niteliğinde bulunmakla, bu istek kalemi haklı görülmeyerek reddine, 17/12/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davalı şirketin ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü tarih de dikkate alınarak, belirlenen esas alacaklar yönünden işlemiş faiz miktarları her bir istek kalemi için ayrı ayrı belirlendiği, davalı kefil …’ün takip tarihindeki kur itibariyle sorumluluğu 900.000,00 USD karşılığı 1.323.000,00 TL olup, yine TBK.nun 117.maddesindeki usule uygun şekilde temerrüde düşürülmemiş olmakla; takip öncesi döneme ait işlemiş faizden sorumluluğu bulunmadığı,
Bilirkişi raporunda da belirlendiği ve mahkememizce de kanaat edinildiği üzere davalı şirkete bayilik hizmet bedeli olarak yapılan ödeme nedeniyle istirdadı talep edilebilecek tutar 694.856,00 USD olup, takip tarihi itibariyle (talepte bağlı kalınarak) 826.000,00 USD karşılığında toplam 1.059.728,60 TL istenmiş, 694.856,00 USD karşılığı talep edilebilecek TL tutarı 891.475,51 TL olmakla; bilirkişi raporundaki 1.059.728,60 TL tutara itibar edilmeyerek, bu istek kalemi ile ilgili olarak 891.475,51 TL asıl alacak ve buna bağlı olarak 85.504,94 TL faiz talep edilebileceği, yine cari hesaptan kaynaklı akaryakıt bedeli olarak 271.721,79 TL asıl alacak, 25.809,84 TL faiz talep edilebileceği, taahhüdü ihlal cezası olarak 52.335,00 USD karşılığı 77.593,95 TL asıl alacak, ve 1.382,33 TL işlemiş faiz talep edilebileceği, cezai şart olarak kararlaştırılan 200.000,00 USD’den (davalının ekonomik olarak yıkımına yol açacağı dikkate alınarak) 50.000,00 USD’nin kabulü ile 50.000,00 x 1,47 = 73.500,00 TL istenebileceği, davacının davalı şirketten, bayilik hizmet bedeli nedeniyle yapmış olduğu ödemeden ötürü 891.475,51 TL asıl alacak, 85.504,94 TL işlemiş faiz, akaryakıt satımından kaynaklanan cari alacak nedeniyle 271.721,79 TL asıl alacak, 25.809,84 TL işlemiş faiz, taahhüdü ihlal nedeniyle 77.593,95 TL asıl alacak, 1.382,33 TL işlemiş faiz, cezai şart nedeniyle 73.500,00 TL asıl alacak talep edebileceği, kefilden ise sadece asıl alacağı talep edebileceği, alacağın sözleşmeden kaynaklı likit ve hesaplanabilir olma özelliği dikkate alınarak; davalının haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatı ile sorumlu olduğu dikkate alınarak, davanın kısmen kabulü ile asıl davanın reddine, Kötü niyet tazminatı isteğinin reddine, birleşen (Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/325 Esasında kayıtlı iken) davada: Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2010/167 esas sayılı dosyasında;1.314.291,25 TL asıl alacak, 112.697,11 TL işlemiş faiz toplamı (davalılardan … …, sadece 1.314.291,25 TL asıl alacaktan sorumlu olmak kaydıyla) 1.426.988,36 TL’ye yönelik itirazın iptali ile; asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı 1.426.988,36 TL’nin %20 tutarı 285.397,67 TL (…’in sorumluluğu asıl alacak 1.314.291,25 TL’nin %20 tutarı 262.858,25 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteğinin reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş hükme karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
I-)Davacı vekili asıl davada ve birleşen davada davalı şirket ve davalı … adına; … …A.Ş. edimlerini yerine getirmediğini, bu durumda da alacaklı olan taraf müvekkil şirket olduğunu, Yargılamanın tüm aşamalarında defaten ifade edilmesine karşın, davaya konu yerin intifa hakkının 15 yıllığına … …A.Ş.’de olduğu dikkate alınmadığı gibi müvekkil şirketin mahkeme kararı ile tahliye edildiği de gözden kaçtığını, gerek bilirkişi raporlarında gerek ise mahkeme tarafından bu husus gözardı edildiğini, … …’ün talep etmiş olduğu 900.000,00 usd 15 yıllık intifa karşılığında verildiğini, bu nedenle de … …’ün intifa hakkı devam ettiği sürece, intifa hakkı karşılığında verdiği bedelin iadesini talep edemeyeceğini, aksi durumda, müvekkil şirket hem 15 yıllık intifa hakkını vermiş hem de 900.000,00 USD bedeli iade etmesi söz konusu olacağını, tapu kayıtları ile ve Kocaeli 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/394 Esas 2013/530 kararı ile intifa hakkını … … kullandığı açıkça anlaşılmasına rağmen , … … intifa için ödediği bedelin müvekkil şirketten tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirkete verilmesi taahhüt edilen 900.000,00 USD, istasyonun intifa bedeli olup dosyaya sunulan bilirkişi raporu usul ve yasaya aykırı olup … ….A.Ş. Ticari defterleri de delil niteliğinde olmadığını müvekkil şirketin, istasyonu 13.5 ay boyunca açık bir şekilde işlettiği ifade edildiğini, 236.000 USD’lik ödemenin müvekkil şirkete yapılmadığını, ariyet olarak vermesi gerekenleri vermediğini, müvekkili … hakkında imza incelemesinin eksik ve yetersiz olduğunu sözleşmeyi kefaleten imzalanmadığını, asıl davanın ve birleşen davanın kaldırılarak asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı birleşen davada davacı vekili; birleşen dava yönünden taleplerinin tamamen kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, bayilik hizmet bedelinin iadesine, kar mahrumiyeti talebinin kabulüne ve cezai şartın tenkisine karar verilmeden kabulü gerektiğini, takip tarihi itibariyle icra inkar tazminatının yüzde kırk olduğunu, ayrıca birleşen davada müvekkili lehine takdir edilen vekalet ücretinin hatalı tespit edildiğini bildirerek ilk derece mahkemesinin birleşen davaya yönelik kaldırılarak davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; bayilik sözleşmesi kapsamında tarafların alacak borç yükümlülüğünün belirlenmesi hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava ve birleşen dava taraflar arasında düzenlenen 14/07/2008 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve protokolden kaynaklanmakta olup;
Esas dava; sözleşme ve protokol kapsamında davalı … Şirketinin ödemeyi taahhüt ettiği 900.000,00 USD + KDV bayilik hizmet bedelinin bakiyesi olan 200.000,00 USD + KDV = 236.000,00 USD’nin haksız olarak ödenmediği iddiasına dayalı olarak tahsili istemine,
Birleşen dava ise; yanlar arasındaki sözleşmenin davacı … AŞ tarafından haklı nedenle feshedildiği iddiası ile sözleşme ve protokol hükümleri uyarınca daha önce ödenen bayilik hizmet bedeli alacağının istirdadı, cezai şart, taahhüdü ihlal alacağı, kar mahrumiyeti alacağı ve akaryakıt satımından kaynaklanan alacak kalemlerinin toplamından oluşan alacağın icraen tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
I-)Birleşen dava yönünden; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 344.maddesi hükmü gereğince, istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderler ödenir, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 344.maddesi hükmü gereğince, istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderler ödenir, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Mahkemece birleşen davada davalı şirket adına eksik harç ve giderler için süre verilmiş ancak davalı şirket tarafından eksik harç ve giderler tamamlanmadığı anlaşılmakla birleşen dava yönünden davalı şirketin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek birleşen davaya yönelik istinaf itirazları incelenmemiştir.
II-)Mahkemece, asıl ve birleşen davada yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle davacının, sözleşmeyi ihlal ettiği haklı olarak sözleşmenin feshedildiğinin kanıtlanmış olduğu bu edenle davacının bayilik hizmet bedeli talep edemeyeceğinin ve davalı …’ün kefaleten sözleşmeyi imzaladığı, birleşen davada düzenlenen sözleşme, protokol, kefaletname, içeriği, alım satıma ilişkin kayıtlar hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda kar mahrumiyeti, akaryakıt bedeli, taahhüdü ihlal cezası ile cezai şart alacağının bulunduğunun anlaşılmasına göre, asıl davada davacı şirket vekilinin ve birleşen davada davalı … vekilinin tüm istinaf itirazlarının, birleşen davada davacı şirket vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
III-)Birleşen dava yönünden davacı şirket vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince;
Birleşen davada mahkemece somut olayda, davaya konu icra takip tarihinin 07.01.2010 olduğu tarihte yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK.nun 67. maddesi uyarınca %40 oranında tazminata hükmedilmesi gerekirken %20 oranında tazminata hükmedilmesinde ve davanın kabul oranına göre de davacı yararına hesap edilen vekalet ücretinin’’ 82.744,59TL’’ hesaplanması gerekirken ‘’ 75.027, 09 TL ‘’ hesaplanmasında hata yapıldığı da anlaşılmakla vekalet ücreti takdirinde de isabet görülmemiş, kararın bu nedenlerle kaldırılması gerekmiştir.
Ne var ki bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden …353/1.b.2.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının icra inkar tazminatı oranına ve vekalet ücretine ilişkin kısmının düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle kabul kaldırma nedenlerine göre birleşen davacının istinaf istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nin 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davada davacı vekillinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
Birleşen davada davalı şirketin istinaf itirazlarının yapılamamış sayılmasına, davalı …’ün istinaf başvurusunun REDDİNE,
2- Birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE ;
3-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/436 Esas, 2022/268 Karar ve 27/04/2022 Tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
4-A-ASIL DAVADA;
a)Davanın Reddine,
b)Davalının kötü niyet tazminatı isteğinin reddine,
B)Birleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/325 Esas sayılı davada:
a)Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2010/167 Esas sayılı dosyasında yapılan takipte 1.314.291,25 TL asıl alacak, 112.697,11 TL işlemiş faiz toplamı (davalılardan …, 1.314.291,25 TL asıl alacaktan sorumlu olmak kaydıyla) 1.426.988,36 TL’ye yönelik itirazın iptali ile;
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına,
b)Asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı 1.426.988,36 TL’nin %40 tutarı 572.795,34 TL (…’in sorumluluğu asıl alacak 1.314.291,25 TL’nin %40 tutarı 525.716,50 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
c)Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteğinin reddine,
d)Fazlaya ilişkin istemin reddine,
C)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince,
a)Asıl davada alınması gereken 80,70 TL karar ve ilâm harcından, peşin alınan 3.452,05 TL’den çıkartılarak artan 3.371,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine,
b)Birleşen davada alınması gereken 97.477,57 TL ilâm harcından peşin alınan 25.121,30 TL’nin mahsubu ile kalan 72.356,27 TL harcın davalılardan alınarak hazineye ödenmesine,
D)Davacı tarafça yapılan;
Asıl davada, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Birleşen davada, davacı tarafından yapılan 555,00 TL tebligat ve posta gideri, 9.950,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere olmak üzere toplam 10.505,00 TL yargılama giderinden red ve kabul oranına göre 4.969,52 TL’si ile 17,15 TL başvurma, 25.121,30 TL peşin harç toplamı 30.107,97 TL’nin davacılardan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
E-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca,
a)Asıl davada, davalı yararına hesaplanan 32.982,20 TL nispî vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
b)Birleşen davada, davacı yararına hesaplanan 82.744,59TL nispî vekâlet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
c)Birleşen davada, davalılar yararına hesaplanan 72.118,60 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
d)Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç masraf yönünden
5-Harçlar Kanunu gereğince asıl davada alınması gerekli 269,85TL harçtan peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuran birleşen davada davacı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-İstinaf kanun yoluna başvuran birleşen davada davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-İstinaf eden … … A.Ş. tarafından yapılan 123,00TL istinaf yargılama giderlerinin birleşen dava davalılarından alınarak adı geçen davacıya verilmesine
9-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
10-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
11-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 19/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır
Üye…
e-imzalıdır
Üye…
e-imzalıdır
Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”