Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/807 E. 2023/1385 K. 23.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/807 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/1385

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : DR. … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/384 E 2020/475 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 23/10/2023
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5781 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre müvekkilinin fatura bedellerinin çok üzerinde ödeme yaptığını, sözleşme hükümleri uyarınca ödeme tarihlerindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kurları üzerinden Euroya çevrildiğinden davacının 43.808,60 Euro fazla para ödediğinin görüleceğini, davalının ticari alım satım ilişkisi sebebiyle kendi tuttuğu cari hesapta alacaklı olduğundan bahisle Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5781 esas numaralı dosyası ile icra takibine geçtiğini, itiraz üzerine Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/384 esası ile itirazın iptali davası açıldığını, bu dosya üzerinde bilirkişi raporu alındığını, davalının davacıya 49.500,43 Euro borçlu olduğunun tesbit edildiğini bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya fazladan ödenen meblağ 1.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Asıl davada davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2010 yılına dayandığını, davalının davacıdan zaman zaman mal satın aldığını, bedelini eksiksiz şekilde ödediğini, nitekim taraflar arasında alım satım ilişkisinin sözleşmeler ile kurulduğunu ve bu sözleşmelere göre tarafların edimlerini ifa ettiğini, sözleşmede ödemeye ilişkin düzenlemenin bulunduğunu, davalının teslim almış olduğu cihazların bedellerini sözleşmede belirtilen kurala uygun olarak banka havaleleri, çekler ve davacıya kesmiş olduğu faturalar ile ödediğini, davalının davacıya borcunun olmadığını, aksine alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davacı yanın merkez bankası efektif satış kuru için çekin ödeme gününü değil teslim tarihini esas aldığını, taraflar arasındaki sözleşmede borcun çek tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek ödeneceğinin belirtildiğini, eksik ödemeden kaynaklı 27.505,03 Euro alacağın bilirkişi raporu ile sabit bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, 12/10/2010 tarih 670.000,00 Euro + KDV, 09/10/2012 tarih 99.000,00 Euro + KDV, 03/04/2013 tarih 775.000,00 Euro + KDV ve 19/06/2013 tarih 309.043,00 Euro + KDV miktarlı sözleşmelerde ” … fiyatlarımıza %18 KDV dahil değildir. Euro olarak verilmiş olan fiyatımız ödeme gününde geçerli olan TCMB efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek ödenecektir.” şeklinde yer alan hüküm ile ileri tarihli çek yönünden mevcut yasal durum birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmedeki Euro üzerinden verilen fiyatın TCMB efektif satış kuru üzerinden TL karşılığını çekin verildiği tarihteki değil, ancak çek üzerinde yazan keşide tarihindeki veriler esas alınarak değerlendirilmesi gerektiği, icra takibinden önce davalı yanın temerrüde düşürülmediğinden asıl davadaki işlemiş faiz kalem talebin yerinde olmadığı belirtilerek asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından;
Asıl davanın itirazın iptali davası olduğu, davanın takibe sıkı sıkıya bağlı olup, icra takip talebinde ve davada kur farkı alacağından değil, cari hesap alacağının talep edildiği hususunun mahkemece gözden kaçırıldığı, kur farkı alacağının TL üzerinden yapılması gerekirken Euro üzerinden yapılmasının doğru olmadığı, icra takibine dayanak 31/12/2014 tarihli cari hesabın karşı yan tarafından yanlış muhasebeleştirildiği, muhsabeleştirmenin çeklerin teslim tarihine göre yapılması gerektiği, bu halde müvekkilinin alacaklı olacağı, karşı yanın TL cinsinden düzenlenen çekleri, hiçbir ihtirazi kayıt koymaksızın kabul ettiği ve vade tarihlerinde de bedelini eksiksiz olarak tahsil ettiği, geriye dönük olarak kur farkı talep edilmesinin dürüstlük kuralına uygun olmadığı,
İstinaf eden- asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından;
Mahkemece asıl davada işlemiş faiz kalemi yönünden red kararının yerinde olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasında kur farkından kaynaklanan alacağın bulunup bulunmadığı, fazla ödeme yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, satım sözleşmesi kapsamında cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası, birleşen dava ise taraflar arasındaki cari hesap kapsamında fazladan ödeme yapıldığı iddiasıyla açılan alacak davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Asıl davaya konu Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5781 Esas sayılı dosyasının incelenmesinden; alacaklı …. A.Ş tarafından borçlu …. Şti. aleyhine 21.772,65 Euro Cari hesap asıl alacağı ve 5.868,62 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.641,27 Euro üzerinden 28.12.2017 tarihinde, takip tarihi 1 Euro karşılığı 4,50 TL’den 124.385,72 TL harca esas değer belirlenerek İstanbul 34. İcra Müdürlüğü’nün 2017/41493 Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 02/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin 05/01/2018 tarihinde icra müdürlüğü yetkisine ve borca itiraz ettiği, alacaklı vekilinin yetki itirazını kabulü üzerinde dosyanın Ankara 19. İcra Müdürlüğüne tevzi edildiği ve bu kez de 17/05/2018 tarihinde ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine borçlu vekili tarafından 23/05/2018 tarihinde borca itiraz edildiği süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Asıl dava bakımından dava kur farkı alacağı davasıdır. Dosya kapsamında bulunan 12/10/2010 tarih 670.000,00 Euro + KDV, 09/10/2012 tarih 99.000,00 Euro + KDV, 03/04/2013 tarih 775.000,00 Euro + KDV ve 19/06/2013 tarih 309.043,00 Euro + KDV miktarlı sözleşmelerde ” … fiyatlarımıza %18 KDV dahil değildir. Euro olarak verilmiş olan fiyatımız ödeme gününde geçerli olan TCMB efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek ödenecektir.” şeklinde hükümlerin bulunduğu, taraflar arasındaki faturaların EURO üzerinden düzenlendiği anlaşılmıştır. Davalı Euro borcunu TL olarak ödemiş, ancak eksik ödeme nedeniyle TL cinsinden kur farkı borcu doğmuştur.
Kur farkı faturası yabancı para alacağı (döviz) üzerinden düzenlenen faturanın düzenlediği tarihin kuru ile faturanın tahsil edildiği tarihin kuru arasındaki farktan kaynaklanan ve TL olarak doğan bir alacaktır. Kur farkı düzenlenen temel ilişkide asıl alacak miktarı döviz olarak aynı kalmaktadır.
Kur farkı alacağı döviz olarak istenmesi mümkün olmayıp, Türk Lirası olarak talep edilebilecek bir alacaktır. Türk Kanunları’na göre döviz alacağının Türk Lirası olarak istenmesi mümkün ise de, Türk Lirası alacağının dövize çevrilerek istenmesinin mümkün değildirdir. (Y11H.D’nin 26/05/2022 tarih ve 2020/6941 E. 2022/4076 K.).Ayrıca düzenlenen kur farkı faturalarının döviz için yapılan hangi satışlarla ilgili olduğunun bildirilip davalının bu faturalara yönelik TL bazında ödemeleri gösterilip, buna göre davacının kur farkı alacağının doğduğunun da ispatlaması gerekir (Yargıtay 11. HD.’nin 28/02/2023 tarih 2023/379 E. 2023/1206 K.).
Asıl davanın dayanağı olan takipte Euro cinsinden talepte bulunulmuş olup, davalının davacıya Euro cinsinden borcu olmadığından TL cinsinden davacı alacak hakları saklı kalmak kaydıyla itirazın iptali davasının reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 19. HD.nin 20/12/2018 tarih 2018/3171 E. 2018/6767 K. sayılı kararı da aynı yöndedir).
Birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise yukarıda izah edildiği üzere taraflar arasındaki satımın yabacı para üzerinden kurulduğu, faturaların yabancı para üzerinden düzenlendiği, bu nedenle davalı tarafından ödeme tarihlerine göre kur farkı istenebileceği anlaşılmaktadır. Ancak malın geri iadesi suretiyle yapılan ödemeler ile çek keşide edilmek suretiyle yapılan ödemelerde kur farkı istenemez. Bono ile yapılan ödemelerde ödeme tarihi, havale ve elden yapılan ödemelerde ise makbuz ve havale tarihi itibariyle kur farkı doğuyorsa bu fark istenebilir. Bu durumda mahkemece bu ilkeye göre yaptırılacak bir hesaba göre, birleşen dava dosyası davacının fazla ödeme yapıp yapmadığı tespit edilerek bir karar verilmesi gerekirken tüm ödemeler yönünden kur farkı doğacağına dair bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, davalı birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Kaldırma nedenine göre asıl dava davacı vekilinin istinaf itirazları şimdilik incelenmemiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/10/2020 tarih ve 2018/384 Esas, 2020/475 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 23/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”