Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1114 E. 2022/1369 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1114 KABUL YENİDEN ESAS HAKKINDA
KARAR NO : 2022/1369 KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2017
ESAS NO : 2017/306 E 2017/580 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
BİRLEŞEN ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2017/338 ESAS – 2017/360 KARAR SAYILI DOSYASINDA;
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, Dairemizce verilen kararın temyiz incelemesi sonucu bozulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373.maddesi uyarınca, incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı … vekili; asıl davada: davalı tarafından müvekkili aleyhine murisi tarafından düzenlenmiş olan bonoya istinaden icra takibine girişerek ödeme emri gönderdiğini, müvekkilinin takibe konu bono nedeniyle davacıya borcunun bulunmadığını, takibe konu bononun muris tarafından düzenlendiğini, murisin ölümünden sonra müvekkili ile bir kısım mirasçıların Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1509 Esas 2014/1828 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettiklerini, kararın 24/12/2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin bu kararı icra dosyasına sunduğunu, davalı tarafın müvekkilinin mirası reddettiğini icra dosyasından öğrenmesine rağmen icra işlemlerine devam ettiğini, müvekkilinin icra dosyasına kararı bildirdiği için davalının takipten vazgeçeceği ümidi ile süresi içinde icra mahkemesine müracaat edemediğini belirterek Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/20999 Esas sayılı dosyasına konu 10/10/2012 tanzim tarihli 01/11/2013 vade tarihli 10.000 USD bedelli bono nedeniyle müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespiti ile müvekkili aleyhine başlatılan takibin iptaline, davalının kötü niyetli olarak takibi devam ettirmiş olması nedeniyle davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacılar …, … vekili ; davacı tarafından müvekkilleri aleyhine Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/20998 Esas sayılı dosyası ile muris tarafından düzenlenmiş olan 10/10/2012 tanzim tarihli, 01/12/2013 vade tarihli 15.000 Euro bedelli ve 10/10/2012 tanzim tarihli, 01/01/2014 vade tarihli 40.000 Euro bedelli bonoya istinaden icra takibine başlanarak 62.859,25 Euro takip çıkış miktarı üzerinden müvekkillerine ödeme emri gönderildiğini, takibe konu bonolar nedeniyle davacıya borçlu olmadıklarını, murisin ölümünden sonra müvekkili ile bir kısım mirasçıların Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1509 Esas 2014/1828 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettiklerini, kararın 24/12/2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin bu kararı icra dosyasına sunduklarını, davalı tarafın, müvekkillerinin mirası reddettiğini icra dosyasından öğrenmesine rağmen icra işlemlerine devam ettiğini, müvekkillerinin icra dosyasına kararı bildirdiğini davalının takipten vazgeçeceği ümidi ile süresi içinde icra mahkemesine müracaat etmediklerini iddia ederek Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/20998 Esas sayılı dosyasına konu 10/10/2012 tanzim tarihli, 01/12/2013 vade tarihli 15.000 Euro bedelli ve 10/10/2012 tanzim tarihli, 01/01/2014 vade tarihli 40.000 Euro bedelli bonolar dolayı müvekkilinin borcunun olmadığının tespiti ile takibin iptaline, davalının kötü niyetli olarak takibe devam etmesi nedeniyle davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; asıl ve birleşen davada : Müvekkilinin alacaklısı, davacıların murisinin borçlusu olduğu 10/10/2012 tanzim tarihli 01/11/2013 vade tarihli 10.000 USD bedelli kambiyo senedine dayanılarak borçlunun mirasçılarına karşı 23/12/2015 tarihinde icra takibine başlanıldığını, takibin kesinleştiğini, borçlulara gönderilen ödeme emrinde borçluya “Borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği itirazını sebepleriyle birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağının” ihtar edildiğini, davacının kendisine gönderilen ödeme emrini usulüne uygun tebliğ almasına rağmen İİK’nın kendisine tanıdığı imkanlara başvurmadığını, müvekkilinin takibe devam ettiğini, kaldı ki davacının ödeme emrinde belirtilen ihtara binaen icra mahkemesine süresinde başvuruda bulunmayarak takibin kesinleşmesine ve cebri icranın devam edilmesine zımnen rıza gösterdiğini, takibe devam edilmesine ve iş bu davaya müvekkilinin değil borçlu davacının sebep olduğunu, davacının müvekkile ilişkin kötü niyet iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davacının eksik usulsüz işlemlerinin zararını müvekkiline yükleme çabasında olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil edemeyerek mağdur olduğu gibi bir de davacının usulsüz işlemlerinden dolayı mağdur edilmeye çalışıldığını bildirerek davanın reddine, davacılar aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1509 Esas, 2014/1828 Karar nolu, 20/11/2014 tarihli kesinleşmiş ilamı ile davacılar … ile …’nın diğer bir kısım mirasçılar ile birlikte murisleri …’ın mirasını reddettiklerini, davacılarının murislerinin düzenlediği bonolardan sorumlu olmadıkları, davanın kabulünün gerektiği, davacılarca ilgili mahkeme kararı ek olarak sunulmak suretiyle mirasın reddedildiği hususunun icra müdürlüğüne bildirilmesine rağmen bildirim tarihi sonrasında alacaklı vekilince icra dosyasında işlem yapıldığı dolayısıyla alacaklı takibe geçmekte kusurlu olmasa bile icra dosyasına bildirim sonrasında davacılar aleyhine takibe devam ederek işlem yapılmasını sürdürmekle davanın açılmasına sebebiyet verdiği davacının yaptığı yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraflarca istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; dava değerine göre nispi vekalet ücreti takdiri gerekirken maktu vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu ayrıca dava açılmasına davalı sebebiyet verdiği kötüniyetle takibe devam ettiği için tazminata karar verilmemesinin hatalı olduğunu, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak nispi vekalet ücreti takdiri ile tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; asıl ve birleşen davada; davanın açılmasına davacıların sebebiyet verdiğini, izlenmesi gereken yolun icra hukuk mahkemesine borca itiraz etmeden dava açtıklarını, yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davacıların sorumlu tutulması gerektiğini bildirerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, yargılama harç ve giderleriyle vekalet ücretinden davacıların sorumlu tutulmasını istemiştir.
BOZMA İLAMI
Dairemizce verilmiş olan karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/7885 Esas, 2022/2790 Karar Sayılı 04/04/2022 tarihli ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında özetle;’’… Birleşen dava yönünden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının (B) kısmı (a) bendinde, “Davacıların, Eskişehir İcra Müdürlüğü’nün 2015/20998 esas sayılı takip konusu bono nedeniyle Davacı … davalıya borçlu olmadıklarının tespitine” cümlesine yer verildiği, birleşen davanın davacılar … ve … tarafından açılmış olmasına rağmen davanın … yönünden kabulüne karar verildiği, hükmün B/c bendinde belirtilen harçların ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, gider avansından arta kalan kısmın davacıya iadesine karar verildiği ancak hükümden hangi davacının kastedildiği anlaşılamadığından ve bu durum infazda tereddüt oluşturucu nitelikte olduğundan birleşen davada Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…’’şeklinde birleşen dava yönünden bozulmuştur.
Dairemizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği ve buradan varılacak sonuca göre de, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden mahkemece verilen kararın isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl ve birleşen dava: Davacıların murisinin borçlusu olduğu bonolara dayalı olarak davacılar aleyhine girişilen icra takibinde mirasın reddi kararı nedeniyle davacıların borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraf vekillerinin istinaf sebepleri doğrultusunda; dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda:
Somut olayda uyuşmazlık davanın açıldığı tarih itibariyle davacıların haklı olup olmadığı haklılık durumuna göre yargılama harç ve giderlerinden sorumluluğun tayini noktasında toplanmaktadır.
Dairemizin önüne gelen konuya ilişkin olarak 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nın)“Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326. maddesinde “(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu kuralın istisnası, 6100 sayılı HMK’nın “Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 327. maddesinde; “(1) Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir.(2) Bir kişi davada sıfatı olmadığı hâlde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi hâlinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca, yargılama giderleri kural olarak, davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326).
Bu yargılama giderleri hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekalet ücretidir. Mahkemenin, davayı kaybeden tarafı yargılama giderlerine mahkum etmesi için mutlaka karşı tarafça bir talepte bulunulmuş olması gerekmez; bu konudaki karar mahkemece kendiliğinden verilir (Pekcanıtez, H., Atalay, O., Özekes, M.; Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011, s:700 vd.).
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, vekalet ücreti de bir yargılama gideridir. (HUMK m. 423/6, HMK m. 323/ğ). Bu nedenle 29.05.1957 gün ve 4/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı olduğu şekilde, yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır. Kural olarak, davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise, vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir (YHGK’nın 25.02.2004 gün ve 2004/18-92 E. 2004/107 K. sayılı kararı).
Bundan başka davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtasıyla takip etmiş ise haksız çıkan (davayı kaybeden taraf) yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edilir.
Öte yandan, yargılama harç ve giderlerinin davada haksız çıkmış olan tarafa yükletilmesine ilişkin ana kuralın bazı istisnaları vardır.
Davada haklı çıkmış (lehine hüküm verilmiş olan) taraf için, aşağıdaki hallerden biri söz konusu ise, (davayı kazanmış olmasına rağmen) karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkum edilebilir (HMK m. 327):
a-Gereksiz yere davanın uzamasına sebep olmak,
b-Gereksiz yere gider yapılmasına sebebiyet vermiş olmak (Kuru, B;, Arslan, R.;, Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 22. Bası, Ankara 2011, s:733, 734).
Görüldüğü üzere, bazı kötüniyetli ve yanıltıcı davranışların gerçekleşmesi durumunda davayı kazanan tarafın yargılama giderlerinin tümü veya bir bölümünden sorumlu tutulması da mümkündür. Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, lehine karar verilmiş olsa dahi, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkum edilir (Pekcanıtez\ Atalay\ Özekes, s:702).
Bu hüküm, davanın sürüncemede bırakılmasına karşı verilecek mücadele bakımından önemli bir vasıta teşkil edecektir (Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, 6. Bası, İstanbul 1997, s:773).
Somut olayda; İcra takibine konu alacak davacılar murisinin bonolara dayalı borcundan kaynaklanmaktadır. İcra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle muris ölü olduğundan davalı tarafından alacağın davacılardan tahsili için takibe girişilmiştir. Davacılar tarafından Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/1509 esas – 2014/1828 karar sayılı dosyası ile mirasın reddine ilişkin dava açıldığı anılan mahkemece mirasın davacılar tarafından reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, bu kararın 20/11/2014 tarihinde kesinleştiği, icra takiplerinin ise mirasın reddi kararından sonra 23/12/2015 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Yine davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde de dava tarihinden önce icra işlemleri sonucu davacıların mirasın reddi kararının gönderdiği kabul edilmiş ancak izlenmesi gereken yolun icra mahkemesine beş günlük süre içinde başvurarak borca itiraz edilmesi şeklinde olması gerektiği savunulmuş olmasına göre, davanın açılmasına davalı tarafından sebebiyet verildiği anlaşıldığından ve ayrıca davaya cevap süresi içinde davanın kabul edilmemesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğu gözetilerek davacılar lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesinde ve takibe girişmekte haksız ve kötüniyetli bulunmadığının kabulüyle kötüniyet tazminatının reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar, davanın açıldığı andaki durumuna göre dava açmakta haklı olup davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
O halde; mahkemece, davanın kabulüne karar verildikten sonra davacı yararına nispi vekalet ücreti takdiri ile davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, nispi vekalet ücreti takdiri yerine yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde maktu vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacının vekalet ücreti konusundaki istinaf sebebi bu yönden yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle bozma ilamı kapsamında ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiş ve aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 2017/306 Esas, 2017/580 Karar ve 15/06/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
3-A)Asıl davada;
a)Davanın KABULÜNE;
Davacı …’ın Eskişehir 2. İcra müdürlüğünün 2015/20999 ve 2015/20998 sayılı dosyalarında takip konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Kötüniyet tazminatına yönelik istemin reddine,
b)Alınması gerekli 2.303,56 TL. karar ilam harcından, davanın açılışı sırasında yatırılan 575,90 TL. peşin harç düşülerek kalan 1.727,66 TL.’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
c)Davanın açılışı sırasında yatırılan 31,40 TL. başvurma harcı ile 575,90 TL. peşin harç toplamı 607,30 TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ç)Davacı tarafından yapılan 8 davetiye ücreti toplam 88 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ ne göre takdir ve tayin olunan 1.980 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine,
f)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ ne göre takdir ve tayin olunan 5.058,32 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine, takip konusu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
B-)Birleşen Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/338 Esas sayılı dosyasında;
a)Davanın KABULÜNE,
Davacıların Eskişehir 2. İcra Müdürlüğünün 2015/20998 Esas sayılı takip dosyasında takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine,
Kötüniyet tazminatına yönelik istemin reddine,
b)Alınması gerekli 13.728,50 TL. karar ilam harcından, davanın açılışı sırasında yatırılan 3.432,13 TL. peşin harç düşülerek kalan 10.296,37 TL.’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
c)Davanın açılışı sırasında yatırılan 31,40 TL. başvurma harcı ile 3.432,13 TL. peşin harç toplamı 3.463,53 TL.’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
d)Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ ne göre takdir ve tayin olunan 22.518,11 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
e)Davacılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacılara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin harcı olarak alınan 62,80TL harcının istek halinde istinafa başvuran davacı tarafa iadesine,
5-Asıl davada Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 2.303,56TL harçtan peşin alınan 62,80TL harcın mahsubu ile bakiye 2.240,76TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Birleşen dava yönünden Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 13.728,50TL harçtan peşin alınan 4.008,10TL harcın mahsubu ile bakiye 9.720,40TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Bozma sonrası yasal olarak duruşma açıldığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı HMK’nin 356.maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 18/10/2022 tarihinde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip… e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”