Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ
ESAS NO : 2021/734 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2023/1068
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
ESAS-KARAR NO : 2018/982 E 2020/423 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
YAZILDIĞI TARİH : 20/07/2023
Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan 209.632,53TL tutarında alacağının bulunduğunu, Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı olan “… İşletmeleri Tic. Ltd. Şti.” ünvanı altında faaliyet gösteren davalı şirketin tasfiyeye girdiğini keyfiyetin 10/02/2010 tarihinde tescil edilerek 16/02/2010 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, tasfiye işlemlerinin devamı sırasında davalı aleyhine icra takibinin başlatılmasından sonra tasfiyenin kapatıldığı, keyfiyetin 19/01/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde tescil edildiğini ve icra müdürlüğünden şirketin ihyası için dava açmak üzere yetki alındığını, şirketin ihyası istemiyle açılan davanın sonucunda şirketin ihyasına karar verildiği, davalı taraça takibe itiraz edildiğini, belirterek davalının Ankara 31. İcra Müdürlüğü’nün 2016/6874 esas sayılı dosyasına vaki borca itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatı takdirine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili; davacı tarafın takip talebinde herhangi bir belgeye dayanmaksızın ve ticari hayatın olağan akışına aykırı olarak sadece ” takip tarihi itibariyle borçlunun tarafımıza olan borcunun tahsili talebidir.” şeklinde haksız mesnetsiz ve mücerret bir iddia ile icra takibi başlattığını, davacı tarafından yapılan icra takibi sırasında takip talebinde “tasfiye halinde” ibaresinin yazılı olması … Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiye süreci içinde bulunduğu hususun davacı tarafından bilindiğinin açık göstergesi olduğunu, tasfiye memuru …’ye ödeme emrinin tebliğ üzerine tasfiye memuru tarafından süresinde icra takibine itiraz edildiğini takibin durdurulmasına karar verildiğini, , davacı tarafın haksız ve kötü niyetli icra takibinde bulunduğunu bildirerek haksız davanın reddi ile birlikte %20 den az olmamak üzere tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ
Mahkemce ; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından icra takip tarihi itibariyle alacağının tahsili için yapılan icra takibi sonucu davalı tarafından borca itiraz edilmesi üzerine iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı tarafından icra takibi sırasında takip talebinde borcun sebebi olarak “takip tarihi itibariyle borçlunun tarafımıza olan borcunun tahsili talebidir.” şeklinde gösterilmiştir. Yargılama sırasında davacı tarafından 15 adet EFT dekontu ve faturalar ile sevk irsaliyeleri sunulmuş olup alacağın söz konusu EFT ler ve faturalardan kaynaklandığının belirtildiği, davalı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda 2007 ve 2008 yılına ilişkin davalı defterlerinin ibraz edilmediği 2009-2010- 2011-2012-2013 yıllarına ait ticari defterlerinde davacı … Ltd Şti’ne ait bir cari hesaba, bu şirketin alacaklı olduğuna dair bir kayda rastlanmadığı, davacı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda 2006 ve 2007 yılı defterlerine göre davalı tarafın davacıya mal satış faturaları karşılığı 17.473,53 TL, tamamı banka kanalı ile yapılmış olan nakit havale karşılığı 192.160,00 TL. olmak üzere toplam 209.632,53 TL. borçlu bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafından davalıya nakit avans ödemesi olarak gönderildiği iddia edilen EFT’lerin dekont asılları … Bankası’ndan istenildiği, ancak 10 yıllık saklama süresi geçtiğinden söz konusu dekontlar gönderilemediği, her ne kadar davacı taraf davalıya nakit avans ödemesi olarak 15 adet dekont karşılığı 192.160,00 TL ödeme yaptığını belirtmiş ise de söz konusu dekontlarda havalenin neye istinaden gönderildiğinin belirtilmediği görülmüş olup EFT lerde sebep gösterilmemiş ise EFT ler borç ödemesine karine teşkil edeceğinden davalı tarafından da nakit avans ödemesi olduğu kabul edilmediği, davacının davalıya nakit avans ödemesi yaptığı iddiası yerinde görülmediği, ayrıca davacı tarafından dosyaya ibraz edilen faturaya dayalı sevk irsaliyelerin de teslim alan bölümünün imzasız olduğu ve malın davalı tarafa teslim edildiği davacı tarafından ispat edilemediği, davacı tarafından dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili; ilk derece mahkemesinin banka havalelerinde sebep gösterilmediğinden borç ödemesine karine teşkil edeceği ve nakit avans ödemesi olarak kabul edilemeyeceği yönündeki tespitinin hatalı olduğu, takibe konu borç-alacak ilişkileri 2006-2007 yıllarına ait işlemlere ilişkin olup davalı yana ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi esnasında davalı taraf özellikle bu yıllara ait defterlerini dosyaya sunmadığı, bu nedenle davacı şirketin defterlerinde yer alan kayıtlara itibar edilmesi gerektiğini, kaldı ki davalı tarafından 2006-2007 yıllarına ait ticari defter ve kayıtları dosyaya sunulmamış olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu 220/3 ve 222/5 maddeleri hükmü uyarınca bu iddianın ispat edilmiş olduğunun kabulü gerektiğini, zira, müvekkil şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde; 2006 ve 2007 yıllarında davalıya üç adet fatura karşılığı 17.472,53.-TL mal teslimi ve 192.160.-TL havale olmak üzere toplam 209.632,53.-TL tutarında ticari işlem yapılmış olduğu, davacının yevmiye defterinde bu tutarların … ALICILAR HESABI altında davalının borçlandırılmış olduğunun tespit edildiğini, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
II-)Davalı vekili katılma yoluyla istinaf isteminde: davalı yararına %20 tazminata karar verilmemesinin hatalı olduğunu davacının haksız ve kötü niyetle müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini bildirerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davalı lehine talepleri gibi % 20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık; davaya ve takibe konu alacağın varlığının davacı yanca ispat edilip edilmediği hususuna ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; mal teslimine ilişkin fatura ve banka havaleleri ile davalı şirket adına yapılan ödemelere yönelik alacağın tahsili için girişilen icra atkibin eyönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2.fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. HMK’nın 297/2.maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir.
Somut olayda davalı yanca cevap dilekçesinde davacı aleyhine % 20 tazminata karar verilmesinin istendiği anlaşılmıştır.
Ancak mahkemece bu davaya yönelik olarak davanın reddine karar verildiği halde cevap dilekçesinde talep edilen tazminat istemi yönünden olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, mahkemece davalının tazminat talebi değerlendirilerek, HMK’nin 294. ve 297. maddesine uygun bir şekilde yeniden hüküm kurulması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Açıklanan kaldırma kararı göz önüne alınarak davacı vekilinin istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/982 Esas 2020/423 Karar sayılı 06/10/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA
2-HMK.’nin 355.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde yatıranlara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran vekiline vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13/07/2023 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
Başkan…
Üye…
Üye…
Katip…
NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”