Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1313 E. 2022/1384 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE :… (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2022
ESAS-KARAR NO :….
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin herhangi bir siparişinin olmamasına karşın telefonla aranarak kargosunun olduğu söylendiğini, kapısına gelinerek bir kağıt imzalatmaya çalışıldığını, müvekkilinin okuma yazma bilmemesi sebebiyle de karşı tarafın ısrarlı tavrı sonrası söz konusu imzayı attığını, sonrasında eve gelen haciz kağıdı ile bu olayın bir dolandırıcılık olduğunu fark ettiğini, savcılıkta suç duyurusunda da bulunulduğunu, söz konusu olayın halk tabiriyle ‘pencere dolandırıcılığı’ olan durumun söz konusu olduğunu, bu bonoya dayanılarak yapılan takip sonrası müvekkiline taşınmaz ve maaş haczi uygulandığını, imzaya ve yazıya itiraz edildiğini, müvekkilinin karşı taraf ile herhangi bir ticari faaliyeti olmadığı gibi tanışıklığının da olmadığını belirterek HMK 209/1 kapsamında teminatsız şekilde ihtiyati tedbir kararının kabul edilerek yapılan takiplerin durdurulmasını talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; karşı tarafın amacının süreci uzatmaya ilişkin olduğunu, her sahtelik iddiasının değil kabul edilebilir ve ciddi sahtelik iddiası olması gerektiğini, karşı tarafın kendi içinde çeliştiğini, iddiaların mesnetsiz olduğunu bildirerek davanın ve tedbir talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, İİK 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulması yasak olduğu belirtilerek talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden davacı vekili, olaya konu bononun sahteliği ileri sürüldüğünü, bu nedenle söz konusu tedbirin İİK kapsamında bir talep olmadığını, HMK 209 kapsamında olduğunu, bu hükme göre de tedbir kararının verilmesini gerektiğini belirterek istinaf etmiştir.

UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, talep edilen tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep konusu uyuşmazlık; kambiyo senedine dayalı icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında senette tahrifat yapıldığı gerekçesi ile borçlu olmadığının tespiti ve tedbir yolu ile icra takibinin durdurulması isteminden ibarettir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. Maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
İİK’nın 72/3.maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez.
Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir” ,
HMK’nun 209.maddesinde ise; “(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her nekadar İİK’da düzenlenmiş ise de, icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür. Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp, HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her nekadar menfi tespit davası İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de; borçlu olmadığı gerekçesi ile menfi tespit davasında borcun bulunmadığına ilişkin borçlu savunmaları, ödeme, borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pekçok gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin defilerden gerekse kişisel defilere dayanabilir.
Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki imzaya itiraz hususu HMK’nun 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden imza itirazına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nun 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 19.Hukuk Dairesi ise emsal nitelikteki kararlarında aşağıdaki görüşler paylaşılmıştır.
”Dava, davacının keşidecisi olduğu davalı emrine düzenlenen 31/08/2011 keşide tarihli 30/09/2011 vadeli 800,00.-TLlik bononun tahrif edilerek 80.000TL haline getirildiği, bu nedenle 79.200 TLlik kısım için borçlu olunmadığının tespiti ile dava kesinleşinceye kadar 6100 Sayılı HMK gereğince teminatsız tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece tensiple birlikte “HMKnun 209 ve devamı maddelerindeki koşullar oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, İİK’nun 72/3.maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklısına ödenmemesi” şeklinde tedbir kararı verilmiş, bu ara kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bonoda tahrifat iddiası bulunduğundan, HMK’nun 209.maddesindeki hüküm uyarınca tedbir kararı verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek İİK’nun 72/3.maddesine dayanılarak tedbir kararı verilmesi doğru görülmemiştir diyerek yerel mahkeme kararını bozmuştur. (Yargıtay 19. HD 17/05/2012 T. E:3644 K:8311) (Aynı doğrultudaki kararlar: 19 HD 29/05/2012 T. E : 4155, K:9081; 05/04/2012 T. E:2197, K:5746; 16/10/2012 T. E:11268, K:15122)
Ancak alacaklı ve borçlu arasındaki hak ve menfaat dengesini gözetmek, kötüniyetli borçlulurın icra takibine dayanak senetteki imzaya itiraz suretiyle menfi tespit davası açarak takibin durdurulmasını sağlayarak, alacaklıların zarara uğramasını önlemek bakımından İİK’nın 72 ve HMK’nun 209.maddelerinin birlikte değerlendirilmesi her nekadar HMK’nun 209.maddesinde teminat öngörülmemiş ise de, ihtiyati tedbire ilişkin HMK 389 vd maddelerde ihtiyati tedbire karar verilmesi halinde lehine tedbir kararı verilenden aleyhine kararı verilen kişilerin veya 3.kişilerin zararını önlemek bakımından teminat alınması öngörüldüğünden yasal düzenleme bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle takibin imzaya itiraz suretiyle durdurulmasını sağlayan ve bu surette alacaklının alacağına kavuşmasını geciktiren borçludan alacaklının muhtemel zararlarını karşılamak ve davada haksız çıktığı takdirde hükmedilecek inkar tazminatını karşılamak üzere teminat alınması gerekmektedir.
Diğer yandan salt sahtelik iddiasında bulunulmasının takibin durdurulması bakımından yeterli görülmemesi, HMK’nun ihtiyati tedbirin koşullarına ilişkin genel düzenlemelerinin dikkate alınarak HMK’nun 390.maddesindeki “yaklaşık ispat” kuralı uygulanmak suretiyle sahtelik iddiasının yaklaşık ispat ölçüsünde bir kısım delil ve emarelere haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulu da aranmalıdır.
Somut olayda, senetteki imzaya bir itiraz bulunmamakta olup, senetteki rakam ve yazılarda tahrifat yapıldığına ilişkin herhangi bir grafolojik tespit, rapor ve belge bulunmadığı gibi TTK’nun 778.maddesi atfıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK’nun 680.maddesi gereğince açığa imza suretiyle bono düzenlenmesi mümkün olduğundan, davacı iddiasını HMK’nun 390.maddesi gereğince “yaklaşık ispat” ölçüsünde senette tahrifat iddialarının delil ve belgelere dayalı olarak sunulmamış olmamış gerekçesi ile tedbir talebinin reddi gerekirken ilk derece mahkemesinin İİK’nun 72/3.maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmesi doğru olmadığından HMK’nun 353(1)-b.2 maddesi gereğince kararın gerekçesinin düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında ihtiyati tedbir talebinin yukarıda yer verilen gerekçeler ile reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
2-Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/406 Esas ve 24/06/2022 tarihli Ara Kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-a)Davacı tarafın icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına ilişkin talebin REDDİNE,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin takdiren üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, HMK’nin 362/1.f.maddesi gereğince kesin olmak üzere 19/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye… e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”