Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2021/46 E. 2023/807 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/46 – 2023/807

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

ESAS NO : 2021/46 (ESASTAN RET )
KARAR NO : 2023/807

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2020
ESAS-KARAR NO : 2020/33 E – 2020/622 K

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 2016 yılında 37 adet … model çekici satın aldığını, satın alma işlemi için müvekkilinin dava dışı… A.Ş. ile 02.09.2016 tarihli “VDF Ağır Vasıta Kredi Sözleşmesi” adı altında 36 ay geri ödemeli toplam 2.830.500 Euro’luk döviz endeksli kredi kullandığını, söz konusu kredinin teminatı olarak yine müvekkilinin davalı ile 01.10.2016 tarihinde “Kapalı Geri Satın Alma Sözleşmesi” akdettiğini, sözleşmenin 1. maddesi uyarınca müvekkilinin geri satın alma hakkını kullanmaya karar verdiğini ve keyfiyeti Kadıköy 26. Noterliği’nin 29.08.2019 tarih ve 49684 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirket ile… A.Ş.’ye bildirdiğini, davalı şirkete müvekkili tarafından 37 adet çekicinin 16.09.2019 ve 17.09.2019 tarihinde 2 parti halinde teslim edildiğini, davalı satış müdürünün 11.10.2019 tarihinde müvekkiline 37 adet çekicinin toplam 10.944.507,00 TL bedel ile satın alınacağının bildirdiğini, sözleşmenin 10. maddesi uyarınca bu rakama 1.864.291,09 Euro’nun 5,8706 TL kur ile çarpım sonucunda ulaşıldığını, davalının 1.864.291,09 Euro’ya karşılık 10.944.507,00 TL’yi dava dışı… A.Ş.’ye 15.10.2019 tarihinde ödediğini, oysa ki ödeme tarihindeki kur karşılığı olarak davalı şirketin 12.118.824,00 TL ödeme yapması gerektiğini, davalı tarafından hiçbir yasal dayanak olmaksızın Euro kurunun 5,8706 TL olarak kabul edilmesi sebebiyle müvekkilinin VDF’ye toplam 1.720.752,27 TL fazla ödeme yapmak zorunda kaldığını, her ne kadar davalı tarafından sözleşmenin Türk Parası Kıymetini Korumak Hakkında 32 Sayılı karar kapsamında kaldığını iddia edilmiş ise de Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü’nün 17.09.2019 tarihli yazısında açıkça, 02.05.2018 tarihinde önce dövize endeksli taşıt kredisi kullanan Türkiye’de yerleşik kişiler ile krediye konu taşıtların satışını gerçekleştiren Türkiye’de yerleşik satıcılar (distribütör, yetkili satıcı vb.) arasında söz konusu krediler kapsamında akdedilmiş bulunan taşıt geri alma sözleşmeleri de döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedellerin Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenmesi zorunluluğunun bulunmadığının belirtildiğini, bu bağlamda davalı şirketin Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görüşüne dahi itibar etmeyerek keyfi bir tutum sergilemesinin asla kabul edilemeyeceğini belirterek 1.174.317,00 TL’nin 15.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, davaya konu edilen sözleşme incelendiğinde sözleşmeye konu edilen 37 adet aracın Euro bedel üzerinden satışının düzenlendiğinin görüleceğini, bu suretle sözleşmenin 32 sayılı Türk Parasının Kıymetinin Korunması Karar kapsamında kaldığını, müvekkili ile davacı arasında akdedilen sözleşmede müvekkilinin kefil/taahhüt eden/üstlenici ve her ne isimli olursa kredi kuruluşuna karşı yükümlülük üstlenmediğini, kredi kuruluşunun da sözleşmede taraf olmadığını, bu nedenle Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 17.09.20149 tarihli yazısının somut olayda uygulanamayacağını, yine davacının araçları teslimi sonrasında sözleşme kapsamında satışın en geç 26.09.2019 tarihinde yapılması gerektiğini, müvekkili tarafından bildirilen en son tarihin ise 04.10.2019 olduğunu, bu nedenle davacını iddiası kabul olsa dahi öncelikle 26.09.2019 tarihi değil ise en geç 04.10.2019 tarihindeki kurun baz alınması gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında 32 sayılı karar kapsamında kaldığını iddia etmiş ise de Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü’nün 17.09.2019 tarihli yazısı doğrultusunda 02.05.2018 tarihinden önce 01.10.2016 tarihinde akdedilen sözleşmenin Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında 32 sayılı karar kapsamında kalmadığı, bu kabulden hareketle davalının sözleşme doğrultusunda ödeme yükümlülüğünün Euro cinsinden olduğu/devam ettiği, geri alım bedelinin 1.864.291,09 Euro olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalının ödeme yaptığı 15.10.2019 tarihi itibariyle Euro kurunun dikkate alınması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davalı vekili tarafından;
Mahkemece eksik araştırma ve inceleme ile adil yargılanma hakkı ihlal edilerek hüküm tesis edildiği, dosya kapsamında tanık dinlenmeksizin bilirkişi incelemesi yapılmaksızın ikinci celsede karar verildiği, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı kararda değişiklik yapılmasına dair karar gereğince taşıt alım satım sözleşmelerinde döviz cinsinden ya da dövize endeksli ödeme yükümlülüğü getirmesinin yasaklandığı, müvekkili tarafından kararın çıkmasından sonra yeni bedelin belirlenmesi için davacı yanın davet edildiği, davacı ile bu davete istinaden bir belirleme yapılmadığı, ancak davacı yanın da belirleme yapılması hususunun kabulünde olduğu, ilk derece mahkemesinin gerekçesini oluşturan Maliye Bakanlığı’nın 17/09/2019 tarihli yazısının krediler ile bağlı geri alım sözleşmeleri bakımından geçerli olduğu, müvekkilinin dava dışı VDF ile davacı arasındaki kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi kredi sözleşmesi ile yükümlendiği herhangi bir sorumluluğunun da bulunmadığı, davacı yanın araçların tesliminde gecikmeye düşerek kur farkı nedeniyle meydana gelen zarara kendisinin sebebiyet verdiği, müvekkili tarafından Ankara 38. Noterliği’nin 10/10/2019 tarih 27613 yevmiye nolu ihtarında belirtildiği üzere araçların alımı için hazır olunan 04/10/2019 tarihinden sonraki zararlardan davacının sorumlu olacağının ihtar edildiği, mahkemece döviz kuru Merkez Bankası’ndan sorulmayarak eksik inceleme ile hüküm tesis edildiği bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin 02/05/2018 tarihinde yürürlüğe giren Türk Parasının Kıymetinin Korunması hakkında 32 sayılı karar kapsamında kalıp kalmadığı, sözleşmeye göre iade bedelinin ödenmesi gereken tarih, bu suretle davalının dava dışı WDF’ye ( … A.Ş.’ye) eksik ödemesi nedeni ile davacının zararının olup olmadığı, var ise miktarı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kapalı geri satın alma sözleşmesinin Türk Parasının Kıymetinin Korunması hakkında 32 sayılı karar kapsamında kalmaması nedeniyle eksik ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davacının 2016 yılı içerisinde davalıdan 37 adet … model araç aldığı, araç satışı için dava dışı… A.Ş.’den 36 ay geri ödemeli toplam 2.830.500,00 Euro’luk dövize endeksli kredi kullandığı, müteakiben davacı ile davalı arasında 01.10.2016 tarihli “Kapalı Geri Satın Alma Sözleşmesi”nin akdedildiği, sözleşmenin 1.maddesi uyarınca davacının 37 adet araç için geri alım hakkını kullandığı ve keyfiyeti Kadıköy 26. Noterliği’nin 29.08.2019 tarih ve 49684 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ve dava dışı… A.Ş.’ye bildirdiği, sözleşmenin 2 ve 10. maddeleri uyarınca davalının 37 adet araç için 1.864.291,09 Euro ödeme yapması gerektiği, davalının Euro kurunu 5,8706 TL olarak kabul ederek dava dışı… A.Ş.’ye 15.10.2019 tarihinde 10.944.507,00 TL ödeme yaptığı taraflar arasında ihtilafsızdır.
Taraflar arasında akdedilen 01.10.2016 tarihli sözleşme uyarınca davacının geri alım hakkını kullanması üzerine, sözleşmede satıcı sıfatına haiz davalının geri alım bedelini Euro cinsinden ödemesi gerektiği, sözleşmenin 9.14. maddesi ile… A.Ş.’nin lehtar olarak atandığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü’nün 17.09.2019 tarihli yazısında açıkça, 02.05.2018 tarihinde önce dövize endeksli taşıt kredisi kullanan Türkiye’de yerleşik kişiler ile krediye konu taşıtların satışını gerçekleştiren Türkiye’de yerleşik satıcılar (distribütör, yetkili satıcı vb.) arasında söz konusu krediler kapsamında akdedilmiş bulunan taşıt geri alma sözleşmeleri de döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedellerin Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenmesi zorunluluğunun bulunmadığını bildirdiği, söz konusu yazı içeriğinden kredi sözleşmesinin kapalı geri satın alma sözleşmesinin tarafları arasında üçlü şekilde yapılmış olmasının şart olduğuna dair herhangi bir ayrım yapılmadığı anlaşılmış olup, mahkemece söz konusu kapalı geri satın alma sözleşmesinin Türk Parasının Kıymetinin Korunması hakkında 32 sayılı karar kapsamında kalmadığına ilişkin değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına, taraflar arasındaki yazışmazlardan 04/10/2019 tarihinden sonra da sözleşme kapsamında müzakerelerin devam ettiği anlaşıldığından mahkemece ödeme tarihinin esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80.217,59TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 20.054,40TL harcın mahsubu ile bakiye 60.163,19TL harcın istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nin 333.maddesi gereğince gider avansından kalanının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliğinin Dairemizce yapılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 361/1. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ya da buraya gönderilmek üzere temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere, 01/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Üye
¸e-imza

Katip
¸e-imza

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur.”