Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/850 E. 2022/1333 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/850 (KABUL DÜZELTEREK YENİDEN
KARAR NO : 2022/1333 ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
ESAS NO : 2014/1840 E 2020/494 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili ; müvekkili ile davalı arasında cari hesap şeklinde yürüyen ticari ilişki kapsamında 01.07.2005 tarihinde yazılı olarak yapılan cari hesap mutabakatı ile müvekkili şirketin borcunun 692.065,00 TL olarak belirlendiğini, bu tarihten sonra 20.07.2005 tarihli, … numaralı 480.201,00 TL bedelli fatura ile satılan tezgah ve aparatların karşılığının bir kısmının ödendiğini, akabinde akdedilen “Alacağın Temliki Protokolü” ile müvekkili şirketin alacağını dava ettiği ve müddeabihi 918.406,45 TL olan Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2001/790 E.- 2005/367 K. sayılı dosyasının temlik edildiğini, bu kararın Yargıtay tarafından bozulması ve dava konusu sözleşme gerekçe gösterilerek temlik sözleşmesine dayalı bir tahsilatının olmadığını, bu temlik sözleşmesinden sonra, 02.11.2005 tarihli Temlik Protokolü ve Ek Protokol ile müvekkili şirketin alacağını kısmi dava ettiği, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/823 E. sayılı dava dosyası ile bu dosyaya bağlı tüm hak ve alacakların davalı şirkete devir ve temlik edildiğini, protokol gereği, mahkemesine dilekçe verilerek dava dosyası davalı şirkete devir ve temlik edildiğini, dava sonunda Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/691 E.- 2009/504 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne ve 100.000,00 USD‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilip bu kararın Yargıtay ilgili dairesince onanarak kesinleştiğini, temlik konusu hak ve alacağın bakiyesinin tahsili için davalı tarafça ikame edilen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/773 E.- 2012/414 K. sayılı dosyasında verilen karar ile davanın zamanaşımından reddedildiğini ve bu kararın temyiz edildiğini, bu durumun müvekkili şirket yetkilisince haricen öğrenildiğini, davalı şirkete Ankara 43. Noterliğinin 14.11.2013 tarihli ve … sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, temyiz sonucu Yargıtay’ın kararı onadığının öğrenildiğini, müvekkili şile davalı arasında akdedilen temlik sözleşmesi gereği temlik tarihinden sonra temlik konusu dava ve dava konusu alacak ile ilgili tüm işlem ve masrafların davalı tarafça yapıldığını, ancak davalının temlik tarihi itibari ile zamanaşımına uğramamış alacağı süresinde takip ve dava etmemiş olup, temlik sözleşmesi gereğini yerine getirmediğini, neticede müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkilinin davalının ihmal ve kusuru, özen borcuna aykırı davranması ve basiretli bir tacir gibi davranmaması nedenleriyle … şirketinden olan alacağını tahsil imkanını kaybettiğini, karara çıkıp kesinleşen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/691 E., 2009/504 K. sayılı kararına konu 100.000-USD’lik alacağın tahsili için hiçbir girişimde bulunulmadığı gibi bu konuda müvekkiline de hiçbir bilgi verilmediğini, ayrıca bakiye alacak için … şirketine karşı Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkmesi’nin 2011/773 E. sayılı dosyası ile açılan dava, davanın akıbeti ve kaybedilmesi ile ilgili olarak da müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini, müvekkilinin cari hesap mutabakatı ile borcu belirlendikten sonra borcunu ödemek için iyi niyetiyle tüm çabayı gösterdiği ve elindeki tüm imkanları kullanmış olduğunu, ancak davalının temlik sözleşmesinin gereği olan edimlerini ve yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğunu alacağını tahsil etmek için hiçbir çabaya girmediği gibi sözleşmeye aykırı davranarak davacı şirketi büyük zarara uğrattığını, davalı şirketin temlik aldığı dava hak ve alacakların takibi ve tahsili için üzerine düşen yükümlülükleri tam ve zamanında yerine getirmediğini, özen borcuna aykırı davrandığını, davalı şirketin kötü niyetli davranarak herhangi bir alacağı olmamasına rağmen teminat senetleriyle müvekkili aleyhine takibe geçtiğini, bir kısım tahsilatlar da yaptığını, Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2012/6592 E. sayılı dosyası takip zamanaşımına uğradığını belirterek taraflar arasındaki temlik sözleşmesi gereği alacak borç durumunun bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını bakiye alacağın tahsiline karar verilmesini, müvekkili şirketin İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2012/1611 E. sayılı dosyasından takibe konulan 11.07.2005 vade tarihli, 692.065-USD’lik bonodan dolayı davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, müvekkili şirketin uğradığı zarar miktarının tespitine, bu miktarın taraflar arasındaki alacak-borç takas mahsubundan sonra bakiye alacağın dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; 01.11.2005 tarihli Temlik Protokolü’nün 3.2 maddesinde, hukuki imkansızlık nedeniyle …’ın tahsilat yapamaması halinde davacının tüm borçlarını 01.01.2008 tarihinde ödeyeceğinin açık şekilde kararlaştırıldığını, sözleşmede kendisine ait yükümlülükleri yerine getirmeyen davacının 01.01.2008 tarihi itibarıyla işlevi ortadan kalkmış olması gereken sözleşmeye dayalı olarak hak iddia etmesinde hukuki bulunmadığını bildirerek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece; benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda: taraflar arasında; cari hesap şeklinde yürütülen ticari ilişki bulunduğu, 01.07.2005 tarihinde yazılı olarak cari hesap mutabakatı yapılarak davacı şirketin borcunun 692.065,00 TL olarak belirlendiği, sonrasında “Alacağın Temliki Protokolü” yapılarak davalı tarafından bir kısım alacağın tahsil edildiği konularında anlaşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki ve ve temlik işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Türk Borçlar Kanunu ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile diğer ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanması gerektiği, temlik Protokolleri değerlendirildiğinde; Yasal düzenleme ve Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında, davacı şirket tarafından protokol hükümlerinin yerine getirildiği ve protokolde imzası olan kişinin şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi bulunduğu, ayrıca itiraz edilen protokollerden önce birden fazla başka sözleşme ve protokollerin de bu şekilde imzalanarak uygulanması karşısında davacı şirketin … …’ın tek başına … A.Ş ile sözleşme akdine ve protokollere icazet verdiği, bu nedenle de imzalanan protokollerin davalı şirket açısından da bağlayıcı olduğu, 02.11.2005 tarihli “Temlik Protokolü” başlıklı belgenin 3.2. maddesinde; davalı … A.Ş.’nin temlik edilen alacağı borçlu …’den tahsil etmesi durumunda ve tahsilat yapılabildiği ölçüde, davacı … A.Ş.’nin davalı …’a olan cari hesap borcunun ifa edilmiş sayılacağı düzenlendiği, buna göre, alacağın temlikinin borcun ifası yani ödeme yerine geçmek üzere yapılmadığı ve ifa yerine borcun teminatını teşkil etmek üzere yapılmış bir alacak temlikinin söz konusu olduğu, buna göre; davacı … A.Ş.’nin …’den olan alacağının davalı …’a temlik edilmesi ile … A.Ş.’nin …’a olan cari hesap borcunun ödenmiş olmasının söz konusu olmadığı, borcun ifası ancak … A.Ş.’nin temlik edilen alacağı …’den tahsil etmesi durumunda ve tahsil ettiği ölçüde gerçekleşmiş olacağı, yine, taraflar arasında akdedilen 02.11.2005 tarihli “Temlik Protokolü” başlıklı belgenin 3.2. maddesinde; davalı … A.Ş.’nin 01.01.2008 tarihine kadar borçlunun aczi ya da hukuki imkansızlık nedeniyle temlik edilen alacağı tahsil edememesi halinde, cari hesap borcunun ödenmesi amacıyla yapılan alacak temlikinin de hükmünü yitireceği ve … A.Ş.’nin … A.Ş.’ye olan cari hesap borcunun 01.01.2008 tarihi itibariyle muaccel olacağı, … A.Ş.’nin 01.01.2008 tarihine kadar temlik edilen alacağı borçludan tahsil edememesi halinde, söz konusu alacak temliki hiç yapılmamış gibi cari hesap alacağını … A.Ş.’den talep edebileceğinin düzenlendiği, buna göre; 02.11.2005 tarihli alacak temlikinin ancak 01.01.2008 tarihine kadar … A.Ş. tarafından borçlu-dan tahsilat yapılabilmesi şartıyla geçerli olduğu ve bu tarihe kadar tahsilat yapılamadığı takdirde alacak temlikinin borcun ifası temin etmek anlamında herhangi bir hükmünün kalmayacağı, protokolün 3. maddesine göre, davacı … A.Ş.’nin …’den olan alacağını, davalı … A.Ş.’ye olan cari hesap borcu karşılığında ve borçludan tahsili halinde cari hesap borcundan mahsup edilmek üzere, yani ivazlı olarak temlik etmiş olduğu, alacak temlikinin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK m. 169/1. maddesi uyarınca, davacı … A.Ş.’nin temlik edilen alacağın varlığını davalı … A.Ş.’ye garanti ettiği ve bu alacağın borçlu …’den tahsil edilememesi riskini üstlenmiş bulunduğu, Diğer yandan 02.11.2005 tarihli Temlik Protokolünün 3.2. maddesine göre, … A.Ş.’nin temlik edilen alacağı …’den 01.01.2008 tarihine kadar borçlunun aczi ya da hukuki imkansızlık nedeniyle tahsil edememesi durumunda, bu tarihten itibaren temlik edilen alacağın tahsil edilip edilemediğine bakılmaksızın davacının cari hesap borcunun muaccel olacağı, yani 01.01.2008 tarihinden itibaren davalıya temlik edilen alacağı borçludan tahsil etmek konusunda herhangi bir kusur ya da çaba göstermeye gerek olmaksızın, cari hesap alacağını davacıdan talep edebileceği, her ne kadar davacı tarafından, davalının tüm vecibeleri ile temlik aldığı ve yargılama giderlerini yapmayı taahhüt ettiği alacaklara ilişkin talep ve dava hakkının zamanaşımına uğraması neticesinde süresinde yükümlülüklerini yerine getirmediği, temlik almış olduğu hakların zamanaşımına uğramasına sebebiyet vermesi sebebiyle davacının zararını tazminle yükümlü olduğu iddia edilmiş ise de; taraflar arasında akdedilen protokolün belirtilen hükümleri gereği davacı tarafından yapılan alacağın temlikinin 01.01.2008 tarihine kadar hüküm ifade ettiği ve bu tarihten sonra alacağın tahsil edilmiş olup olmadığına bakılmaksızın davacının cari hesap borcunun muaccel olacağı dikkate alındığında, davalının 01.01.2008 tarihinden sonra temlik edilen alacağın borçludan tahsili için herhangi bir girişimde bulunmasının gerekmediği ve dava dışı borçlu aleyhine herhangi bir yasal takipte bulunmaya gerek olmaksızın cari hesap alacağını davacıdan talep edebileceği, dolayısıyla burada bahsi geçen kısmi davanın dahi 2009 yılında karara bağlanmış olması gözetildiğinde, davalının dava dışı temlik borçlusudan olan bakiye alacağı dava ve takip etmek gibi bir yükümlülüğünden söz edilemeyeceği, aynı zamanda; Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2011/7220 Esas sayılı dosyasında dava dışı borçlunun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde malvarlığına rastlanılmaması nedeniyle takip sonucunda herhangi bir tahsilat da yapılamamış olduğu hususu da dikkate alındığında; temlike konu alacağın zamanaşımına uğramasaydı dahi tahsil kabiliyeti olmadığı, bu bağlamda; 01.01.2008 tarihi itibariyle davacı tarafın 692.065USD cari hesap alacağının olduğu, bu miktardan davalının belgesini sunduğu 103.900,00TL ödemesi düşüldüğünde, 302.964,56 USD borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davacının İzmir 7.İcra Müdürlüğü’nün 2012/1611 Esas sayılı dosyasına konu bono nedeniyle 302.964,56 USD (dava tarihi itibariyle 645.072,14 TL) borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hükme karşı tarf vekilleri ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
I-)Davacı vekili; taraflar arasındaki ihtilafın alacağın temliki sözleşmesi gereği davalının temlik aldığı alacağı zaman aşımına uğratmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun alacağın temliki hükümlerini yanlış yorumladığını, temlik tarihinin 02.11.2005 olduğunu, temlik konusu alacakların zamanaşımına uğradıkları tarihlerin, hisse bedeli alacağı yönünden 07.12.2006, teminat mektubu komisyon bedelleri yönünden 11.04.2006 ve 08.08.2006 tarihleri olup davalının alacağı temlik aldığı 02.11.2005 tarihinde devredilen alacağın henüz zamanaşımına uğramadığını, yani davalı temlik alanın alacağı devraldıktan sonra alacağı takip ve tahsil için dava açmak veya icra takibi yapmak için hisse bedeli alacağı yönünden 11 ay, teminat mektupları yönünden 6 ay ve 10 aydan fazla zamanı bulunduğunu, temlik alan özenli ve basiretli bir tacir gibi davransaydı alacağı zamanaşımına uğratmayacağını, ancak özen borcuna aykırı davranarak süresinde gerekli dava açılması veya icra takibi yapılması işlemlerini yapmamış ve temlik aldığı alacağı zamanaşımına uğratarak müvekkilini zarara uğrattığını, bu nedenle davalı temlik alanın TBK m.192 (eBK m.170) hükmü gereği temlik aldığı ancak zamanaşımına uğrattığı alacaktan kendi alacağını mahsup edip kalanı müvekkiline tazmin etmek zorunda bulunduğunu, temlik protokolünün 3.2. maddesinde, sadece borçlunun aczi veya hukuki imkansızlık nedeniyle 01.01.2008 tarihinde alacağın tahsil edilememesi halinde davacının cari hesaptan borcunun muaccel olacağının düzenlendiğini, burada davacının cari hesaptan doğan borçlarının muaccel olması sadece borçlunun aczi ve hukuki imkansızlık nedeniyle alacağın tahsil edilme imkanının bulunmadığı durumlara hasredildiğini, alacak hangi sebeple olursa olsun 01.01.2008 tarihine karar tahsil edilemediği takdirde temlik işleminin geçersiz hale geçeğine ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, dava konusu olayda borçlunun aczi ve hukuki imkansızık hallerinin gerçekleşmediğini, alacağın bizzat temlik alan tarafından kusuru ile zamanaşımına uğratılmasının hukuki imkansızlık hali olmadığını, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı vekilinin istinaf sebepleri davacı tarafından peşin yatırılan 68.310,00TL harç ile 29.612,00TL harç toplamı olan 97.922.00TL harçtan, iadesine karar verilen 53.857,12TL harcın mahsubu ile kalan 44.064,88TL harç için karar verilmesi gerekirken aksine kurulan hatalı hükmün kaldırılarak ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; taraflar arasındaki temlik protokolü gereğince, temlik edilen alacağın tahsilinde ve bir kısmının zamanaşımına uğramasında davalının kusurunun olup olmadığı, temlik protokolünün gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle davacı tarafın zarara uğrayıp uğramadığı burada varılacak sonuca göre tarafların alacak borç durumunun tespiti hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, bonoya dayalı yapılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinden sonra İ.İ.K.nun 72/3.maddesine dayalı olarak borçlu tarafından açılan menfi tespit davası ile taraflar arasındaki temlik sözleşmesinin davalı tarafından gereği gibi yerine getirilmediği iddiası ile, uğranılan zarara yönelik alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasındaki 01/07/2005 tarihli Cari Hesap ve Borç Mutabakat Sözleşmesinde; Davacının davalıya mal alışverişinden ve vadelerinde ödenmeyen borçlarının vade farklarından dolayı birikmiş borçlarının vade farkları ile birlikte toplamı: 692.065,00 (Altı yüz doksan iki bin altmış beş) Amerikan Doları olduğu konusunda mutabakata varıldığı mutabakat doğrultusunda: “Alacağın Temliki Protokolü” yapılarak davalı tarafından bir kısım alacak tahsil edilmiştir. Uyuşmazlık; davalı şirketin temlik protokolü gereğince, temlik edilen alacağın tahsilinde ve bir kısmının zamanaşımına uğramasında kusurunun olup olmadığı, bu bağlamda davacı şirketin cari hesaptan ve dolayısıyla icra takibine konu 692.065-USD bedelli senede dayalı borcunun bulunup bulunmadığı ve davacının (temlik eden) 02/11/2005 tarihli temlik sözleşmesine konu ettiği dava dışı şirketten olan alacağını davalıya (temlik alan) temlik protokolünü gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle davacı tarafı zarara uğratıp uğratmadığı ile varsa davacının alacak miktarı hususunda uyuşmazlık kapsamında alınan bilirkişi kurulu raporuna göre kısmen davalı tarafından yapılan tahsilatın mahsubu ile ivazlı olarak temlik hükümleri doğrultusunda alacak temlikinin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK m. 169/1. maddesi uyarınca, davacının temlik edilen alacağın varlığını davalıya garanti ettiği ve bu alacağın borçludan tahsil edilememesi riskini üstlenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına ve özellikle taraflar arasındaki hesap mutabakatı ve alacağın temliki hükümleri gözetilerek karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-)Davalı vekilinin istinaf isteminin incelenmesine gelince: mahkemece hükmedilen yargılama harç ve giderlerinden sorumluluğun tayinine yönelik istinaf itirazlarını ileri sürmüştür.
Mahkemece harç yönünden sorumluluk miktarının tayinin de hata yapıldığından bahisle hükmün harç yönünden düzeltilmesinin istemiştir.
HMK’nın 294/1. maddesinde, “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür”, düzenlemesine; aynı kanunun 304/1. maddesinde, “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir….”, hükmüne; yine aynı kanunun 305. maddesinde de; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz genişletilemez ve değiştirilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davalı taraf aleyhine hükmedilen harç yönünden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf istemi de kabul edilmiştir.
Bu durumda Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/(1)-b.2 .maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının yargılama giderleri yönünden düzeltilerek, HMK’nın 327. maddesi de gözetilerek kısmen kabule göre davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacıdan alınmasına, harç miktarının düzeltilmesine dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin (1) nolu bentte açıklanan hususlara ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1.maddesi gereğince, ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin (2) nolu bentte açıklanan hususlara ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin, 2014/1840 Esas, 2020/494 Karar sayılı ve 19/11/2020 tarihli kararının HMK’nun 353/1.b.2.maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
A- DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE,
a)Davacının İzmir 7.İcra Müdürlüğü’nün 2012/1611 Esas sayılı dosyasına konu bono nedeniyle 302.964,56 USD(dava tarihi itibariyle 645.072,14 TL) borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b)Alınması gereken 44.064,88 TL harcın peşin alınan 68.310,00 TL ve 29.612,00 TL ıslah harcı toplamı olan 97.922,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 53.85,12 TL harcın davacıya iadesine,
c)Davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
d)Davacı tarafından yatırılan 44.064,88 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 15.270,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 5.650,08 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
f)Davalı tarafından yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 2.000,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre 1.260,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
g)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 49.303,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ğ)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 70.910,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
h)HMK’nin 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
İstinaf aşamasında yapılan harç ve masraflar yönünden ;
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70TL harçtan peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-HMK’nin 333.maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
8-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”