Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/69 E. 2022/1686 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/69 ( KABUL KALDIRMA)
KARAR NO : 2022/1686

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020
ESAS-KARAR NO : 2020/91 E. 2020/642 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 05/12/2022
YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1985 yılından beri İsveç’te mukim … şirketinin Türkiye sınırları içerisindeki tek satıcısı olduğunu, … şirketinin, Amerika merkezli … grubu tarafından satın alındığını ve unvanı değişerek … olduğunu, müvekkilinin tek satıcılık sürecinde davalının Perten marka ürünlerini tanınır kıldığını ve Türkiye’de en çok satılan hububat analiz cihazları olmasını sağladığını, … Grubunun önce 2015 yılında, davacının … isimli çalışanı ile anlaşarak davacının müşteri sırlarına (portfoyüne), pazarlama tekniklerine vakıf olduğunu, müvekkilinin 35 yıllık emekle oluşturduğu pazara hakim olmaya çalıştığını, sonrasında da, müvekkili üzerindeki ekonomik gücünü kullanıp mal vermemekle tehdit ederek tek satıcılık sözleşmesini sırasıyla, yetkili satıcılığa, normal satıcılığa çevirdiğini, sonrasında da satıcılık sözleşmesini yenilemeyerek feshettiğini, davalının bu süreçte Mayıs 2018’de müvekkilinin … markalı mallarını satan satış müdürü … ve servis ve yedek parça hizmeti veren … isimli çalışanları ile anlaşarak kendi bünyesine kattığını, müvekkilinin 35 yılda oluşturduğu pazarı, yetiştirdiği insan kaynağını hiçbir bedel ödemeksizin davalının sermayesine, işletmesine kattığını, yetkili satıcılık ve normal satıcılık sözleşmelerinin 805 sayılı yasaya aykırı olduğundan geçersiz olduğunu belirterek denkleştirme nedeniyle 240.340 EURO’nun 10/09/2019 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının bir yıl vadeli EURO mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile, tek satıcılık sözleşmesine rağmen davalının Türkiye pazarına sattığı mallardan kaynaklanan kar mahrumiyeti nedeniyle ve belirsiz alacak hükümleri çerçevesinde 10.000TL’nin, davalının müvekkilinin işçilerini ayartmasından kaynaklanan haksız rekabet nedeniyle 10.000TL’nin ve dava dışı …. Şti.’ne yapılan satış nedeniyle oluşan kar kaybı nedeniyle 106.592,94TL’nin 10/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili 04/03/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında imzalanan 01/03/2015 tarihli ve 09/04/2018 tarihli sözleşmelerde tahkim şartının ve yetki düzenlemesinin bulunduğunu, davanın tahkim ilk itirazı nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, aksi halde mahkemenin yetkisiz olması nedeniyle yetki yönünden reddi gerektiğini beyan etmiş, süre uzatım talebinin kabulü üzerine 19/03/2020 tarihinde sunulan ayrıntılı cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, haksız rekabet nedeniyle tazminat talebi ile diğer talepler yönünden davaların ayrılması gerektiğini, 2010 ve 2015 tarihli sözleşmelerin davacı ile … AB şirketi arasında akdedildiğini, … şirketinin hisselerinin 2014 yılında Amerika merkezli yabancı bir şirket olan … tarafından satın alındığını, ancak… şirketinin kendi tüzel kişiliği altında hala faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkilinin ise tek ortağının … … unvanlı şirket olan 4875 sayılı yasa çerçevesinde 2013 yılında faaliyetine başlayan doğrudan yabancılık unsuru barındıran bir şirket olduğunu, … şirketi ile doğrudan bağlantısının bulunmadığını, … şirketini müvekkilinin satın almadığını, … cihazlarının bir kısmının satımı konusunda davacı ile müvekkili arasında 2018 yılında bayilik sözleşmesi imzalandığını, bayilik sözleşmesinin 2018 yılının sonunda olağan şekilde feshedildiğini, bu nedenle davacının bir kısım taleplerinin muhatabının müvekkili olmadığını, hak kaybına sebebiyet vermemek adına iddia olunan tüm vakıalara cevap vereceklerini, davacının … şirketi ile imzaladığı 2015 ve müvekkili ile imzaladığı 2018 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etmesinin hakkının kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin yabancılık unsuru içerdiğinden 805 sayılı kanuna tabii olmadığını, … şirketinin yabancı şirket olması nedeniyle yine sözleşmenin geçersiz olduğu iddiasının dinlenemeyeceğini, davacının sözleşmelerin geçersizliği iddiasına itibar edilecek olunur ise … şirketi ile davacı arasında 2010 tarihinde imzalanan distribütörlük sözleşmesi hükümleri çerçevesinde uyuşmazlığın çözümü gerektiğini, buna göre tahkim ve yetki itirazlarının gündemde olacağını, davacının sözleşmelerin hükümlerini bilmekte ve kabul etmekte olduğunu, sözleşmelerin 805 sayılı kanun anlamında geçerli olup olmadığına bakmaksızın sözleşmelerin şifaen ve mahkeme huzurunda kabul edildiği için geçerli olduğunu, davacı tarafından talep edilen alacak kalemlerinin ve miktarlarının fahiş olduğunu ve taraflar arasındaki ilişkilere uygun düşmediğini, ayrıca davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının taraf olduğu sözleşmelerin sona ermesinden sonra yıllar içinde elde ettiği kazanca, sektörde geldiği pozisyona bakmaksızın haksız bir kazancın peşine düştüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, davacının haksız rekabet davasının işbu davadan tefriki ile ayrı esasa kaydına, işbu davada davalının süresinde tahkim ilk itirazında bulunduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 01/03/2015 tarihinde yürürlüğe giren “Distribution Agreement (Dağıtım Sözleşmesi)” başlıklı sözleşmenin 15.maddesindeki tahkim anlaşmasına göre tahkimin İsveç Stockholm’de yapılacağı, İsveç Hukukunun uygulanacağı ve İngilizce dilinde olacağı hususlarının belirtildiği, yine taraflar daha sonra 09/04/2018 tarihinde yürürlüğe giren “Reseller Agreement (Bayilik Sözleşmesi)” başlıklı sözleşmenin 15.maddesindeki tahkim anlaşmasına göre tahkimin Ankara’da yapılacağı, Türk Hukukunun uygulanacağı ve İngilizce dilinde olacağı hususlarının belirtildiği, tek ortağı … … unvanlı yabancı bir şirket olan davalı şirketin 2013 yılından itibaren Türkiye’de özel hukuk tüzel kişisi olarak faaliyet gösterdiği, dosyada mübrez sözleşmelerin 805 Sayılı Kanun uyarınca geçersizliğine dair iddiaları yerinde olmadığı, zira davalı şirket İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı ise de; tek ortağı yabancı bir şirket olup, davalı vekili müvekkilinin yabancı olduğunu iddia ettiği, bu nedenle davada 805 Sayılı Kanunun uygulanma durumunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle tahkim itirazı nedeniyle HMK’nın 116/1-b bendi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin kabulünün aksine bir şirketin yabancı olmasının tüm tarafların 805 Sayılı Kanun kapsamı dışında kalması sonucunu doğurmayacağı, sözleşmenin taraflarından biri yerli ise ve sözleşme Türkiye’de uygulanacak ise sözleşmenin Türkçe yapılması gerektiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, kaldı ki davalının %100 sermayesi yabancı bir şirkete ait olan ancak Türk mevzuatları çerçevesinde İstanbul Ticaret Odasında tescilli bir şirket olduğunu, yabancı şirket olmadığını, davalının cevap dilekçesinde açıkça tahkim ilk itirazının bulunmadığını, kararda İsveç ve Ankara olmak üzere iki ayrı tahkim yerinden bahsedildiğini, iki ayrı tahkim yerinin olamayacağını, geçersiz olduğunu, istinaf merci aksi görüşte ise uyuşmazlığın çözüm yeri tahkim merciini göstermesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık, sözleşmelerin 805 Sayılı Kanun kapsamında geçerli olup olmadığı, tahkim ilk itirazının usulüne uygun ileri sürülüp sürülmediği, tahkim ilk itirazı nedeniyle davanın reddi gerekip gerekmediği hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, sözleşmeye dayalı portföy tazminatı ve kar kaybı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Dava, bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle portföy tazminatı ve kar kaybı istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmelerde tahkim şartı bulunduğu ve geçerli bu şart nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesindeki yargılama sırasında ibraz edilen 2010 tarihli İngilizce sözleşmenin davacı ile … AB arasında, 01/03/2015 tarihli İngilizce dağıtım sözleşmesinin yine davacı ile … AB arasında, 09/04/2018 tarihli İngilizce bayilik sözleşmesinin ise davacı ile davalı … … Şti. arasında imzalandığı, ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olduğu, davalı şirketin tek ortağının …. adında yabancı şirket olduğu dosya kapsamından ve tarafların beyanından anlaşılmıştır.
805 Sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanunun;
1.maddesinde, “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar.”,
2.maddesinde, “Ecnebi Şirket ve müesseseler için bu mecburiyet Türk müessesatı ile ve Türkiye tebaasından olan efrat ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devair ve memurini Devletten birine ibraz mecburiyetinde bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir.”,
4.maddesinde, “Bu kanunun mevkii meriyete vaz’ından sonra birinci ve ikinci maddeler ahkamına muhalif olarak tanzim kılınmış olan evrak ve vesaik şirket ve müesseseler lehine nazarı itibara alınmaz.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar davalının tek ortağı yabancı şirket olsa da, kanunda Türk tabiiyetindeki şirketlerden bahsedilmesi nedeniyle şirketin Türkiye tabiiyetinde bir şirket olması yeterli olup şirket ortakları arasında yabancılık unsuru bulunması önem arz etmemektedir. Bu durumda Türk tabiiyetinde bulunan davacı ile davalı şirket arasında tahkim şartını içeren bayilik sözleşmesi yabancı dilde düzenlenmiş olmakla yukarıda sözü edilen yasa gereğince geçersizdir. İlk derece mahkemesince davalının tahkim itirazının reddedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacının istinaf itirazının kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Aynı yönde Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05/02/2019 Tarih, 2017/5003 Esas, 2019/842 Karar sayılı ilamı)
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi, 2020/91Esas, 2020/642 Karar ve 09/12/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.’nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 05/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”