Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/687 E. 2023/850 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/687 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/850

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE :. … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
ESAS-KARAR NO …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin Türkiye’de aracısı olduğu Romanya şirketinin sattığı ürünü satın aldığını, bunun Türkiye’de satılma garantisi için de müvekkilinden icra takibine konu parayı teminat olarak avans aldığını, davalı şirket ürünleri satmış olmasına rağmen müvekkilinin ürünlerin satılmasına karşılık avans olarak verilen bedeli iade etmediğinden davalı aleyhine Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2018/12888 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe borçlu tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, icra takibine konu edilen 103.600Euro’luk ödemenin aslında müvekkilinin davalıya ödemiş olduğu bedelin iadesi olduğunu, bir avans ödemesi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin 07/03/2016 tarihinde bu parayı müvekkiline iade ettiğini, bu nedenle davacının iddia ettiği gibi 07/03/2016 tarihli dekonta karşı müvekkili şirketin bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın borcun kaynağı olarak gösterdiği dekontun müvekkiline olan borcun iadesi olduğunu, davacı şirketçe söz konusu alacak ile ilgili başkaca bir iddia ya da delilin de mevcut olmadığını, dava konusu alacağın bir dekonta dayandığı iddia edilse de dekontta yer alan ödemenin neden müvekkili şirketten tahsil edilmek istendiğinin ve bu durumun hangi hukuki gerekçeye dayandığının belirtilmediğini, söz konusu taleplerin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, kaldı ki bu hususta karşı dava açma haklarının saklı tutulduğunu, müvekkilinin 01/03/2016 tarihinde davacı hesabına yaptığı ödeme ile işbu dava konusu ödeme arasında takas mahsup iddialarının mevcut olduğunu ve müvekkili aleyhine bir karar verilecek ise işbu def’ilerinin de dikkate alınması gerektiğini, davacının temsilcisi olduğunu iddia ettiği Romanya şirketi ile müvekkili şirket arasındaki hukuki ilişkinin bu davanın konusu olmadığını, davacının dava konusu ve içeriğini değiştirmesine muvafakat etmemekle birlikte bu hususa dair delil sunma haklarını da saklı tuttuklarını, dava dışı … … … ile müvekkili şirket arasındaki protokol gereği müvekkili şirketin ilgili şirkete de muaccel borcunun bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine, davacı şirket aleyhine dava konusu alacağın %20 ‘sinden az olmamak kaydıyla icra tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ
Mahkemece, öncelikle belirtmek gerekir ki havale, bir ödeme vasıtası olup, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcut olduğundan, bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havalecinin (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, davaya konu havalenin davacı ve davalı şirket ticari defterlerine kayıt sebebinin tespiti amacıyla yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan rapordan, davacı ve davalı şirket 2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, bu suretle taraf ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma niteliğini haiz olduğu, davacı şirket ticari defterlerine göre 2016 yılı sonu itibariyle dava konusu havaleye istinaden davacının davalıdan 103.600,00Euro tutarında alacaklı olduğu, havalenin ticari defterlerindeki açıklama kısmında sadece “… …” yazıldığı, davalı şirket ticari defterlerine göre, davalı şirketin, dava dışı … … … şirketi ile davacı şirketin kayıtlarını aynı cari hesap adı altına kaydettiği, davalı şirketin 01.03.2016 tarihinde “… … … gönderilen …” açıklaması ile dava dışı … … … şirketine 103.600,00 Euro gönderdiği, davacı şirketten gelen dava konusu …’yi ise “gelen …” açıklaması ile ticari defterlerine kaydettiği, davalı şirket ticari defterlerine göre davacının, davalıdan alacaklı olmadığı, 07.03.2016 tarihinde davacı tarafından davalı şirket hesabına banka havalesi yoluyla yapılan dekontta açıklama kısmında herhangi bir ibare yer almadığından, yapılan havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığına ilişkin karinenin aksinin davacı tarafından yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, davacı şirket ticari defterlerinde her ne kadar yapılan havaleye ilişkin olarak davacı davalıdan alacaklı olarak gözükse de davalı şirket ticari defterlerinde savunmasını teyit edecek şekilde davacının davalıdan alacaklı olmadığı, davacı tarafından gönderilen …’nin, davacı şirket ile organik bağı bulunan dava dışı … … … ‘ye 01.03.2016 tarihinde aynı bedel ile gönderilen havalenin karşılığı olarak kaydedildiği, taraf ticari defterlerinin birbirini teyit etmemesi karşısında HMK. 222 maddesi uyarınca davacı şirket ticari defterlerine göre karar verilemeyeceği ve bu suretle karinenin aksine davacının yazılı delil ile ispat edemediği kabul edilerek ve davacının, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı davacının icra takibine kötü niyetli giriştiği sabit olmadığından Davanın REDDİNE, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi yönündeki davalı isteminin İİK 67. maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili tarafından; Davalı Şirketin, Müvekkili şirketin Türkiye’de aracısı olduğu (buna ilişkin Aracılık Sözleşmesi ibraz edilecektir) … … …. adlı Romanya şirketinin sattığı ürünü satın almış, bunun Türkiye’de satılma garantisi için de Müvekkilinden icra takibine konu parayı avans (teminat olarak) aldığı, buna ilişkin avans ödeme dekontunun dava dilekçesi ekinde sunulduğu, Davalı şirketin müvekkil şirket aracılığı ile almış olduğu ürünleri satmış olmasına rağmen Müvekkilinin (ürünlerin satılmasına karşılık avans olarak vermiş olduğu) bedeli Müvekkili Şirkete iade etmediği, davanın kabulü gerektiği bildirilmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Davaya ve takibe konu alacağın kapsam ve miktarı uyuşmazlık konusudur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2020/5770 sayılı dosyasında;davacı … … İthalat İhracat Şirketi tarafından davalı şirket aleyhine 103.600 Euro asıl alacak, 11. 218,21 Euro işlemiş faiz olmak üzere 7.03.2016 tarihli İş Bankası hesabından ödenen 103.600 Euro’luk dekont dayanak gösterilerek 23.07.2020 tarihinde ilamsız takip yapıldığı davalı tarafından 29.07.2020 tarihinde borca ve ferilere itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Deniz Bank dekontunun incelenmesinde davalı- … … … … Şirketi tarafından 01.03.2016 tarihinde ithalat transfer işlem türü ile ödeme şekli ” peşin ithalat” açıklaması ile 103.600 Euronun gönderildiği görülmüştür.
Davalı taraf paranın davacı şirkete 01.03.2016 tarihinde bu dekontla gönderildiğini davacının da 07.03.2016 tarihinde bu parayı müvekkiline iade ettiğini bildirmiştir.
İş Bankası hesap özetinden davacı … … İthalat İhracat şirketi tarafından davalı şirkete 07.03.2018 tarihinde 103 600 Euro havale açıklaması ile gönderildiği görülmüştür.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda taraf defterleri incelenmiş olup davacı taraf defterinde 2016 yılı sonu itibariyle 103.600 Euro alacaklı olduğu davalı taraf defterinde ise davalı şirketin 01.03.2016 tarihinde dava dışı … … … şirketine 103.600Euro gönderilen … ve 08.03.2016 tarihinde 103.600 Euro tutarlı gelen … olarak kaydedildiği, davalı yanın her iki ödemeyi de dava dışı … şirketinin cari hesabında kayıt altına aldığı görülmekle birlikte Davacı … Şirketi ile dava dışı … şirketlerinin ayrı tüzel kişilikler olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına ve özellikle dava konusu paranın davacı tarafça avans olarak verildiğinin kesin delillerle kanıtlanamamasına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın istinaf eden davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 09/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Üye …
¸e-imza

Katip …
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”