Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/120 E. 2022/355 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

……

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2021
ESAS-KARAR NO ……

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
YAZILDIĞI TARİH : 15/04/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; Taraflar arasında 01.01.2011 tarihinden beri uygulanagelen distribütörlük/bayilik sözleşmeleri kapsamında davalının davacı şirkete satış yapmak üzere pil bayii olarak davalı firmadan satın aldığı ürünleri, davalının tasfiye perakende satış fiyatı listesi üzerinden %25 kar marjı ile kendi nam ve hesabına Ankara’da marketlere bakkallara ve sair alıcılara satış elemanları vasıtasıyla sattığını, faturasını keşide edip teslim ettiğini, davacı şirkete tebliğ edilen perakende satış liste fiyatları üzerinden davacının %25 kar marjı olması gerektiğinin tarafların kabulünde olduğunu, ayrıca davalı şirket bir kısım müşteri ile satış görüşmeleri yaparak satın alma protokolleri/sözleşmeler tanzim ettiğini, bir kısım müşterilerle davacı firmaca pil alımının zorunluluğu gereği davacının yapması nedeniyle davalı dahil edilmeden davacının protokolde taraf olmasının istenildiği, bu protokollerde müşterilere katılım bedelleri verilmesi, stant bedeli, yeni mağaza girişi bedeli, insert ve dönem sonu ciro üzerinden uygulanacak indirimler gibi farklı hükümler bulunduğunu, müşterinin kendisi ile yapılan anlaşma uyarınca davacı firmaya hizmet bedeli fiyat farkı gibi isimler altında piyasa yatırım faturası kestiğini, müvekkilinin davalının teyidiyle faturaların kabul edildiğini, akabinde de davacının kendisine müşterilerden kesilen bu piyasa yatırım faturaları nedeniyle de davalının ödeme planına göre davalının istediği dönemlerde davalıya piyasa yatırım faturalarının geri dönüş faturalarını kesmekte olduğunu, davalının anlaşma koşullarında değişiklik yapmak istediğini, müvekkilinin kar marjının %10’a indirmek istediğini, önerinin müvekkili tarafından kabul edilmemesi üzerine bayilik sözleşmesinin sonlandırıldığını, tarafların mutabakatı kapsamında davacı stoklarındaki ürünlerin davalıya fiziken iade edilerek iade faturası kestiklerini, faturaya itiraz edilmesi üzerine, fatura düzeltimi yapılarak tekrar 14.11.2015 tarihli 471.111,63 TL bedelli e fatura gönderildiğini, sonlandırılmış olan cari ilişkide davalı taraftan alınan ürün bedeli, yapılan mal iadesi, müvekkilinin yaptığı toplam satış tutarı, satış toplamına göre gerçekleşmesi gereken kar tutarı, alınan bütçe faturaları, dönülen bütçe faturaları, davacının kar rakamları, mahsuplaşması dikkate alındığında müşterilerce davalı ile müşteriler arasındaki protokol sözleşmesi hükümleri uyarınca davalının teyidi ile müvekkili adına kesilen piyasa yatırım faturalarına binaen davacının davalı yana kesmesi gereken piyasa yatırım faturalarının geri dönüşü kaynaklı olarak davalının müvekkiline bakiye 489.300,00 TL+KDV ödemesi gerektiğini, davalı aleyhine 11.11.2015 tarih ve …… yev nolu ihtarnamesi ile bu tutarın ödenmesinin ihtaren bildirildiğini, davalının cevabi ihtarnamesi ile borca itiraz ettiğini, bu kez müvekkilinin dava konusu piyasa yatırım faturasının geri dönüşü faturasını keserek elektronik ortamda tebliğ ettiğini, davalının ihtarname ile fatura içeriğine itiraz edip iade ettiğini belirterek 489.300,00 TL+KDV alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacı ile aralarındaki ticari ilişkinin 2011 yılı başında davalı şirketin ürün gamında bulunan primer pil, şarj edilebilir pil, sarj cihazı ve fenerin satımı hususunda başladığını, taraflar arasında iddia edildiği gibi %25 kar marjıyla çalışılacağı yönünde bir distribütörlük sözleşmesi bulunmadığını, taraflar arasında herhangi bir mutabakat bulunmadığını, davalı yetkililerince verilmiş bir yazılı/sözlü teyit veya taahhüt bulunmadığını, davacının davalıya gönderdiği 20.01.2015 tarihli mutabakat mektubuna ve ticari kayıtlara göre 31.12.2014 tarihi itibariyle davalının davacıdan 721.580,11 TL alacaklı olduğu, 27.11.2015 tarihli davalı tarafından davacıya gönderilen mutabakata göre 30.09.2015 tarihi itibariyle davalının 557.395,75 TL alacaklı olduğu, aradan geçen süre zarfında davacının gönderdiği üç adet e fatura içeriğini kabul etmediklerini ve itirazlarını davacıya bildirdiklerini, davacının 489.300,00 TL+KDV toplam 577.374,00 TL tutarlı bir adet e faturasının ihtarname ile iade edilip itiraz edildiğini, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde davalının davacıya bir borcu bulunmadığını, hatta 79.433,91TL alacaklı olduklarını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; KDV dahil 577.374,00 TL tutarındaki nizalı yansıtma faturasının dayanağını oluşturan ve davacı müşterileri tarafından davacı adına düzenlenmiş olan “hizmet bedeli, fiyat farkı, satış desteği, prim faturası, ciro pirimi” açıklamalı KDV hariç toplam 630.537,93 TL tutarındaki faturaların içeriğinde fiyat farkına ilişkin düzenlenmiş olan faturaların KDV hariç toplamının 394.316,75 TL olduğu, davacı adına düzenlenen müşteri faturalarının yansıtılması kapsamında davacı tarafından davalı adına düzenlenen KDV dahil 120.602,25 TL bedelli yansıtma faturaları içerisinde yer alan bir adet 6.825,00 TL hizmet bedeli açıklamalı fatura ile altı adet fiyat farkı açıklamalı toplam 113.752,00 TL bedelli faturaların davalı yanın ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu tespit edildiği, taraflar arasında fiyat farkına ilişkin yansıtma faturalarının düzenlenmesine yönelik yazılı bir anlaşma bulunmamakta ise de bu yönde taraflar arasında süre gelen ilişkide teamül halini alan bir uygulamanın bulunduğu, davacı tarafça nizalı faturaya dayanak olarak sunulan diğer hizmet bedeli, satış desteği, prim faturası, ciro pirimi açıklamalı müşteri faturaları yönünden ise bu fatura bedellerinin yansıtma faturası içerisinde davacıdan talep edilebileceğine ilişkin yazılı bir anlaşma bulunmadığı gibi teamül halini alan bir uygulamanın da söz konusu olmadığı bu kapsamda sadece fiyat farkı açıklamalı KDV hariç toplam 394.316,75 TL (%18 KDV 70.977,01 TL) KDV dahil 465.293,76 TL tutarındaki müşteri faturalarının yansıtma faturası ile davalıdan talep edilebileceği, buna göre KDV dahil 465.293,76 TL fiyat farkı faturalarından bu faturalara istinaden davacı tarafından davalı adanı düzenlenen ve davalı defterlerine süre gelen ticari ilişki içerisinde kaydedilmiş olan KDV dahil 113.752,00 TL tutarındaki fiyat farkı faturalarının mahsubu ile davacının davalıdan fiyat farkından kaynaklanan bakiye 351.541,76 TL alacağının bulunduğu, bu alacaktan taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde her iki yanın kabulünde olan ve ticari defter kayıtları ile teyit edilen 79.433,85 TL davalı alacağının mahsubu neticesinde davacının davalıdan varlığı ve miktarı kanıtlanan bakiye 272.107,91 TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 272.107,91 TL’nin 27.11.2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı vekili; uyuşmazlık konusu taraflar arasında distribütörlük sözleşmesine istinaden müvekkil şirketin %25 lik kâr marjıyla çalışıp çalışmadığı hususuna ilişkin olduğunu, bu kapsamda, dosya münderecatında bulunan; müşterilerden alınan piyasa yatırım faturaları, alış satış listeleri, mutabakat mektupları, davalının kendi şirketi içindeki ve ayrıca davalı ile müvekkili arasındaki mail çıktılar vs. tüm belgeler, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığını ve bugüne kadar % 25 kâr marjıyla çalışıldığını ispatlar nitelikte olup, dava konusu uyuşmazlıkla ilgili belgeler ve bilgiler HMK m.202 kapsamında delil başlangıcı vasfında olduğunu, bilindiği üzere, uygulamada, iddianın senetle ispat edilmesi gereken hallerde senet bulunmamakta ise bu iddiaya konu olan vakaları somutlaştırılan belgelere delil başlangıcı denilmektedir ve bu belgeler de hiç kuşkusuz delil niteliğinde olduğunu, bu itibarla taraflar arasındaki sözleşmedeki kâr marjının belirlenebilmesi için tanık dinlenmesine kanunen her hangi bir engel bulunmamakta ve defaatle yerel mahkemeye tanık dinletme talebinde bulunmamıza rağmen yerel mahkemece tanık dinletme talebinin reddedildiğini, ayrıca, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, mahkeme hükmünün gerekçesinde; davalının 6.825,00-TL hizmet bedeli açıklamalı ticari defterine kaydettiği belirtilmesine rağmen, mahkemece sadece fiyat farkı açıklamalı faturalar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, oysaki, davalı şirketin hizmet bedeli açıklaması içeren faturalardan da bir kısmını ticari defterlerine kayıt ettiği tespit edildiğini bu kapsamda, hizmet bedeli açıklaması olan faturalardan kaynaklı alacaklar yönünden de teammül haline geldiği kabul edilerek, davacı müvekkil şirket lehine hesaplama yapılması gerekeceğini, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-) Davalı vekili; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan dayanak bilirkişi heyet raporunda müvekkiline yansıtılmak istenen faturaların davacının diğer faaliyetleriyle ilgisinin araştırılması gerekirken bu irdelenmediğini, davacının sadece Varta’ya ait pillerin dağıtımını yapmadığını, şayet bir müşteriye pil verdiği varsayımında dahi aynı müşteriye içecek maddeleri de dahil olmak üzere aynı anda birçok ürünün satışını da bununla beraber yaptığını, yansıtılmak istenen faturaların davacının pil dağıtımıyla mı yoksa diğer faaliyetleriyle mi alakalı olduğu hususunda bilirkişilerce hiçbir inceleme yapılmamış; buna dair herhangi bir değerlendirme neticesine de yer verilmeyerek bu yönüyle de eksik ve hükme esas alınamaz bir rapor tanzim edildiğini, kıyas yoluyla alacak borç durumunun yaratılamayacağını, her bir borç/alacak kendine özgü somut bir işlem neticesinde vuku bulup, kıyas yöntemi bu işlerde kullanılamayacağını, bu hususun da gözetilmeksizin, bu şekilde iktisadi, ticari ve teknik icaplara ve teamüllere aykırı normal ve mutad olmayan bu durumu iddia etmekte olan davacının yansıtmak için aylarca hatta yıllarca neden beklediğini açıklaması ve ispatlamasının zorunlu olduğu halde; davacının bu yükümlülüğü yerine getirmeksizin kısmen kabul şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında piyasa yatırım faturalarının geri dönüş faturası olarak düzenlenerek davalıdan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında ödenmeyen fatura alacağının tahsili talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında yazıl bir bayilik sözleşmesi bulunmamakla bulunmamakla birlikte 01.01.2011 tarihi ile 2015 tarihleri arasında davacı tarafından davalı şirkete ait Varta pillerinin satışı hususunda anlaşmaya varıldığı, ticari ilişki kapsamında 2015 yıl sonu itibariyle; davalının davacıdan bakiye 79.433,91 TL alacağı bulunduğunun her iki yanın usulüne uygun tutulmuş olan ticari defter kayıtları ile teyit edildiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandırılmasından sonra davacı tarafından davalı adına 30.01.2016 tarihli KDV hariç 489.300,00 TL, KDV dahil 577.374,00 TL tutarında fiyat farkı açıklamalı fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından fatura içeriğine itiraz edilip, iade edilmekle uyuşmazlığın davacı tarafından davalı adına düzenlenen ve davalı tarafından itiraz edilen fatura bedelinin istenebilir olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafından davalıya ait ürünlerin satışı nedeniyle alıcılar tarafından davacıya kesilen fiyat farkı, hizmet bedeli, katılım bedeli, yeni mağaza giriş bedeli, insert, ve dönem sonu ciro primi vs açıklamalı piyasa yatırım faturalarının taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davalıya yansıtılması kapsamında piyasa yatırım faturalarının geri dönüş faturası olarak düzenlendiği, fatura bedelinden davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş davalı yan ise; fatura muhteviyatından sorumlu olmadıklarını savunmuştur.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte; ticari ilişki 2011 yılından 2015 yılına kadar devam etmiştir. Davalı pil ticareti yapmakta olup ürünler çeşitli mağaza market gibi nihai satıcılara dağıtımını yapmak üzere davacı ile çalışıldığı, taraflar arasında distribütörlük veya bayilik gibi yazılı bir sözleşme bulunmadığı, taraflar arasında sözlü akit kabullerinde olup 2015 yılında davacı elindeki stok malları iade ederek cari hesap borcunu kapatarak, 30.01.2016 tarihli 577.374,00 TL fiyat farkı adı altında tek yanlı faturayı düzenlemiştir. Davacı fiyat farkı adı altındaki faturaya konu alacağını, ticari ilişki kapsamında dava dışı nihai satıcı olan müşterilerine hizmet, katılım, stand, mağazaya giriş insert, dönem sonu ciro bedeli fiyat farkı adı altında piyasa yatırım faturaları kestiğini, sözleşmenin de karşılıklı mutabakat kapsamında 14.11.2015 tarihinde sona erdiğini iddia etmiştir.
Taraflar arasında 01.01.2011 tarihinden 14.11.2015 tarihine kadar geçerli sözleşme kapsamında;
Davacı, talep konusu geçmişe yönelik piyasa yatırım faturalarının, davalı tarafından teyit edilip edilmediği, 2014-2015 yıllarına ait dava dışı müşterilerine yaptığı ödemeleri kanıtlamalıdır. Uyuşmazlık, davacı tarafından düzenlenen fiyat farkı, ürün açılış bedeli, insert bedeli ve piyasa yansıtma faturaları nedeni ile davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı hususundan kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle davacının düzenlediği bu faturaların taraflar arasındaki akdi ilişkiye uygun olup olmadığı uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır.
Yargılama sırasında iki rapor alınmıştır. Mahkemece taraflar arasındaki ilişki 2011 yılından 2015 yılına kadar tüm ilişki irdelenmeden geçmişe yönelik ticari ilişkinin ne şeklide yürütüldüğü, geçmişe dönük piyasa yansıtma faturaları davacının alacağını yansıttığı ” hizmet bedeli, insert, fiyat farkı, ciro primi, ürün iadesi, yeni mağazaya giriş bedeli, ” davacının müşterileri adına kestiği faturaların davalı tarafından ödenip ödenmediği, hususu üzerinde durularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu konuda araştırma ve incelemeyi içermeyen eksik ve yetersiz bilirkişi raporlarının hükme esas alınması doğru olmadığı gibi yukarıda açıklanan uyuşmazlığın da tam olarak giderilmeden karar verilmesi isabetsizdir.
O halde mahkemece yapılacak iş, yukarıda niteliği belirlenen uyuşmazlık çerçevesinde, konusunda uzman sektör bilirkişisi de dahil edilerek, bilirkişi kurulundan tarafların tüm ticari ilişki kapsamındaki defter ve kayıtları üzerinde yeniden inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra davacının talep edebileceği alacak kaleminin tayiniyle varılacak uygun sonuç dairesinde karar vermekten ibarettir.
Açıklanan bu nedenlerle dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, tarafların istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2017/312Esas, 2021/574Karar sayılı ve 04/11/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 15/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

……

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”