Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2022/10 E. 2022/156 K. 18.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2019
ESAS-KARAR NO : …..
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/02/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkiline ait işletmenin devri hususunda davalılar ile anlaşıldığını, davalıların taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince ödemeyi yapmadığını, bakiye alacağın tahsili için takibe giriştiklerini, davalılarca haksız olarak takibe itiraz edildiğini beyanla itirazın iptalini, takibin devamını ve % 20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalılar vekili, davalılardan …’ün taraflar arasında akdedilen sözleşmeyi diğer davalı şirketin yetkilisi sıfatıyla imzaladığını, bu bakımdan adı geçen davalı yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davalı şirket yönünden ise taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince müvekkilinin borcu ödediğini ileri sürerek davanın reddi ile % 20 oranında kötüniyet tazminatının tahsili isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, davalı … yönünden taraflar arasında akdedilen sözleşme ve yapılan ödemelerin her iki şirket arasında gerçekleşmiş olması dikkate alındığında adı geçen davalının sözleşmeyi temsile yetkili şirket adına imzaladığının anlaşıldığı gerekçesi ile hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verildiği, diğer davalı şirket yönünden ise satıma konu işletmenin rayiç değerine ilişkin olarak davacı yanın iddialarını ispat edememesi nedeni ile fazladan ödendiği taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca nakit olarak ödenmesi gereken tutardan 158.000,00.-TL’lik kısmın ödendiğinin davalı yanca ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile takibin 158.000,00.-TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince müvekkilinin 3.125.000,00.-TL ödemeyi taahhüt ettiğini, davalının kullanmış olduğu kredi borcunun teminatı olarak taşınmaz üzerindeki ipotek ile taşınmazı müvekkilinin devraldığını, ancak davacının kredi borcunun kapatılmasını talep etmesi üzerine kredinin kapatılarak müvekkili tarafından daha fazla taksit tutarları ile kredi kullanıldığını, yine davacının 39.000,00.-TL’lik alacağını nakden ve tamamen aldığını, tapu devrine ilişkin olarak resmi senet incelendiğinde senet altında imzası bulunan davacının beyanının kendisini bağlayacağını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, ayrıca cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmalarına karşın hatırlatılmamasının doğru olmadığını ileri sürerek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince faturanın rayiç değer üzerinden kesileceğinin kararlaştırıldığını, rayiç değerin 1.300.000,00.-TL olduğunu, davalının istemi üzerine 2.000.000,00.-TL kredi kullanması nedeni ile bu tutar üzerinden fatura düzenlendiğini, bu nedenle de 107.000,00.-TL KDV borcu yüklendiğini, mahkemece bu tutar yönünden davanın reddinin hatalı olduğunu, bu yönden kararın kaldırılması gerektiğini beyanla istinaf isteminde bulunmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, taraflar arasında işletme devrine yönelik akdedilen sözleşme uyarınca tarafların borçlarını ifa edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, satım sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında davacıya ait işletmenin devri hususunda bir sözleşmenin varlığı çekişmeli değil ise de, devir bedeli ile ödeme konusunda uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı takipteki alacağının 158.000,00.-TL tutarını işletmenin satış bedelinden ödenmeyen bakiye tutar olduğu, yine satış bedelinin 1.300.000,00.-TL rayiç değer üzerinden fatura edilmesi hususunda anlaşılmasına karşın 2.000.000,00.-TL üzerinden fatura düzenlendiğinden 107.000,00.-TL borcu yüklenmesi nedeni ile davacıdan alacağının 265.000,00.-TL olduğunu ileri sürmüştür.
Ancak tapuda devir bedeli olarak 2.000.000,00.-TL gösterilmiş olması bakımından bu husustaki iddiası ile yine toplam 158.000,00.-TL ödeme iddiası yönünden ise 39.000,00.-TL’lik kısmının elden, 129.000,00.-TL’lik kısmının ise kredinin kapatılmasında yapılandırma nedeni ile ödemek durumunda kaldığı fazla tutara yönelik olarak bu miktarlardan ötürü davalının sorumluluğuna dair her hangi bir yazılı delil ortaya koyamadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Ancak bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif edebilir. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK m. 233) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Buna göre davacı yan iddialarını göstermiş olduğu deliller ile ispat edememiş olup yemin deliline de dayandığı nazara alınarak yukarıda ki paragrafta açıklanan biçimde yemin teklifi hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davanın esasıyla ilgili olarak gösterilen “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin” toplanmaması ile anlaşılması gerekenin hakimin belirli bir yargıya vararak karar vermesinde etkili/esaslı nitelikteki deliller sözedilmekte olup bu özellikte delillerin toplanmaması tahkikatın büyük ölçüde yeniden yapılmasını gerektirir nitelikte ise HMK’nin 353/I-a-6.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira somut olayda olduğu gibi davacı yanın takip nedeni ile alacaklı olup olmadığının belirlenmesi için yukarıda açıklanan yönlerden tahkikat yapılması zorunlu olup anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesinin kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Anılan nedenlerle tarafların diğer istinaf itirazları yönünden şimdilik değerlendirme yapılmamasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;
2-Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2018/246 Esas, 2019/133 Karar sayılı ve 07/02/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-HMK m. 359/4 uyarınca kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK m. 353 hükmü uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK m. 362/1-g maddesi uyarınca kesin olmak üzere 18/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”