Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1105 E. 2023/186 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1105 (KABUL- KALDIRMA YENİDEN ESAS
KARAR NO : 2023/186 HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2022
ESAS-KARAR NO : 2019/168 E- 2022/353 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ : Av. … -[elektronik tebligat ]

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davacı ve davalı ile dava dışı …’in … parselde kayıtlı bulunan taşınmazda hissedar olduklarını, hissedar olan davalının davacı dışında kalan diğer hissedarlar ile düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, davacı ile sözleşme imzalanmaması üzerine belirtilen taşınmaza yönelik ortaklığın giderilmesi yönünde dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verildiğini, Ankara 22. İcra Dairesinin 2017/160 ortaklığın giderilmesi satış sayılı dosyada satış işlemlerine başlanıldığını, satışın 19/06/2018 günü yapılmasına karar verildiğini, davalının davacıya ulaşarak satışın icra yolu ile yapılması halinde düşük bedel ile satışın yapılacağını belirterek davacıya ait hisseyi almaya hazır olduğunu bildirdiğini, satış günü sabahında davacı, kızı, … ile davalının ve korumasının olduğu bir ortamda buluştuklarını, taşınmazdaki davacı hissesinin 150.000,00 TL karşılığında davalıya satışının yapılması ve ortaklığın giderilmesine ilişkin satış talebinden vazgeçilmesi hususunda anlaştıklarını, anlaşma uyarınca davalının satıştan vazgeçeceğini, davacının ise hisseyi davalıya devredeceğini, satış bedelinin teminatı olarak satışın düşürülmesinden sonra iade edilmek üzere davacı ve kızı tarafından 147.000,00TL bedelli bononun imzalanarak davalıya verildiğini, davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının kandırıldığını, tecrübesizliğinden faydalanılarak ve hile ile elinden senet alındığını, kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine davalı hakkında ceza davası açıldığını belirterek davacının Ankara 30. İcra Dairesinin 2018/7622 esas sayılı dosyasında takibe konu edilen bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davacı ile davalının aynı taşınmazda hissedar olduğunu, zaman zaman görüşmelerinin olduğunu, satış hususunda anlaşamadıklarını, davalı tarafından ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, satış aşamasına geçildiğini, kıymet takdiri raporunun 10/01/2018 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davacının davalı ile hissenin satışı hususunda görüşmelere başladığını, davacının paraya ihtiyacının olduğunu da söylemesi üzerine taşınmazın 147.000,00 TL bedel ile satışının yapılması hususunda anlaşıldığını, davalı tarafından bu miktar bedelin davacıya borç olarak verildiğini, bedele karşılık olarak ise 20/03/2018 keşide ve 18/06/2018 vade tarihli bonoların davacı tarafından düzenlenerek verildiğini, sonrasında tüm hissedarların anlaşarak satıştan vazgeçilmesi üzerine satışın düşürülmesine karar verildiğini, davacının aldatıldığına ilişkin beyanının yerinde olmadığını, mahkemede algı oluşturmak amacıyla ileri sürüldüğünü, davacının satışın düşürülmesi sonrasında hissesine yönelik olarak ek taleplerde bulunduğunu, taşınmaz hissesinin satışını gerçekleştirmediğini, davalının da bunun üzerine düzenlenen bono nedeniyle icra takibi başlattığını, kambiyo senetlerine ilişkin bedelsizlik iddiasının yazılı delillerle ispat edilmesinin gerektiğini, bononun geçersiz sözleşme nedeniyle düzenlendiği kabul edilse bile bono bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödenmesinin gerektiğini, hile iddiasına dayanılmasının mümkün olmadığını, nakten ibaresinin bonoda yazılı olduğunu, bedelsizliğin yazılı delil ile ispat edilmesinin gerektiği, davalının tanınan ve itibar gören iş adamı olduğunu, davacının parasına ihtiyacının olmadığını, aynı taşınmazda hissedar olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece davanın doğrudan bedelsizlik iddiasına dayalı olmaması ve aldatma hile yolu ile dava konusu bononun düzenlettirildiği iddiasına dayalı olması nedeniyle tarafların bildirdikleri tanıkların duruşmada dinlenildiği, davalı tarafından davacıya 147.000,00TL borç para verildiği hususunda dosyaya herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı, paranın elden verildiği hususunda beyanda bulunulduğu, davaya konu icra takibinin 28/06/2018 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin 03/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 09/07/2018 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğu ve aynı tarihte görülmekte olan menfi tespit davasını açtığı, bu hali ile davanın 6100 sayılı TBK’nin 39/1. maddesinde yazılı bulunan süre içerisinde açıldığı, tarafların aynı taşınmazda hissedar oldukları, taşınmaza yönelik olarak davalı tarafından ortaklığın giderilmesi yönünde dava açıldığı, açılan dava sonucunda davanın kabulüne ve ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verildiği, tarafların aşamalarda sunmuş oldukları dilekçeler, yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanları ve satışa ilişkin olarak taraflar arasında başkaca görüşme yapıldığına dair dosya kapsamına sunulan bir bilgi veya belgenin bulunmaması hususlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda mahkemece yapılan kabule göre satış kararından sonra taraflar arasında satışa ilişkin görüşmenin satış günü sabahında yapıldığı, bu kabul karşısında davalı tanığının beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, düzenlendiği iddia olunan ikinci bononun veya ikinci bononun ödenmesine yönelik herhangi bir bilgi veya belgenin sunulamadığı gibi takibe konu bonoya karşılık olarak davacıya borç olarak para verildiği hususunun da ispat edilemediği, dinlenen tanık beyanlarına göre ise taraflar arasında yapılan görüşme sırasında satıştan vazgeçilmesine yönelik teminat amacıyla davacı ile kızı tarafından imzalanan 1 adet bono düzenlendiği, satış günü tüm hissedarlar tarafından satıştan vazgeçilmesi sonrasında davacıya ait taşınmaz hissesinin davalıya devredilmesine ilişkin bir işlem yapıldığı yönünde herhangi bir iddia ve belgenin dosyaya sunulmadığı, satış günü ile takibin başlatılması tarihi arasındaki süre dikkate alındığında davalı tarafından hissedar olunan taşınmazda yer alan davacıya ait hissenin devredilmesi yönünde bir işlem yapılmadığı, davacıya veya ilgili tapu müdürlüğüne yapılan herhangi bir başvurunun bulunmadığı, takibe konu bononun doğrudan icra takibine konu edildiği, bononun borca karşılık olarak verildiğinin kabul edilmesi halinde ise davalının satıştan vazgeçme iradesini neden ortaya koyduğu hususunun ispat edilemediği, ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyası, ortaklığın giderilmesi satış dosyası, icra dosyası, savcılık dosyası aşamaları dikkate alındığında davalının davacıya yazılı miktarda borç verdiği hususunun ispat edilemediği gibi davacının borç almaya gereksinimi olduğu hususunun da ispat edilemediği, taraflar arasında yazılı miktarda ticari ve hukuki ilişki bulunmasını gerekli kılan bir sebebin de bulunmadığı ve davalının davacının iyi niyetinden, olay tarihindeki yaşından ve olay anındaki durumundan faydalanmak, teminat olarak bono düzenlendiği izlenimini vermek ve bu şekilde davacıyı aldatmak suretiyle takibe konu bononun imzalanarak kendisine verilmesini sağladığı anlaşıldığı belirtilerek;
-Davanın KABULÜ ile Ankara 30. İcra Dairesinin 2018/7622 esas sayılı dosyası ve dosyaya dayanak düzenleyeni …, lehtarı …, düzenleme tarihi 20/03/2015, düzenleme yeri Ankara, ödeme günü 18/06/2018 olan 147.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
-Davaya konu takibin haksız ve kötü niyetli olarak başlatıldığı anlaşıldığından İİK’nin 72/5. maddesi uyarınca takibe konu asıl alacak olan 147.000,00 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 29.400,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili; Müvekkilinin borç para vermediği, davacı tapu devri yapamadığı için satış bedeli olarak vermiş olduğu 147.000,00TL’nin iadesini garanti altına almak için bono düzenlendiği, davacının iddiasını usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, davanın reddi ile tazminata karar verilmesi gerektiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya konu borçtan davacının sorumluluğunun değerlendirilmesi uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Ankara 30. İcra Dairesinin 2018/7622 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı tarafından davacı hakkında 28.06.2018 tarihinde 20/03/2018 düzenleme, 18/06/2018 ödeme tarihli 147.000,00 TL bedelli bono dayanak gösterilmek suretiyle kambiyo yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak senedin incelenmesinde … keşideci, … kefil, … lehdar olup, nakten ihdas nedenli düzenlendiği görülmüştür.
Düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi 13.03.2017 tarihinde düzenlenmiş olup, …parselde … arsa sahibi, … da yüklenici olarak imzalamışlardır.
Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/370 esas, 2017/1057 karar sayılı kararının incelenmesinde, davacının …, davalıların …, … ve … olduğu, davanın 01.03.2017 tarihinde açıldığı, kararın 04.07.2017 tarihinde verildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda … parsel sayılı taşınmazda yer alan ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği, kararın 08/09/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ankara 22. İcra Dairesinin ortaklığın giderilmesi 2018/194 (2017/160 eski) satış sayılı dosyasının incelenmesinde, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/370 esas, 2017/1057 karar sayılı kararının infazına ilişkin olduğu, taşınmaza ilişkin kıymet takdirinin hissedarlara tebliğ edildiği, 04/05/2018 tarihinde satış memuru tarafından satış kararının alındığı ve taşınmazın satışının 19/06/2018 ve 20/07/2018 tarihlerinde 14:45 – 14:55 saatleri arasında yapılmasına karar verildiği, 19/06/2018 tarihinde tüm hissedarların satıştan vazgeçmeleri nedeniyle satışın düşürülmesine karar verildiği, 27/06/2018 tarihinde yeniden satış yapılmasının talep edildiği, 04/08/2018 tarihinde taşınmazın yeniden kıymet takdirinin yapıldığı, hissedarlara tebliğ edildiği, 29/11/2018 tarihinde satış memuru tarafından satış kararının alındığı ve satışın 15/01/2019 ve 15/02/2019 tarihlerinde saat 09:45 – 09:55 saatleri arasında yapılmasına karar verildiği, 15/01/2019 tarihinde yapılan açık artırma sonucunda …’a 2.000.000,00TL bedel karşılığında satışının yapıldığı, satışın kesinleştiği, taşınmazın tescil işlemlerinin ve satış bedelinin ilgililere dağıtımının yapıldığı anlaşılmıştır.
28.06.2018 tarihinde 20.03.2018 keşide, 18.06.2018 vadeli senet lehdarı olan … tarafından … aleyhine takibe konulmuştur.
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/414 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 26/03/2019 tarih, 2018/132974 soruşturma, 2019/17276 esas, 2019/12196 iddia sayılı iddianamesi ile şüpheli … hakkında 09/07/2018 tarihinde işlediği iddia olunan bedelsiz senedi kullanma suçundan dolayı kamu davacı açıldığı, davanın derdest olduğu ve ceza mahkemesince eldeki davada mahkemece verilecek kararın bekletici mesele yapıldığı anlaşılmıştır.
19.06.2018 tarihli sözleşme başlıklı belgede ise; “… parselde bulunan … hissesine düşen hissenin …’a satmasını kapsamaktadır. … … parseldeki izale-i şuyu davasının satışından vazgeçecek bunun karşılığı … 147 bin TL’ye tapu masrafı kendisine ait olmak kaydıyla …’un hissesini satın alacak satış işlemi tapunun üzerinde bulunan izale-i şuyu yazısı kalktıktan sonra satış yapılacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir. Taraflarca imzalanmıştır.
Somut olayda, davacı taraf ortaklığın giderilmesine ilişkin davada satış talebinden vazgeçilmesi hususunda anlaştıklarını davalının satıştan vazgeçeceği, davacının ise hissesini davalıya devredeceğini satış bedelinin teminatı olarak satışın düşürülmesinden sonra iade edilmek üzere davacı tarafça bononun imzalanıp davalıya verildiğini, senedin tecrübesizliğinden yararlanılıp hile ile elinden alındığını bildirerek eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf da cevap dilekçesi, yargılama safhasındaki beyanları ile ceza dosyası kapsamında sunduğu ifadesinde dava konusu senedin davacı tarafın taşınmazdaki hisse bedeli karşılığı olarak davacının hissesini kendisine devretmesi ve kendisinin de ortaklığın giderilmesi davasındaki satış isteminden vazgeçmesi karşılığında ödediği bedelin teminatı olarak düzenlendiğini, hissenin devredilmediğini ödediği bedelin de iade edilmediğini savunmuştur.
Dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davalı tarafından ortaklığın giderilmesi davası sonrası 19.06.2018 günü yapılması kararlaştırılan satış düşürülmüşse de davacı taraf davalıya hissesinin devrini gerçekleştirmemiştir. Yargılama sırasında satış dosyasında yeniden 15/01/2019 tarihinde yapılan açık artırma sonucunda davalı … tarafından hisse satın alınmıştır.
Buna göre dava konusu senedin hem davacı hem de davalı tarafça ortaklığın giderilmesi davasındaki davacı hissesinin satışı için teminat amaçlı verildiğinin iki tarafça da kabul edildiği, davalı tarafın ortaklığın giderilmesi davasında satışı o tarih itibariyle düşürdüğü ancak davacı tarafça hissesine ait tapu devri yapılmadığından senedin teminat fonksiyonunun kalktığı; davacının hile ile senedin elinden alındığı iddiasını da ileri sürdüğü, bu iddiayı her türlü delille kanıtlayabileceği, ne var ki dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında davacı tarafça hile iddiasının kanıtlanamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan Mahkemeye görevsizlikle gönderilen Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/07/2018 tarih, 2018/462 esas sayılı kararı ile icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde verilen tedbir kararı üzerine, icra veznesine yatan paranın ödenmemesi yönünde Ankara 30. İcra Dairesinin 2018/7622 esas sayılı dosyasında karar bulunduğu anlaşılmakla davalı lehine takibe konu alacağın %20’si oranında tazminata hükmetmek de gerekir.
Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/168 Esas, 2022/353 Karar ve 31/05/2022 tarihli kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
2-a)Davanın REDDİNE,
b)İİK 72/4.madde gereğince 147.000,00TL alacak tutarının %20’si olan 29.400,00TL tazminatın davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
c)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından dava açılırken yatırılan 2.510,40 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.330,5‬0 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,

ç) Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d)Yargılama sırasında davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte olan AAÜT uyarınca 23.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e)HMK’nin 333.maddesi gereğince artan gider avansının yatırana iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf eden davalı tarafından yapılan 93,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.a maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 21/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”