Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/1068 E. 2022/1750 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2022/1068 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2022/1750

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2022
ESAS-KARAR NO : 2022/326 (Ara Karar)

İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF :
VEKİLİ :
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi talep eden vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2013/248E sayılı icra dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, takibe dayanak bononun müvekkilinden hile ile alınan senetlerden olduğunu, sonradan boş kısımlarının doldurularak davalı tarafından icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin şikayeti üzerine Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/7 E. sayılı dosyası ile dava dışı kişiler hakkında dolandırıcılık iddiası ile açılan davanın halen derdest olduğunu, davalının da bu kişilerle bağlantılı olarak dava konusu senedi icra takibine konu ettiğinden bahisle savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu belirterek HMK 290/1 maddesi gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; davanın esasını çözer mahiyette tedbir kararı verilemeyeceğinden, talep edenin talep dilekçesi ve ekinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden istenilen tedbir talebinin kabulüne yetecek derecede talep edenin haklılığını yaklaşık ispat düzeyinde ispat edemediği belirtilerek ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili, tedbir için aranan koşulların oluştuğunu, mahkemece ceza ve soruşturma dosyaları incelenmeksizin tedbir ile ilgili karar verildiğini, mahkemece uygun bir teminat karşılığında da tedbir verilebileceğini, teminata hükmetmeksizin tedbir isteminin reddine karar verildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, somut olayda HMK’nın 290/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Talep; ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355.madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İİK’nın 72/3.maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez.
Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir” ,
HMK’nun 209.maddesinde ise; “(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.” şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her nekadar İİK’da düzenlenmiş ise de, icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür. Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp, HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her nekadar menfi tespit davası İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de; borçlu olmadığı gerekçesi ile menfi tespit davasında borcun bulunmadığına ilişkin borçlu savunmaları, ödeme, borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pekçok gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin defilerden gerekse kişisel defilere dayanabilir.
Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki imzaya itiraz hususu HMK’nun 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden imza itirazına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nun 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Ancak alacaklı ve borçlu arasındaki hak ve menfaat dengesini gözetmek, kötüniyetli borçlulurın icra takibine dayanak senetteki imzaya itiraz suretiyle menfi tespit davası açarak takibin durdurulmasını sağlayarak, alacaklıların zarara uğramasını önlemek bakımından İİK’nın 72 ve HMK’nun 209.maddelerinin birlikte değerlendirilmesi her nekadar HMK’nun 209.maddesinde teminat öngörülmemiş ise de, ihtiyati tedbire ilişkin HMK 389 vd maddelerde ihtiyati tedbire karar verilmesi halinde lehine tedbir kararı verilenden aleyhine kararı verilen kişilerin veya 3.kişilerin zararını önlemek bakımından teminat alınması öngörüldüğünden yasal düzenleme bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle takibin imzaya itiraz suretiyle durdurulmasını sağlayan ve bu surette alacaklının alacağına kavuşmasını geciktiren borçludan alacaklının muhtemel zararlarını karşılamak ve davada haksız çıktığı takdirde hükmedilecek inkar tazminatını karşılamak üzere teminat alınması gerekmektedir.
Diğer yandan salt sahtelik iddiasında bulunulmasının takibin durdurulması bakımından yeterli görülmemesi, HMK’nun ihtiyati tedbirin koşullarına ilişkin genel düzenlemelerinin dikkate alınarak HMK’nun 390.maddesindeki “yaklaşık ispat” kuralı uygulanmak suretiyle sahtelik iddiasının yaklaşık ispat ölçüsünde bir kısım delil ve emarelere haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulu da aranmalıdır.
Somut olayda, hile ile elinden çıktığını iddia ettiği senette tahrifat yapıldığına ilişkin herhangi bir grafolojik tespit, rapor ve belge bulunmadığı gibi TTK’nun 778.maddesi atfıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK’nun 680.maddesi gereğince açığa imza suretiyle bono düzenlenmesi mümkün olduğundan, davacı iddiasını HMK’nun 390.maddesi gereğince “yaklaşık ispat” ölçüsünde senette tahrifat iddialarının delil ve belgelere dayalı olarak sunulmamış olmamış gerekçesi ile tedbir talebinin reddi kararı yerindedir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından başkaca harca gerek olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1.f maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere 15/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”